Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 172

KADIN İSTİHDAMI DAHA ÇOK DESTEKLENMELİDİR 07 Mart 2021, Pazar | 09:50

0

 

07 Mart 2021, Pazar | 09:50

 

TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI OSMAN EKSERT’İN 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ İLE İLGİLİ YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

Dünyanın her yerinde emeğine, haklarına sahip çıkan, eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı direnen kadınlarımızın var olma mücadelesine katkı sunmak amacıyla gerçekleştirilen 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü,  yine buruk, kadının eğitim ve çalışma hakkından tutun da en temel hak olan yaşam hakkına kadar uzanan baskılara ve şiddete maruz kaldığı bir dünyada kutlamak durumundayız.

Emek örgütü olarak biz, bu günün kadınlarımızın çalışma hayatında, özellikle kadın olmasından kaynaklanan sorunlarının kamuoyu önünde tartışıldığı ve çözümler üretildiği bir gün olmasını arzu ediyoruz.

KADIN İSTİHDAMI HER GEÇEN YIL GERİLİYOR

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; Türkiye’nin nüfusu 2020 yılı itibariyle 83 milyon 614 bin 362 kişiye yükseldi. Erkek nüfus 41 milyon 915 bin 985 kişi olurken, kadın nüfus 41 milyon 698 bin 377 kişi oldu. Toplam nüfusun yüzde 50,1’ini erkekler, yüzde 49,9’unu ise kadınlar oluşturuyor.

Kasım 2020’de, iş gücüne katılma oranı 3,2 puanlık azalış ile %49,3 olarak geriledi. Erkeklerde iş gücüne katılma oranı 3,2 puanlık düşüşle yüzde 68,4’e, kadınlarda 3,3 puanlık azalışla yüzde 30,6’ya geriledi. 2019 yılı ile kıyaslandığında ise kadınların iş gücüne katılım oranı yaklaşık olarak %10 daha azalmıştır.

Kadın istihdamı ne kamu da ne de özel sektörde istenilen noktaya gelmediği gibi, her yıl kadın istihdamı daha da düşmektedir. Yapılan anketler işverenlerin özellikle evli ve çocuk sahibi olan kadınlar ile çalışmak istemediklerini ortaya koymaktadır. Bu konuyla ilgili olarak Hükümet acil tedbirler almalı, kadın istihdamını artırmak için işverene prim ve vergi desteği sağlamalı, yine kadınların rahatlıkla işe gitmeleri için kreş imkanı sağlamalıdır. Bu imkanlar sağlanmadığı sürece kadınlarımız çalışma hayatında istediğimiz noktaya asla ulaşamayacaklardır.

Ayrıca 2020 yılı mart itibari ile ülkemizi de etkisi altına alan Korona Virüs Pandemisi sebebi ile özellikle özel sektörde hem kadın hem de erkek çalışanlar açısından birçok sorun yaşanmıştır. Kadınlar açısından ise iş yükü ikiye katlanmış, ev işleri, çocuk bakımı ve uzaktan evden çalışma ile kadınların çalışma saatleri daha da artmış, bu durum psikolojik birçok soruna yol açmıştır.

Yine özel sektörde 2020 yılında kadın istihdamı için çeşitli projeler ile desteklenen firmalarda kadın istihdamı artırılarak, çalışma hayatında hak ettikleri yeri almaları sağlanmıştır. Hükümet ve sivil toplum kuruluşları ortak projeler ile kadın istihdamının artırılması için çalışmalara devam etmelidir.

KADINA ŞİDDETİN CEZALARI ARTIRILMALIDIR

Ülkemizin bir diğer kanayan yarası olan kadına şiddet konusudur. Her yıl yüzlerce kadın, hatta çocuk yaşta sayılan genç kız yakınları tarafından (baba, abi, eş) fiziksel ve psikolojik şiddete uğramakta, devlet tarafından alınan önlemlerin yetersiz kaldığı durumlarda ise maalesef hayatlarını kaybetmektedirler. Devlet koruması altındayken dahi hayatını kaybeden kadınlarımızın sayısı azımsanamayacak kadar yüksektir.

Devletimiz kadına şiddet konusunda, yeni çalışmalar yapmalı gerekli görülmesi halinde yasal düzenlemeler yapılmalı ve kadına şiddet suçlarının cezaları daha da yükseltilmeli, hafifletici sebepler tamamen kaldırılmalıdır. Cezaların artırılmasının yanı sıra, emniyet güçlerimize kadın ve şiddet eğitimi verilmeli, kadınların yardım çığlıklarına anında müdahale edilmelidir.

