Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 253

SGK BAŞKAN YARDIMCISI FATİH ACAR’I ZİYARET

0

03 Aralık 2007, Pazartesi | 17:37

SGK Başkan Yardımcılığına atanan Fatih ACAR makamında ziyaret edildi.

Genel Başkanımız Fahrettin YOKUŞ Başkanlığında, Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Hüseyin ASLAN, Genel Basın ve Halkla İlişkiler Sekreteri Osman EKSERT, Ankara 1 nolu Şube Başkanı Dinçer GÜLER ile Şube Sekreteri Cafer SEÇER, Ankara 4 nolu Şube Başkanı Harika GÜZEL, Ankara 6 nolu Şube Sekreteri Yücel ÖZER’den oluşan bir heyetle Sayın ACAR’a hayırlı olsun ziyaretinde bulunuldu.

Ziyarette ayrıca kurum çalışanlarının sorunları dile getirildi.

Başkan Yardımcısı Fatih ACAR “SGK çalışanlarının sorunlarını çözme noktasında elinden gelen gayreti göstereceğini” söyledi.

SOS. GÜV. KONTROL MEMURLUĞU SINAVINA GİRECEKLERİN DİKKATİNE

0

30 Kasım 2007, Cuma | 16:25

Bilindiği üzere 29.12.2007 tarihine yapılacak olan Sosyal Güvenlik kontrol memurluğu sınavına ilişkin SGK Başkanlığı tarafından yapılan duyuru da, “Adayların sınavda yanlarında bulundurmaları gereken belgeler” arasında Personel Kimlik Kartı’nın da bulunmasının gerektiği, bu belgelerden herhangi birinin bulunmaması halinde adayın sınava alınmayacağı duyurulmuştu.

15.11.2007 Tarih ve 6513 Sayılı yazımızla SGK personelinin tamamına personel kimlik kartı verilmediğinden bu şartın kaldırılmasını talep ettik.

SGK Başkanlığının 26.11.2007 tarih ve 178663 sayılı cevabı yazılarında tespitimiz doğrultusunda olaya müdahale edildiği ve sınavı yapacak olan Milli Eğitim Bakanlığı 21.11.2007 tarih ve 177368 sayılı yazılarıyla uyarılarak sınava girecek adaylardan personel kimlik belgeleri bulunmayan ancak diğer belgeleri tamam olanların (sınava giriş belgesi, özel kimlik belgelerinden birisi, sınav giriş için yatırılan ücretin dekontu) sınava alınmaları talep edildiği bildirilmiştir.

Sendikamızın duyarlılığı ve olaya anında müdahalesi sonucu sınava girecek adayların muhtemel mağduriyetleri önlenmiştir.

Şimdiden sınava gireceklere başarılar diliyoruz.

TÜRKİYE KAMU-SEN SOSYAL GÜVENLİK YASA TASARISI İÇİN TBMM’DE.

0

30 Kasım 2007, Cuma | 12:45

Türkiye Kamu-Sen Yönetim Kurulu Genel Başkanı Bircan Akyıldız başkanlığında MHP Grup Başkan vekili Mehmet Şandır’ı TBMM’de ziyaret etti. Ziyarette yeniden meclise gönderilen Sosyal Güvenlik Yasa tasarısı hakkında kamu çalışanlarının kaygıları dile getirildi. MHP Grup Başkanvekili Şandır tasarı hakkında ”Önceliğimiz, Üretim, Üreten Ve Emeğin Korunmasıdır.”

Derken, Türkiye Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız da ”hakların gasbı noktasında çalışma yapılmamalıdır” dedi.

MHP Grup Başkan vekili Mehmet Şandır, parti olarak önceliklerinin, üretim, üreten ve emeğin korunması olduğunu belirtti.

Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Bircan Akyıldız başkanlığındaki heyeti TBMM’de kabul eden Şandır, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasında değişiklik öngören tasarının, çalışanlar için çok önemli olduğunu söyledi.

Şandır, MHP olarak kanunun eksiksiz çıkması için ellerinden geleni yapacaklarını, bu konuda da sivil toplum örgütlerinin desteğine ihtiyaçları olduğunu bildirdi. Şandır, ”MHP olarak önceliğimiz, üretim, üreten ve emeğin korunmasıdır. Türkiye bu iktidar döneminde hızla üretimden uzaklaştırıldı. Başkasının parasıyla ürününü tüketir hale geldik. Türkiye, içi boşaltılan bir ülke halinde geldi. Onun için bizim önceliğimiz, üretimdir, üretendir ve emektir. Biz çalışanlara, üretenlere pozitif ayrımcılık yapılmasından yanayız. Çalışanların, üretenlerin hukukunun korunmasını önemsiyoruz” dedi.

Çalışanların hiç kimseden himaye beklemediğini, ancak haklarının da gasp edilmesini istemediğini belirten Mehmet Şandır, ”Çalışanların haklarının hukukla gasp edilmesine engel olmaya çalışacağız. Bu kanun tasarısına, Türkiye’nin üretimine, üretenine katkı verecek, adaletli ama çalışandan yana destek vereceğiz” diye konuştu.

Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız da Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasında değişiklik öngören tasarının, çalışanların haklarını daha da geriye götürdüğünü vurgulayarak ”Yasa tasarısının bazı maddeleri, daha önce Anaya Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Şimdiki tasarı ise çalışanların haklarını daha da geriye götürüyor. Endişelerimizi içeren raporumuzu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sunduk. Çalışanların sıkıntılarının giderilmesi için yeni düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. Hakların gasbı noktasında çalışma yapılmamalıdır” dedi.

Ziyarete Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız’ın yanı sıra Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı H.Hüseyin Yılmaz ve Türkiye Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri Ahmet Azizoğlu’da katıldı.

SOSYAL GÜVENLİK REFORMUYLA İLGİLİ T.KAMU-SEN’İN GÖRÜŞLERİ

0

19 Kasım 2007, Pazartesi | 17:16

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU’NDA YAPILMASI DÜŞÜNÜLEN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TÜRKİYE KAMU-SEN’İN GÖRÜŞÜ

A-GENEL

Sosyal güvenlik, toplumsal hayatımızın en önemli yapı taşlarından biridir. Toplumun tüm fertlerinin gelecek kaygısı taşımadan yaşlılık, hastalık, sakatlık ve işsizlik gibi durumlarda, mensubu olduğu devleti tarafından korunup gözetilmesi ve güvence altına alınması, o devletin vatandaşına verdiği değeri ortaya koyması açısından önemlidir.

