Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 127

DEVLET ARŞİVLERİ PERSONELİNİN GASP EDİLEN HAKLARI İÇİN TBMM’DE EYLEM YAPTIK

0

Sendikamız Devlet Arşivleri çalışanlarının gasp edilen hakları ve yıllardır bekletilen Milli Arşiv Kanunu’nun yasalaştırılması için TBMM önünde 27.01.2015 tarihinde eylem gerçekleştirdi.

Genel Başkanımız Fahrettin Yokuş açıklamasında, “Bütün milletler, tarihî bir mirasa sahiptirler. Tarihi mirasla bağlantı kurabilmenin en sağlam ve güvenilir yolu ise arşivlerdir. Arşivler, bir milletin tapu senedidir, kimliğidir, hatıralarıdır; kısaca arşivler bir milletin hafızasıdır.
Bu özellikleriyle millet ve devlet hayatının sürekliliğinde azami önemi haiz olan Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, hükümetlerin üzerine titremesi gereken en gözde kurumlarımızdandır. Fakat ne yazık ki ne bu gözde kurum ne de kurum personeli bugüne kadar gelen hükümetlerden yeterli ilgiyi görememişlerdir.

Devlet Arşivleri, 100 milyondan fazla Osmanlıca belge ve defterler ile Osmanlıca kaynakların büyük bir kısmını bünyesinde barındıran tarihi bir arşivdir. Osmanlıca belge ve defter serileri Osmanlıca yazı çeşidinin Rika, Divani, Siyakat, Nesih, Talik, Kûfî gibi okunması matbu harflere göre oldukça zor yazı çeşitleri ile kaleme alınmıştır.”

OSMANLI ARŞİVİ DÜNYADA ÖZEL BİR YERE SAHİPTİR

21. yüzyılda uluslararası ilişkiler büyük önem kazanmıştır. Dünya kültür mirasının en önemli unsurlarından biri kabul edilen arşivler, günümüzde en çok ilgi gören değerler arasındadır. Geçmişte Osmanlı Devleti sınırları içinde bulup, daha sonra bağımsız devlet olan 40’ı aşkın ülkenin tarihleri ile ilgili belgeler Osmanlı Arşivindedir. Orta ve Yakın Doğu, Balkan, Akdeniz, Kuzey Afrika ve Ön Asya ülkelerinin ekonomik, kültürel ve siyasi tarihlerinin gün ışığına çıkarılmasında, uluslararası hakların ispatında, ayrıca kişi haklarının hukuki dayanağı olmasında Osmanlı arşivleri özel bir değere sahiptir. Diğer ülke arşivlerinde de Türk tarihi ve kültürü ile ilgili çok sayıda arşiv belgesi mevcuttur. Bu belgelere ait katalog ve örneklerin (kopyaların) arşivlerimize kazandırılması son derece önemlidir.Devlet Arşivlerinde bugün bu yazı çeşitlerini okuyan, anlayan, özetleyerek tarih ve kültür araştırmacılarının istifadesine sunan personel görev yapmaktadır. Kurum personeli aynı zamanda çağdaş arşivciliğin usul ve esaslarını belirlemekte ve hakkıyla uygulamaktadır. Anlaşılacağı üzere, nitelikleri bakımından uzman; fakat resmiyette araştırmacı ve sözleşmeli olarak çalışan arşivcilerimiz, hak ettikleri değeri görememekten dolayı rahatsızdır.