Ayrıca pandemi sebebi ile gelir kaybı yaşayan ailelerde, eşler arası tartışmaların arttığı, maalesef aile içi şiddetin ve boşanma oranlarının da yükseldiği görülmektedir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca dönüşümlü ve uzaktan çalışanlar için yapılan Kısa çalışma ödeneği miktarının artırılması, ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek tutarların ödenmesi ile gelir kayıpları ile yaşanan aile içi sorunların da giderilmesi sağlanmalıdır.

ÇALIŞMA HAYATINDA YER ALAN KADINLARA KOLAYLIK SAĞLANMALI

Çalışma hayatında kadınlar, erkek çalışanlara göre daha fazla mobbinge uğramaktadır. Psikolojik şiddet ile başa çıkamayan bir çok kadınımız bu sebeple çalışma hayatını bırakma yolunu seçmektedir. Konuyla ilgili olarak, mobbing eğitimleri artırılmalıdır. Aktif olarak çalışma hayatında yer alan kadınlara devletimiz tarafından avantajlar sağlanmalıdır.

Özellikle özel sektör istihdamında erkek nüfusun tercih edilmesi, kadınları eve bağlayan önemli bir konudur. Devletimiz bu konuda da önlemler alarak, kadınların özel sektör ve kamu da tercih edilen işgücü haline gelmesini sağlamalıdır.

Türk Büro-Sen olarak, çalışma hayatında kadınlarımızın yer aldığı, toplum içerisinde değersizleştirilmeyen, en yakınları tarafından şiddete maruz bırakılmayan ve eğitim ve yaşama hakkı başta olmak üzere, tüm haklarının korunduğu bir 8 Mart olması temennisi ile 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlarız.

 

SGK ÇALIŞANLARININ PROMOSYON ANLAŞMASI TAMAMLANDI

0

03 Mart 2021, Çarşamba | 14:59

Ankara SGK Şube Başkanımız Emrah Karakurt’un Sendikamızı temsilen katıldığı Banka Promosyonu toplantısında, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Türkiye Vakıflar Bankası arasında imzalanan anlaşma ile SGK çalışanlarına 3 yıllığına toplamda 3.960 TL ödeme yapılması kararlaştırıldı.

 

Promosyon ödemeleri 20.05.2021 tarihinde yapılacaktır.

 

Türk Büro-Sen olarak, tüm SGK çalışanlarına hayırlı olsun diyoruz.

DEMOKRASİYE PRANGA VURMAYA KALKAN GÜÇLER, MİLLİ İRADE KARŞISINDA YOK OLMAYA MAHKUMDUR 28 Şubat 2021, Pazar | 12:48

0

 

28 Şubat 2021, Pazar | 12:48

 

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci 24 yıl önce gerçekleşen 28 Şubat sürecine ilişkin bir mesaj yayınladı.

“Türkiye Kamu-Sen olarak her zaman millet iradesinin üstünlüğüne inandık, bu yolda mücadele ettik” dedi.

Genel Başkan Önder Kahveci açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Demokrasi, insanlığın on binlerce yıllık tecrübesi sonunda ulaştığı ve idealize ettiği bir yönetim tarzının adıdır. Temelinde adalet ve özgürlüğün olduğu demokrasi rejimi; farklı düşünen, inanan ve yaşayanlara tek tip bir inanç ve hayat tarzı dayatmak yerine, din ve vicdan hürriyeti başta olmak üzere, insan haklarını koruyarak kendi inançlarını yaşayabilecekleri eşitlik içeren bir toplum vaat eder.  Demokratik rejimin en önemli özelliği gücün, toplumsal tabandan tavana doğru yansıması, başka bir deyimle sistemin, yönetenlerin değil yönetilenlerin inisiyatifleri doğrultusunda yönlendirilmesidir.