Özellikle son 10 yıldır, sosyal güvenlik kurumlarının gelirlerinin giderlerini karşılamadığı ve bütçeden aktarılan kaynaklar sayesinde ayakta durduğu da bir gerçektir.

Bu hali ile sosyal güvenlik sisteminde yeniden düzenlemeye ihtiyaç vardır. Ancak, sosyal güvenlik sisteminde ortaya çıkan açıkların nedenleri iyi tespit edilmeden, bu açıkları kapatacak önlemlerin alınması mümkün değildir.

Türkiye Kamu-Sen olarak, sosyal güvenlikte ortaya çıkan kaynak sorunlarını çözümleyebilmek için, sigortalıların haklarının kısıtlanması, yükümlülüklerin artırılması, sağlık ve sosyal güvenlik standartlarının düşürülmesi, gelir ve aylık artışlarının yalnızca gerçekleşen enflasyon oranına göre belirlenerek, reel anlamda sıfır artış yapılması, aylıkların alt sınırının kaldırılarak, emekli aylıklarının günün şartlarının gerisinde bırakılması gibi önlemlerin sosyal güvenlik sistemini içinde bulunduğu durumdan çıkarabileceği inancında değiliz.

Bu tür palyatif önlemlerle sosyal güvenlik sisteminde göreli bir rahatlama sağlansa da bu yolla toplumun büyük kesiminin kendi kendine yetmekten uzak, açlık sınırı altında gelir elde eden ve belediyelerin ve vakıfların yardımına muhtaç hale geleceğinden kimse şüphe duymamalıdır.

Bütün bunlara ek olarak Genel Sağlık Sigortası kapsamına dahil edilecek olan düşük gelirli vatandaşlara, kısa bir süre sonra Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık alanların da yoksul ve aç olarak dahil olacağı ve bu kez de devletin sağlık ve sosyal yardım harcamalarının karşılanamaz boyutlara ulaşacağı su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ayrıca, sosyal güvenlik sisteminde yapılması planlanan değişikliklerin Cumhurbaşkanı tarafından veto edildikten sonra Anayasa Mahkemesi tarafından da bazı maddelerinin iptal edilmesinin temelinde yatan gerekçe, kamu görevlilerinin sosyal güvenlik ve emeklilik haklarının ayrı bir kanunla düzenlenmesi gerekliliğidir.

5510 sayılı Kanunda yapılması planlanan değişikliklere göre hali hazırda kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve sosyal güvenlik ve emeklilik hakları 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu çerçevesinde belirlenen sigortalıların hak ve yükümlülükleri aynen korunmaktadır. Ancak bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilk defa sigortalı olacak kamu görevlilerinin emeklilik ve sosyal güvenlik hakları yine tek bir kanunla düzenlenmiş olacaktır. Her ne kadar yapılan değişikliklerle, şu anda memuriyette bulunan kamu görevlilerinin sosyal güvenlik hakları ayrı bir kanunla düzenlenmiş gibi görünse de ileride bu durum ortadan kalkacak ve tek bir kanuna (5510 Sayılı Kanun) dönülecektir. Dolayısı ile 5510 sayılı Kanunda yapılması planlanan değişikliklere rağmen, Anayasa Mahkemesinin kanunu iptal gerekçeleri ortadan kalkmamıştır. Büyük bir ihtimalle üzerinde değişiklik yapılsa da 5510 sayılı Kanun yine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilecektir.

B- HUKUKA UYGUNLUK VE ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KANUNU İPTAL GEREKÇESİ AÇISINDAN

5510 sayılı Kanunda değişiklik yapılmasını öngören taslak incelendiğinde, yapılan değişikliklerin Anayasa Mahkemesi kararını da aşan konuları içerdiği görülmektedir. Bu değişiklikler daha önce hazırlanan ve mecliste kabul edilen ve reform olarak sunulan kanunun ne derece eksik ve hatalı düzenlemeler içerdiğini göstermektedir. Bu hatalar geçen kısa süre içerisinde fark edilen hatalar olup, Kanunun uygulanması sonucunda ortaya çıkan ihtiyaçtan kaynaklanan boşluklar değildir. Anayasa Mahkemesi iptal kararı vermemiş olsaydı, kanunun uygulamada ne derece sıkıntı çıkaracağı daha başlangıçta yapılan ve geç de olsa fark edilen hata ve boşlukların düzeltilmesi çabasından anlaşılmaktadır. Yeni dönemde uygulama ile birlikte daha bir çok hata ve eksiklerin bulunacağını düşünmekteyiz.

Emeklilik haklarına ilişkin olarak yapılan düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bunun üzerine 29. maddede yapılan değişiklik ile 4 (c) kapsamındaki sigortalılar (kamu görevlileri) ilk defa sigortalı olanlar 5510 sayılı Kanunun kapsamına alınmıştır.

Oysa, 5510 sayılı Kanunun 28. maddesi ikinci fıkrasında yer alan “ ilk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara” ibaresi kamu görevlileri yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Aynı ifadenin 29. maddeye konulması Anayasa Mahkemesinin koyduğu ilkelere ve iptal gerekçelerine aykırıdır.

Anayasa Mahkemesi genel iptal gerekçesinde, “Yasa koyucunun Anayasa’nın 7. maddesi uyarınca sahip olduğu genel düzenleme yetkisi kapsamında bulunan konuların, 128. maddede özel olarak vurgulanarak yasa ile yapılmasının Anayasa buyruğu haline getirilmesi, Devletin en temel işlevlerinden olan kamu hizmetinin görülmesindeki yeri tartışmasız olan kamu görevlileri için statülerine, yaptıkları görevin gereklerine uygun, emeklileri için de önceki statüleri ile uyumlu ayrı yasal düzenleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Ancak, düzenlemenin aynı hukuksal konumda bulunmayanların bu özelliklerini ve farklılıklarını yansıtmak koşuluyla aynı veya başka bir yasa içinde yapılması hususu kuşkusuz yasa koyucunun takdiri içindedir. Bu durumda, sosyal güvenlik hakkının yansımalarından biri olan emekli maaşının, sigorta esasına göre ödenen yaşlılık aylığı ile benzerlikleri bulunsa da amacı ve özellikleri bakımından önemli farklılıklar gösterdiği bir gerçektir. Bu farklılıklarına karşın emekli maaşının hesaplanmasında da yaş, hizmet süresi ve emeklilik kesenekleri gibi hususların belirleyici olması doğaldır.” anlayışındadır.

