Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 127

ENFLASYON FARKI ZAM DEĞİLDİR, EK ZAM VE REFAH PAYI KAÇINILMAZDIR

0

03 Ocak 2022, Pazartesi | 10:42

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, 2021 yılı enflasyon rakamları ve memur maaşlarına yapılacak artışlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Artık aylık enflasyonun çift haneli rakamlara ulaştığı bu dönemde memurlara ve emeklilere 6 ay için %5 zam yapmak hiçbir vicdana sığmaz. Ortaya çıkan enflasyon farkını bir lütufmuş yeni bir zammış gibi göstermek doğru değildir” diyen Genel Başkan Kahveci, ek zam ve refah payı talebini yineledi.

Genel Başkan Kahveci;

“2021 yılının enflasyon rakamı belli oldu. Buna göre enflasyon yalnızca 1 ayda %13,58 arttı ve 2021 yılının tamamı için %36,08 oldu. Memurlarımıza geçen yılın ikinci yarısı için verilen %3’lük zam da henüz almadıkları 2022 yılı ilk ve ikinci yarı yıl zamları da sadece aralık ayında yaşanan enflasyon karşısında eridi, yok oldu. 

Buna göre memur maaşları geçen altı ayda verilen %3 zam düşüldüğünde resmi olarak %22,46 eridi. Böylece memur ve emeklilere ocak ayında %22,46 enflasyon farkı ortaya çıktı.  

Üstelik bu enflasyona yılbaşı gecesi yapılan doğalgaz, elektrik ve akaryakıt fiyatları ile vergi, harçlar ve ulaşıma gelen zamlar da dahil değil. Enflasyon rakamlarına, son yapılan zamlar eklendiğinde cebimize yansıyan gerçek enflasyonun %36,08’in kat be kat üzerinde olduğu ortaya çıkıyor. 

Uzun zamandan beri döviz kurlarında yaşanan artışın enflasyonu tetikleyeceğini ifade etmekteydik. Görülüyor ki, döviz kurundaki artış hayatımızın her alanında fiyatları doğrudan etkiliyor.

Artık aylık enflasyonun çift haneli rakamlara ulaştığı bu dönemde memurlara ve emeklilere 6 ay için %5 zam yapmak hiçbir vicdana sığmaz. Ortaya çıkan enflasyon farkını bir lütufmuş yeni bir zammış gibi göstermek doğru değildir. Enflasyon farkı memur ve emeklilerin 2021 yılında eriyen maaşlarının geç kalmış ve yetersiz bir telafisidir. 

Tekraren ifade ediyorum ki, enflasyon farkı bir zam değildir. Yaşanan fiyat artışları karşısında sıkıntı yaşayan memur ve emeklinin, kuşa dönen maaşlarına 6 ay önce yapılması gereken zammın gecikmiş bir telafisidir. Enflasyon farkı sıfır zam demektir.   

Bütün bu rakamlar 2022 ve 2023 yıllarına ilişkin toplu sözleşmenin daha başlamadan hükmünü yitirdiğini gösteriyor. Bu ekonomik şartlar altında bu maaşlar hakkaniyet, adalet ve ekonomik gerçeklerle bağdaşmıyor.  Birçok kesim için destekler getirildi, memurlar da kendileri için bir destek bekliyor. 

En düşük memur maşı asgari ücretin bile altında kalmak üzere. Yetkililer taleplerimizi görmezden gelirse 2022, memur ve emekli için sürdürülemez bir yıl olacak. 

Bu enflasyon rakamları karşısında tarafların bir araya gelmesi, 2022 ve 2023 yılı zamlarının yeni ekonomik gerçekler ışığında belirlenmesi kaçınılmaz olmuştur. Bunu sağlamanın yolu memurlara ve emeklilere gerçek anlamda maaş artışı getirecek ek zam ve refah payı talebimizin hayat bulmasından geçmektedir. 

Memur ve emeklilerimiz için artık bıçak kemiğe dayanmış, bu bütçeyle yaşamak imkânsız hale gelmiştir. Ek zam ve refah payı olmadan, %5+7 ile 2022 yılının sonu, memur ve emekli için karanlıktır”  

ÇORUM ŞUBEMİZ GENÇLİK SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ VE KYK ÇALIŞANLARI İLE BİR ARAYA GELDİ

0

Çorum Şube Yönetimimiz Gençlik Spor İl Müdürlüğü ve Kredi Yurtlar Kurumu çalışanları ile bir araya geldi.

