Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 270

Devlet Personel Daire Başkanlığı – Ekim 2005

0

Anayasa Mahkemesi – Ekim 2005

0

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE REFORM ÖNERİSİNE ELEŞTİRİMİZ

0

03 Ekim 2005, Pazartesi | 16:08

1- Yeni sosyal güvenlik sistemi ile halen tüm dünyada uygulanmakta olan Bismarck modeli terk edilerek yeni bir model getirilmektedir. Ancak bu model halen uygulanmakta olduğu ülkelerde reforma uğrayarak uygulanmaya devam etmektedir.

2- Önerinin özünde, bu günkü durumun faturası tamamen mevcut sisteme ve iştirakçilere kesilmektedir. Sistemdeki tıkanmanın en büyük sebebinin son 15 yılda hükümetlerin popülist kararları ve yanlış uygulamaları olduğu göz ardı edilmiştir. İştirakçilerin ödedikleri primlerin sigortalılara dönüşüne izin vermeyip bütçe açıklarını kapatmakta kullananlar siyasi iktidarlardır. Bu nedenle öneride yoksullara gitmesi gereken kaynağın sigorta açıkları için kullanıldığı tespiti gerçekçi değildir.

3- Öneri ile sistemin özerkliği tamamen ortadan kalkmakta ve yönetim bir bakanlığa bağlanmaktadır.

4- Ülkemizdeki ekonomik istikrarsızlık ve yoksulluğun sebebi mevcut sosyal güvenlik sistemine bağlanmakta ve yakın gelecekte bu yüzden toplum barışının yok olacağı belirtilmektedir. Bu yaklaşım, sistemin tamamen kaldırılması durumunda ekonominin düzeleceği, ülkenin sıkıntıdan kurtulacağı ve toplumsal barışın yeniden güçleneceği gibi anlamsız bir sonuç çıkarmaktadır.

5- Önerilen sistem, sosyal güvenliği, tam anlamıyla tek bir bakanlığa bağlı devlet kurumu haline getirmektedir.

6- Bürokrasinin arttığı ve yapının daha da hantallaştığı devasa bir kurum sorunları azaltmaktan çok arttıracaktır.

7- Sosyal sigortalarda haklar kısıtlanmakta, yükümlülükler ise artırılmaktadır.

8- Sağlık sigortasında koruyucu hekimliğin yükü sigortalılara yüklenmektedir.

9- Sağlık hizmetlerinin özel sektöre devrinin önü açılmaktadır.

10- Sosyal yardım ve sosyal hizmet sisteminde özel sektörden hizmet satın alma uygulamasına geçilmektedir.

11- Sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonu mevcut hali ile kalmaktadır.

12- Sistem sosyal diyaloğa kapatılmaktadır.

13- Aylık bağlama oranlarındaki azalmalar dikkate alındığında emekli maaşlarının yaklaşık yüzde 50 oranında azalacağı sonucu çıkmaktadır. Ancak prim ödeme gün sayısı artırılacağı için emeklilerin alacakları maaşlar cari olarak azalmayacaktır. Bu bir anlamda göz boyamadır.

14- Yeni sistemin finansmanının boyutları çok yüksek olacaktır. Aktüeryal hesapların yapılmasını mümkün kılacak veriler teklifte bulunmamaktadır.

15- Bu denli büyük boyutlardaki bir reformu finanse edecek kaynak şu anda bütçede bulunmamaktadır. Bu konuya değinilmemiştir.

16- Nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması mümkün değildir.

17- Dünyadaki ekonomik ve konjontürel gelişmeler dikkate alındığında, prim ödeme gün sayısının 9 bin güne çıkarılması, sistemden emekli olmayı imkansız hale getirmektedir.

18- Kayıt dışılık ve istihdam konusunda alınacak önlemler belirsizdir.

19- Sistemin kontrolünün nasıl sağlanacağı açık değildir.

20- Bir bakanlığa bağlanacak olan sistemde popülist ve keyfi uygulamaların önüne geçmek için uygulanacak tedbirler belli değildir.