Anayasa Mahkemesi memurların yaptıkları görevin gereklerine uygun bir biçimde olan ve emeklileri için de önceki statüleri ile uyumlu ayrı yasal düzenleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Bu durumda memur statüsünde olan bir sigortalı, bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra da olsa, önceki çalışmasından ayrı bir yasal düzenlemeye tabi olması gerekmektedir.

Mahkeme sigorta esasına göre ödenen yaşlılık aylığı ile benzerlikleri bulunsa da kamu görevlisi için öngörülen yaşlılık aylığının amacı ve özellikleri bakımından önemli farklılıklar gösterdiğini vurgulayarak, kamu görevlileri için ayrı bir düzenleme yapılması gerektiğini hükmetmiştir. Yani Anayasa Mahkemesi kazanılmış hak yönünden değil, kamu görevlisinin özel statüsü nedeniyle böyle bir ayrımı getirmiştir. Kamu görevine yeni girenlerin daha öncekilerle statü yönünden bir farkı bulunmayacağına göre böyle bir ayrımın yapılması Anayasaya aykırı olacaktır.

Kanunun 105nci maddesi, Emekli Sandığı Kanununun 89ncu maddesini tamamen değiştirmektedir. Bu maddenin önemi emeklilik ikramiyesi hakkını düzenlemesidir. Mevcut sigortalılar bu madde dolayısıyla ikramiyeye hak kazanmaktadır. Oysa değişiklik ile ilk defa sigortalı olanlar için düzenleme yapılmış, mevcut sigortalıların hakları bu maddeye göre ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla yeni dönemde mevcut sigortalıların emeklilik ikramiyesi hakkının hukuki temeli de ortadan kalkmış olmaktadır.

Kanunun 105. maddesinde 2802 sayılı Kanunun geçici 16. maddesi de değiştirilmiş, bu düzenleme ile eski kamu görevlileri için ikramiye ve aylığa ilişkin 5510 sayılı Kanunun geçici 2nci maddesinin d bendi hükümleri saklı tutulmuştur.

Ancak geçici 2. maddenin d bendi yürürlükten kaldırılmıştır. Oysa aynı konu aynı geçici maddede sondan iki önceki fıkrada düzenlenmiş, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun değişmeden önceki hali uygulanır demektedir.

Sonuç olarak mevcut sigortalıların ikramiye dahil hakları korunmak istenmektedir. Ancak değişiklikler ve atıflar hatalıdır. Bu husus net bir şekilde 5434 sayılı Kanunun 89ncu maddesinde düzenlenmelidir.

Kamu görevlileri, Anayasa Mahkemesinin Kararı ile Genel Sağlık Sigortası kapsamından çıkarılmıştır. Bu yargı kararına uygun bir düzenleme yapılmamıştır.

Kanunun 89 maddesinin ilk fıkrası, BK. m. 179, 180, Türk Ticaret Kanununun Ticari Şirketlerin birleşmesi ve nevi değiştirmesine ilişki hükümleri ile 4857 sayılı İş Kanununun 5. maddesi ile uyumlu değildir. Özellikle tüzel kişiliğin birleşme, katılma ya da tür değiştirmesi durumunda müteselsil sorumluluk mümkün olmayıp, devralan işverenin sorumluluğu söz konusudur.

Genel olarak bir değerlendirme yaptığımızda;

1- Şu anda 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi olan kamu görevlileri açısından bu kanunun emeklilik yönünden bir hükmü bulunmamaktadır.

2- 5510 sayılı kanun, şu anda çalışmakta olan memurları yalnızca Genel Sağlık Sigortası’ndan yararlanma hakları bakımından etkilemektedir.

3- 5510 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayacak olanlar ise tamamı ile bu kanun hükmünde değerlendirileceklerdir.

4- Kanunda yapılan değişiklikler, kanun yapma tekniğine aykırıdır ve çelişkiler içermektedir.

5- Kanunda yapılması planlanan değişikliklerle bazı haklar daha da geriye götürülmektedir. (emzirme ödeneği, geçici iş göremezlik ödeneği, yaşlılık sigortasından yararlanma şartları, evlenme ve cenaze yardımı, fiili hizmet süresi zammı, katılım payı alınması gibi)

6- Kanunun bir çok maddesi 4857 sayılı İş Kanunu, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu gibi kanunların ilgili maddeleri ile uyumlu değildir.

7- Yapılan değişiklikler Anayasa Mahkemesi’nin, memurların emeklilik ve sağlık haklarının başka bir kanunla düzenlenmesi gerektiği yönündeki kararını karşılamamaktadır.

C-YAPILMASI DÜŞÜNÜLEN DEĞİŞİKLİK MADDELERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLER

Yapılan genel değerlendirmelerin ardından kanunda yapılması düşünülen değişikliklere baktığımızda konfederasyonumuz tarafından tespit edilen eksiklikler şöyledir:

1- Güncelleme Katsayısı : Daha önce prime esas kazançlardaki yıllık artışın yarısı ile yıllık TÜFE oranının yarısına 1 tam rakamının eklenmesiyle bulunan “güncelleme katsayısı”; yapılacak değişiklikle birlikte yıllık TÜFE rakamının tamamına, yıllık GSMH büyüme hızının % 25’i ve 1 tam rakamının eklenmesiyle bulanacak rakam olarak değiştirilmiştir. İlgili yılda büyümenin veya enflasyonun eksi ya da sıfır olması durumunda bu rakamların güncelleme katsayısına etkisi sıfır olarak kabul edilecektir. Bu durum, sigortalıların lehineymiş gibi görünse de aslında aleyhine sonuçlar doğurabilecektir. Örneğin, yıllık büyümenin 0 ya da eksi olduğu bir yıl, TÜFE’nin % 20; prime esas kazançların ise %22 arttığını varsaydığımızda, eski tanıma göre güncelleme katsayısı %22 bulunacakken yapılan değişikliğe göre hesaplandığında güncelleme katsayısı %21 olacaktır. Ülkemiz GSMH’sında özellikle geçmiş yıllarda sıfır ya da eksi gelişmelerin oldukça sık görülmüş olması bu tür bir hesabın sigortalıların aleyhine bir durum oluşturacağını ortaya koymaktadır. Eğer ekonomik büyümenin hesaplamalara dahil edilmesi söz konusu olacaksa, bu düzenlemenin aylık ve ödemelerin artırılmasında yapılması gerekmektedir. (Madde 3)