Çorum Şube Başkanımız Sami Çam konuşmasında; “Gençlik Spor İl Müdürlüğü ve Kredi Yurtlar Kurumu çalışanları ile sorunlarımızı istişare etmek ve gelecek için yol haritası belirlemek üzere bir araya gelen siz değerli kamu çalışanlarına, bize bu fırsatı veren ve emek harcayan kıymetli mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Türk gençliğinin sporundan, eğitimine ve hatta barınmasına varıncaya kadar hayatımızın her döneminde ve alanında emek veren çalışanlarımız. Milletin devlet nerede dediğinde, her zaman devletin şefkat eli olarak gördüğü devlet memurları. Sorunlarımız çok. Bu sorunları çözecek irademiz de gücümüzde mevcuttur.

Promosyon ihalesi hala çözüm beklemektedir. Bakanlık yetkilerinin bankalarla yapmış olduğu görüşmeler henüz sonuçlanmamıştır. Ülkemizde faizden dolayı en fazla kâr bankalarındır. Bazı bankalar 13 bin TL. ye kadar promosyon verirken, bazı bankaların 5 bin TL. teklif etmeleri kabul edilemez.

KYK çalışanlarının tamamına yakını sözleşmeli personeldir. Tayin hakkı bulunmayan, görevde yükselme sınavlarına katılma hakkı olmayan, nöbet ücretlerini düşük alan ve asıl mesleği dışında yurt memuru olarak çalıştırılan birçok arkadaşımızın asıl meslekleri farklıdır.

Görevde yükselme sınavı sonucunda ataması yapılan memurların mazeret tayinleri bir an önce yapılarak aile birliğinin sağlanması elzemdir. Bakanlık bu konunun aciliyeti bakımından bir an önce çözüm üretmelidir.

Müsabaka görevlendirmeleri objektif kriterlere göre yapılmalıdır.

Kamu çalışanlarına ek zam zaruret halini almıştır. Bugün yurt memurunun maaşı asgari ücret maaşına eşittir.

Türk Büro-Sen olarak 1.000,00 TL. seyyanen zam ve %3 refah payı taleplerimizin arkasındayız ve takipçisiyiz” dedi.

2022 YILINDA TÜM ÇALIŞANLARIN EMEKLERİNİN KARŞILIĞI VERİLSİN

0

31 Aralık 2021, Cuma | 09:15

Türk Büro-Sen Genel Başkanı Osman Eksert’in 2021 yılı değerlendirmesi;

Siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik olarak son derece olumsuz gelişmelere sahne olan bir yılı geride bıraktık. İç ve dış mihrakların ülkemizi zaafiyete uğratma girişimlerinin artarak devam ettiğine şahit olduk. Geçtiğimiz yıl da bütün dünyayı kasıp kavurmaya devam eden küresel salgın nedeniyle çok canlar kaybettik. Salgın, yaşam ve çalışma tarzımızı değiştirdi; işsizlik yükseldi, hayat pahalılığı arttı. Bir yanda yangınlar, sel felaketleri diğer yanda kuraklık hayatımızı tehdit eder hale geldi. Bütün bu felaketler yaşanırken sağlık çalışanlarımızın özverili mücadelesi, tüm kamu görevlilerimizin fedakarlıkları ekonomik ve özlük hakları bakımından bir karşılık bulmadı; sözleşmeli istihdamı bütün hızıyla sürdü, resmi enflasyonun hali hazırda %20’leri aştığı bu dönemde 2021 yılı maaş zammı %3+3’te kaldı. Hal böyle olunca kamu görevlileri adına yapılan adaletsiz uygulamalara yenilerinin eklendiği, salgın ve ekonomik krizle ülkelerin sarsıldığı bir yılı geride bırakıyor; Doğu Türkistan ve Filistin başta olmak üzere dünyanın her köşesinde ezilen, katledilen, yok edilen mazlumların çığlıkları eşliğinde yeni bir yıla giriyoruz.

Borçlanma temelinde, sıcak paraya bağlı, üretim yerine tüketime dayalı ekonomi politikaları, daralan tüketim imkânlarına paralel olarak krize girmekte, hizmet sektörü de istihdam üretemediği için işsizlik sürekli olarak artış göstermektedir. Bugün itibarı ile 4 milyona dayanan resmi işsiz sayısı %11,7 oranına ulaşmış, istatistiklere dahil edilmeyen işsizlerle birlikte işsiz sayısının 6 milyonu aştığı tahmin edilmiştir.