DEVLET ARŞİVLERİ ÇALIŞANLARININ ÜCRET KAYIPLARI TELAFİ EDİLMELİDİR

Yaklaşık 25 yıldır Sözleşmeli Personel olarak çalıştırılan arşivciler, 2013 yılı Kasım ayında, yani bundan yaklaşık 15 ay evvel, 6495 Sayılı Kanuni düzenleme ile bir kısım personel Araştırmacı kadrosuna geçirilmiştir. Arşiv personelinin bu kadroya geçmesiyle birlikte ücretlerinde 300 ile 800 TL arasında ücret kaybı ile karşı karşıya kalmıştır. Geçen 15 ay göz önüne alındığında 5000 ile 12000 TL arasında bir kayba işaret etmektedir. Aynı kanunla başka kurumlarda kadroya geçirilen benzer personelin yaşadığı mağduriyetlerinin hiç olmazsa bir kısmı telafi edilmişken arşivcilerin maddi kayıplarıyla baş başa bırakılmaları kabul edilir bir durum değildir. Bu kayıpların bir an evvel giderilmesi gerekmektedir. Sözleşmeli ve araştırmacı personelin ifâ ettikleri görevin önemine göre oldukça düşük olan ücretleri makul düzeylere yükseltilmelidir.

YÜKSELMEK HER MEMURUN HAKKIDIR, BAŞBAKANLIK’TA GÖREVDE YÜKSELME SINAVI AÇILMALIDIR

Başbakanlıkta çok uzun zamandır görevde yükselme sınavı açılmamıştır. Bu durum memurun yükselme hakkının elinden alınması anlamına gelmektedir. Bu uygulama kabul edilebilir bir durum değildir. Görevinde yükselemeyen personelin önünde ulaşacağı bir hedef olmayınca umutları kaybolmakta ve işlerindeki verimi düşürüp kurumuna bağlılığını zayıflatmaktadır. Bu nedenlerle görevde yükselme sınavı açılmalıdır.

Sınav açılmadığı gibi Görevde Yükselme Yönetmeliğinin 18. ve 5. Maddelerine göre “memur ve eşdeğer” kadroda bulunan personelin VHKİ kadrosuna sınavsız geçiş hakkı ve imkânı da yok sayılmaktadır. Başbakanlığın elinde boş olarak bekletilen VHKİ kadroları mevcuttur. Tüm taleplerimize rağmen diğer kurumlarda olduğu gibi Başbakanlıkta da bu kadroların hak sahiplerine sınavsız olarak verilmemesi anlaşılır bir durum değildir. Memur ve eşdeğer kadroda bulunan arkadaşlarımız sınavsız geçiş hakkından yararlanmalı ve VHKİ kadrosuna atanmalıdır.

OSMANLICA TARTIŞILIYOR AMA KURUMUN BİR ARŞİV KANUNU BİLE YOK

Aralık ayının ilk haftası içinde Antalya’da gerçekleştirilen 19. Milli Eğitim Şurası ile ülke gündemine taşınan okullarımızda “Osmanlıca Dersi” okutulması ile ilgili görüşler ve tartışmalar o günden bu yana devam etmektedir. Osmanlı mirasına sahip çıkmak konusunda oldukça iddialı açıklamalarda bulunan iktidar sahiplerinin ve özellikle Cumhurbaşkanının bu hususta samimiyet testinde sınıfta kaldıkları 8 yıldır beklettikleri “Milli Arşiv Kanunu” ile görülmektedir.

2006 yılında TBMM’ye gönderilen Milli Arşiv Kanunu, 2007 yılı içinde ilgili ihtisas komisyonlarında görüşüldükten sonra TBMM Genel Kurulu’na sevk edilmiştir. Ancak, aradan geçen 8 yıla rağmen hala gündeme alınabilmiş değildir.

Gerek kurum yetkilileri ve gerekse Başbakanlık yetkilileri ile yaptığımız sözlü ve yazılı görüşmelerimizden bir sonuç alamadık. Şayet hükümet Osmanlıca ile ilgili görüşlerinde samimi ise öncelikle Osmanlı’nın Cumhuriyet Türkiyesi’ne intikal eden kurumu olan Devlet Arşivleri personelinin mağduriyetini acilen gidermelidir.

MİLLİ ARŞİV KANUNU ÇIKMIŞ OLSAYDI..!