2- Kamu Görevlilerinin Sigortalılığı : “Kamu görevlilerinin sigortalılığı”, yaş hadlerinin dolduğu tarih itibarı ile sona erdirilmektedir. (Madde 9)

3- Emzirme Ödeneği : “Emzirme Ödeneği”, önceki düzenlemede asgari ücreti 1/3’ü olarak belirlenmişken, yapılan değişiklikle asgari ücretin 1/10’una indirilmiştir. Yeni düzenlemeye göre sigortalılar, çalışmayan eşleri doğum yaptığında ya da çocuk sahibi olduklarında, 6 ay süreyle aylık asgari ücretin 1/10’u oranında emzirme ödeneği alacaklardır. Ancak bu ödemeden faydalanabilme şartı gebelikten önce en az 90 gün prim ödemiş olma ve muhtarlar ve kendi adına çalışanlar için prim borcu bulunmama şartına bağlanmıştır. (Madde 16)

4- Geçici İş Göremezlik Ödeneği : Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen düzenlemede doktor raporu ile onaylanmış ve üç günden fazla süre dinlenmesi gereken sigortalılara iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde ödenecek olan “geçici iş göremezlik ödeneği”, prime esas kazancın günlük tutarının 2/3’ü iken, bu tutar yeni düzenlemede 3/5 seviyesine indirilmiştir.(Madde 18)

5- Malul Sayılma : 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na göre; “her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere “malul” denir.” denmektedir. Yeni düzenlemede ise “…çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulu’nca tespit edilen sigortalı…” malul sayılmaktadır. Dolayısı ile yeni getirilen hüküm ile memurların malul sayılma şartlarına meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybetmiş olma sınırı getirilmektedir. (Madde 25)

6- Yaşlılık Sigortasından Sağlanan Haklar ve Yararlanma Şartları : Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen önceki düzenlemede “50 yaşını dolduran ve erken yaşlanmış olduğu tespit edilen sigortalılar, yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar” denilmekteydi. Ancak yeni düzenlemede bu hüküm tamamıyla kaldırılmış ve yaşlılık aylığından yararlanma şartı zorlaştırılmıştır. (Madde 28)

7- Yaşlılık Aylığının Hesaplanması : Bu kanunun yürürlük tarihinden sonra memuriyete başlayacak olan kamu görevlilerinin emeklilikleri ve yaşlılık aylığı ile ilgili hakları bu kanunla düzenlenecektir. Şu anda kamu görevi yapmakta olan personeli etkilemese de kanunun yürürlük tarihinden sonra ilk defa sigortalı olacak kamu görevlilerinin emeklilik haklarının bu şekilde geriletileceği açıktır. (Madde 29)

8- Ölüm Sigortasından Sağlanan Haklar ve Yararlanma Şartları : Daha önce ölüm sigortasından faydalanmak için “en az 5 yıl sigortalı olup 900 gün prim ödemiş olma” şartı yeni taslakta “en az 1800 gün prim ödemiş olmak” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda işçiler için bu haktan faydalanmak zorlaştırılırken; kanunun yürürlük tarihinden sonra ilk defa bu kanuna göre sigortalı sayılacak olan kamu görevlilerinin ölüm aylığından faydalanması için gerekli olan prim ödeme şartı 3600 günden 1800 güne indirilmiştir. (Madde 32)

9- Evlenme ve Cenaze Ödeneği : Kanunun bu maddesindeki düzenleme daha önce cenaze yardımı olarak ödenmesi düşünülen asgari ücretin 3 katı olan tutarı, asgari ücretin 2 katına indirmekte; erkek çocuğa da verilmesi planlanan evlenme yardımını yalnızca kız çocuklar için ödenecek bir yardım haline getirmektedir. (Madde 37)

10- Fiili Hizmet Süresi Zammı : Bu düzenleme ile daha önce konfederasyonumuzun defaten dile getirdiği, fiili hizmet süresi zammından faydalanacak olanların ünvana göre değil, yapılan işe göre tespit edilmesi uygulamasına geçilecektir. Bu olumlu uygulamaya rağmen, fiili hizmetten faydalanacak olan bir çok personelin fiili hizmet süreleri azaltılmak suretiyle bir hak kısıtlamasına gidilmektedir. Öyle ki; daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanuna eklenmiş bulunan PTT dağıtıcıları, infaz koruma memurları, baş memurları ve diğer personel dahi taslak metinden çıkarılmıştır. Buna ek olarak mevcut 5434 sayılı kanunda bulunan Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele ve Karantina teşkilatı ile Veteriner Teşkilatında görev yapanlar, Devlet Tiyatrosu sanatçıları, ulaştırma hizmet kolunda atölye, fabrika, havuz ve depolarda çalışanlar, Cumhurbaşkanlığı senfoni Orkestrası şef ve üyelerinin görevleri de taslak metinde fiili hizmet zammından faydalanacak görev tanımları içerisinde sayılmamıştır. Ayrıca fiili hizmet süresi zammından faydalanabilmek için sigortalıların bu işlerde en az 3600 gün fiilen çalışmış olmaları şartı getirilmektir. Oysa fiili hizmet süresi zamından faydalanacak personelin kapsamı ve süresi oluşturulacak bir kurul tarafından iş sağlığı ve güvenliği kuralları gözetilerek belirlenmelidir.