2021 yılına ilişkin olarak ise memur maaşlarına, yılın her iki yarısı için yüzde 3, toplam kümülatif yüzde 6,1 oranında zam yapılması kararlaştırılmıştır. Buna bağlı olarak yılın ilk altı ayı için %3 oranında artış yapılmıştır. Ancak Haziran 2021 itibarı ile gerçekleşen 6 aylık enflasyon %8,45 olunca memur maaşları zam oranının yaklaşık 2 katı kadar erimiştir. Kasım ayı itibarı ile de yıllık enflasyon %21,3’e, 11 aylık enflasyon ise %19 seviyelerine ulaşmış, sadece yılın ikinci yarısında 5 aylık enflasyon %10,46 olarak belirlenmiştir. Yılın son ayı tamamlanmadan memur maaşları resmi olarak %7,46 erimiş bulunmaktadır. Bu erime Aralık  ayında gerçekleşecek enflasyon oranında artacaktır. Bu dönemde ise 4 kişilik bir ailenin zorunlu harcamalarındaki artış 1872,6 TL olurken memur maaşı ortalama olarak 785,42 TL artmış yani memur maaşı harcamalar karşısında 1087,18 TL erimiştir.

Hal böyle olunca memur ve emeklilerimizin alım gücü yıldan yıla azalmakta, aile bütçesindeki açık her gün biraz daha büyümektedir. Enflasyon farkının alım gücünde bir telafi içermediği aksine geç kalmış bir mahsuplaşma ile memur maaşlarına reel anlamda sıfır zam yapıldığının tescili olduğu unutulmamalıdır.

Özellikle döviz kurlarında yaşanan artış, özel sektörü ve kamu maliyesini derinden etkilemektedir. 2020 yılı sonunda 7,45 olan dolar kuru %77’lik artış göstererek 2021 yılı aralık ayı sonunda 13,2 lira seviyesine yükselmiştir. Bu artışa bağlı olarak akaryakıt fiyatları başta olmak üzere bütün tüketim malzemelerine zam gelmiş, memur maaşları dolar kuru bazında %34,4 oranında erimiş ve alım gücü 2020 yılı seviyesinin bile gerisine düşmüştür.  

Geride bıraktığımız yılın ağustos ayında gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmeleri yine kamu çalışanlarının beklentilerini karşılamaktan uzak kalmış, 2022 yılı için öngörülen %5+7’lik maaş zammı henüz yıl başlamadan etkisini kaybetmiştir. Bütün bu gelişmeler, gerçekçi çözümler üretilmediği takdirde ülkemizde paranın değer kaybetmesine rağmen ekonomik durgunluğun da alabildiğine sürdüğü bir stagflasyon sürecinin yaşanması ihtimali olduğunu ortaya koymaktadır.      

Sözleşmeli istihdamının da alabildiğine arttığı bu dönemde, kamu çalışanlarının haklarının korunması ve yeni hezimetler yaşanmaması için önümüzdeki dönemde Türkiye Kamu-Sen ve Türk Büro-Sen’in o masaya yetkili olarak oturması gerektiği bir kez daha görülüyor. Buna karşın biz, her şart altında kamu görevlilerimizin ve emeklilerin haklarını korumaktan imtina edenlerin ipliğini pazara çıkarma ve yanlışlar karşısında yetkilileri uyarma görevimizi 2022 yılında da kararlılıkla yerine getirecek inşallah 2023 yılında yetkili sendika ve konfederasyon olarak toplu sözleşme masasındaki yerimizi almak için var gücümüzle mücadele edeceğiz.

Geride bıraktığımız yılın hiç de iç açıcı geçmediğini ifade etmiştik ancak Kuran-ı Kerim’de mealen “Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır” buyurulmaktadır. Umudumuz odur ki, 2022 yılında yaşadığımız bütün olumsuzluklar ülkemiz, milletimiz ve devletimiz için hayırlı kararların başlangıçlarına vesile olmuş olsun.

Bütün bu olumsuzluklar içinde bizlere düşen, insanlığı yüceltecek değerlere sahip çıkıp; toplumları uçurumun eşiğine getiren adaletsiz uygulamaları dünyadan silmek için mücadele etmek, görevimizi layıkıyla, en güzel şekilde yerine getirmek ve güzel günler için ümidimizi kaybetmemektir.

Unutulmamalıdır ki; gündüzün en yakın olduğu an, karanlığın en yoğun olduğu zamandır. Türkiye Kamu-Sen camiası olarak küresel salgın belasının son bulduğu, sevdiklerimize doyasıya sarılabildiğimiz, gelecek kaygısı taşımadan, güvenli ve güvenceli işlerde çalışıp, sokaklarda, parklarda gönül rahatlığıyla gezebildiğimiz güzel günlerin çok yakın olduğu düşüncesi içinde Aziz Türk Milletimizin yeni yılını kutluyor, hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

ÇANKIRI ŞUBEMİZ, MALUM-SEN SENİN DE SUÇUN VAR!