Bundan 24 yıl önce, tarihimize 28 Şubat post-modern darbesi olarak geçen bir süreç ile bazı güçler ülkemizde seçimle gelmiş iktidarı, baskıyla göndermek yoluyla rejimi vesayet altına almak istemişlerdir.  Bu süreçte vesayetçi demokrasiden rahatsız olduğunu söyleyip, güce tapan ve kendi iradesini koşulsuz başkalarının inisiyatifine teslim eden saklı vesayetçi grupların da türemesine yol açmıştır. Bu gelişmeler neticesinde özgür iradelerini kaybederek fikirlerini güce tevil edenler nedeniyle devletimiz 15 Temmuz alçak darbe girişimine maruz kalmıştır.

Bize göre, askeri, sivil, muhalefet ya da iktidar tarafından toplumun iradesine karşı girişilen her türlü saldırı, kaynağı ne olursa olsun açık bir darbedir. Toplumsal sorunların demokratik yollarla çözülmesi; her türlü istismarın önlenmesi, toplumun bütün farklılıklarının bir zenginlik olarak algılanıp tahammül kavramının geliştirilmesi, bir arada yaşama isteğinin doruğa çıkarılmasının anahtarıdır. Sivil toplum kuruluşları olarak en önemli görevlerimizin başında da bu zenginliği sağlayacak ve temsil ettiğimiz kitlelerin demokrasi kavramını güçlendirecek seviyeye gelmesine vesile olacak adımları atmak gelmektedir. Demokrasinin bekçileri olarak millet iradesine saygının yılmaz savunucularıyız.

Demokratik rejime vurulan her türlü darbe, toplumun taleplerine vurulan her türlü pranga, milli irade karşısında yok olmaya mahkûmdur. Biz o zaman ne dediysek bugün de aynı noktadayız. Türkiye Kamu-Sen olarak bundan 24 yıl önce 28 Şubat sürecinde nasıl meydanlara inip “Kesintisiz Demokrasi istiyoruz” diye haykırdıysak, 15 Temmuz alçak darbe girişiminde Devletimizin ve milletimizin yanında olduysak bundan sonra yerimiz ve yönümüz devlet ve millet olacaktır.”

 

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANI YÜKSEL DUMAN’DAN SENDİKAMIZA ZİYARET

0

Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman beraberinde Grup Müdürleri Hayri Şimşek, Yüksel Çelebi ve Ülkü Güngör ile 26.02.2021 tarihinde Genel Başkanımız Osman Eksert’i ziyaret etti.

 

Ziyarette Genel Başkan Yardımcılarımız Hüseyin Aslan, Nebi Yay, Vedat Ulu ve Gürkan Orhan ile Ankara 2 Nolu Şube Yönetimimiz de hazır bulundu.

 

Vergi Haftası münasebetiyle gerçekleştirilen ziyarette, Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman, “pandemi sebebi ile yoğun olan iş yükünün daha da yoğunlaşması ve yapılandırmalar ile iyice artan iş yükünün altından gece gündüz çalışarak kalkan tüm arkadaşlarımı kutluyorum. Bu vesile ile de Sendikanızın Hazine ve Maliye ve Gelir İdaresi teşkilatı çalışanlarının sorunlarına yönelik çalışmalarınızı takdir ile karşıladığımızı belirtmek istiyorum” dedi.

 

Genel Başkanımız Osman Eksert ise, “Türk Büro-Sen olarak ziyaretiniz bizleri çok memnun etmiştir. Bizler her daim çalışanlarımızın sorunlarının ivedilikle çözüme kavuşması için sizlerle diyalog içinde olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.

BU SENE YAPILACAK OLAN TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİ MEMUR VE EMEKLİLERİMİZ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇTİR 25 Şubat 2021, Perşembe | 11:11

0

 

25 Şubat 2021, Perşembe | 11:11

 

Genel Başkanımız Önder Kahveci bir mesaj yayınlayarak, 2022-2023 yılı kamu görevlilerinin maaşlarının belirleneceği toplu sözleşmelerin yapılacağı bu yıla dikkat çekerek, önemli değerlendirmelerde bulundu.

Kahveci açıklamasında şunları söyledi:

“Kıymetli arkadaşlarım,

İnsanlık bir yılı aşkın bir süredir ağır ve zorlu bir sınavdan geçmektedir. COVID-19 küresel salgınını önleme amacıyla hayatımıza giren sokağa çıkma ve seyahat kısıtlamaları, esnek çalışma saatleri, maske takma, HES Kodu gibi uygulamalar daha önce hiç yaşamadığımız ve yaşamak da istemeyeceğimiz olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Salgının etkilerinin uzun bir süre devam edeceği ve sosyal yaşantımızın eski haline dönmesinin güç olduğu görülmektedir. Salgının, ekonomik ve sosyal boyutlardaki etkisiyle hayatımızı kökünden değiştireceği, bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bütün otoritelerce dile getirilmektedir.