Yine de yukarıda sayılan unvanlar dışında, zabıta çalışanlarının, posta dağıtıcılarının, fiilen arazi ve atölyelerde çalışan personelin, karayollarında kapalı alanlarda fiilen görev yapan gişe memurlarının, sivil savunma ve arama kurtarma teknisyenleri ile gümrük muhafaza memurlarının, fiilen lokomotif, jeneratör vagonları, tren katarları, seyrüsefer ve tren teşkilinde risk altında çalışanların, fiilen görev yapan gemi kaptanı, gemi mürettebatı ve dalgıçların, fiilen görev yapan hava yollarının ve DHMİ’nin uçucu personeli, ulaşım hizmetlerinde atölye, fabrika, havuz ve depolarda görev yapanlardan mevcut 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nda fiili hizmet zammından faydalanacağı belirtilen personelin ve TRT Genel Müdürlüğü’nde haber hizmetlerinde çalışanların da görev tanımlarının fiili hizmet zammından faydalanacaklar listesine eklenmesi gerekmektedir. Konu ile ilgili olarak sendikalarımızca hazırlanan detaylı raporlar ekte sunulmaktadır. (Madde 40)

11- Kamu Görevlilerine İlişkin Hükümler : Bu madde ile milletvekillerinden emekli olmaya hak kazanamayanlara 3000 göstergenin memur maaş katsayısı ile çarpımı tutarında aylık bağlanması öngörülmektedir. Bu tutar şu anda yaklaşık 1500 YTL’dir. Bir taraftan sigortalıların emekli olasını zorlaştıran ve haklarını kısıtlayan bu yasa diğer taraftan kurumdan yaşlılık aylığı almaya hak kazanamayan milletvekillerine bir ayrıcalık tanıyarak, sürekli aylık bağlanmasını sağlamaktadır. Bu ne eşitlik, ne adalet ne de hakkaniyet ilkesi ile örtüşmeyen bir uygulamadır. (Madde 43)

12- Vazife Malullüğü : Kamu görevlilerinin vazife malulü sayılabilmesi için, göreve gidiş gelişlerde yalnızca idarece sağlanan taşıtla geçirdiği kazalar dikkate alınmaktadır. Bunun yanında işçiler için iş kazası tanımlanırken, emzirme iznini kullanan kadınların çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda geçirdiği kazalar, iş kazası olarak tanımlanırken, kamu görevlisi anneler için böyle bir uygulamadan söz edilmemektedir. (Madde 47)

13- Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi : Kanunun 53. maddesi, Sigortalının Kanunun 4. maddesinin a, b, c bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden, birden fazlasına tabi olması halinde hangi sigortalılık ilişkisine tabi olacağını düzenlemektedir.

Maddenin son fıkrası, yaşlılık aylığı bağlanması durumunda hangi sigortalılık nedenine göre birleştirmenin yapılacağını düzenlemektedir. Buna göre, bu Kanunun yürürlüğü tarihinden sonra sigortalı olanlar için, geriye dönük olarak sigortalılık süresine bakılması ve en fazla sigortalılık süresinin bulunduğu sigortalılık haline göre hak kazanılacağını düzenlemektedir.

(Kanunun yürürlüğü tarihinden önce sigortalı olanlar, eski düzenlemede olduğu gibi primi ödenen son 7 yıl içinde en fazla primi ödenen sigortalılığa göre emekli olacaktır.)

Değişiklik tasarısı ile bu kurala bazı istisnalar getirilmektedir.

– hizmet sürelerinin eşit olması,

– malullük ve ölüm halleri,

– yaş haddinden resen emekli olma,

– süresi kanunla belirtilen vazifelere atanma veya seçilme,

– sigortalılık durumunun kanunla değiştirilmesi

hallerinde yukarıdaki kural uygulanmayarak en son sigortalılık durumunun esas alınmasını öngörmektedir.

Özellikle son üç istisna haksız bir şekilde kamu görevlisi statüsünden emekli olunması halini getirmektedir. Temel kurala istisna getirilmesi için haklı bir neden olarak kabul edilemez. (Madde 53)

14- Gelir ve Aylıkların Düzeltilmesi, Yükseltilmesi, Ödenmesi : Bu kanuna göre gelir veya aylık bağlanan sigortalı ile hak sahibi kişilerin durumlarının, kendilerine veya başka hak sahiplerine bağlanmış bulunan gelir veya aylık tutarının düzeltilmesini gerektirir bir şekilde değişmesi halinde gelir veya aylık tutarları, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ödeme dönemi başından başlanarak yeni duruma göre düzeltilir.

Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her yılık Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere,bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir.

Kanunun bu maddesi ile emekli maaşlarına yapılacak artışlarda yalnızca enflasyon oranlarının temel alınması öngörülmektedir. Ama dünyanın bütün ülkelerinde ekonomideki büyümeden ve artan refahtan eşit miktarda pay alınması için enflasyon oranlarının yanı sıra refah payı olarak da ayrıca bir artış yapılır. Bu nedenle emekli aylıklarının iktisadi koşullara ve sosyal devlet olma ilkesi göz ardı edilmeden ayarlanması gerekmektedir. (Madde 55)

15- Genel Sağlık Sigortalısı Sayılanlar : Bu kanuna göre yeşil kart uygulamasına son verilmekte, her türlü taşınır taşınmaz malları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek her türlü gelirin aylık tutarı, net asgari ücretin üçte birinden az olan kişiler sağlık sigortası kapsamına dahil edilmektedir. (Madde 60)

16- Finansmanı Sağlanan Sağlık Hizmetleri ve Süresi : “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri …için bilimsel komisyonlar kurar,…” ibaresinden “bilimsel” kelimesi çıkartılmış ve kurumun komisyonları isterse kurabileceği belirtilmiştir. (Madde 63)

17- Katılım Payı Alınması : Daha önceki düzenlemede yatan hastaların tedavi bedellerinden katılım payı alınmayacağı hükme bağlanmıştı. Oysa taslakta yatan hastaların tedavi giderlerinden de katılım payı alınacağı, bu oranın tedavi giderinin %1’i oranında olacağı, bu tutarın her bir yatarak tedavi için ve bir takvim yılında asgari ücretin 2 katını geçemeyeceği hükmü getirilmiştir. Buna göre tedavi bedeline göre yatan hastalardan asgari ücretin 2 katına kadar katkı payı alınabilecektir. (Madde 68)

18- Sağlık Hizmetlerinin Ödenecek Bedellerinin Belirlenmesi : Daha önce iptal edilen kanunda Sağlık Kurulu, görüş almak üzere kanunda belirtilen sivil toplum kuruluşlarından görüş almakla zorunlu iken, hazırlanan taslakta bu durum tamamen çıkarılmış ve sivil toplum kuruluşlarının görüşüne başvurma ilkesi kurumun inisiyatifine bırakılmıştır. (Madde 72)

19- Sağlık Hizmetlerinin Sağlanma Yöntemi ve Sağlık Giderlerinin Ödenmesi : Daha önceki düzenlemede, sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının otelcilik hizmetleri ve öğretim üyesi tarafından sağlanan sağlık hizmetleri dışında fark ücreti alamayacağı hükme bağlanmışken, taslakta fark ücreti alınabileceği belirtilmektedir.