0

Çankırı Şube Başkanımız Yüksel Demirbaş’ın yazılı basın açıklaması

Türkiye Kamu-Sen Çankırı İl Temsilcisi Yüksel Demirbaş son gelişen olayları değerlendiren yazılı basın açıklamasıdır.

Mevcut iktidar döneminde ilk 7 yılı Kamu-Sen olarak biz yetkiliydik. Biz bu dönemde toplam hükümetçe yapılan teklif %66 iken yaklaşık % 219 aldık. Malumsenin ise; yetkili olduğu ilk 7 senede  % 109 ile kalkmıştır.

Biz Türkiye Kamu-Sen olarak hep “Toplu Sözleşme” masasına memurlar için oturduk, yine memurlar için kalktık.

Geçmişte ve bugünlerde kendi attığı imzayı bile inkâr eden yetkili konfederasyon, çalışanın hakkını nasıl koruyacak?

-2022 yılı için %12,

-2023 için %14,

-Refah payı yok,

-Bayram ikramiyesi yok,

-Seyyanen zam yok

-Sözleşmeliye kadro halen muamma,

-Emeklinin perişan durumu ortada.

Peki, memur arkadaşım, sana soruyorum şimdi,

1-Gerçekleşen enflasyon %20’lerin üzerindeyken bile; %12’lere imza atanların şimdilerde  “ekonomik

şartlar değişti” mazeretine sığınmasını doğru buluyor, kabul ediyor musunuz?

2-Alım gücümüzün düştüğünü bile bile yetkili ama etkisiz sendika ve konfederasyona halen neden üyesin?

3-Şimdilerde çok yakındığın hayat pahalılığı ve maaş zamları ile ilgili olarak yaptığımız 15 Aralık eyleminde nerelerdeydiniz?

4-1.000.000 üye olarak desteklediğiniz malumsenli memur arkadaşım, bize de üye olmayın sadece 500 bin kişi 1 aylığına istifa edin; gör bakalım neler olup, neler değişiyor.

Memur arkadaşım, bu işte senin de suçun var!

Onun için biz Türkiye Kamu-Sen olarak diyoruz ki; sensiz zaten bir eksiğiz, farkında mısın? Seninle nelerin değiştiğini ve seninle daha da güçlü olduğumuzu göreceksin.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU 6. OLAĞAN GENEL KURULUNA KATILDIK

0

28 Aralık 2021, Salı | 12:58

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci,  Genel Başkanımız Osman Eksert ve Ankara SGK Şube Başkanımız Emrah Karakurt ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 6. Olağan Genel Kuruluna katıldı.

KAHVECİ: SGK’NIN KALİTE VE ADALETİ SAĞLAMASI SON DERECE ÖNEMLİDİR

Sosyal Güvenlik Kurumu Merkez binasında gerçekleşen Genel Kurulunda konuşan Genel Başkanımız Önder Kahveci, katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmasında, SGK’nın sorunları ve sisteme dair talep ve beklentilerini dile getirdi. Kahveci, “Öncelikli olarak belirtmek isterim ki, tüm vatandaşlarımızın geleceğe güvenle bakması, devlet tarafından korunup gözetilmesi ve güvence altına alınması, devletimizin vatandaşına değer verdiğini göstermektedir. 

Bu nedenle bu hayati hizmetleri topluma sunma görevini üstlenen Sosyal Güvenlik Kurumunun da önce kendi işleyişi sonra da sunduğu hizmetler bakımından kaliteyi, etik değerleri, adaleti ve güveni yakalaması son derece önemlidir. Bugün 85 milyona ulaşan nüfusumuzun tamamına kaliteli ve kesintisiz bir hizmet sunumu için birçok faktör etkendir ancak hizmeti sağlayan insan, yani çalışan unsuru, kaliteli hizmetin olmazsa olmazıdır.  Bu nedenle hizmette kalitenin yolu, hizmeti sunanların mutluluğu ve yetkinliğiyle doğrudan ilgilidir.  

Bilindiği gibi 2008 yılında Sosyal Güvenlik alanında büyük değişiklikler içeren bir reform gerçekleştirildi. Bundan önce 2006 yılında ise SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında birleşmişti. Ancak bu süre zarfında saydığım kurumların üst yönetimlerinde ve yapılarında sürekli olarak gerçekleşen değişikliklerden dolayı, çalışanların bir türlü gerçek anlamda tek çatı altında toplanamadığını, çalışanların sorunlarının bir türlü çözülemediğini, bir Kurum kültürünün tam olarak sağlanamadığını vurgulamak isterim. 