Bu beladan kurtulmak, dünyada tek bir insanın dahi kapsam dışında kalmadan ortak hareket etmesi ve tedbirlere uymasıyla olacaktır. Dolayısıyla yaşadığımız bu süreç, bizlere toplumsal birlikteliğin ve farkındalığın önemini bir kere daha göstermiştir.  Toplum yaşamı değişirken çalışma yaşamı bu değişim ve dönüşüm sürecinden en derin şekilde etkilenen alan olmaktadır. Özellikle sınırsız çalışma süreleri ile başlayan ve evden, kısa zamanlı, kısmi süreli çalışma gibi yöntemlerle hayatımıza giren esnek ve güvencesiz düzen, önümüzdeki dönemde kamu görevlileri bakımından da bir tehdit oluşturacak şekilde karşımıza çıkacak, teknolojik imkân ve araçlar daha yoğun bir biçimde çalışma hayatında kendisine yer edinecektir. 2018 yılından beri “Sendika 4.0” projemizle de dile getirdiğimiz üzere bazı mesleklerin ortadan kalkması, yeni mesleklerin ortaya çıkması, yüksek oranlı işsizlik, düşük ücretler, evden eğitim, uzaktan çalışma, esnek istihdam, yapay zekalı robotların iş hayatına katılması gibi büyük bir dönüşüm süreci bizleri beklemektedir.

Nitekim, geldiğimiz noktada uzaktan çalışma, internet üzerinden alışveriş yapma, elektronik ortamda görüşme ve toplantı düzenleme gibi gelişmeler hayatımızı kolaylaştırsa da perde arkasında pek çok çalışanın işini kaybetmesine ya da ücretlerinin düşmesine neden olmuştur.

Yaşadığımız pek çok olumsuzluğun yanında bu süreçte özellikle kamu çalışma hayatında yetkili görünen ama ortalarda hiç görünmeyen malum sendika ve konfederasyonların durumun vahametini kavrayamamış olmaları, geleceği görmekten uzak tutum ve yaklaşımları, toplu sözleşme görüşmelerinde ihanete varan vurdumduymazlıkları, kamu çalışanlarının ekonomik olarak her geçen gün biraz daha geriye gitmesiyle sonuçlanmıştır.

Yetkili sendikalar ve konfederasyonun bu gafleti, 2020 yılı içinde memur maaşlarının Dolar karşısında yüzde 13,2; altın karşısında yüzde 28,6; açıklanan enflasyon karşısında ise yüzde 3,04 erimesine neden olmuştur. Geçtiğimiz yıl 4 kişilik ailenin aylık zorunlu harcamaları 965,1 TL artarken memur maaşları ortalama 463,86 TL artmış, aile bütçesi aylık 501,24 TL daha açık vermiştir. 2021 yılının ilk yarısı için ise memur ve emekli maaşlarına öngörülen yüzde 3’lük zammın 1,68’i daha ilk ay enflasyonu ile geri alınmıştır. Vergi dilimlerindeki adaletsizlik, önümüzdeki dönemde yaşanacak enflasyon ve salgın nedeniyle oluşan belirsizlik 2021 yılının kamu çalışanları açısından çok daha zorlu geçeceğini göstermektedir.

Bu sene yapılacak toplu sözleşme görüşmeleri, 2023 yılına kadar memur ve emeklilerin kaderinin belirleneceği önemli bir dönemeçtir.

Genel seçimlerin normal şartlarda 2023 Haziran’ında yapılacağı dikkate alındığında bu toplu sözleşme, kamu görevlileri bakımından seçim öncesindeki son pazarlık imkânı olacaktır. Bu noktada kamu görevlilerimizin ve emeklilerin geleceği, bu yıl ağustos ayında gerçekleştirilecek toplu sözleşme görüşmelerinde yetkili olarak yer alacak sendikalara bağlanmıştır.