Bu kanunun çıkmasıyla birlikte başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere, İçişleri Bakanlığı ve pek çok kamu kurumunun arşivi, Devlet Arşivlerine devredilecek ve bu kurumların belgeleri de kamuya açık hale gelecek, bu konuda yerli ve yabancı araştırmacıların haklı eleştirileri de ortadan kalkmış olacaktı.

Tüm kamu kurumlarının arşivleri çağın teknolojik sistemine uygun hale getirilecek, muhafazaları sağlanacak ve Devlet Arşivlerinin uzmanları tarafından denetlenebilecekti.

Kamu kurumlarında kurumsal belgelerin korunması, saklanması, ayıklanması, imha listelerinin hazırlanması, saklanmasına gerek görülmeyen belgelerin imhası, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonu ve denetimi yolu ile gerçekleştirilebilecekti.
Bu kanunun kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilerin Devlete ait arşiv belgelerini bulunduramayacakları, bu tür belgeleri satın alamayacakları, satamayacakları ve de ticari amaçla çoğaltamayacakları açıkça kanun hükmüne bağlanmış olacaktı.

Bu kanun yürürlüğe girmiş olsaydı; kamu kurumlarında çürümeye terk edilmiş olan on binlerce yazılı belge kurtarılarak ve ülkemize kazandırılmış olacaktı.

Bu kanun yürürlüğe girmiş olsaydı; büyük bölümü Osmanlıca ve yabancı dil eğitimi almış, yıllardır arşivlerde özveri ile hizmet sunan, bir düzenlemeyle “araştırmacı” yapılan, bu nedenle de aylık 800 TL’ye varan kayba uğrayan çalışanlar, hizmet sürelerine göre “arşiv uzman yardımcısı” ya da “arşiv uzmanı” yapılarak hak ettikleri statüyü elde edecek, ekonomik kayıpları bir nebze olsun önlenecekti.

Bu kanun yürürlüğe girmiş olsaydı; Osmanlıca ve başka dillerde eğitim görmüş yüzlerce personelin istihdamı sağlanacak, yıllardır depolarda bekletilen arşiv belgeleri gün yüzüne çıkartılarak günümüz Türkçesine çevrilecek ve araştırmacıların hizmetine sunulabilecekti. Çağdaş bir arşivcilik için tüm tarafların görüşlerinin de alınarak personelden hiç kimsenin dahi mağdur olmayacağı bir Milli Arşiv Kanunu çıkarılmalıdır.

HÜKÜMETİ SAMİMİYETE DAVET EDİYORUZ

Türk Büro-Sen olarak Hükümeti; Osmanlı emanetlerine sahip çıkmaya, Devlet Arşivleri çalışanlarının haklarını teslim etmeye, Diğer kurumlarda olduğu gibi ücret kayıplarını telafi etmeye, Milli Arşiv Kanunu’nu çıkartmaya davet ediyoruz.

Hükümet “Osmanlıca” konusundaki samimiyetini ancak, Milli Arşiv Kanunu’nu çıkartarak ve Devlet Arşivleri çalışanlarının kazanılmış haklarını iade ederek gösterebilir. Aksi durumda samimiyetsizliğini bir kez daha ortaya koymuş olacaktır.

Sendikamız, Devlet Arşivleri’nde çalışan kadrolu ve sözleşmeli personelin haklarının korunması ve geliştirilmesi için bu güne kadar hükümet nezdinde her türlü girişimde bulunmuştur. Bundan sonra da her platformda Devlet Arşivleri çalışanlarının haklarının korunması ve Milli Arşiv Kanunu çıkarılması hususunda çalışmalarımızı sürdüreceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.” Dedi.

Eyleme Genel Başkan Yardımcılarımız Bayram Öztürk, Osman Eksert, Hüseyin Aslan, Nejla Öksüz, İzmir 1 Nolu Şube Başkanımız Nebi Yay, Sakarya Şube Başkanımız Rahim Varol, İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Remzi Kaya, İstanbul 2 Nolu Şube Başkanımız Bayram Ali Oymak, Yozgat Şube Başkanımız Hacı Turan Başkal, Ankara Şube Başkanlarımız ve çok sayıda Devlet Arşivleri çalışanı katıldı.