Özellikle Kurumun bağlı olduğu bakanlığın da yapısının sürekli değişmesi, aile ve sosyal politikalara ilişkin hizmetlerin de zaman zaman bakanlık bünyesine alınıp sonra yeniden ayrılması böylesine büyük bir teşkilat içinde personelin var olan sorunlarının derinleşme ve kronikleşme tehlikesine özellikle dikkat çekmek istiyorum. Elbette ki, 2020 yılından beri yaşadığımız küresel salgının en büyük yükü sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinde görülmüş, çalışanlarımızın zaten yoğun olan iş yükü kat be kat artmıştır.  Bunun yanında; 2008 yılında yapılan değişikliklere rağmen COVID-19 salgınının da etkisiyle birlikte Kurumun sağlık harcamalarına yaptığı katkının arttığını görüyoruz.  

KAHVECİ: COVİD TEDAVİ VE AŞISININ ÜCRETSİZ SUNULMASI SON DERECE ÖNEMLİDİR

Pandeminin geçtiğimiz iki yıldaki olumsuz etkilerini göz ardı etsek dahi, Sosyal Güvenlik sistemindeki finansal açığı kapatmak üzere kurgulanan reformun, vatandaştan alınan katkı payını artırmasına rağmen, sistemin açıklarını kapatmayı başaramadığını; sosyal güvenlik açığının daha da büyüdüğünü görüyoruz.  Halbuki yapılan değişikliklerle vatandaştan alınan katkı payları artırıldı, yapılan ödemeler reel olarak düşürüldü. Emeklilik yaşı yükseltildi; emekli aylığı bağlama oranları memurlar için çalışılan yıl başına %3’ten kademeli olarak %2’ye çekildi. Amacımız vatandaşlarımızın daha iyi, daha kaliteli, daha erişilebilir ve daha cazip bir sağlık ve sosyal güvenlik sistemine ulaşması için var olan aksaklıkları ifade etmektir. Bu noktada salgın döneminde yapılan fedakarlıkları görmezden gelemeyiz. 

COVID tedavisinin, ilaçlarının ve aşıların tüm vatandaşlarımız için ücretsiz olarak sunulmasını takdir etmezsek haksızlık etmiş oluruz. Bu süreçte emeği geçen herkese tüm vatandaşlarımız adına teşekkür ediyorum.   Ama başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere salgına karşı canla başla mücadele eden kamu görevlilerimiz için teşekkürün ötesinde bir şeyler yapılmalıdır. Örneğin salgın nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımız vazife malulü sayılmalı ve kendilerine şehitlik statüsü verilmelidir.

COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden çalışanlarımızın vazife malulü sayılmaları için de COVID-19 mesleki hastalık veya iş kazası olarak tanımlanmalıdır. Sağlık çalışanlarımızın COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetmesi durumunda yaptıkları işle illiyet bağı aranması doğru bir uygulama değildir.  Bu konuda SGK bir düzenleme yapmalıdır.  Hali hazırda iş sağlığı ve güvenliği kanuna göre bildirim yapılması da sorunu çözmemektedir. 5510 sayılı Kanunda bununla ilgili bir düzenleme yapılmalıdır. Şehitlik için ise mutlaka COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanları için 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanması gerekmektedir. Salgınla mücadele eden sağlık çalışanlarına salgın süresince fiili hizmet zammı uygulaması da hayata geçirilmelidir. 

KAHVECİ: YAŞANAN SORUNLARIN BİR AN ÖNCE TEDBİRİ ALINMALIDIR

Türkiye’de memur emeklileri büyük bir haksızlığa uğruyor. Devlet memurlarının çalışırken aldıkları maaş ile emeklilik maaşları arasında çok büyük farklılık var. Memurlara çalışırken döner sermaye, ek ödeme, ek ders ücreti gibi ödemeler yapılırken; bu tür ödemeler prime esas kazançtan sayılmıyor ve emekliliklerinde de bu ödemeler maaşlarına dâhil edilmiyor. Yapılan bu tür ödemelerin emeklilik maaşlarına yansımaması, memurların çalışırken aldıkları maaş ile emekli maaşları arasında büyük bir uçurumun oluşmasına sebebiyet veriyor. Bu nedenle, devlete yıllarca hizmet etmiş memurların emekliliklerinde yoksulluk sınırının altında maaş almaları kaçınılmaz son oluyor.