21- İstihdam odaklı politikalar uygulanmadan, iş güvencesinin olmadığı bir ortamda önerilen sistemin etkili olması mümkün değildir.

22- Önerilen sistemin gerekçesinde yalnızca mevcut sorunlar bulunmaktadır. Oysa sorunların çözümü sorunu doğuran nedenlerde aranmalıdır.

23- Ülkede çalışan, çalışmayan, varlıklı, yoksul tüm nüfus için tek bir kurum kurulmaya çalışılmaktadır. Bu (şimdilik) 70 milyon kişinin sorunlarının tek bir bakanlık çatısı altında çözülmeye çalışıldığı dev bir bürokratik yapı anlamına gelmektedir.

24- Sağlık hizmetlerinin özel sektörden satın alınması büyük sorunlar doğuracaktır. Mevcut uygulamada dahi yapılan yolsuzluklar ürkütücü boyutlara ulaşmışken, tüm hizmetlerin özel sektörden sağlanmasının sonuçları ülkemiz açısından büyük sorunlar doğurabilir.

25- Sağlıkta Dönüşüm Projesi adı altında yürütülen devir ve finansman sağlama politikaları ile sağlık hizmetlerinin ticari bir mala dönüştürülmesi, katkı paylarının artırılması giderek yoksulluğu ve sağlık maliyetlerini artıracaktır.

26- Hastanelerin yerel yönetimlere devredilmesinin ardından, etkin ve yeterli sağlık hizmeti sunulması ülkemiz şartlarında imkansız hale gelecektir.

27- Sağlık hizmetlerinin özel sektörden satın alınması iletişimsizlik, denetimsizlik, kurumların ve sağlık personelinin bölgelere dağılımında adaletsizliklerin ortaya çıkmasına neden olacaktır.

28- Sosyal güvenlik kurumlarının ve devletin sağlık hizmeti üretmemeleri sonucunda fiyatlar tamamen özel sektör tarafından belirlenecektir.

29- Sağlık hizmeti üretmek yerine daha büyük maliyetlerle piyasadan satın alınacaktır.

30- Temel teminat paketinde bulunacak yardımların yönetmelikle belirlenecek olması, gelecekte sağlık hakkının korunması konusunda şüpheler uyandırmaktadır. Çünkü ileride kapsam istenildiği gibi daraltılabilecektir.

31- Reform önerisi ile 5 yeni kurum oluşturulmaktadır (Sosyal Koruma Kurumu, Emeklilik Sigortası Kurumu, Genel Sağlık Sigortası Kurumu, Sosyal Yardım ve Hizmetler Kurumu ve İş-Kur). Mevcut kurumların özerk yönetime kavuşturulup, ıslah edilerek işlevlerini sürdürmesi daha ekonomik iken 5 yeni kurum oluşturmanın kaynak tasarrufu sağlayacağını iddia etmek gerçekçi görünmemektedir.

32- Bu önerinin sosyal devlet ilkesiyle bağdaşması mümkün değildir.

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU ÖNERİLERİMİZ

1- Sosyal güvenlik sistemimizin sorunları mevcut yapı üzerinde bazı düzenlemeler yapılarak çözülmelidir.

2- Sosyal güvenlik sisteminin yönetimi sosyal tarafların eşit olarak temsil edildiği özerk bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.

3- Sosyal sigorta ile sosyal yardım ve hizmetler sistemi birbirinden ayrılmalıdır.

4- Devlet her iki sisteme de belli oranlarda katkıda (transfer) bulunmalıdır.

5- Sosyal sigorta yalnızca prim ödeyen ve gerekli şartları haiz emeklileri; sosyal yardım sistemi ise istihdam durumuna bakılmaksızın yoksul, bakıma muhtaç ve dar gelirliler olmak üzere tüm toplumu kapsamalıdır.

6- Sağlık kuruluşları kesinlikle yerel yönetimlere devredilmemeli, devlet sağlık hizmeti vermeye devam etmelidir.