Ayrıca, daha sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın alınan sağlık hizmeti bedelinin %70’inin ödeneceği belirtilmişken, taslakta acil haller dışında sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından faydalanma kısıtlanmış ve satın alınan hizmet bedelinin ödenmeyeceği belirtilmiştir.

Taslak metinde “…72. maddeye göre belirlenen sağlık hizmeti tutarlarını, ayaktan ve yatarak tedavilerde her bir sağlık hizmeti sunucusu için farklı belirlemeye kurum yetkilidir…” denilerek kuruma büyük bir inisiyatif bırakılmaktadır. Bu durumda kurum istediği sağlık hizmeti sunucusu için istediği fiyatı belirleyebilecektir. Bunun yanında daha önceki düzenlemede, belirlenecek fark ücreti tavanı, sağlık kurulunun tespit ettiği rakamın 2 katını geçemez hükmü, bu taslakta 3 katına çıkarılmaktadır. (Madde 73)

20- Prime Esas Kazançlar: Şu anda çalışmakta olan memurların prime esas kazançlarında bir değişiklik olmamakla birlikte, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memuriyete başlayacak olanlara yapılan, maaş, makam, görev ve temsil tazminatları ile sosyal yardımlar dışında kalan her türlü ödemeler prime esas kazanca dahil edilecektir.

Bugün döner sermaye geliri, ve fon gibi gelirlerden pay alan, çeşitli adlar altında ek ödemesi olan kamu görevlileri emekli olduklarında bu tür ödemeleri kesildiği için, emekli maaşları yaşam standartlarını karşılamamakta dolayısı ile de emekli olmak istememektedirler. Yapılacak yasal düzenlemede kamu görevlilerine döner sermaye, fon ve ek ödeme gibi değişik adlar altında ödenen tutarların da prime esas kazanca dahil edilmesi, daha önceki düzenlemede olduğu gibi bu hükmün tüm kamu görevlilerini karşılaması ve prim yükü nedeniyle maaşlarda ortaya çıkacak azalmanın Hazinece karşılanması, kamu çalışanlarının mağduriyetini giderecektir. (Madde 80)

21- Prim Oranları ve Devlet Katkısı : Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilk defa sigortalı olacak kamu görevlilerinin ilk tam aylık, ücret veya ödeneklerinden % 25 giriş primi alınmaya devam edecektir. Giriş primi, şu anda 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi olarak çalışanlardan kesilmektedir. Yeni düzenlemelerle bütün sosyal güvenlik kurumları birleştirilmiştir ve 5510 sayılı kanunla da emeklilik ve sağlık sigortasında norm ve standart birliği sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak kanunun bu maddesinde aynı kuruma kayıtlı olacak işçilerden böyle bir prim alınmazken, memurların aylıklarından % 25 giriş primi alınması öngörülmüştür. Böyle bir uygulama eşitlik ilkesini zedelemekte ve bir haksızlık olarak karşımıza çıkmaktadır.

İlgili maddede, fiili hizmet zammı uygulanan sigortalıların prim oranları arttırılmıştır. Fazla bir prim alınması yerinde olmadığı gibi, bu sigortalılar arasında Kamu görevlileri de eklenmiştir (81. madde b bendi 2. alt bend). 60 gün fiili hizmet zammı alacak kamu görevlilerinin %20 prim oranına 4 puan ilave edilecektir. Oysa işçiler için bu oran 1 puandır. 90 gün fiili hizmet zammında 6 puan, 180 gün fiili hizmet zammında 12 puan olacaktır ki yaşlılık malullük ve ölüm sigortası prim oranı %20 iken, sırasıyla %24, %26 ve %32 olacaktır.

Eski düzenlemede emeklilik keseneği kazancın %15’i olup bu oran %9 a indirilmiştir. Mevcut uygulamada fiili hizmet zammı durumunda eklenen müddetlere ait istihkakın %10’nunun yarısı prim oranına eklenir.Yeni düzenleme prim oranlarını azaltmaktadır, ancak fiili hizmet zammı oranı nedeniyle kesenek miktarı arttırıldığı gibi zam nedeniyle eklenen müddete ilişkin kısmın ek olarak primlendirileceğine dair bir ifade bulunmamaktadır. İşveren devlet %11 oranında prim ödeyeceği gibi, özel sektör işverenlerinden farklı olarak (özel sektörün ödediği %11’in içinde malullük ve ölüm sigortası da vardır) vazife malullüğü ve ölüm sigortası için ek olarak %5 ödenmesi öngörülmüştür. Bu kamu aleyhine yük getirici bir düzenlemedir. (Madde 81)

22- Primlerin Ödenmesi : Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile sermayesinin % 50’sinden fazlası belediyelere ait şirketlerin primleri ile prime ilişkin borçları Maliye Bakanlığı veya İller Bankası’nda bu belediyelere ait tahsilatlardan kesilerek, Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenecektir. Oysa belediyelerde pek çok çalışan bugün maaşlarını dahi alamamaktadırlar. Bu uygulamada olduğu gibi, çalışanları maaşı da belediyelerin gelirlerinden kesilerek hak sahiplerine ödenebilir. (Madde 88)

23- Kamu Görevlilerinin Emekli Aylığı Alt Sınırı : Mevcut 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun Ek 19. maddesinde yer alan ve kamu görevlisi emeklilerinin maaşlarının alt sınırını belirleyen madde bu kanunda yer almamaktadır. Şu anda memurlar için emekli aylığı tabanı “14’üncü derecenin 2’nci kademesi üzerinden 30 fiili hizmet yılı için hesaplanacak emekli aylığı” tutarı kadardır.

Kanun ile birlikte memurların emekli aylığı tabanı kaldırılacaktır. Bu da düşük ücret alan memurların emekli olduklarında alacakları emekli maaşlarının son derece düşük kalmasına neden olacaktır.

Örneğin bugün itibarı ile en düşük memur maaşı 750 YTL dolayındadır ve en düşük ücret alan memur emeklisi bu tutarda emekli aylığı almaktadır. Ancak kanun yasalaştığı taktirde bundan sonra emekli olacak bir kamu çalışanının emekli aylığı 375 YTL’ye kadar düşebilecektir. Bu nedenle mevcut kanundaki düzenleme aynen korunarak bu kanuna da eklenmelidir.

SGK KONTROL MEMURLUĞU SINAVINA GİRECEKLERİN DİKKATİNE

0

15 Kasım 2007, Perşembe | 12:15

29.12.2007 tarihinde yapılacak olan Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu sınavına girecek olan üyelerimize sendikamızdan bir hizmet daha..

