Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 168

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU, SAATLİK İZİNLERİN BİRLEŞTİRİLEREK YILLIK İZİNDEN DÜŞÜLMESİNE İMKÂN VEREN MADDENİN İPTALİNE İLİŞKİN KARARI ONADI

0

 

18 Mayıs 2021, Salı | 13:00

 

25.02.2014 tarih ve 295 sayılı Olur ile yürürlüğe giren Türkiye İstatistik Kurumu İzin Yönergesinin “Zorunlu hallerde, kadrolu ve geçici personele idari izin verilebilir. İdari izinlerin toplamı sekiz saati bulması halinde bir gün olarak yıllık izinden düşülür.” düzenlemesine yer veren 26. Maddesinin iptali talebiyle dava açtık.

Danıştay 12. Dairesi 12.03.2019 tarih, 2018/4539 E. ve 2019/1783 K. sayılı kararıyla “Kanunda ve Bakanlar Kurulu Kararında, yıllık izinden düşülebilecek sürelerin tahdidi biçimde sayılmış olması karşısında, alt derece bir düzenleme olan Yönerge ile yıllık izinden düşülebilecek sürelerin genişletilerek saatlik iznin de bu sürelere eklenebilmesine, normlar hiyerarşisi kuralı uyarınca hukuken imkan bulunmadığından dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare, işbu karara karşı temyiz başvurusunda bulunmuş ve kararın bozulmasını talep etmiş ise de, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 22.10.2020 tarih, 2019/2847 E. ve 2020/1945 K. sayılı kararı ile Danıştay 12. Dairesinin temyize konu kararının ONANMASINA kesin olarak karar vermiştir.

İlgili kararı görmek için tıklayınız.

GENÇLERİMİZİN GAYRETİYLE 21. YÜZYILA TÜRK MÜHRÜNÜ VURACAĞIZ

0

18 Mayıs 2021, Salı | 09:30

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınladı.
“Her karışı şehit kanıyla sulanmış bu toprakların ebediyete kadar Türk Yurdu olduğunu aleme kanıtlayan milli mücadelenin başlangıcının 102. yılı kutlu olsun” diyen Genel Başkan Önder Kahveci, “Milli birliğimize sahip çıkmak gözünü ülkemize dikmiş hainlere en güzel cevaptır” dedi. 

Genel Başkan Önder Kahveci mesajında şu satırlara yer verdi;

“Yüce Türk Milletinin bağrında bağımsızlık sevdasının meşalesinin yandığı ve bir daha asla sönmediği gündür 19 Mayıs… Bundan 102 yıl önce Atatürk ve silah arkadaşları Samsun’a çıkarken, yokluklar ve imkansızlıkların Milli Bilinç ve Milli İradenin önüne geçemeyeceğini biliyorlardı. 19 Mayıs 1919, Türk Milletinin iman dolu göğsünü siper ettiği Kurtuluş Mücadelesinin bir kahramanlık destanına döndüğü o mukaddes günlerin başlangıcıydı. 

Her karışı şehit kanıyla sulanmış bu toprakların ebediyete kadar Türk Yurdu olduğunu aleme kanıtlayan milli mücadelenin başlangıcının 102. Yılı kutlu olsun.

Milli birliğimize sahip çıkmak gözünü ülkemize dikmiş hainlere en güzel cevaptır. 

Bu kutlu günü salgın nedeniyle bu yıl da alanlarda Türk Bayraklarıyla coşku içerisinde kutlayamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Şuna inanıyoruz ki, ilim ve irfan yolunda kararlılıkla ilerleyen gençlerimizle birlikte yarınlarımızı inşa edeceğiz. O yüzden yaşanan bu olumsuzluklar karşısında gençlerimiz ümitsizliğe düşmesin; bugünün gururunu ve coşkusunu bu zor şartlarda da yaşamaya devam etsinler. 

“Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız” diyerek hak davası için çıktığımız yolda, vatanımıza, bayrağımıza, dilimize sahip çıkma, demokrasimizi koruma, ayrık otlarını, bölücüleri, milletimizin geleceğine kasteden işbirlikçileri hayatımızın her alanından temizleyerek yarınlarımızı bir ve beraber olarak inşa etme zorunluluğumuz olduğuna inanıyoruz. 

Bu duygu ve düşünceler ışığında, başta gençlerimiz olmak üzere aziz milletimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyor; İstiklal mücadelemizin başkomutanı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları ile tüm şehit ve gazilerimizi sonsuz rahmet ve minnetle anıyorum. 

Türk milletinin potansiyelini açığa çıkararak, milletçe el ele vererek en kısa zamanda yaşadığımız bütün güçlükleri bertaraf edeceğimize ve güzel günlere ulaşacağımıza yürekten inanıyorum. 

Biliyorum ki, gençlerimizin gayret ve çabalarıyla 21. yüzyıla Türk mührünü vuracak, aydınlık geleceğin mimarı biz olacağız.   

Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.

Ne mutlu Türküm diyene!”

FİLİSTİN BÜYÜKELÇİSİNİ ZİYARET ETTİK

0

12 Mayıs 2021, Çarşamba | 15:47

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Yönetim Kurulu üyelerimiz ve Genel Merkez Yöneticilerimizden oluşan heyetimiz, Filistin’in Ankara Büyükelçisi Fayed Mustafa’yı ziyaret etti.

 

Filistin Büyükelçiliği’nde gerçekleşen görüşmede son günlerde Mescid-i Aksa’da yaşanan gelişmeler ve bölgeye ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.