7- Sosyal sigorta kapsamındakilerin sağlık giderleri sosyal sigorta sistemi; sosyal yardım kapsamındaki kimselerin sağlık giderleri ise sosyal yardım ve hizmetler sistemi tarafından finanse edilmelidir.

8- Sosyal sigorta ve sosyal yardım ve hizmetler sisteminin birbirinden bağımsız bir yapıya kavuşturulmasıyla birlikte sosyal sigorta sisteminden sosyal yardım sistemine fon ve kaynak aktarımı da önlenmelidir.

9- Emeklilik yaşı, prim ödeme gün sayıları ve prim ödeme oranları mevcut haliyle korunmalı, bu haklar geriye götürülmemelidir.

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE REFORM MU?

0

03 Ekim 2005, Pazartesi | 15:39

DOSYAYI BİLGİSAYARINIZA İNDİRİN.
(Dosyayı Görüntülemek için Bilgisayarınızda PowerPoint Programının Kurulu Olması Gerekmektedir.)

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE REFORM MU?

BAĞ-KUR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NDE BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

0

30 Eylül 2005, Cuma | 11:11

Bağ-Kur
Genel Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda, Ankara 6 nolu şube başkanlığımızın organize
ettiği toplantıda Genel Başkanımız Fahrettin YOKUŞ; Toplu görüşme süreci ve
Bağ-Kur çalışanlarının sorunları ile ilgili açıklamalarda bulundu.

“Sn. Başbakan’ın, memurlara grev ve toplu sözleşme hakkını vereceklerine dair
sözünü tekrar söylemesinin bizi umutlandırdığını” söyleyen genel başkanımız,
Başbakan Yardımcısı Sn. Mehmet Ali ŞAHİN’in “Ekim Ayında TBMM’ye sunulacak olan
Anayasa değişikliği teklif metninde, memurlara grev ve toplu sözleşme hakkı
olacağını ifade etmiştir.

Bu  sözlerin yerine getirilmesi halinde kamu görevlilerinin önünün açılacağını
haklarını daha kolay elde edebileceklerini ifade etmiştir. Diğer yandan Bağ-Kur
çalışanlarının mesai ücretlerinin düşürülmesi nedeniyle Danıştay’a açılan
davanın takip edildiğini ifade etmiştir.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU YASA TASARISI TASLAĞI

0

28 Eylül 2005, Çarşamba | 10:34

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU YASA TASARISI TASLAĞININ ÜÇÜNCÜ KISIM BİRİNCİ BÖLÜMÜ HAKKINDA (PERSONELE İLİŞKİN HÜKÜMLER) GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ

Ülkemiz Sosyal Güvenlik sisteminin tek elden devlet eliyle yürütülmesi maksadıyla Sosyal Güvenlik Hizmeti veren kuruluşlarımızın tek çatı altında toplanması suretiyle meydana getirilecek olan “Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı’nın Kanun Tasarısı’nda yer alan personele ilişkin hükümlerin incelenmesi ile ilgili;

MADDE 21.- Kurum hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, idari hizmet sözleşmesi ile sözleşmeli olarak istihdam edilen personel eliyle yürütülür. Kurum personeli bu Kanun hükümleri ile ücret, mali ve sosyal haklar dışında 14/07/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.

İdari hizmet sözleşmesinin usul ve esasları Bakanlar Kurulunca belirlenir. Belli bir uzmanlık gerektiren veya geçici nitelikteki hizmetler vekalet veya istisna akdi ile istihdam edilecek yerli veya yabancı uzmanlar eliyle yürütülebilir. Kurum başkanının aylık net ücreti, en yüksek Devlet memuruna yapılan ücret ve her türlü ödemeler toplamının net tutarının iki katını geçmemek üzere Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tespit edilir. Başkan dışındaki diğer Kurum personelinin ücret, mali ve sosyal hakları, Bakanlar Kurulunca belirlenecek esaslar çerçevesinde Başkanlığın teklifi üzerine Yönetim Kurulunca tespit edilir. Yönetim Kurulunun üyelerine Yüksek Planlama Kurulunca belirlenen Kamu İktisadi Teşebbüsleri yönetim kurulu üyelerine ödenen tutarda aylık huzur hakkı ödenir.

