Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 169

10 YAŞ ALTI ÇOCUĞU OLANLAR VE KRONİK RAHATSIZLIĞI BULUNAN MEMURLAR İÇİN CUMHURBAŞKANLIĞINA YAZI YAZDIK

0

20 Nisan 2021, Salı | 18:06

Bilindiği üzere 15.04.20201 sayılı Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile kamuda uzaktan çalışma genelgesi yayınlanmıştı.

Genelge kapsamında 10 yaş altı çocuğu bulanan ve kronik rahatsızlığı olan çalışanlar kapsam dışı bırakılmıştı.

Ancak sendikamıza ulaşan bilgiler neticesinde bazı stratejik önemli kurumlar dışımda kalan  Aile çalışma ve sosyal hizmetler Bakanlığı, Sosyal güvenlik kurumu başkanlığı ve bazı kurumların kısıtlama genelgesine uymadığı tarafınıza ulaşmış olup, her ilde Cumhurbaşkanlığı genelgesinin uygulanmamakta olduğu görülmüş olup, konuyla ilgili Cumhurbaşkanlığına yazı yazılarak, her ilde alınan kararların eksiksiz uygulanması talep edilmiştir.

 

CUMHURBAŞKANLIĞI GENELGESİ İLE YAŞANAN SORUNLARIN GİDERİLMESİ İÇİN CUMHURBAŞKANINA YAZI YAZDIK

0

16 Nisan 2021, Cuma | 14:32

Bilindiği üzere Covid-19 salgını sebebiyle kamuda tekrar dönüşümlü mesaiye geçilmiştir.

 

Cumhurbaşkanlığı Genelgesinde kamuda 10 yaş altı çocuğu bulunan kadın personellerin idari izinli sayılacağı belirtilmiş olmasına rağmen, bazı kurumlarda bu karar uygulanmamaktadır.

 

Biz de Türkiye Kamu -Sen olarak Cumhurbaşkanlığına gönderdiğimiz yazı ile ilgili kararın tüm illerde istisnasız uygulanmasını ve genelge sebebiyle yaşanan aksaklıkların giderilmesini talep ettik.

MART 2021 ASGARİ GEÇİM SONUÇLARI AÇIKLANDI

0

13 Nisan 2021, Salı | 15:47

Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi’nin yapmış olduğu 2021 Mart ayına ait asgari geçim endeksi sonuçları açıklandı.
Türkiye İstatistik Kurumu’ndan alınan Mart 2021 fiyatlarına göre yapılan araştırmada çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 4.024,86 TL olarak hesaplandı. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 8.364,21 lira olarak belirlendi. Sonuçlar, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre 126,75 TL, %1,54 oranında arttığını gösterdi. 

Çalışan tek kişinin açlık sınırı ise bir önceki aya göre 20,31 TL, %0,65 oranında yükseldi ve 3.122,34 lira olarak hesaplandı. Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 2020 yılı Mart ayında 3.134,89 lira olarak tahmin edildi.

Yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Mart 2021 verilerine göre günlük 66,011 lira olduğu belirlendi. Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 1.980,33 lira oldu. 

Mart 2021 itibari ile ortalama 4.806,24 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının %41,20’sini oluşturdu.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde 1.154,56 lira olarak belirlenen kira gideri ise Mart 2021 ortalama maaşının %24,02’sine denk geldi. Buna göre bir memur, ortalama maaşının %65,22’sini yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kaldı. 

Diğer ihtiyaçlarını karşılamak için ise maaşının %34,78’i kalmıştır. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için Mart 2021 maaşından geriye yalnızca 1.671,61 TL kaldı. 