 

KAHVECİ: İSRAİL’İN BU BARBAR VE VAHŞİ TAVRINI KINIYORUZ

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman ve her şartta Filistin’in yanında olduğunu belirten Genel Başkanımız Önder Kahveci, İsrail devletinin zulmünün kabul edilemez olduğunun altını çizdi.

 

Kahveci, “İsrail Devleti’nin kurulduğu 14 Mayıs 1948’den beri Filistin kan ve gözyaşının adresi olmuştur. Soykırımın, işgalin ve barbarlığın her türlüsünü sergileyen İsrail Devleti, adeta bir terör örgütü gibi davranmakta; silahsız, masum, kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden, işgal politikalarına karşı çıkan herkesi katletmektedir.  

 

Bilindiği gibi Kudüs, 3 semavi dinin de kutsal kabul ettiği değerleri içinde barındıran, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. İnsanlık binlerce yıllık tarihinde en kanlı mücadelelerini din üzerinden yürütmüştür. Kudüs ise Müslümanların kadim kıblegâhı, bütün semavi dinlerin ortak mekanıdır. Dünyaya barış ve huzur ancak bütün inançlara saygı çerçevesinde geliştirilecek bir süreç sonucunda, Kudüs’ün maneviyatına halel getirmeden, evrensel hukuka ve tarihi gerçeklere uygun bir çözümle gelecektir. Halbuki İsrail’in, 1967 yılında 6 Gün savaşları sonunda Müslümanların kontrolündeki Kudüs’ü işgal etmesiyle, bitmeyen bir kavganın da fitili ateşlenmiştir. İbadethanede dahi silahsız sivil halka mermi yağdırmaktan çekinmeyen İsrail’in hamurunda katliam ve soykırım olduğu da bir kere daha görülmüştür.

 

Türkiye Kamu-Sen olarak İsrail’i yaptığı bu vahşet ve barbarlık nedeniyle şiddetle kınıyor, katliamlarına derhal son vererek 1967 öncesi sınırlarına çekilmeye çağırıyoruz.  Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatını, İsrail’e karşı etkili bir tavır almaya davet ediyoruz. Kardeş Filistin halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Katliamda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyor, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerimizin haklı davalarına sonuna kadar destek olacağımızı tüm kamuoyuna bir kere daha ilan ediyoruz” dedi.

 

FAYED MUSTAFA: TÜRK HALKININ DESTEĞİ BİZE GÜÇ VERİYOR

 

Filistin Büyükelçisi Fayed Mustafa ise Genel Başkanımız Önder Kahveci ve heyetimize Filistin halkı adına teşekkür etti. Mustafa, “Son günlerde Mescid-i Aksa’da yaşanan vahşet bir kez daha dünyanın gündeminde yer almaktadır. İsrail devletinim yaptığı insanlık dışı saldırılar sonucunda onlarca vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yüzlerce vatandaşımız ise yaralanmıştır. Tüm dünyanın gözü önünde orada bir vahşet yaşanmaktadır. Kutsal Ramazan ayımızda İsrail’in sergilediği bu zulme dünya kamuoyu sessiz kalmamalıdır. Türk halkının desteği geçmişte olduğu gibi bugün yine bizlere güç vermektedir. Türkiye Kamu-Sen heyeti olarak bu ziyaretiniz ve desteğiniz bizleri mutlu etti. Türk milletine sizlerin aracılığıyla Filistin halkı adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

KAHVECİ: O TOPRAKLAR BİZİM MUKADDES EMANETİMİZDİR

Ziyaretin ardından çıkışta basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan Genel Başkanımız Önder Kahveci, “Yıllardan beri bir soykırıma uğramış, mağdur ve mazlum millet rolünü kimseye bırakmadan devlet terörü estiren İsrail’in, Filistinli kardeşlerimize uyguladığı insanlık dışı saldırı ve tecrit hepimizin yüreğini yaralamaktadır. “Yıllardan beri bir soykırıma uğramış, mağdur ve mazlum millet rolünü kimseye bırakmadan devlet terörü estiren İsrail’in, Filistinli kardeşlerimize uyguladığı insanlık dışı saldırı ve tecrit hepimizin yüreğini yaralamaktadır. İsrail, bir süre ara verdiği vahşetine geçtiğimiz günlerde yeniden başlamış, Müslümanlığın ilk Kıblegâhı, kutsal ibadethanesi Mescid-i Aksa’da nöbet tutan Filistinlilere saldırmış, çok sayıda Filistinliyi katletmiştir.

Çocuk, yaşlı, genç demeden, gözünü kırpmadan insanlık suçu işleyen İsrail’e 1947’den beri döktüğü kanlar, aldığı canlar yetmemiş olacak ki, şimdi yeni bir katliama daha girişmiştir. Yıllardır süren bu vahşete göz yumulması, İsrail’in yıllardır uluslararası hukuka ve anlaşmalara aykırı bir biçimde Filistin topraklarını işgal etmenin de ötesinde İslam dünyasının kutsallarına açık bir saldırı cüretini göstermesine yol açmıştır. İslam dünyası tek yürek, tek ses olmadığı sürece dünyanın her köşesinde Müslüman kanının akmaya devam edeceği bilinmelidir. Bu noktada ayrılmanın, bölünmenin kimseye bir yarar sağlamadığı, yalnızca ülkemiz ve İslam ümmeti üzerinde oyun oynayanların ekmeğine yağ süreceği açıktır. Batı’nın yaptırım içermeyen göstermelik açıklamalarının İsrail vahşetini durdurmaktan öteye daha da cesaretlendirerek azdırdığı görülmektedir. Bu bakımdan İslam toplumlarının ortak karar alması ve Batı’yı da bu kararlara uymaya zorlaması, bu coğrafyada huzur ve barışın sağlanması için vazgeçilmez zorunluluk, dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan mazlum milletler açısından da hayati derecede önemlidir.