TEKİRDAĞ ŞUBEMİZ, ÇERKEZKÖY NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜNDE YAŞANAN SALDIRIYI KINADI

0

21 Ocak 2022 Cuma günü Çerkezköy Nüfus Müdürlüğü’nde görevini yapan bir bayan memur arkadaşımıza yapılan sözlü küfürlü şiddet ve sonrasında olaya müdahale eden memur arkadaşlarımıza karşı yapılan çirkin fiziksel şiddet eylemini, tüm kamu çalışanları ve Türk Büro- Sen Tekirdağ İl Yönetimi olarak kınıyoruz.

Bilindiği üzere Kamu görevlileri devletin temsilcileri ve aynı zamanda devletin vatandaşa görünen yüzüdür. Devlet memurları vatandaşların iş ve işlemlerini bağlı bulundukları kurumların tabi olduğu kanunlar, yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde kendilerine verilen, yetkiler dahilinde değerlendirmekte, vatandaşların taleplerini mevzuatlar çerçevesinde ve yasal dayanaklar dahilinde yerine getirmeye çalışmaktadırlar.

Gün geçmiyor ki karşımıza yeni ve içimizi acıtan, bir memura karşı şiddet olayı daha çıkmasın. Bu şiddet olayları bir gün sağlıkçılarda, bir gün eğitimcilerde, bir gün diğer kurum çalışanlarında vücut bulmakta, hemen her gün ulusal medyada dahi birçok haberle birlikte yerini almaktadır.

Şiddetin, toplumun her kesiminde ve kamusal yaşamın her alanında ortadan kaldırılması için doğru politikaların üretilmesi ve yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Her olayda olduğu gibi yaşanan bu çirkin saldırıda da sosyal medyada çeşitli yorumlar yapılmış, yapılan yorumların bir kısmında, saldırganın çirkin eylemi haklı gösterilmek istenilmiştir. Oysaki şiddet kime ne sebeple yapılmış olursa olsun kabul edilemeyeceği gibi, hele ki bir devlet kurumunda bir devlet görevlisine karşı yapılmış olması her ne sebeple olursa olsun asla haklı gösterilemez.

Şiddet, ne kadar insan onurunu zedeleyici bir durum ise, şiddete maruz kalan sırf bir devlet memuru olduğu için, devletten intikam alırcasına onu haklı görmek ve bu yönde yorumlarda bulunmak da o denli onur kırıcı bir durumdur. Aslında yaşanan olayla ilgili hiçbir bilgisi ve öngörüsü olmadan insafsızca yorum yazanlar, zihniyetlerini ve karakterlerini ortaya koymaktadır.

Artık bir memur arkadaşımızın kılına dahi zarar gelmesini istemiyoruz, artık şiddet failinin serbest bırakıldığını görmek istemiyoruz ve bir suçun daha cezasız kaldığına şahit olmak istemiyoruz. Ülkemizdeki şiddet iklimi ve faillere yönelik cezasızlık şiddeti körüklemekte, faillere verilen bu tavizler, yaşanabilecek bir sonraki olaya zemin hazırlamaktadır.

Yaşanan bu çirkin saldırıların tekrarlanmaması adına, Türk Büro- Sen olarak, sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızın kamuoyu tarafından da bilinmesini isteriz. Bize destek veren tüm memur ve basın mensubu arkadaşlarımıza da teşekkür ederiz.

KOCAELİ ŞUBEMİZ, GEBZE ADLİYESİNDE YAŞANAN SALDIRIYI KINADI

0

Gebze Adliyesi çalışanı zabıt katibi üyemiz 20.01.2022 tarihinde Adliyede dosyası bulunan bir sanık tarafından darp edilmiştir.

Kocaeli Şube Başkanımız konuyla ilgili olarak 21.01.2022 tarihinde, Gebze Adliyesi çalışanlarının katılımı ile saldırıyı kınayan bir açıklama yapmıştır.