KAHVECİ:  BAYRAM İKRAMİYESİ TALEBİMİZİN HAYATA GEÇMESİ ZARURİ OLMUŞTUR

Araştırma sonuçları hakkında değerlendirmelerde bulunan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, ailenin  artan harcamalarına dikkat çekerek, “Sonuçlara bakıldığında ortalama 4.800 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcamasının, maaşının %41,20’sini oluşturduğu görülüyor” dedi. Zorunlu harcama kalemlerinde yaşanan artışlara dikkat çeken Kahveci şunları söyledi:

“Mübarek Ramazan ayını idrak ettiğimiz şu günlerde vatandaşlarımıza yapılan desteklerin artması önemlidir.  Özellikle kamuda bayram ikramiyesi alamayan tek kesim olan memurlarımıza da bayram ikramiyesi verilmesi bir nebze olsun çalışanlarımızı rahatlatacaktır. Pandemi döneminin yarattığı etki nedeniyle zor durumda olan esnaf ve serbest çalışanlara da can suyu olacak bu önerimizin hayata geçmesi zaruri olmuştur. Piyasaların canlanması ülke ekonomisi için önem arz etmektedir. 

Yapılan araştırma sonuçlarına göre, ortalama maaşının %65,22’sini yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kalan memurların kayıpları telafi edilmelidir. Yetkililerin özellikle bayram ikramiyesi konusunda göstereceği irade virüsün doğuracağı sosyal ve ekonomik sorunların çözümü için önemli bir aşama olacaktır.”

İSTANBUL ŞUBELERİMİZ İLE BİR ARAYA GELDİK

0

12 Nisan 2021, Pazartesi | 09:46

Genel Başkanımız Osman Eksert ve Genel Başkan Yardımcımız Bayram Ali Oymak, Sendikal faaliyetler kapsamında 7 – 9 Nisan 2021 tarihleri arasında İstanbul Şube Başkan ve Yöneticilerimiz ile bir araya geldi.

 

Toplantıda Sendikamızın yetki dönemine yönelik faaliyetleri hakkında istişarede bulunuldu.

 

Genel Başkanımız Osman Eksert, “Enflasyon almış başını gidiyor, döviz kuru çok hareketli, temel gıda ürünleri ateş pahası olmuş durumdayken memurların maaşları enflasyon altında ezilmeye, verilen zamlar vergi idilimi ile geri alınmaya devam ediyor. Biz Türk Büro-Sen olarak, tüm memurlarımızı açlığa mahkum eden bu sarı sendikalardan kurtaracağız. Memurlarımızın ek zam talebini hayata geçirmek için her türlü platformda mücadele edeceğiz. Vergi dilimlerinin belirli bir orana sabitlenmesi ve enflasyona ezilmeyen maaş hedeflerimizi hayata geçireceğiz. Bunun içinde hep birlikte, tüm memurlarımıza ulaşacağız ve onları da ailemizin değerli birer ferdi yapacağız” dedi.

HER TÜRLÜ ŞİDDETİ REDDEDİYORUZ, ŞİDDET KABUL EDİLEMEZ

0

08 Nisan 2021, Perşembe | 10:59

Kamu görevlilerinin, vatandaşlarımıza hizmet götürmeye çalışırken şiddete uğramadığı bir gün bile yok. Her gün memleketin her bir yerinden bir kamu görevlimizin darp edildiği haberlerini alıyoruz, televizyonlarda yaşanan saldırıları dehşete düşerek izliyoruz. 

Vatandaşlarımızın refah ve huzuru için Devletin verdiği görevle, milletimize hizmet veren kamu çalışanlarımız şiddetin her türlüsüne maruz kalıyor, tehdit ediliyor, darp ediliyorlar. Kamuda şiddet tırmanmakta ve çalışanların hizmet üretmesine engel olacak bir düzeye gelmektedir.

Bu kabul edilemez saldırılardan biri de Şanlıurfa’da meydana gelmiştir. Denetim görevini yerine getiren 2 İŞKUR çalışanımız, kimliği belirsiz kişilerce hem de İŞKUR binası basılarak, darp edilmiştir. 