Öte yandan bizim için Filistin davası, insanlık tarihi boyunca süregelmiş bir mücadeleyi ifade eder. Filistin, bize “Kanla alınan bu topraklar parayla satılamaz” diyen Abdülhamit Han’ın hatırası, Kabe’den önceki Kıblegâhımız olması dolayısı ile de mukaddes emanetimizdir. Bu nedenle hain saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralı Müslüman kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Değerlerini yitirmemiş, olaylara tarafsız bakabilen tüm insanlık âlemi; Birleşmiş Milletlerden, yıllardır hukuku hiçe sayan İsrail’den yaptıklarının hesabının sorulmasını beklemektedir. Ne yazık ki, İsrail’in yaptığı zulüm, soykırım ve işkence uluslararası kuruluşlar tarafından görmezden gelinirken; Müslüman ülkelere en küçük bir olumsuzlukta her türlü yaptırım ve NATO müdahalesi için anında karar alınabilmektedir. Bu durum, Birleşmiş Milletlerin de olaylara siyasi yaklaşım gösterdiğinin en açık delilidir. Türkmeneli’ni görmezden gelen, Doğu Türkistan’ı yok sayan, Kafkaslar’a kör bakanların artık seslerini yükseltme zamanı gelmiştir. Bütün İslam alemi barışa ve huzura hasrettir; bu hasret sona ermelidir.

Türkiye Kamu-Sen olarak, 74 yıldır bütün insani değerleri ayaklar altına alan, kural tanımaz uygulamalarıyla kanımızı donduran İsrail’i şiddet ve nefretle kınıyoruz. Her şeye rağmen inanıyoruz ki İsrail, bir gün akıttığı mazlum Müslüman kanında boğulacak, uyguladığı devlet terörünün ve insanlık suçunun hesabını er geç ödeyecektir” dedi.

ACI KAYBIMIZ

0

12 Mayıs 2021, Çarşamba | 11:38

İstanbul 5 Nolu Şube Yönetim Kurulu üyemiz Salim Küçük tedavi gördüğü hastanede bugün (12 Mayıs) Hakkın rahmetine kavuşmuştur. 

 

Merhuma Allah’tan rahmet, yakınları ve camiamıza sabır dileriz.

SAĞLIK BAKANLIĞINA HİZMET KOLUMUZA BAĞLI KURUM ÇALIŞANLARININ AŞILANMASI İÇİN YAZI YAZDIK

0

11 Mayıs 2021, Salı | 11:17

Bilindiği üzere ülkemiz de tüm dünya ile birlikte yaklaşık 1,5 yıldır korona virüs ile mücadele etmektedir. 

 

Pandemi ile mücadele kapsamında hem kamuda hem de özel sektörde bir çok tedbir alınmış olup, dönüşümlü çalışma, aşılama takviminde öncelikli grupların belirlenmesi gibi bir çok önlem alınmıştır.

 

Sağlık hizmetlerinin devam edebilmesi için öncelikli olarak sağlık çalışanları ve yaşlılarımız, daha sonra zorunlu hizmet sektörü çalışanları ve kronik rahatsızlığı olan vatandaşlarımız belirli bir takvime göre aşılanmaktadır. Bu kapsamda hizmet kolumuza  bağlı Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlükleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı, TÜİK ve İŞKUR gibi kurumlar vatandaşa kesintisiz hizmet vermeye devam etmektedir. Sendikamız da konuyla ilgili olarak Sağlık Bakanlığına gönderdiği yazıda hizmet kolumuza bağlı kurumlarda hizmetlerin kesintisiz olarak devam ettiğini ve bu kapsamda hizmet kolumuzda bulunan kurum çalışanlarının öncelikli aşılama takvimine dahil edilmesini istemiştir.

4 AYLIK ENFLASYON MEMUR MAAŞ ZAMLARINI İKİYE KATLADI

0

03 Mayıs 2021, Pazartesi | 15:50

Genel Başkanımız Önder Kahveci, nisan ayının enflasyon rakamlarına ilişkin yaptığı açıklamada, memurların yaşadığı adaletsizliğe dikkat çekerek, “Yetkililer derhal bu duruma müdahale etmeli ve tüm kamu çalışanlarımız ek zam ve bayram ikramiyesi ile desteklenerek %17,14 enflasyona karşılık memurlarımıza %6,1 zam verilmesi garabetinden kurtarılmalıdır” dedi.

Kahveci, açıklamasını şu şekilde sürdürdü;

 

“TÜİK, nisan ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre nisan ayında TÜFE %1,68 yükseldi. Yılın ilk dört ayında enflasyon %5,45 olurken, yıllık bazda %17,14 olarak belirlendi. 

Kamu görevlilerine ve emeklilere 2021 yılının ilk altı ayı için yapılan maaş artışı %3 iken aynı dönemde enflasyonun %5,45 olması, memur maaşlarının enflasyon karşısında resmî olarak %2,45 eridiğini de ortaya koydu. İlk dört ayda ortaya çıkan bu erime, memur maaşlarına yapılan zamma denk gelmektedir. Yani enflasyon maaş zamlarını ikiye katlamıştır.

Bir ülkede enflasyon, maaşlara yapılan zamdan iki kat hızlı artıyorsa burada ücret politikalarının belirlenmesinde bir aksaklık gelir dağılımında bir bozukluk var demektir. Yılın daha dördüncü ayında sadece enflasyon kaynaklı erime aylık ortalama 118 TL’ye tekabül etmektedir. Hal böyle olunca enflasyona endeksli maaş artışlarının kamu çalışanlarının alım gücünü nasıl erittiği, gelir dağılımını nasıl bozduğunu da bir kez daha görmüş olduk.