5510 sayılı Kanun, işçiler ile memurlar arasında sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı bakımından eşitlik getirmek amacıyla çıkarılmış olsa da Kanun, memurların haklarını budayarak işçilerle eşitledi ancak emeklilikte memurlar aleyhine ortaya çıkan bu durumu düzeltmedi.1 Ekim 2008’den önce işe başlayan memurla, bu tarihten sonra işe başlayan memurların emeklilik hakları aynı değil. Bu durum, çalışırken brüt maaşları ve çalışma süreleri aynı olan bir memur ile işçinin emekli olması durumunda, memurların %15 ile %60 oranında daha az emekli maaşı almasına yarı yarıya daha az emekli ikramiyesi almasına yol açıyor. Bu adaletsizlik mutlaka düzeltilmelidir. Bunu düzeltmenin yolu da memurlar açısından son derece önemli olan ek gösterge uygulamasının, tüm memurları kapsayacak ve aksaklıklar giderilecek şekilde bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasından ve emekli aylığı yansıtma oranlarının yükseltilmesinden geçmektedir. Ayrıca kamu çalışanlarına yapılan bütün ödemelerin emekliliğe sayılması, bu yöndeki aksaklıkları gidermede etkili olacak, SGK’nın prim gelirlerinin de artmasını sağlayacaktır.  

Elbette sosyal güvenlik sisteminin açık vermesini istemeyiz. Ancak bunun yolu sistem içindeki vatandaşların haklarını kısarak açığı kapatmak olmamalıdır. Prim ödeyen ve sisteme katkıda bulunanlara her türlü kolaylığı sağlamalı, sistemin dışına kaçıp kayıt altındakilerin haklarını gasp edenleri kayıt altına almak için tedbirler geliştirilmelidir.

KAHVECİ: KURUM ÇALIŞANLARININ TALEPLERİNE KULAK VERİLMELİDİR

Bir sendikacı olarak Kurum çalışanları ile ilgili sorunları göz ardı edemeyiz. 666 sayılı KHK’nın Kurum çalışanlarının haklarını geriye götürdüğünü görmekteyiz. Evet, daha önce iş yükü yine bu kadar ağırdı, mesai mefhumu tanımadan çalışanlarımız gece yarılarına kadar çalışırlardı ancak bunun karşılığını da maddi olarak almaktaydılar. Ne yazık ki, 666 sayılı KHK nedeniyle ödemeleri kesintiye uğradı. Üstüne bir de salgın nedeniyle artan iş yükü bindi ama Kurum çalışanlarının ücretlerinde bir gelişme olmadı. Biz eşit işe eşit ücret derken emeğin, fazla çalışmanın, fedakarlığın karşılığının göz ardı edilmeden adaletin sağlanmasını istiyoruz. 

Biz, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının düzenli olarak yapılmasını, SGK çalışanlarının yarışarak, hakkaniyet ölçülerinde atanmasını talep ediyoruz. Liyakat ilkesinden ödün verilmeden atama yapılmasını istiyoruz. 

Kariyer bir meslek olarak yeteri sayıda Sosyal Güvenlik Uzmanlığı kadrosu açılmasını istiyoruz. Kurumun işleyişinde çok önemli yeri olan Sosyal Güvenlik Uzmanlığı, Sosyal Güvenlik Denetmen ve Denetmen Yardımcılığı, İcra Memurluğu gibi kadro ihtiyacının en azından belli bir bölümünün kurum içinden karşılanması, SGK’ya büyük bir artı değer katacaktır. Dileğimiz önümüzdeki dönemde aynı sorunların yaşanmaması yönündedir. 

Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye’nin göz bebeğidir.  Devlet-millet kaynaşması, vatandaşlardan toplanan vergilerin hizmet olarak yeniden vatandaşa dönmesi, gelir dağılımında adaletin sağlanması ve bu yolla sosyal devlet ilkesinin hayata geçmesi için SGK hayati bir role sahiptir. Bu dönemde yapılacak çalışmaların, sosyal tarafların görüş ve önerilerine daha fazla yer vermesi ve sorunlara kalıcı bir çözüm getirilmesini temenni ediyorum.  Bu düşünceler ışığında Genel Kurulun tüm vatandaşlarımıza, Devletimize, SGK’ya ve çalışanlarımıza hayırlı, uğurlu olması dileklerimle, hepinize saygılar sunuyorum. 