İŞKUR çalışanı arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Türk Büro-Sen olarak bu olayı kınıyor, faillerinin bulunarak derhal cezalandırılmasını talep ediyoruz. Bu olayların takipçisi olduğumuzu herkesin bilmesini istiyoruz. 

Türkiye’de kamu çalışanlarına yönelik şiddet çözülmesi gereken temel meselelerden biridir. Bugün artık kamu çalışanları can güvenliklerinden yoksun bir şekilde hizmet üretmektedirler. Herkes evine akşam sağ salim gidebileceğinden endişelidir.

 

Salgın günlerinde canlarını ortaya koyarak hizmet üretme gayreti içinde görevini yapan çalışanlarımıza uygulanan bu tür şiddet olayları artık kabul edilemez ve katlanılamaz duruma gelmiştir. Şiddet; ağır darp, bıçaklama ve silahlı saldırı gibi ölümle sonuçlanabilecek bir seviyeye çıkmıştır. Kısacası kamu çalışanlarının hayatı her dakika tehlike altındadır.

 

Bunun için şiddete acil çözümler ve ağır yaptırımlar gereklidir. Çünkü şiddetin durmak bir yana artarak devam etmesindeki en önemli neden etkin ve caydırıcı tedbirlerin hayata geçmemesidir. 

 

Örneğin tutuklu yargılama sadece kâğıt üstünde kalmaktadır. Uygulamada pek hayata geçmeyince, şiddet uygulayan elini kolunu sallaya sallaya gezdikçe çözüm olmamaktadır. Kamu hizmeti yürütenlere, eşkıya gibi kamu kurumlarını basanlara bu işin sonunun tutuklu yargılanmak olduğunun idrakine varmaları sağlanmalıdır. Devletin ceza sistemi ve uygulayıcıları bunu hissettirmelidir. 

Türk Büro-Sen olarak kamu çalışanlarına uygulanana şiddettin en aza indirmesi için yapılması gereken acil tedbirlerin ve ağır yaptırımların süratle hayata geçmesini istiyoruz. Bu vesile ile saldırıda yaralanan arkadaşlarımıza bir kere daha geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz. 

SİVİL MEMURLAR İÇİN HAZIRLADIĞIMIZ KANUN TEKLİFİNİ TBMM’YE İLETTİK

0

07 Nisan 2021, Çarşamba | 12:49

Genel Başkanımız Osman Eksert, Genel Başkan Yardımcımız Bayram Ali Oymak ve Ankara 2 Nolu Şube Başkanımız Türkeş Güney ile 06.04.2021 tarihinde TBMM’de MHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ü ziyaret etti.

 

 

Bilindiği üzere 5668 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Beslenme Kanununda “Güçlendirilmiş yemek ile beslenecekler” ibaresi yer almaktadır. Sendikamız da belirtilen yerlerde görev yapan sivil memurların da bu kapsama alınması için kanun teklifi hazırlamıştır.

 

Ziyarette askeri işyerleri ve Emniyette çalışan sivil memurların sorunları görüşüldü. Sendikamızın hazırlamış olduğu “SİVİL MEMURLARIN DA “GÜÇLENDRİLMİŞ YEMEK İLE BESLENECEKLER” KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ AMACIYLA 5668 SAYILI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI VE SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI BESLENME KANUNU’NDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ” MHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’e verildi.

MHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ise, “Askeri işyerlerinde çalışan sivil memurların mağdur olmasını istemiyiz. Kanun teklifini en kısa zamanda Meclis gündemine getireceğiz” dedi.

 

MÜLAKAT: KAMUDA KADROLAŞMANIN KILIFI

0

07 Nisan 2021, Çarşamba | 07:33

TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI OSMAN EKSERT’İN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

57. Hükümet döneminde, kamuda kadrolaşmanın önüne geçmek amacıyla kamuya personel alımlarının merkezi sınavla yapılmasına karar verilmişti.  Bu uygulama sayesinde kamuda çalışmak isteyen herkes, eşit şartlarda KPSS’ye girip, aynı sorulara cevap verip memur olma hakkına kavuşmuş, böylelikle kamuda torpil arama dönemi de kapanmıştı.