Kocaeli Şube Başkanımız Cihat Çoban açıklamasında şu ifadelere yer vermiştir;

“Kamu görevlilerinin, vatandaşlarımıza hizmet götürmeye çalışırken şiddete uğramadığı bir gün bile yok. Her gün memleketin her bir yerinden bir kamu görevlimizin darp edildiği haberlerini alıyoruz, televizyonlarda yaşanan saldırıları dehşete düşerek izliyoruz.

Vatandaşlarımızın refah ve huzuru için Devletin verdiği görevle, milletimize hizmet veren kamu çalışanlarımız şiddetin her türlüsüne maruz kalıyor, tehdit ediliyor, darp ediliyorlar. Kamuda şiddet tırmanmakta ve çalışanların hizmet üretmesine engel olacak bir düzeye gelmektedir.

Bu kabul edilemez saldırılardan biri de Gebze’de meydana gelmiştir. Gebze Adliyesinde  Zabıt Katibi olarak görevini yapan üyemiz, sanık tarafından darp edilmiştir. Kamu görevlilerinin her gün bir saldırıya maruz kalarak darp edilmesi, hakarete uğraması yada daha ileriye taşınarak hayatını kaybetmesi kabul edilebilir bir durum değildir.

Gebze Adliyesi çalışanı üyemize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Türk Büro-Sen olarak bu olayı kınıyor, failinin derhal cezalandırılmasını talep ediyoruz. Bu olayın takipçisi olduğumuzu herkesin bilmesini istiyoruz.

Türkiye’de kamu çalışanlarına yönelik şiddet çözülmesi gereken temel meselelerden biridir. Bugün artık kamu çalışanları can güvenliklerinden yoksun bir şekilde hizmet üretmektedirler. Herkes evine akşam sağ salim gidebileceğinden endişelidir.

Salgın günlerinde canlarını ortaya koyarak hizmet üretme gayreti içinde görevini yapan çalışanlarımıza uygulanan şiddet olayları artık kabul edilemez ve katlanılamaz duruma gelmiştir. Şiddet; ağır darp, bıçaklama ve silahlı saldırı gibi ölümle sonuçlanabilecek bir seviyeye çıkmıştır. Kısacası kamu çalışanlarının hayatı her dakika tehlike altındadır.

Bunun için şiddete acil çözümler ve ağır yaptırımlar gereklidir. Çünkü şiddetin durmak bir yana artarak devam etmesindeki en önemli neden etkin ve caydırıcı tedbirlerin hayata geçmemesidir.

Örneğin tutuklu yargılama sadece kâğıt üstünde kalmaktadır. Uygulamada pek hayata geçmeyince, şiddet uygulayan elini kolunu sallaya sallaya gezdikçe çözüm olmamaktadır. Kamu hizmeti yürütenlere, eşkıya gibi kamu kurumlarını basanlara bu işin sonunun tutuklu yargılanmak olduğunun idrakine varmaları sağlanmalıdır. Devletin ceza sistemi ve uygulayıcıları bunu hissettirmelidir.

Türk Büro-Sen olarak kamu çalışanlarına uygulanana şiddettin en aza indirmesi için yapılması gereken acil tedbirlerin ve ağır yaptırımların süratle hayata geçmesini istiyoruz. Bu vesile ile saldırıda yaralanan arkadaşımıza bir kere daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

ÇANKIRI ŞUBEMİZ, EDEP VE ERKANA DAVET

0

Türkiye Kamu-Sen Çankırı İl Temsilcisi Yüksel DEMİRBAŞ’ın son günlerde kamuoyunu meşgul eden “minik serçe” lakaplı kuzgun ile ilgili yazılı basın açıklamasıdır.

Şarkı söyleyen herkes sanatçı değildir.

Sanat bir kültürdür!. Sanatçılık kültürüne bağlılık ve onu yüceltmektir.