Bilindiği üzere anılan sınav için SGK Başkanlığı sınava yönelik eğitim düzenleme yoluna gitmemiş sadece sınav konularını içeren 700 sayfalık bir eğitim notu hazırlamakla yetinmiştir. Sendikamızca sınava girecek adaylara yönelik yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde bazı yasaların özüne sadık kalınarak özetleri çıkartılmış, yine sınavda sorumlu tutulan konuları kapsayan bir soru bankası oluşturulmuştur.

Üyelerimizin Sınavla ilgili oluşturduğumuz soru bankasına ulaşabilmeleri için Şube Başkanlarımız veya il temsilcilerimizle irtibata geçmeleri gerekmektedir.

Sınava girecek olan üyelerimize başarılar dileriz.

MİLLİ PİYANGO İDARESİ GENEL MÜDÜRÜ ZİYARET EDİLDİ.

0

Genel Başkanımız Fahrettin YOKUŞ ile Milli Piyango Genel Müdürlüğü işyeri Temsilcimiz Fevzi KILIÇ; Milli Piyango İdaresi Genel Müdürü Sayın İhya BALAK’ı 23.10.2007 tarihinde makamında ziyaret ettiler.

Ziyarette; Çalışanların Genel Sorunları, Milli Piyango’nun özelleştirilme konusu, bir türlü çözülemeyen Banka Promosyonları görüşüldü.

Aylardır çözülemeyen Banka Promosyonlarının ödenmesiyle ilgili Sayın Genel Müdür; Kurumun iki farklı bankayla anlaşmasının olduğunu ve sözleşmelerin farklı tarihlerde yapılmasından dolayı Banka Promosyonlarının bugüne kadar çalışanlara ödenmediğini ancak ilgili bankalarla görüşmelerin devam ettiğini ve en geç yılbaşına kadar bu konunun çözüleceğini ifade etti.

Milli Piyango idaresinin Lisans veya hizmet satınalma yoluyla düzenlemeye gidileceğini, tamamen satışın söz konusu olmadığını bu durumda hiçbir personelin mağdur olmayacağını,endişe duyulmaması gerektiğini belirtti.

Kurumda Yetkili Sendika olarak katıldığımız Kurum İdari Kurul toplantılarında bugüne kadar alınan kararlarının tamamının uygulandığı, Sendikamızın çalışmaları sonucu, personel yükselme yönetmenliği çerçevesinde müdürlük ve şeflik sınavlarının açılıp, atamaların yapıldığı, yıllardır bir kısım yüksek okul mezunu olmalarına rağmen halen yardımcı hizmetler kadrosunda çalışan kurum personelleri için yükselme yönetmenliği çerçevesinde genel idare hizmetler sınıfına geçmelerinde imkan sağlayacak sınav hazırlıklarının tamamlanıp kısa zamanda eğitimin de başlatılacağından dolayı Sn.Genel Müdüre teşekkür edildi.

SGK GÖREVDE YÜKSELME YÖNETMELİĞİ’NE KARŞI DAVA AÇTIK!

0

19 Ekim 2007, Cuma | 17:15

Sosyal Güvenlik Kurumu kadrolarında görev yapan personelin görevde yükselme ve unvan değişikliğine ilişkin usul ve esasları düzenleyen Sosyal Güvenlik Kurumu Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği, 19.08.2007 tarihli ve 26618 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin, 5/2-c, 6/1-c, 8/1-b, 8/1-c ve 8/1-ç maddelerinin iptali ile öncelikle yürütmenin durdurulması istemi ile Danıştay ilgili dairesinde sendikamız tarafından dava açılmıştır.

Dosya esas numarası belli olduğunda sendikamız web sayfasından duyurulacaktır. Türk Büro-Sen olarak üyelerimizin haklarını korumaya ve haklarının takipçisi olmaya devam edeceğiz.

İlgili Dosyayı Bilgisayarınıza Kaydetmek İçin Tıklayınız.

SGK KONTROL MEMURLUĞU SINAVIYLA İLGİLİ DUYURU

0

04 Ekim 2007, Perşembe | 13:58

SGK, Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu sınavına katılmak isteyenlerin, 01.10.2007 – 05.10.2007 tarihleri arasında ünitelerine başvuru yapmaları ilan edilmiştir.

Bilindiği üzere SGK, Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu Yönetmeliğini yayınladıktan sonra anılan yönetmeliğe karşı sendikamızca 12.09.2007 tarihinde Danıştay’da yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle dava açılmıştır. Dava Danıştay 2.HD’de 2007/3292 E. Sayılı dosya ile görülmeye devam etmektedir.

Dava; 35 yaş sınırlaması ve Genel İdari Hizmetler Sınıfına dahil kadrolardaki bazı unvanların (Daktilograf, Veznedar, Çözümleyici, Santral memuru, Ambar Memuru gibi) açılacak sınava dahil edilmemelerine karşın açılmıştır. Bahse konu kadrolarda görev yapanların hak kayıplarına neden olduğu için açılan davanın; halen devam etmekte olmasına ve SGK’nın da davadan haberdar olmasına rağmen, dava sonucu beklenmeden acele bir şekilde sınav duyurusunun yapılmasını anlamakta zorluk çekmekteyiz.

Sınava girmeyi düşünen, ancak yönetmelik gereği şartları tutmayan kurum çalışanlarından 35 yaş sınırlanması nedeniyle veya GİH Sınıfında sayılan, çözümleyici, veznedar, daktilograf, santral memuru, ambar memuru ve şoför gibi unvanlarda çalışanlardan kontrol memurluğu sınavına katılmayı isteyenlerin, müracaat formlarını eksiksiz doldurup ünitelerine müracaat için teslim etmeleri gerekmektedir.

Yapılan müracaatlara istinaden başvuruları kabul edilmeyen adayların, müracaatının red edildiği tarihinden itibaren 60 gün içinde bireysel davalarını açabilecekleri gibi Sendikamızca açılan dava sonucunu da bekleyebileceklerini önemle duyururuz.