ÇANKIRI ŞUBEMİZ, HAKKI TUTAR KALDIRIRIM

0

ÇANKIRI ŞUBE BAŞKANIMIZ YÜKSEL DEMİRBAŞ’IN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

 

Türk İstiklal Marşı’nın 12 Mart 1921 tarihinde Meclis kararıyla kabul edilişinin 100. yılı münasebetiyle 2021 yılı “Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı” olarak kabul edilmiştir. 27 Aralık 1936, Mehmet Âkif Ersoy’un 85. ölüm yıl dönümü. Bu durumu Türkiye Kamu-Sen olarak, hem merhum Mehmet Akif Ersoy’u anmak hem de onun muhteşem eseri İstiklal Marşı’nı yeniden anlamak için bir vesileye dönüştürmeyi vazife saydık.

Fedakârlıklar ve çeşitli zorluklarla dolu hayatının değişmeyen ölçüsü, vatana ve millete hizmet olan Akif, mısralarıyla Türk İstiklal Mücadelemizi en güzel şekilde anlatmış, ‘’Çiğnerim, çiğnenirim, Hakkı tutar kaldırırım.’’ diyen imanlı vatan, millet aşkıyla dolu, gerçek bir Türk oğluydu, vefalıydı bu topraklara, sevdalıydı. Bunun içinde şöyle diyordu: ‘’Sahipsiz olan memleketin batması haktır, Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.’’

100 yıldır şeref ve gururla okunan ve ezberlenen bu marş; yüksek ruha, söz kuvvetine, sahiptir. Her mısraında adeta sırlar bulunan bu esere ilişkin olarak Mustafa Kemal Atatürk’e sorulduğunda, onun en çok “Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriye; Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!” mısralarını sevdiğini söylemiştir.

Onun fikir dünyasında mensubu olmaktan şeref duyduğu Türk milletinin geleceği yanında İslâm dünyasının içinde bulunduğu bîtap durum, insanlığın istikameti gibi meseleler de esaslı yere sahip olmuştur.

Misak-ı Millî’ye işaret veren Çanakkale Muharebeleri’ni ondan daha iyi tasvir eden de orduya ondan çok şevk verebilen de olmadı. Milli şairimiz Mehmet Akif, 15 Ekim 1920 Cuma günü Büyük camide Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı Ulu camiinde bir vaaz vermiştir. Mehmet Akif, ibadetten önce hürriyetin geldiğini ve hürriyet olmadan yapılan ibadetlerin kabul olmayacağını, kâfirin işgali altında olan halifenin de esir olduğu dolayısıyla gerçek halife olamayacağını, Yunanlılara ve kâfirlere karşı cihat bayrağını açan Mustafa Kemal etrafında toplanmak gerektiğini ısrarla vurgulamıştır. Beyrut’tan Makedonya’ya, Halep’ten Kahire’ye ve Necd’e Osmanlı coğrafyasını karış karış gezip çalışan Akif, Millî Mücadelede de vilayetleri dolaşıp o çok etkili hitabetiyle milleti İstiklal Harbi’ne çağırmıştır. Balıkesir Zağanos Paşa Camii hitabı, Kastamonu’daki faaliyeti hatırlarda yer etse de Eskişehir, Konya, Burdur, Sandıklı, Dinar, Afyon, Antalya çevrelerinde aynı ruh ve kuvvetle mücadele etmiştir.

Gelecek nesillerin, Türk İstiklal Marşı’nın yazıldığı şartları ve bu şartlardan kurtuluş tarihimizin idrakinde olmalarından Türkiye Kamu-Sen olarak mutluluk duyarız.

Çanakkale Şehitlerine şiirinde Asım’ın Nesli diye idealize ettiği gençlik, olaylara Türkçe bakan, hür, ahlaklı, hakkı tutup kaldıracak bir gençlik.

Mehmet Akif ERSOY’u rahmetle anıyor, Cenab-ı Allah bir daha büyük Türk milletine İstiklal Marşı yazdırmasın.

TÜRKİYE KAMU-SEN HEYETİ OLARAK, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I ZİYARET ETTİK

0

22 Aralık 2021, Çarşamba | 19:57

Genel Başkanımız Önder Kahveci ve Türkiye Kamu-Sen Yönetim Kurulu üyelerimiz Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ziyaret ettiler.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin’in de hazır bulunduğu görüşmede çalışma hayatında yer alan sorunlar ile ek zam, refah payı, vergi düzenlemesi, sözleşmelilere kadro gibi bir çok konu gündeme taşındı.

Görüşme sonrası sosyal medya hesabından açıklama yapan Genel Başkanımız Önder Kahveci; toplantıya ilişkin kamuoyunu bilgilendirdi. 