Piyasada sanat icra etmek yerine, değerlerimizle çelişerek, haramı zirveleştirerek çukurlaşan tipler var!. Sanatçı değil soytarılar!. Sözde sanatçı dediğiniz, Sezen Aksu  denilen seküler küffarın yeni çıkardığı şarkının sözlerine bakın;

“Binmişiz bir alâmate

Gidiyoruz kıyamete

Selam söyleyin o cahil

Havva ile Ademe”

Lakabın minik serçe olabilir, lakin kuzgunluğa heves etmemen tavsiyemizdir.

Hz. Adem ve  Hz. Havva’ya  yönelik gelişigüzel tartışmaların ve polemiklerin yapıldığı görülmektedir.

Hz. Adem’in ilk insan olmasının yanında aynı zamanda ilk Peygamber’dir, “Bu yönüyle vahye muhatap olmuş; akıl, şuur, irade gibi hususiyetleri ve eşya hakkındaki ilmiyle meleklere üstün kılınmış mükerrem bir şahsiyettir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’de ‘halife’ olarak nitelenen Hz. Adem ve onun eşi Hz. Havva, bütün insanlığın müşterek değeri ve muazzez atalarıdır. Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah’ın övgüsüne mazhar olmuş bu müstesna şahsiyetler, tarih boyunca bütün Müslümanlar tarafından da büyük bir saygı, hürmet ve muhabbetle anılmıştır”

Aklın, ahlakın, bilimin ve inancımızın öncüleri olarak gördüğümüz birçok milli ve manevi şahsiyet cehaletin linçine uğramıştır. Bu itibarla, hem yüce dinimizin ilkeleri ve örnek şahsiyetleri hakkında konuşurken hem de söz konusu değerleri savunurken saygılı, özenli ve ilkeli olmak, herkesin kabullenmesi gereken en temel insani ve ahlaki tavırdır.”

Oy ya da başka dünyalık hesaplar için değer mi? İlk Peygamberimiz Hz.Adem (as)a hakaret eden bir müptezeli kayırmak.

İşte topluma faydalı, milli ve manevi değerlerin yılmaz savunucusu ve  beyni dışa bağımlı olmayan Türkiye Kamu-Sen olarak bu müptezeli ve ona sahip çıkan kim varsa; en hafif tabir ile kınıyoruz.

SENDİKAMIZ TARAFINDAN AÇILAN BİR DAVADA DAHA “SÖZLÜ SINAV” USULSÜZLÜK NEDENİYLE İPTAL EDİLDİ

0

11 Ocak 2022, Salı | 14:25

Bolu Gümrük Müdürlüğü emrinde görev yapan ve “Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü Kısım Amirliği” yazılı sınavında başarılı sayılarak, sözlü sınava girmeye hak kazanan, ancak usul, yasa ve hakkaniyete aykırı yapılan sözlü sınav nedeniyle başarısız sayılan üyemize ilişkin işleme karşı Sendikamızca dava açılmıştır.

Bolu İdare Mahkemesinin 16.12.2021 tarih, 2021/781 E. ve 2021/1268 K. sayılı kararı ile; “… uyuşmazlık konusu sınava ilişkin soruların önceden hazırlanarak tutanağa bağlanmaması, sınav sırasında davacıya hangi soruların sorulduğunun ve hatta mevcut durumda davacıya herhangi bir soru soruşup sorulmadığının dahi idarece ortaya konulamaması ve bu hususların yapılacak yargısal denetimi de olanaksız kılması karşısında, davacının sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemde bu yönleriyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” yönünde yapılan değerlendirme ile dava konusu sözlü sınava ilişkin idari işlemin İPTALİNE karar verilmiştir.

 

Mahkeme kararını görmek için tıklayınız

 

2021 YILI ARALIK AYI ASGARİ GEÇİM SONUÇLARIMIZ AÇIKLANDI 11 Ocak 2022, Salı | 07:35

0

 

11 Ocak 2022, Salı | 07:35

 

Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi’nin yapmış olduğu 2021 Aralık ayına ait asgari geçim endeksi sonuçları açıklandı.