Yıllar içinde sistem son derece güvenilir bir yapıya kavuşmuşken FETÖ’nün, bu adil sistemi delmek amacıyla KPSS sorularını yandaşlarına dağıttığı ve binlerce mensubunu haksız yollardan kamu kurumlarına sızdırdığı ortaya çıktı.  Memurların siyasi düşüncesine, partilere yakınlığına, sendikal tercihine bağlı olarak ve hiçbir objektif kural gözetilmeden yapılan atamalar sonucunda ülkemizin kılcal damarlarına kadar sirayet eden bir grubun ülkeyi ele geçirme girişimiyle karşı karşıya kaldık. Sınavlarda çekilen kopyalar, mülakatlardaki sübjektif yaklaşımlar, terfilerdeki adaletsizlikler sonucunda palazlanan yapı, bir süre sonra devletin varlığını dahi tehdit edecek boyutlara ulaştı. Bu dönemde sendikalarımıza üye olan kamu görevlileri sırf sendikal aidiyetlerinden dolayı olmadık muamelelere maruz bırakıldılar, türlü haksızlıklarla mağdur edildiler.  Yapılanlara göz yumulması nedeniyle kamu kurumları kendisine cemaat diyen terör örgütünün adeta arpalığı haline geldi.

15 Temmuz hain darbe girişimi bir kez daha kamu atamalarında adaletin sağlanamaması durumunda ülkemizin nasıl bir uçuruma sürükleneceğini göstermiş oldu. Bu alçak darbe girişimi; milletimizin, kamu görevlilerimizin, asker ve polisimizin büyük çoğunluğunun sağduyusu, üstün gayret, cesaret ve kahramanlığı neticesinde hezimetle sonuçlandı. Siyasi görüşüne bakılmaksızın herkes, bu dönemden sonra kamuda liyakatin sağlanması, adam kayırmanın önlenmesi ve objektif kriterlerin hayata geçirilmesi konusunda hemfikir oldu. 

Ne yazık ki atlattığımız bütün badirelere, mağdurlardan gelen bütün feryatlara rağmen mülakat sistemi üzerinde ısrarla duruluyor. Ülkemiz, böylesine ağır bir travmayı liyakatin yerle yeksan edilmesi ve belli görüşteki kimselerin palazlandırılması nedeniyle yaşadı. 17/25 Aralık sürecinden beri de bu yapının uzantılarından kurtulmaya çalışıyoruz.

Ne var ki, bütün gayretlerimize rağmen bir kesim, adil yollardan elde edemeyecekleri mevki ve kadroları, kanunları arkadan dolaşarak, yandaşlıkla ve hakkaniyeti yok ederek elde etme ısrarını sürdürüyor. Bir zamanlar FETÖ’nün kadrolaşma aracı, şimdi başka grupların ellerine geçmiş durumda. Kamu kurum ve kuruluşları, bazı sendikaların mevki ve kadro dağıttığı arpalık haline getirilmek isteniyor.

Öyle ki, daha önce de dile getirdiğimiz Gençlik ve Spor Bakanlığında yapılan mülakata 1341 kişi katılmış olup,  sendikamıza üye bir çalışanımız yazılı sınavdan 95 aldığı halde sözlü sınavda 60 alıyor. Buna karşın yazılı sınavdan 60 alan bir başka sendikanın üyesi mülakattan 95 alarak üyemizin yerine terfi ettiriliyor.

Aynı şekilde Emniyette çalışan sivil memurlar için yapılan mülakatta ise yandaş sendikanın bir Şube Başkanı yazılı sınavda 60 puan almış, mülakatta ise 100 tam puan verilerek sınava katılan diğer çalışanların hakkının yenmesine sebep olmuştur.  