En yüksek Devlet memuruna ödenenlerden vergi ve diğer yasal kesintilere tabi olmayanlar bu Kanuna göre Kurum personeline yapılan ödemeler bakımından da vergi ve diğer kesintilere tabi olmaz. Kurum personeli sosyal güvenlikleri bakımından kamu görevlilerinin tabi olduğu sosyal güvenlik hükümlerine tâbidir. Emeklilik açısından Kurum Başkanının Bakanlık Müsteşarına; Kurum Yönetim Kurulu üyelerinin Bakanlık Müsteşar Yardımcısına; Kurum Genel Müdürlerinin Bakanlık Genel Müdürüne; Genel Müdür Yardımcıları, Daire Başkanları, Kurul Başkanları, 1. Hukuk Müşaviri ve Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirinin Bakanlık Genel Müdür Yardımcısına, İl Müdürünün Bakanlığa bağlı il müdürüne; başkanlığa bağlı denetim elemanları, hukuk müşavirleri, avukatlar ve uzmanlar Bakanlık denetim elemanı ve uzmanlarına, diğer personelin ise 657 sayılı kanunda sayılan kadrolara denk statüde olduğu kabul edilir. Bu görevlerde geçirilen süreler makam tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde geçmiş sayılır.

Fazla çalışma gerektiren her türlü Kurum işleri için çalışma saatleri dışında görevlendirilecek personele Kurum bütçesinden ödenmek üzere Yönetim Kurulunca belirlenecek ücret karşılığında fazla çalışma yaptırılabilir. Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Kurum personeline; 10/02/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununda belirlenen geçici görev hallerinde adı geçen kanunda belirlenen harcırah tutarlarının iki katına kadar yolluk ve gündelik ödenir. Kurum personeli, 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında Devlet memuru sayılır, 02/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa tabidir. Kurum lehine sonuçlanan dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı taraftan tahsil edilen vekalet ücretlerinin; hukuk müşavirlerine, avukatlara ve dava ve icra takibi işlerinde
fiilen görev yapan diğer personele dağıtımı hakkında 1389 sayılı Devlet Davalarını İntaç eden Avukat vesaire ye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. Denilmekte;

Ancak, halen kadrolu çalışan personelin kadro karşılıksız olarak idari hizmet sözleşmesiyle sözleşmeli personel pozisyonuna zorunlu olarak geçirilmeleri sağlanarak kişilerin kadro karşılıklı çalışmaları imkanı ortadan kaldırılmakta ve bu sayede kadrolarından doğan kazanılmış hakları gasp edilmekte, sosyal güvenlikleri bakımından da herhangi bir tercih hakları bulunmamaktadır. Kaldı ki; Bahsi geçen ve uygulamaya konulmak istenilen idari hizmet sözleşmesi ile personel istihdamı kamuda çok az kuruluşta uygulanan (GAP İdaresi Başkanlığı gibi) ve kamu maliyesine yük getireceği düşünülen 657 sayılı yasada da yerini bulmayan çalışan ve yönetici ilişkilerinde telafisi zor sıkıntıları beraberinde getiren bir sistem olarak görülmektedir.

Yine söz konusu maddenin 2. paragrafında vekalet ve istisna akit ile yerli veya yabancı uzman çalıştırılması düşüncesi ise de Sosyal Güvenlik gibi stratejik öneme sahip kamu hizmetinde bir takım aksaklıkları beraberinde getirebileceği düşünülmektedir.

Yine personelin yasalarla ödenen ve kazanılmış hak durumunda bulunan ikramiye ve ek ödemelerine ilişkin düzenlemeler Kanun Tasarısı’na konulmayarak var olan hakları ellerinden alınmak istenmektedir. Söz konusu ödemelerin yeni tasarıda da yer almasının sağlanması gerekmektedir.