Türkiye İstatistik Kurumu’ndan alınan Aralık 2021 fiyatlarına göre yapılan araştırmada çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 4.891,14 TL olarak hesaplandı.  Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 10.372,56 lira olarak belirlendi.

Sonuçlar, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre 729,54 TL, %7,03 oranında arttığını gösterdi. Çalışan tek kişinin açlık sınırı ise bir önceki aya göre 222,06 TL, %5,79 oranında yükseldi ve 3.835,20 lira olarak hesaplandı.

Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise Aralık ayında 3.837,99 lira olarak tahmin edildi.

Yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Aralık 2021 verilerine göre günlük 86,511 lira olduğu belirlendi.

Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 2.595,33 lira oldu. Aralık 2021 itibari ile ortalama 5.212,37 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının %49,79’unu oluşturdu.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde 1.242,66 lira olarak belirlenen kira gideri ise Aralık 2021 ortalama maaşının %23,84’üne denk gelmiştir. Buna göre bir memur, ortalama maaşının %73,63’ünü yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kaldı.

Diğer ihtiyaçlarını karşılamak için ise maaşının %26,37’si kalmıştır. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için Aralık 2021 maaşından geriye yalnızca 1.374,50 TL kaldı.

KAHVECİ: EK ZAM VE REFAH PAYI KONUSUNDA ISRARCIYIZ

Aralık ayı ve yıllık enflasyon rakamlarını değerlendiren Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, ekonomik gelişmeler ışığında kamu görevlilerine ek zam ve refah payı verilmesinin şart olduğunu belirtti.

Genel Başkan Kahveci;

“2021 yılını geride bıraktığımız şu günlerde ortaya çıkan yıllık %36,08 enflasyon kamu görevlileri ve emeklilerimizin belini bükmüştür. 2021 yılının ikinci yarısı için verilen % 3’lük zammın hiçbir anlamı kalmadığı bu rakamlarla bir kez daha tescillenirken, hedeflenen değil gerçekleşen enflasyon üzerinden memura zam verilmesi talebimizin ne denli haklı olduğu ortadadır.

Uzun zamandan beridir döviz kurlarında yaşanan artışın enflasyonu tetikleyeceğini ifade etmekteydik. Görülüyor ki, döviz kurundaki artış hayatımızın her alanında fiyatları doğrudan etkilemiş ve artan fiyatlar karşısında alım gücünde ciddi bir azalma yaşanmıştır.

Ayrıca, bu enflasyon rakamlarına yılbaşı gecesi yapılan doğalgaz, elektrik, akaryakıt, vergi, harçlar ve ulaşıma gelen zamlar da dahil edilirse cebimize yansıyan gerçek enflasyonun %36,08’in kat be kat üzerinde olduğu ortaya çıkmaktadır.

Böyle bir durumda, memurlara ve emeklilere 6 ay için yapılacak olan %7,5 zammın kıymeti kalmamıştır. Ortaya çıkan %22’lik enflasyon farkını yeni bir zammış gibi göstermek doğru değildir. Enflasyon farkı memur ve emeklilerin 2021 yılında eriyen maaşlarının geç kalmış ve yetersiz bir telafisidir. Tekraren ifade ediyorum ki, enflasyon farkı bir zam değildir. Enflasyon farkı sıfır zam demektir.

2022 ve 2023 yılı zamlarının ekonomik gelişmeler karşısında yeniden belirlenmesi kaçınılmaz olmuştur. Bunu sağlamanın yolu memurlara ve emeklilere gerçek anlamda maaş artışı getirecek ek zam ve refah payı talebimizin hayat bulmasından geçmektedir.

Türkiye Kamu-Sen ek zam ve refah payı konusundaki ısrarını her platformda dile getirmeye devam edecektir.