Yıllık resmî enflasyonun %17’leri aştığı dönemde memur ve emeklileri yıllık %6’lık zamma mahkûm etmenin de sosyal devlet anlayışı ile bağdaşan bir yönünün olmadığı görülmektedir. TCMB yılsonu enflasyon tahminini %12’nin üzerinde belirlemektedir. Bu da en iyi ihtimalle memur ve emeklilere verilen maaş zammının gerçekleşen enflasyonun yarısı kadar bile olmayacağını göstermektedir. Toplu sözleşme sistemine geçildiğinden beri yetkili konfederasyonun yürüttüğü maaş pazarlıklarının sürekli hedeflenen enflasyon temeline dayandırılarak yürütülmesi hem memurumuzun hem de emeklilerimizin refah seviyelerini her yıl biraz daha düşürdüğü apaçık ortadadır. Kaldı ki, bu yıl memurlara reva görülen zam, hedef enflasyonun bile altındadır.

Memur ve emeklilerimizin her toplu sözleşme döneminde enflasyon farkı aldatmacasıyla karşı karşıya kalması ve enflasyon farkı ödemesinin bir lütufmuş gibi gösterilmesi de sözde yetkili sendikanın basiretsiz kaldığı ve kamu çalışanlarımızı her alanda yalnız bıraktığı gibi bu alanda da yalnız bıraktığının en büyük ispatlarından biridir.

Oysa enflasyon farkı olağanüstü durumlarda ortaya çıkacak olumsuzluklara karşı bir sigorta niteliğindedir. Ama ne yazık ki sözde yetkili sendika bunun dahi idrakine varmadan hareket etmektedir. Her maaş döneminde enflasyon farkı verilmesi, dönem sonunda toplam reel gelirimizde hiçbir artış yapmamakta, yalnızca geçmişe ilişkin bir düzeltme ile enflasyon ile maaş zammı arasındaki farkı sıfırlamaktadır. Dolayısıyla yıllardır memur ve emeklilere yapılan maaş zammı koca bir sıfırdan başka bir şey değildir. 

Tüm dünyanın bir buçuk yıldır covid-19 salgını ile mücadele etmesi dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ciddi ekonomik ve sosyal sıkıntılara sebep olmaktadır. Hal böyle iken vatandaşlarımızın, kamu çalışanlarının ve emeklilerimizin sağlıklı bir yaşama kavuşturulması için yapılması gereken elzem çalışmalar vardır: Bunlardan birincisi memur ve emekli maaşlarında yaşanan erimenin telafi edilmesi ve alım güçlerinin artırılması için memur ve emeklilere ivedilikle ek zam yapılmalıdır. İkincisi ise büyük bir adaletsizlik konusu haline gelen bayram ikramiyesi konusudur. Kamuda işçilere ve emeklilere bayram ikramiyesi verilirken ikramiye alamayan tek kesim memurlardır. 

Ramazan ayında alınacak bir kararla kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi verilmesi, bir nebze olsun hem enflasyon kaynaklı zararların karşılanması noktasında hem de bayram ikramiyesi konusunda yaşanan adaletsizliğin giderilmesi için atılması gereken önemli bir adım olacaktır. 

Sonuç ne olursa olsun kaybedenin daima memur ve emekli olduğu bir sistemde sosyal adaletten söz etmenin imkânı yoktur. Yetkililer derhal bu duruma müdahale etmeli ve tüm kamu çalışanlarımız ek zam ve bayram ikramiyesi ile desteklenerek %17,14 enflasyona karşılık memurlarımıza %6,1 zam verilmesi garabetinden kurtarılmalıdır. “

1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ KUTLU OLSUN

0

30 Nisan 2021, Cuma | 12:48

Genel Başkanımız Önder Kahveci, yayınladığı mesajla tüm çalışanların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutladı. Kahveci, açıklamasında çalışma hayatında yaşanan sıkıntılara değinerek “Türkiye Kamu-Sen olarak biz çalışma barışını sağlamış, yönetime katılma hakkı olan çalışanlar görmek istiyoruz. Geleceğe güvenle bakan, birbirine saygılı, mutlu, müreffeh, muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkmış bir toplum istiyoruz” dedi.

Genel Başkan Önder Kahveci açıklamasına şu şekilde devam etti:

 

“İlkeli, kararlı ve cesur sendikacılığın adresi Türkiye Kamu-Sen olarak tüm çalışanların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü en içten dileklerimle kutluyorum. Kuruluşumuzdan bugüne kadar, hiç taviz vermeden kamu çalışanlarımızın hak ve menfaatleri için mücadele verdik, var gücümüzle çalışanımızın sesi olmaya devam ediyoruz. 

 

Devletimizin temelini oluşturan “muasır medeniyet” hedefine yürürken, “Milli hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Denebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz. Yalnız bir tek şeye çok ihtiyacımız vardır: ÇALIŞKAN OLMAK” diyen Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonunu taşıyoruz. 

 

Pandemi nedeniyle milletçe bir yılı aşkın süredir çetin bir mücadelenin içindeyiz.  Özellikle kamu çalışanları bu savaşın en ön safında yer alarak milletimize varlıklarının ne kadar önemli olduğunu göstermiş ve şükür sebebi olmuşlardır. İşte bu şartlarda çalışanlarımızın hak ettiklerini almaları için verdiğimiz mücadelede sesimizin daha gür çıkmasına vesile olduğu için 1 Mayıs’ı çok önemsiyoruz.  