Genel Başkan Kahveci;

“Türkiye Kamu-Sen Yönetim Kurulu olarak bugün Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret ettik. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Bilgin’in de hazır bulunduğu görüşmede asgari ücrete kadar olan ücret gelirlerinden vergi kesintisi yapılmaması yolundaki düzenlemeye ilişkin memnuniyetimizi dile getirdik. Bu konuya ilişkin olarak yaşanabilecek aksaklıkların giderilmesini talep ettik. 

Yaşanan ekonomik gelişmelere paralel olarak kamu çalışanlarının zararlarını karşılamak üzere EK ZAM verilmesi talebimizi görüştük, REFAH PAYI uygulamasının memurlarımızın alım gücünü yükselteceğini ifade ettik. 

Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusundaki beklentilerimizi Sayın Cumhurbaşkanına ilettik. Ayrıca kamu çalışanlarımızın acil çözüm bekleyen 3600 ek göstergenin tüm kamu çalışanlarını kapsayacak ve beklentileri karşılayacak şekilde düzenlenmesi, yardımcı hizmetliler, bayram ikramiyesi, tüm ödemelerin emekliliğe sayılması, mülakatın kaldırılması ve yönetici atamaları gibi konuları içeren  raporumuzu kendisine sunduk”

ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI HAŞİM KILIÇ ZİYARET EDİLDİ

0

Türkiye Kamu-sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ve bağlı sendikaların genel başkanları Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı ziyaret etti.

Son günlerde yaşanan siyasi gelişmelerin değerlendirildiği ziyarette, gündeme ilişkin görüş alış verişinde bulunuldu. Sendikal gelişimin yasal boyutta yapılacak önemli değişikliklerden sonra sağlanabileceği belirtilen görüşmede, gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması temennisinde bulunuldu.

Ziyarete, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz ve Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel de katıldı.

DENİZLİ ŞUBEMİZ OLAĞAN GENEL KURULUNU TAMAMLADI

0

22 Aralık 2021, Çarşamba | 13:12

Denizli Şubemizin 7. Olağan Genel Kurulu 12.12.2021 tarihinde gerçekleştirildi.

Olağan Genel Kurula Genel Başkan Yardımcılarımız Bayram Ali Oymak ve Nebi Yay, Konfederasyonumuza bağlı Sendikaların Şube Başkan ve Yöneticileri ile çok sayıda davetli katıldı.

Saygı Duruşu ve istiklal Marşı ile başlayan Genel Kurulda konuşmaların ardından Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları için oy kullanma işlemine geçildi.

Türk Büro-Sen olarak Denizli Şube Yönetimimize görevlerinde başarılar dileriz.

Yapılan oylama sonucu oluşan liste aşağıdaki gibidir.

Hüseyin Tuncer

Öner Ekiz

Tuncay Aslankara

Halil Karaobalı

İnci Şendoğan

Muhammet Pehlivan

Reşat Aydıncı

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL EDEREK PERSONELİN ÇALIŞMA MASASINI KAMERAYLA İZLEYEN İDARELERE KARŞI AÇILAN BİR DAVAMIZ DAHA KAZANILMIŞTIR

0

22 Aralık 2021, Çarşamba | 10:49

Isparta Adliyesi 2 Nolu ek hizmet binasında faaliyet gösteren Isparta İcra Dairesinde görevli personelin çalışma alanlarının izlenmesine ilişkin uygulamaya son verilmesine ilişkin başvurumuzun reddine dair işlemin iptali talebiyle Sendikamızca dava açılmıştır.

Isparta 1. İdare Mahkemesinin 29.11.2021 tarih, 2021/1015 E. ve 2021/1333 K. sayılı kararı ile; “dava konusu kameralara ait krokinin ve kameralardan çekilmiş örnek fotoğrafların incelenmesinden, çalışma alanının güvenliğini sağlama amacı aşılarak, doğrudan çalışan memurların kendisinin, çalışma alanı ve masasının, diğer memurlarla ya da iş sahipleriyle ilişkisinin ve kamu hizmetinin görülmesi sırasında yaptığı her türlü haberleşmesinin gözlemlendiği anlaşılmaktadır.” denilmiş ve personelin çalışma alanını gözetleyen kamera sisteminin özel hayatın gizliliğine ilişkin temel haklar ve Anayasal ilkelerle bağdaşmaması nedeniyle dava konusu işlemin İPTALİNE karar verilmiştir.

 

Mahkeme kararını görmek için tıklayınız