 

MERSİN ŞUBEMİZ VEFAT EDEN ESKİ ŞUBE BAŞKANIMIZ MUSTAFA AŞİRET’İ ANDI

0

Mersin Şube Başkanımız Ozan Giran, Şube Başkan Yardımcılarımız Ziya Tekin, Mehmet Gök, Eray Geniş, Ali Can Cerit, Halil Darbaş, önceki dönem Şube Başkanımız Hamdullah Özbulut, Türk Sağlık-Sen Mersin Şube Başkanı Ayhan Güngör, Türk Diyanet Vakıf-Sen Mersin Şube Başkanı Erbil Akarsu, Yönetim Kurulu Yedek üyesi Mehmet Aşiret, SGK Mersin Temsilcimiz Yahya Çakır’ın katılımıyla, vefat eden eski Şube Başkanımız Mustafa Aşiret’i vefatının 7. Yılında Kur’ an-ı Kerim tilaveti ve dualarla andı.

Mersin Şube Başkanımız Ozan Giran, “Mekanı cennet, ruhu şad olsun” dedi.

ÇANKIRI ŞUBEMİZ, İNCE DOKUNUŞLAR BEKLİYORUZ

0

Türk Büro-Sen Çankırı Şubesi Kadın Kolları Başkanı Fatma Nurdan KÖKSALDI’ nın 7-14 Ocak ‘Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası’  dolayısıyla yapmış olduğu yazılı basın açıklamasıdır

 

Beyaz Baston, görme engelli için bağımsızlık ve güvenlik sembolüdür.

Bizlerden de bekledikleri empati yapmamız, incitmeden, ince ve küçük dokunuşlar beklemektedirler.

Engelli birisini gördüğümüzde yardım etmeden önce, incitmeden izin isteyelim.

Yürürken kolumuza girmeleri daha uygun olacaktır.

O bizi izlemeliler, yürürken ya da merdivenden çıkarken (mümkünse trabzanlı merdivenler tercih edilmeli) yarım adım arkamızdan gelmelidir.

Konuşurken ismiyle hitap edelim.

Yanımıza geldiklerinde tanışalım ve ayrılacağımız zaman da bildirelim.

Her yön sorduklarında işaretle değil, net ifadelerle anlatalım.

Duraklarda karşılaşırsak hangi otobüsün beklediklerini soralım.

Kaldırımlara ve yaya geçitlerine, asla araç park etmeyelim.

“Tedavisi mümkün olmayan asıl engelin buz tutmuş vicdanlarda, sığ politikalarda ve art niyetli zihinlerde olduğunu, bunun dışındaki her engelin aşılacağını biliyor ve buna canı gönülden inanıyorum’ sözü bizim için düsturdur.

ADALET BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRÜ ALİM POLAT’A HAYIRLI OLSUN ZİYARETİNDE BULUNDUK

0

Genel Başkanımız Osman Eksert beraberinde Genel Başkan Yardımcımız Gürkan Orhan, Ankara 14 Nolu Şube Başkanımız Emrah Coşkun, Ankara 11 Nolu Şube Başkanımız Mustafa Demirhan ve Şube Başkan Yardımcımız Uğur Özer ile 07.01.2022 tarihinde Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Alim Polat’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundular.

Genel Başkanımız Osman Eksert ziyarette hayırlı olsun temennilerini ileterek, çalışanların sorunlarını da aktardı. Eksert, “Tayin taleplerinde yaşanan sorunların giderilmesi, promosyon ücretlerinin tüm unvanlara eşit dağıtılması ve merkez teşkilatına Adalet Hizmetleri Tazminatı ve fazla mesai ücretlerinin ödenmesi çalışanlarımızın motivasyonunu olumlu yönde etkileyecektir” dedi.

Ayrıca Genel Başkanımız hazırladığımız raporu da Alim Polat’a takdim etti.

Ziyaretimizden duyduğu memnuniyeti ifade eden Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Alim Polat, “Talepleriniz doğrultusunda, hazırlamış olduğunuz raporu da titizlikle inceleyeceğiz ve personelimizin mağdur olmasına izin vermeyeceğiz” dedi.