 

Ülkenin GSMH’dan herkesin adaletli pay alamaması, gelir dağılımının bozulmasına, haksızlığa neden olmaktadır. Bu durum; açlık ve yoksulluk tehlikesiyle baş başa kalan ve çalıştığı halde geçimini sağlayamayan çoğunluğun ortaya çıkmasına vesile olmaktadır. Düşük ücret politikaları nedeniyle yoksulluk yalnızca işsizlerin değil artık çalışan kesimin de en önemli sorunlarından biri haline gelmiştir.  Çalışanların haklarının ilerletilmesi ancak örgütlü mücadele le mümkündür. Bu nedenledir ki 1 Mayıs’ın; emeğinden başka hiçbir sermayesi olmayan çalışan, işsiz, yoksul, esnaf ve hatta ev hanımlarının bir araya gelerek hakları için seslerini yükselttiği ve güç birliği yaptığı gün olması gerektiği inancındayız.

 

İçinden geçmekte olduğumuz bu zor günlerde, hayatımızın normal akışında seyretmesi işçisinden memuruna, zanaatkarından esnafına kadar her şart altında fedakârca emek harcayan çalışanlarımız sayesinde mümkün olmaktadır. Bugün salgına karşı en büyük gücümüz, başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere bütün kamu görevlilerimizin ve çalışanlarımızın fedakâr hizmetleridir. Hepimizin sağlık kaygısı nedeniyle evlerine kapandığı günlerde bile devletimizin posta, zabıta, belediye, itfaiye, güvenlik, ulaşım, vergi, tapu, tarım ve ormancılık, diyanet, eğitim, sağlık, kültür, sanat, elektrik, su, altyapı hizmetleri kesintisiz olarak devam ediyorsa elbette bunu canları pahasına hizmet yürüten kamu görevlilerimize borçluyuz.

 

Hal böyle iken, hizmetlerin devamının sağlanması için her platformda ifade ettiğimiz gibi güvenceli istihdamın tek çare olduğu ortaya çıkmaktadır.  Taleplerimizin başında yer alan güvenceli istihdam modelinin, beyhude bir istek değil bir gereklilik olduğu görülmelidir.  Türkiye Kamu-Sen olarak “Memur Paketi” teklifimiz çalışma hayatının acil sorunlarına çözüm getiriyor. Güvencesiz, kuralsız çalışmanın yaygınlaşmasına neden olan sosyal ve ekonomik politikalar nedeniyle azalan reel ücretlere çare de Memur Paketinde yer alıyor. 

 

Pandemi sonrasında özellikle çalışma hayatının büyük bir dönüşüm yaşayacağı ortadadır. Bu dönüşümün çalışanlarımız aleyhine, güvencesizliği körükleyecek, ücretlerin düşmesine neden olacak şekilde gelişmemesi için daha fazla örgütlenmeye ve her zamankinden daha fazla mücadeleye ihtiyacımız olacaktır. İçinde bulunduğumuz durum, yalnızca ülkemizin değil tüm dünyanın ortak sorunudur. Bizler bu sürecin haklarımızın kısıtlanmasına değil emeğin ve emekçinin değerinin anlaşılarak haklarının teslim edilmesine aracı olmasını istiyoruz.

 

İşçisiyle, memuruyla, işsizi ve emeklisiyle tüm çalışanlar olarak büyümesine katkıda bulunduğumuz milli gelirin hakça paylaşılması, sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi ancak adaletsizliğe “dur” diyen bireyler ve kurumların çoğalmasıyla mümkün olacaktır.

 

Bu çerçevede;

 

•    Öncelikle milletimiz için huzurlu ve insan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz.

•    Yıllardır eriyen maaşları nedeniyle zor günler yaşayan kamu çalışanlarının zararlarının telafi edilmesi için ek zam verilmesini istiyoruz. 

•    Kamuda farklı statüde istihdam anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Esnek ve güvencesiz istihdam modellerinin kaldırılmasını, tüm kamu görevlilerinin kadrolu, aile birliğinin teminat altına alındığı güvenceli bir istihdam sisteminde tek çatı altına toplanmasını istiyor, “Devletin memuruna sıfat olarak harfler ve rakamlar değil, Devletin kadrolu memuru sıfatı yakışır.” diyoruz. 

•    657 sayılı kanunda liyakat ve ehliyet esaslı değişiklikler yapılmalıdır. Her alanda adalet ve liyakatin esas alındığı, hak eden memurun hak ettiği göreve yükselebildiği bir sistem istiyoruz.  

•    Enflasyon kadar zam çıkmazından kurtulmak istiyoruz. Kamu görevlileri ve emeklilerin maaşlarında meydana gelen erime ek zam ile telafi edilmelidir. Bu sorunun kökten çözümü ise enflasyona endeksli değil enflasyon, büyüme ve refah payının dikkate alındığı, maaşların reel artışını hedefleyen ücret politikası yürütülmesidir. Nimette de külfette de adalet istiyoruz. Büyümeden pay istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı istiyoruz.

•    Ailesinin insanca yaşamasına yetecek düzeyde ücret alan kamu çalışanı görmek istiyoruz.

•    Ülkede tasarruf yapma imkânına sahip olmayan ve gelirinin tamamını geçimini sağlamak için harcayan kesimin milli gelirden hak ettiği payı alabilmesi adil bir vergi ve ücret politikasıyla mümkündür. “Vergi politikalarında hedef, herkesten kazandığı ile orantılı vergi alınması olmalı, kamu çalışanlarımızın aldıkları cüzi maaş zamları vergi dilimi nedeniyle yok olmamalıdır. Bu nedenle kamu çalışanlarının gelir vergisi oranları %15’te sabitlenmelidir.” diyoruz.  