Yine aynı şekilde Emniyetin mülakatında yazılı sınavdan 62 alan 3 kişiye 100 tam puan, 68 alan 1 kişiye 100 tam puan ve 65 alan 1 kişiye 95 puan verilmiştir.

Bunun neresi adalettir? Neresi hakkaniyettir? Neresi liyakattir?

Türk Büro-Sen olarak tarihi bir uyarı yapıyoruz: Ülkemiz toplumsal olarak derin bir ayrışmanın içine çekilirken bu kopuş kamuda mülakat eliyle gerçekleştirilmek isteniyor. Toplumları bir arada tutan unsur hak, adalet ve paylaşımdır. Hakkı tesis etmek, adaleti sağlamak ve her alanda adil bir paylaşım gerçekleştirmek idarecilerin en önemli görevidir. Sistemdeki en küçük bir aksaklık adaletsizliklere, haksızlıklara ve paylaşım sorunlarına yol açacaktır.  

Mülakatın adilane bir yöntem olmadığı yargı kararlarıyla açıktır. Bir mülakat komisyonunun kararının, bir başka komisyonda aynı olması garantisi yoktur. Ancak yazılı sınavın sonuçları her yerde aynı olur. Memurlarımız, kimseye minnet etmeksizin, herhangi bir sendikaya üye olmaya zorlanmaksızın, eşit şartlarda yazılı sınava girerek, görevinde yükselmek istemektedir. Bu eşitliği bozmak kimlerin işine gelmektedir?

Siyaset koridorlarında, bazı sendikaların kapılarında referans bulmaya yönlendirilen ve hasbel kader, sınavda başarılı olan kamu görevlilerimizin, kamu hizmetlerini hangi ruh hali içinde yerine getireceklerini tahmin etmek pek de zor olmasa gerektir.  Önümüzde doğru uygulamalar varken, birilerinin sistemi kokuşturmaya, her türlü suistimale açık bir şekle getirmeye çalışması; çalışanlarımızın bizden olanlar ve olmayanlar şeklinde ayrıştırmaya tabi tutulması son derece tehlikeli bir yaklaşımdır.

Bununla birlikte yazılı sınavdan sonra yapılacak mülakatlara, açılan kadronun 3-5 katı sayıda kamu görevlisi çağırılmaktadır. Burada iki önemli sorun bulunmaktadır: Birincisi büyük umutlarla mülakata giren ancak başarısız olan çok sayıda personel ortaya çıkmakta, bu da kamu görevlilerinin motivasyonunu ve verimini düşürmektedir. İkincisi ise bu kadar çok kişiyi mülakat sınavına almak yoluyla yazılı sınav notu çok düşük olan kamu çalışanlarından kendilerine yakın buldukları kişiler için bir alan yaratma, yazılı notu düşük olan yandaşları mülakat aracılığıyla atama niyeti görülmektedir. Bu durum son derece sakıncalıdır ve mutlak surette düzeltilmelidir.

Kamuda liyakati esas alan bir yapılanma oluşturmak, adalet ve hakkaniyet içerisinde kariyer ilkesini işletmek zorundayız. Bugün, kamu hizmetlerini tarafsız ve adil bir şekilde yürütecek, liyakatli ve ehliyetli kamu çalışanı ve yöneticilere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Özellikle kamuda liyakat sisteminin yeniden tesis edilmesi, sözde olduğu gibi özde de kimsenin ötekileştirilmemesi, torpil mekanizmasının ortadan kaldırılarak hakkın ön plana çıkarılması esastır. Bunu sağlamanın yolu da kamudan mülakatı söküp atmak, yerine adaleti, hakkaniyeti ve objektifliği getirmektir.  Adaletin çalışma yaşamındaki birinci önceliği ise işin ehline verilmesidir. Ehil olmayanların bazı kadrolara yerleşmeleri sonucu toplumda güven kaybı doğuyor, adalet zedeleniyor. Kamu yöneticileri bu hassasiyetle hareket etmek ve bu mülakat belasından tüm çalışanlarımızı kurtarmak zorundadır.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI İLE GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KURUM İÇİ UZMANLIK SINAVLARI İÇİN TBMM VE BAKANLIKTA TEMASLARDA BULUNDUK