SOSYAL GÜVENLİK KONTROL MEMURLARI YÖNETMELİĞİNE KARŞI DAVA AÇTIK

0

27 Eylül 2007, Perşembe | 00:00

20.07.2007 tarih ve 26588 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Güvenlik Kontrol Memurları Yönetmeliği’nin” 4. maddesinde; Sosyal güvenlik kontrol memuru kadrosuna atanabilmek için; b) Başvuru tarihinde 35 yaşını bitirmemiş olmak, c) Başvuru tarihinde Kurumda memur, icra memuru, dava takip memuru, veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrolarında çalışmış olması kaydıyla en az üç yıl hizmeti bulunmak, şeklinde düzenlenmiş olan hükümlerin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemi ile Danıştay ilgili dairesinde sendikamız tarafından dava açılmıştır. Dosya esas numarası belli olduğunda sendikamız web sayfasından duyurulacaktır. Türk Büro-Sen olarak üyelerimizin haklarını aramaya ve haklarının takipçisi olmaya devam edeceğiz.

SİVİL SAVUNMA ARAMA VE KURTARMA TEKNİSYENLERİN DİKKATİNE

0

27 Eylül 2007, Perşembe | 00:00

İçişleri Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme Ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği, 08.06.2007 tarihli ve 26546 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. İlgili düzenleyici işlem ile Bakanlık bünyesinde görev yapan personelin görevde yükselme ve unvan değişikliğine ilişkin usul ve esasları düzenlemekte olup; genel itibariyle Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik çerçevesinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir.

Yürürlüğe giren söz konusu yönetmeliğin “Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliğine İlişkin Genel Esaslar” başlıklı 5. maddesinde, görevde yükselmeye tabi kadrolar ve unvan değişikliğine tabi kadrolar ayrımına gidilmiş, böyle bir ayrım da; unvan değişikliğine tabi kadrolar içerisinde sayılmış olan, teknisyen, arama kurtarma teknisyeni, tekniker ve sağlık memuru kadrosunda bulunan personel bakımından hak kaybı sonucunu doğurmuştur.

Teknisyen yardımcısı, hizmetli, bekçi, dağıtıcı, bahçıvan ve aşçı görevde yükselmeye tabi kadrolar arasında sayıldığı halde, “teknik hizmetler sınıfı” ile bu sınıf kadrosunda yer alan teknisyen, arama kurtarma teknisyeni ve sağlık memuru görevde yükselmeye tabi kadrolar arasında sayılmamıştır. Teknik Hizmetler Sınıfı kadrosunda çalışan teknisyen, arama kurtarma teknisyeni ve sağlık memuru, 5. maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiş unvan değişikliğine tabi kadrolar arasında sayılmıştır.

Teknik hizmetler sınıfında yer alan teknisyen, arama kurtarma teknisyeni ve sağlık memurunun yönetmelikte düzenlendiği üzere unvan değişikliğine tabi kadrolar arasında sayılmış olması, görevde yükselme sınavına girme hakkını tamamen ortadan kaldırmakta ve onların hak kaybına sebebiyet vermektedir. Arama kurtarma teknisyeni kadrosunda yer alan personelin görevde yükselme sınavına girebilmesi için öncelikle, daha önceden hiç bir kanunda ve yönetmelikte yer almayan böyle bir düzenlenmenin sonucunda ortaya çıkan unvan değişikliği sınavına girmesi ve teknisyen olması gerekecek ki; sivil savunma uzmanı, ilçe yazı işleri müdürü, ilçe sivil savunma müdürü veya şef olabilmek için özel şartlarda aranılan unvanlardan biri olabilsin. Bu şekilde yapılan ve daha önceki yönetmelikte olmayan böyle bir ayrım, arama kurtarma teknisyenlerinin tamamen önünü kesmekte ve onlar açısından çok önemli hak kaybına sebep olmaktadır.

Sağlıkları, hatta hayatları bakımından önemli riskler taşıyan işleri yürütmekte olan arama kurtarma teknisyenlerinin, görevde yükselme sınavına tabi kadrolar içerisinde sayılmış olan yardımcı hizmetler grubunda yer alan, teknisyen yardımcısı, hizmetli, bekçi, dağıtıcı, bahçıvan ve aşçıdan hangi anlamda eksiği olmalı ki sınava girebilecek kadroların dışında tutulsun ve görevde yükselme kadrosuna tabi kadroların içerisinde yer alamasın? Böyle bir düzenlemenin mantığını çözmek ve anlamak gerçekten mümkün olamamıştır.

Unvan değişikliği kadrosuna dâhil edilen arama kurtarma teknisyenleri her şeyden önce “teknisyen” sınıfında yer almakta ama buna rağmen görevde yükselmeye tabi kadrolar içerisinde yer almamaktadır. Oysa yardımcı hizmetler grubunda yer alan ve “teknisyen yardımcısı” olan kişiler görevde yükselmeye tabi kadrolar içerisinde yer almaktadır. Bu düzenleme çok büyük çelişkiler taşımaktadır. Arama kurtarma teknisyeninin görevde yükselme kadrosunda yer alabilmesi için evvela unvan değişikliği sınavına girmesi gerekmekte, ancak akabinde görevde yükselme sınavına girebilmektedir. Yardımcı hizmetler grubunun altında hangi kadro var ki, arama kurtarma teknisyeni sınava girip hizmetli, aşçı, bahçıvan, bekçi veya teknisyen yardımcısı olsun. Bunları olduktan sonra da görevde yükselme sınavına girebilsin! Yönetmelikte yer alan bu düzenleme açık bir şekilde çelişkiyi, hakkaniyetsizliği ve kanuna aykırılık taşıdığından, Sendikamız TÜRK BÜRO-SEN 02.08.2007 tarihinde, İçişleri Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Usul ve Esaslarına Dair Yönetmeliği’nin, 7/ğ–2, 7/ı–2 ve 7/k–2 bentleri ile 5. maddesinin iptaline ve öncelikle yürütmesinin durdurulması için, DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA dava açmış ve Dava, Danıştay 5 inci Dairesinde, 2007/5323 Esas Sayılı Dosyasında görülmektedir.

Danıştay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığından davayla ilgili savunma istemesinin ardından telaşa kapılan Bakanlık Merkez Sınav Kurulu, yanlışlarını, ikinci bir yanlışla kapatma cihetine gitmiş ve 12.09.2007 tarihe 2 ve 3 no’ lu karar alarak “temize” çıkmaya çalışmıştır.

Ancak bu saçma kararlar, yanlışı düzeltmeye yetmeyecektir. İçişleri Bakanlığı yetkilileri inanmasa da bu ülkede “ADALET” vardır ve en yakın zamanda da tecelli edecektir.