•    Kamu görevlileri ile birlikte tüm çalışanların örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını özgürce kullanabildiği bir ülke istiyoruz.

•    2018 yılında verilen sözün gereği yerine getirilmeli, 3600 ek gösterge ile ilgili çalışmaların taleplerimiz de göz önünde bulundurularak bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. 

•    Memurlara yapılan bütün ek ödemelerin emekli maaşı ve emekli ikramiyesi hesaplamasında esas alınmasını ve emekliliğin bir kâbus olmaktan çıkarılmasını talep ediyoruz.  

•    Kamuda bayram ikramiyesi alamayan tek kesim olan memurlara da dini bayramlar öncesinde bayram ikramiyesi verilmesini istiyoruz. 

•    COVID-19’un meslek hastalığı sayılmasını ve COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanları ve kamu görevlilerinin şehit statüsünde değerlendirilmesini talep ediyoruz. 

 

Türkiye Kamu-Sen olarak biz çalışma barışını sağlamış, yönetime katılma hakkı olan çalışanlar görmek istiyoruz. Geleceğe güvenle bakan, birbirine saygılı, mutlu, müreffeh, muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkmış bir toplum istiyoruz.

 

Dayanışma ruhu içinde bir araya geldiğimiz, demokratik, ekonomik ve sosyal haklarımızı elde ettiğimiz, adaletli bir yapı içinde, yeniden meydanları bayraklarla ve sloganlarla doldurduğumuz 1 Mayıslarda buluşmak dileğiyle, tüm çalışanlarımızın Emek ve Dayanışma Gününü kutluyoruz.”

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN’E HAYIRLI OLSUN ZİYARETİNDE BULUNDUK

0

29 Nisan 2021, Perşembe | 14:16

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Genel Başkanımız Osman Eksert ve sendikalarımızın Genel Başkanları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına atanan Prof. Dr. Vedat Bilgin’e hayırlı olsun ziyaretinde bulundular
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen kabine değişikliğinin ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına atanan Prof. Dr. Vedat Bilgin’i makamında ziyaret eden Genel Başkanımız Önder Kahveci ve Yönetim Kurulu üyelerimiz yeni Bakana hayırlı olsun dileklerini ilettiler.

KAHVECİ: SORUNLARIN DİYALOG İLE ÇÖZÜME KAVUŞACAĞINA İNANIYORUZ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e Türkiye Kamu-Sen heyeti ve kamu çalışanları adına yeni görevinde başarılar dileyen Genel Başkanımız Önder Kahveci, “Çalışma hayatını yakından tanıyan Sayın Bakan’ın çalışanların beklenti ve sorunlarını diyalogla çözüme kavuşturacağına inanıyoruz” dedi. 

Kahveci, “Çalışma hayatının ve kamu çalışanlarımızın sorunları oldukça fazla. Sorunların çözümü için yıllardır mücadele ediyoruz. Türkiye Kamu-Sen sorumluluk sahibi ve vatan millet sevdalısı insanların oluşturduğu bir sendikadır.  Mücadelemiz hız kesmeden devam ederken, bundan sonraki süreçte sayın Bakanın da göstereceği çabalarla bizlere yardımcı olacağı, ortak akıl ile 3 milyon kamu görevlisinin ve 2 milyon emeklimizin sorunlarının büyük ölçüde çözüleceği umudunu taşıyoruz.  

Diyalog ve işbirliğinin hakim olmasıyla  karar mekanizmasının çok daha hızlı işleyeceği, kamuda istenilen çalışma barışının yeniden tesis edileceği, liyakat ve ehliyetin ön plana  çıkarılarak sendikal ayrımcılığın son bulacağına inanıyoruz.

Sözleşmelilere kadro, ek gösterge meselesi, kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi, tüm ek ödemelerin emekliliğe sayılması gibi bir çok başlık çözüm beklemektedir.

Yine yönetici atama konusu da gündemdeki yerini  korumaktadır. Bilinmelidir ki, mülakat ile kamuda doğru sonuca ulaşmak mümkün değildir. Mülakat sistemi  kökten kaldırılmalıdır. Çeşitli yerlere imtiyazlar verilirse bu noktada suistimaller yaşanabilir. Bu konuda adaletli bir yaklaşım istiyoruz. Eğer bir sadakat aranıyorsa bu sadakat sadece devlete olmalıdır.

4688 sayılı yasa yeniden tesis edilmeli, Toplu sözleşme masası etkin ve verimli bir şekilde kullanılmalıdır.

Yardımcı hizmetler sınıfının beklentileri karşılamalı, üniversiteli işçilerin statü değişikliği talebine ilişkin adımlar kısa sürede atılmalıdır.

Bu konularda önceki dönemlerde alınan kararların uygulanması yönünde irade gösterilmesini bekliyoruz.

Türkiye Kamu-Sen’in bu ve bunun gibi  başlıklar olmak üzere çalışma hayatında çözüm odaklı olan her konuda  sizlere destek vereceğini bir kez daha ifade ediyor, yeni görevinizde sonsuz başarılar diliyorum” dedi.

BAKAN BİLGİN: TÜRKİYE KAMU-SEN’İN BİLGİ , BİRİKİM VE DONANIMLARINA İHTİYAÇ DUYACAĞIZ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin ise, ziyaretten memnuniyet duyduğunu belirterek, “Nazik ziyaretinizden dolayı teşekkür ediyorum. Bakanlığımız milyonlarca insanı yakından ilgilendiren son derece önemli bir Bakanlıktır. Sıkıntılarının çözümü için bekleyen kesimleri memnun etmek için çaba sarf edeceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır” dedi.