0

Genel Başkanımız Osman Eksert, Genel Başkan Yardımcımız Bayram Ali Oymak ve Ankara 2 Nolu Şube Başkanımız Türkeş Güney ile 06.04.2021 tarihinde TBMM’de MHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ı ziyaret etti.

Bilindiği üzere Sendikamız, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığında Kurum içi Uzmanlık sınavı açılması için büyük mücadele vermiş, konuyla ilgili kanun teklifi hazırlayarak MHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay önderliğinde TBMM’ye sunmuş ve sonucunda teklifimiz kabul edilerek, sınavların açılmasıyla ilgili kanun çıkmıştı.

Ancak bir Sendikanın Danıştay’a açtığı dava sonucunda Gelir İdaresi Başkanlığı 22 Mayıs 2021 tarihinde yapılacak olan sınavı iptal ettiğini duyurdu. Genel Başkanımız Osman Eksert de konuyla ilgili olarak tekraren MHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ı ziyaret ederek, “Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı personeline yönelik kurum içi uzmanlık özel sınavı ile ilgili yürütmenin durdurulmasına yönelik mahkeme kararı nedeniyle, Maliye çalışanlarının mağdur olmaması sınavların biran önce yapılması” hususunu aktardı.

MHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay ise “Kurum içi özel uzmanlık sınavlarıyla ilgili kanun çıkarılmasında en fazla emek ve gayret sarf edenin kendisi olduğunu” belirterek; “Mahkeme kararı ile maliye çalışanlarının zarar görmesine müsaade edilmeyeceğini, bu sınavların mümkün olan en kısa zamanda yapılması için gerekli girişimlerde bulunacağını” söyledi.

Genel Başkanımız beraberindeki heyet ile daha sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürü Mehmet Karaman ile yaptığı görüşmede, Kurum içi Uzmanlık Özel sınavlarına ilişkin mahkeme kararı sonrası çalışanların mağdur olmaması noktasında gerekli çalışmaların yapılması talebimizi aktardı.

Personel Genel Müdürü Mehmet Karaman ise, Söz konusu karara yasal itirazın geciktirmeden yapıldığını, çalışanların asla mağdur edilmesine müsaade etmeyeceklerini, en kısa zamanda sınavların yapılmasına yönelik çalışmaların aksatılmadan devam edeceğini, belirtti.

Türk Büro-Sen olarak konunun takipçisi olmaya devam edeceğimizi bildiririz.

MAAŞ ZAMMI ENFLASYONA YENİLDİ, MEMURLAR EKONOMİK ÇIKMAZDA

0

05 Nisan 2021, Pazartesi | 16:24

“TÜİK, mart  ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre mart ayında TÜFE %1,08 yükseldi. Yılın ilk üç ayında enflasyon %3,7 olurken, yıllık bazda %16,19 olarak belirlendi. 

Kamu görevlilerine ve emeklilere 2021 yılının ilk altı ayı için yapılan maaş artışı %3  iken aynı dönemde enflasyonun %3,7 olması, memur maaşlarının enflasyon karşısında resmî olarak %0,7 eridiğini de ortaya koydu.  

Böylece mart  ayı  dikkate alındığında maaşların daha yılın ilk 3 ayında net %0,70  eridiği ortaya çıktı. Sadece enflasyon kaynaklı bu erime aylık ortalama 34 TL olarak belirlendi. Hal böyle olunca enflasyona endeksli maaş artışlarının kamu çalışanlarının alım gücünü nasıl erittiği de bir kere daha görüldü.    