Atama;

MADDE 22.- Başkan’ın atanmasında 23/6/1981 tarihli ve 2477 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Başkan dışındaki personelin atanmasında ise bu Kanun hükümleri uygulanır. Genel müdürler, genel müdür yardımcıları, Başkana bağlı daire ve kurul başkanları ile 1. Hukuk Müşaviri Başkanın teklifi üzerine Bakan tarafından atanır. Başkanlık merkez teşkilatı genel müdürlükler bünyesindeki personel ilgili genel müdürün teklifi, başkana bağlı daire veya kurul başkanlıkları ile 1. Hukuk Müşavirliklerinde görevli personel ise ilgili daire, kurul yada 1.Hukuk Müşavirinin teklifi üzerine Başkan tarafından atanır.

Taşra teşkilatı pozisyonlarında görev yapacak İl Müdürleri, Sosyal Güvenlik Merkezi Yönetmeni ile diğer personel Başkan tarafından atanır. Başkanın ölüm, görevden alınma, çekilme, görevden uzaklaştırma nedenleri ile görevi başında bulunmadığı hallerde Bakan, Genel Müdürlerden birisini vekil olarak görevlendirir. Başkanın bunların dışında geçici olarak görevi başında bulunmadığı hallerde, Başkanın görevlendireceği Genel Müdür Başkanlığa vekâlet eder.

Başkan, genel müdür ve genel müdür yardımcısı pozisyonuna atanmak için; hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler, tıp, eczacılık, diş hekimliği fakültelerinde veya sosyal hizmetler, matematik, istatistik, aktüerya, bilgisayar mühendisliği, elektrik ve elektronik mühendisliği, endüstri mühendisliği, işletme mühendisliği, sağlık idaresi ve sağlık yönetimi konusunda en az lisans düzeyinde yüksek öğrenim görmüş olup, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentleri ile aynı Kanunun 68/B bendinde belirtilen şartları taşımaları, kamu ve özel sektör hizmeti toplamının en az on iki yıl olması şarttır. Daire Başkanı ve İl Müdürü pozisyonuna atanacakların; Kurumda, sosyal güvenlik uzmanı, müfettiş, sosyal sigorta müfettişi, hukuk müşaviri, iç denetçi, şube müdürü, avukat, sosyal çalışmacı unvanına haiz, özel sektör ve kurum hizmeti toplamının en az on yıl olması gerekir. Teftiş Kurulu Başkanı, Kurul içindeki başmüfettişlerden, Sosyal Sigorta Teftiş Kurulu Başkanı Kurul içindeki sigorta başmüfettişlerinden kendi kurullarında en az on yıl fiili müfettişlik hizmeti bulunanlar arasından; 1. Hukuk Müşaviri Kurumda en az on yıl fiili hizmeti bulunan hukuk müşavirleri arasından; Hukuk müşavirleri Kurumda veya Kurum dışında en az on yıl fiili hizmeti bulunan avukatlar arasından; İcra İşleri Daire Başkanı en az on yıllık avukatlar veya hukuk müşavirleri arasından Başkan tarafından atanır.

Bilindiği üzere 657 sayılı yasanın 59.maddesinde “İstisnai memurlukların hangilerinin olduğu belirtilmiş, 60.maddede istisnai memurluklara atanmada aranacak şartlar 61.maddede istisnai memurluklara atananlara bu kanunun uygulanacak hükümleri belirtilmiştir. Yine 657 sayılı kanunun 68.maddesinin B bendinde de 1-2-3 ve 4. derecelerdeki kadrolara kimlerin hangi hizmetleri ile ve hangi şartlarda atanacağı tarif edilmiş 69. maddede ise idari görevlere atanma şekli açıklanmıştır. Hal böyle olunca “Kamu ve özel sektör hizmeti toplamının en az 12 yıl olması” şartı genel kabul görmüş teamüllere ve bahsi geçen kanun maddelerine aykırılık teşkil etmektedir. Devletin Sosyal Güvenlik hizmetlerinin tamamını yürütmek ve görmek maksadıyla kurulmaya çalışılan söz konusu devasa kuruluşun idarecilerinin devlet tecrübesinden ve liyakatinden uzak insanlar eliyle yürütülmeye çalışılması hissiyatını doğurmaktadır. Bunun yanı sıra gördüğü öğrenim itibariyle lisans düzeyinde yüksek öğrenim görenler arasında Sosyal hizmetler ve Sağlık İdaresi ve Sağlık Yönetimi lisans mezunlarının bir iktisat, işletme; bir İşletme Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği lisans mezunlarının yanında hangi bilgi ve beceri üstünlüğü esas alınarak şartlar arasına konulduğu merak uyandırmaktadır.