Bakan Bilgin, “Atacağımız adımlarda  Türkiye Kamu-Sen gibi değerli bir konfederasyonun bilgi, birikim ve donanımlarına her zaman ihtiyaç duyacağız. Bizlere yapacağınız katkıları önemsiyoruz. Sorunları birlikte diyalog çerçevesi içerisinde çözme gayretinde olacağız. Tekrar ziyaretinizden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

Genel Başkanımız Önder Kahveci, çalışma hayatının sorunlarını içeren raporumuzu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin’e sundu. 

TBMM’NİN AÇILIŞININ 101. YILI KUTLU OLSUN

0

22 Nisan 2021, Perşembe | 14:14

Genel Başkanımız Önder Kahveci, TBMM’nin kuruluşunun 101. yılı nedeniyle yayınladığı mesajda ülkemizin kuruluşundaki inanmışlığa dikkat çekerek milli egemenliğe vurgu yaptı.

 

“Milletimizin en değerli varlığı geleceğimiz çocuklarımız; barışın, sevginin, umudun ve kardeşliğin temsilcileri, aydınlık yarınlarımızın güvencesidirler” diyerek çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını da kutlayan Genel Başkan Önder Kahveci şunları ifade etti:

 

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 101. yıldönümünü gurur ve coşkuyla kutluyoruz. Kahraman ecdadımızın “ Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyerek hiçbir engel tanımadan, milli egemenliğe giden yolda yaktıkları meşalenin ateşi 101. yılında hala aynı gücüyle yanmaya devam ediyor.

 

23 Nisan, demokratik Cumhuriyet’e sahip olmak, Türk milletinin bağımsız ve özgür yaşamak, uygar dünyayla bütünleşmek yolundaki kararlılığını ortaya koyduğu bir millî mutabakattır.  Ankara’da Meclis’in açılması, kurtuluş hareketinin tüm Anadolu coğrafyasına yayılmasında ve tam bağımsız yeni Türk Devleti’nin kurulması sürecinin en önemli basamağıdır.

 

Atatürk, “Milli Egemenlik öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir taç ve tahtlar yanar yok olur.  Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkûmdurlar.” sözüyle, ulusal egemenlik ilkesinin önemini ortaya koymuştur. 

 

Cumhuriyet, milli egemenlik ilkesinin hayat bulduğu, vatandaşlarımızın bağımsız iradeleriyle yönetime katıldığı, üstün nitelikli bir yönetim biçimidir. Bu nedenle Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutladığımız 23 Nisan’ın taşıdığı değer ve anlamlara sahip çıkmak, Meclisimizi ve Cumhuriyetimizi kuranların hedeflerini yaşama geçirmek için var gücümüzle çalışmak ülkemizi bölmek isteyenlere verilecek en anlamlı cevap olacaktır.  

 

Milletimizin en değerli varlığı geleceğimiz çocuklarımız; barışın, sevginin, umudun ve kardeşliğin temsilcileri, aydınlık yarınlarımızın güvencesidirler. Bu noktada çocuklarımızın kaliteli yaşam imkânlarına kavuşturulmaları, çağın gerektirdiği nitelikte bir eğitim almaları için her türlü fedakârlığı yapmak zorundayız. Geleceğimiz olan çocuklarımıza yapacağımız yatırım toplum olarak hem bizlerin hem de Cumhuriyetimizin geleceği için son derece önemlidir.

 

Bu gerçeği çok iyi bilen Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı günü bayram olarak çocuklara armağan ederek geleceğimizin mimarı çocuklarımıza verdiği değeri göstermiştir. 

 

Sevgili çocuklarımızın; Türk milletinin mensubu olmanın verdiği gurur ve güvenle, sayısız şehidimizin canları pahasına kurduğu Devletimizin ve Cumhuriyet’in korunması ve yaşatılması, ülkemizin her alanda layık olduğu medeniyet seviyesine ulaşması çabalarına öncülük edeceğine olan inancım sonsuzdur. Çocuklarımızın, çağın tüm ürünlerinden yararlanarak en iyi biçimde yetişmesi amacıyla gösterilen çabalar, aydınlık yarınlar olarak milletimize dönecektir. 

 

Esareti kabullenmeyen, özgürlüğü ve bağımsızlığı hayatının temel dinamiği olarak kabul eden Türk milletinin geleceği çocuklarımız; yarının gençleri ve büyükleri olarak, binlerce yıllık kadim kültürümüzden alacağınız güç, milletimizin güveni ve büyüklerimizin desteği ile her zaman başarılı olacağınıza yürekten inanıyoruz. Sizleri çok seviyor ve sizlere güveniyoruz. 

 

Küresel salgın nedeniyle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da evlerimizde kalmak zorunda olduğumuz bugünlerde, özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın kıymetini bir kere daha anladık, ecdadımızın mücadelesinin kutsiyetini bir kere daha idrak ettik.    Sabrımız, azmimiz ve ferasetimizle bu zorlukları da hep birlikte aşacak, çok yakın bir zaman içinde vatanımızın dört bir yanında yeniden özgürlüğümüzü doya doya yaşayacak, güzel günlere kavuşacağız. Zorlu günlerden geçerken, çocuklarımızın varlığı bizim en büyük tesellimizdir ve umudumuzdur.