Memur ve emeklilerimiz her toplu sözleşme döneminde enflasyon farkı aldatmacasıyla karşı karşıya kalıyor. Enflasyon farkı ödemesini bir lütufmuş gibi gösteriyorlar. Oysa enflasyon farkı, olağanüstü durumlarda ortaya çıkacak olumsuzluklara karşı bir sigorta niteliğindedir. Eğer her maaş döneminde enflasyon farkı veriliyorsa bu, ‘her dönem sonunda sıfır zam alıyoruz; dönem içinde de maaşlarımız sürekli eriyor’, demektir. Son 10 yıldır memur ve emeklilerimizin yaşadığı durum budur. 

Tüm dünya bir buçuk yıldır bir de salgın hastalık belasıyla karşı karşıyadır. Bu şartlar altında tüm vatandaşlarımızın, memur ve emeklilerimizin her anlamda sağlıklı bir yaşama kavuşturulması gerekiyor. 

Ramazan ayında alınacak bir kararla kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi verilmesi, hem enflasyon kaynaklı zararların karşılanması noktasında hem de bayram ikramiyesi konusunda yaşanan adaletsizliğin giderilmesi noktasında sorunları çözecektir.”

KAHVECİ: HİÇ KİMSE MAZİDE KALMIŞ KÖTÜ TECRÜBELERİ CANLADIRMAYA KALKMAMALIDIR

0

04 Nisan 2021, Pazar | 12:43

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, 103 emekli amiralin yayınladığı bildiriye ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

“Hiç kimse, mazide kalmış kötü tecrübeleri canlandırmaya, eski alışkanlıkları ve hastalıkları hortlatmaya cüret etmesin” diyen Genel Başkan Kahveci, “Devletimiz ve demokratik cumhuriyetimiz en kıymetli hazinemizdir” dedi.

Genel Başkan Önder Kahveci açıklamasında şu satırlara yer verdi;

“103 emekli amiral, gece yarısı operasyonu ile muhtıra tarzında bir bildiri yayınlamıştır. Bu bildiri, darbe dönemlerinden aşina olduğumuz tehditler içermekte, ülkemiz demokrasisi için hiç de arzu edilmeyecek tehlikeleri içinde barındırmaktadır. 

Halihazırda devletimiz, milletimizin kahır ekseriyetinin teveccühleriyle göreve gelmiş bir iktidar tarafından idare edilmektedir. Bu yolla milli irade devlet idaresinde vücut bulmuştur. Milli iradeye karşı olacak şekilde, siyasi tartışmalardan malzeme üretip devletimizi yeni bir kaos ortamına sürüklemeyi amaçlayan bu bildiriyi reddediyoruz. 

Hiç kimse, mazide kalmış kötü tecrübeleri canlandırmaya, eski alışkanlıkları ve hastalıkları hortlatmaya cüret etmesin. 

Milletimiz müsterih olsun: Ana vatan da Mavi vatan da Gök Vatan da Kahraman Ordumuzun kanatları altında güven içindedir. Bilinmelidir ki, milletimizin bu topraklarda ilelebet huzur içinde yaşaması için Türkiye Cumhuriyeti’nin kanla çizilmiş sınırları ve elde edilmiş egemenlik hakları vaz geçilmez değerlerimizdir. Devletimiz ve demokratik cumhuriyetimiz en kıymetli hazinemizdir. Kadim kültürümüz, inançlarımız ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu bilimsel düşünce sistemi hedefe varmak için olmazsa olmaz ilkelerimizdir.  

Kahraman ecdadımızın ve evlatlarımızın kanları ve canlarıyla elde ettiği değerlerimize, hazinelerimize ve ilkelerimize kast edenler, milli iradeyi yok sayarak vesayetçi anlayışa öykünenler geçmişte olduğu gibi bugün de hak ettikleri muameleyi göreceklerdir”