Daire Başkanı ve İl Müdürü pozisyonlarına atanacakların yine söz konusu Kanun Tasarısı’nda bahsi geçen Sosyal Güvenlik merkez yöneticisi pozisyonundakilerinin (Ki bu görevi yürütenler anlaşıldığı üzere bugün itibariyle illerdeki Sigorta Müdürlükleri’nin yerini alacak merkezler olarak düşünülmektedir.) alınmadığı da teknik bir hata olarak görülmektedir. Yine 1.Hukuk Müşaviri’nin ve Hukuk Müşavirlerinin atanmasında; “Kurumda veya kurum dışında en az 10 yıl fiili hizmeti bulunan avukatlar arasından” denilmekte halbuki kamuda görev yapan Hukuk Müşavirlerinin Hukuk Fakültesi mezunu olma şartı olmadığı gibi 1.Hukuk Müşavirinin de Hukuk Müşavirleri arasından seçileceği de dikkate alındığında aranılan 10 yıllık hizmetin “Fiilen 10 yıl avukatlık yapmış” olması şeklinde düzeltilmesi gerektiği düşünülmektedir.

MADDE 25.- Kurum hizmetleri sunumunun; birimlerin ve personelin belirlenecek performans hedefleri esas alınarak yürütülmesi esastır. Belirlenen Kurumsal performans hedeflerinin Kurum birimlerine uyarlanması ve bunun hayata geçirilebilmesi için bireysel hedeflere dönüştürülmesine ilişkin usul ve esaslar Başkanlık tarafından belirlenir. Başkanlık personelinin genel performans ölçütleri ve hedefleri ilgili birimlerin önerisi üzerine Başkan tarafından belirlenir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Başkanlığın önerisi üzerine Yönetim Kurulu tarafından belirlenir.

Bilindiği üzere insan emek yoğunluğunda toplumun geneline Sosyal Güvenlik Hizmeti vermesi tasarlanan Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanlarının bu güne kadar üstün başarı anlayışıyla kıt olanaklarla gördükleri iş ve işlemler; kontrolü oldukça güç performans kriterleri adı altında çalışan ve idareciyi bir çok konuda karşı karşıya getirmeye açık performans yönetimi şeklinde düzenleme yapılmak suretiyle çalışanı bağlayıcı ve kısıtlayıcı bir hale sokacak bu sistemin halen, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı’nda yürütülmekte olan kalite programı çerçevesinde çalışanların kendi kendilerini denetlemeleri ve dış denetim organları eliyle de dışa dönük denetime açık olmaları şeklinde sürdürülen kurum hizmetlerinin yine bu şekilde üstün özveri ile halkına ve devletine hizmeti şiar edinen kurum çalışanlarının hizmet anlayışlarının ve kalitelerinin yükseltilmesinin gerektiği düşünülmektedir. Dolayısıyla bilgi ve evrak üzerinde hizmet üreten Sosyal Güvenlik kurumu çalışanlarının standart mal üreten bir fabrika işçisi gibi değerlendirilerek performans ölçümüne tabi tutulmaları imkansız görülmektedir. Diğer bir ifadeyle; İstatistiksel olarak düşünüldüğünde bir evrakın işlemi çalışanın birkaç gününü hatta birkaç haftasını alabileceği gibi 1-2 saatlik bir işlemle birkaç evrakın da işleminin tamamlanabileceği bilinmektedir.

Bu nedenle performans yönetimi uygulamasına personel arasında iş barışını bozacak, çalışanların motivasyonunu olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmekte olup, söz konusu maddenin, tasarıdan çıkarılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.