 

Bir kez daha 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyor, tüm çocuklarımıza ve milletimize sağlık ve esenlikler diliyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal mücadelemizin bütün kahramanları olmak üzere, gelmiş geçmiş bütün şehit ve gazilerimizi sonsuz rahmet ve minnetle anıyorum.                         

 

Ne mutlu Türk’üm diyene!”

İFTAR SOFRALARINA 728 TL ZAM GELDİ

0

21 Nisan 2021, Çarşamba | 15:10

Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre bu yıl iftar sofralarının maliyetinin geçen yıla göre 728,13 TL pahalandığı ortaya çıktı.

 

Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi, her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayında oruç ibadetini yerine getiren vatandaşlarımız için iftar yapmanın bedelini hesapladı. Buna göre 4 kişilik bir ailenin iftar yapması için gerekli olan günlük tutarın en az 140,36 TL; bu yıl 30 gün sürecek Ramazan boyunca oruç açmanın maliyetinin ise asgari olarak 4.210,83 TL olduğu belirlendi. 

 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi verileri ile piyasa rakamlarından yola çıkılarak yapılan araştırmada bir vatandaşın, oruç tuttuğu süre boyunca ihtiyaç duyduğu enerji, vitamin ve minerallerin sağlanabilmesi için gerekli olan gıda ürünleri ve miktarları tespit edildi. Rakamlar bu yıl iftar sofralarına geçen yıla göre %20,9 zam geldiğini gösterdi. Bununla birlikte bir yılda iftar sofralarına toplam 728,13 lira zam geldiği ortaya çıktı.  

 

Araştırmada günlük ortalama 16 saate varan oruç ibadetini yerine getiren bir kişinin, sağlıklı bir şekilde aktivitelerini sürdürebilmesi için günlük yaklaşık 3 bin kaloriye ihtiyacı olduğu vurgulandı. Geleneksel Ramazan yemeklerinden yola çıkılarak hazırlanan tabloda, 4 kişilik bir ailenin günlük iftar bedelinin 140,36 TL; Ramazan ayı boyunca oruç açmanın maliyetinin ise 4.210,83 TL olduğu belirtildi. Buna göre oruç ibadetini yerine getiren bir kişinin yalnızca günlük iftar maliyeti 35,09 TL, aylık ise 1.052,7 TL olarak belirlendi.

 

Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi, aynı ürünler üzerinden 2020 yılında yaptığı araştırmada 4 kişilik bir ailenin iftar maliyetini günlük 116,09 TL; Ramazan ayı boyunca ise 3.482,7 TL olarak hesaplamıştı. Buna göre oruç açmanın maliyetinin son bir yıl içinde %20,9 oranında yükseldiği görülüyor.

 

KAHVECİ: MALİYETLER HER GEÇEN GÜN ARTIYOR, DENGELİ BESLENMEK ZORLAŞIYOR

 

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, ortalama memur maaşının 4 bin 806,24 TL olduğunu belirterek, “Yalnızca oruç açmak için bir memur, maaşının %87,6’sını, ayırmak zorunda. Çalışanların kazançları gıda ihtiyacına dahi zor yetiyor, diğer ihtiyaçlar için ise para kalmıyor. Geçen yıla göre oruç açmanın maliyeti yaklaşık %21 oranında yükseldi. 

 

Bu yıl memur maaşlarına enflasyon farkı hariç %3 yani ortalama 134 lira gibi son derece yetersiz bir zam yapıldı. Bu zam zaten geçtiğimiz üç ayda eridi, alım gücü 2020 yılının bile gerisine düştü. Bu sürede bir de küresel salgın nedeniyle yaşadığımız sorunlar artarak devam ediyor. Salgından korunmak için bağışıklığımızı güçlü tutmak zorundayız. Bağışıklığı güçlü tutmanın tek yolu ise yeterli ve dengeli beslenmekten geçiyor. Bu sürede oruç ibadetini yerine getiren vatandaşlarımızın çok daha dikkatli beslenmeleri, hastalık riski yaşamamaları için son derece önemli.

Buna karşın Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi’nin yaptığı çalışmada iftar sofrasının maliyetinin bir yılda tam 728,13 lira pahalandığı ortaya çıktı. Ay boyunca bu maliyetlere yeni zamlar da eklenecek; özellikle gıda ürünlerinin fiyatlarında büyük artışlar bekliyoruz. Bu da iftar sofralarını daha da pahalı hale getirecek. Bu ay ve devamında ortaya çıkacak enflasyon, memur maaşlarının iyiden iyiye erimesi anlamı taşıyor. 

 

Uzun süredir evlerinde kalan vatandaşlarımızın hem psikolojik hem de ekonomik olarak güçlü olması gerekiyor. Ekonomik zorluklar, psikolojimizi bozan etkenlerin başında geliyor. Huzur ve mutluluğun ayı mübarek Ramazan ayında çalışanlarımızın gıda masraflarını kısarak diğer ihtiyaçlarını görmeye çalıştıklarını, birçok çocuğun bayramı boynu bükük geçireceğini bilmek bizleri ziyadesiyle üzüyor.  Ramazan paylaşmanın, halden anlamanın, huzurun ayıdır. Dolayısıyla ülkemizde enflasyonun oldukça üzerinde seyreden yaşam maliyetlerinin karşılanması için tedbirler alınmalı, Türkiye Kamu-Sen’in bugüne kadar ifade ettiği kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi verilmesi talebi de bu ay içinde yetkililer tarafından hayata geçirilmelidir. 

 

Bu vesile ile tüm vatandaşlarımızın mübarek Ramazan ayını bir kere daha en içten dileklerimle kutluyor, tüm Türk İslam alemine hayırlar getirmesini yüce Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.