Bu nedenle önümüzdeki yetki dönemi kamu görevlilerimiz açısından hayati bir önem kazanmıştır. Hepimizin bildiği gibi 15 Nisan sendikalarını değiştirmek isteyen, 15 Mayıs ise bizlerle birlikte mücadeleye karar veren yeni üyelerimizle kucaklaşacağımız günler olacaktır.  Teşkilat mensuplarımızın var gücüyle çalışarak bu gerçekleri kamu çalışanlarımıza anlatacağından ve Konfederasyonumuz ve sendikalarımızın yeniden yetkiyi alarak memurlarımızı en güzel şekilde temsil edeceğinden şüphem yoktur. Kamu çalışanlarının ekonomik uçuruma sürüklenmelerini önlemenin yegâne yolu budur.

Bugüne kadar verdiğimiz mücadele ile kamu görevlilerinin sahip olduğu hakların büyük çoğunluğunda emeği ve imzası olan ve her türlü olumsuz şarta rağmen üye sayısını istikrarlı bir biçimde artıran Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımız, siz değerli teşkilat mensuplarımızın gayretleriyle, bu süreçten de büyüyerek çıkacaktır.

İlkemiz önce ülkemiz düsturu ile yürüttüğümüz; çalışan, üreten, yol gösteren sendikacılık anlayışıyla beslediğimiz mücadelemiz, bugün dünyanın içinden geçmekte olduğu bu değişim döneminde kamu görevlilerinin en fazla ihtiyaç duyduğu olguları bünyesinde barındırmaktadır. Bundan sonra gerçek anlamda milli sendikalara ve yol gösterici anlayışa her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Ürettiği fikirler, geliştirdiği öneriler, getirdiği tedbirler ve geleceği öngören yaklaşımlarıyla Türkiye Kamu-Sen ve sendikalarımız geleceğin sendikacılığını inşa etmektedir.

Salgın sürecinde çok çalıştık, çok yorulduk ama asıl mücadele bundan sonra başlıyor. Gerçekleştirilecek toplu sözleşme görüşmelerine yetkili konfederasyon olarak katılmak, sendikalarımızın yetkiyi alarak kamu çalışma hayatında yaşanan travmayı bertaraf etmek için önümüzde tarihi bir dönemeç bulunmaktadır.

Bu tarihi günlerde her bir teşkilat mensubumuzun omuzlarına da tarihi sorumluluk yüklenmiştir. Kamu görevlilerimizin ihmalden kurtulmaları için son bir şans imkânı sunan bu günleri iyi değerlendirerek geleceğe Türkiye Kamu-Sen mührünü vurmak, siz kıymetli ve vefakâr teşkilat mensuplarımızın ellerindedir.

2023 yılına değin çok büyük ekonomik çalkantıların yaşanacağı bu dönemde, Türkiye Kamu-Sen ve sendikalarımızın toplu sözleşme masasında söz ve imza sahibi olması adına her zamankinden fazla gayret göstereceğinize inanıyor, bu kutlu yolda tüm teşkilatımıza muvaffakiyetler diliyorum. ”

 

VERGİ HAFTASINDA MALİYE ÇALIŞANLARI UNUTULMASIN

0

TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI OSMAN EKSERT’İN VERGİ HAFTASI DOLAYISIYLA YAPMIŞ OLDUĞU YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

1990 yılından bu yana kutlanmakta olan Vergi Haftası münasebetiyle, verginin alınmasında yani mutfağında çalışanların da hizmetleriyle birlikte problemlerinin de görüşülmesi gerekmektedir.

 

MEMURLAR DA VERGİ İNDİRİMİ İSTİYOR

Bilindiği üzere vergi oranlarında artan oranlı tarife uygulanmakta, elde edilen gelir dilimlere ayrılmakta ve her dilime ayrı vergi oranı uygulanmaktadır.  Yani gelir arttıkça vergi dilimi yükselmektedir.

%15’lik vergi dilimine giren toplam kazanç tutarının üst limiti 24.000 TL’dir. Her ne kadar bu artış, geçtiğimiz yıllara oranla daha makul olsa vergide adaleti sağlayacak bir rakam olmaktan oldukça uzak bir seviyede bulunuyor.

Vergi adaletsizliğinin giderilmesi için bütün kamu görevlilerinin gelir vergisi oranı %15 olarak sabitlenmelidir.

 

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI İLE GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ÇALIŞANLARI SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNÜ BEKLİYOR

Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nda personel yetersizliği dolayısı ile her bir çalışan iki kişilik iş yapmak zorundadır. Kurumda boş kadrolara atama yapılmadığı için çalışanların çalışma koşulları oldukça ağır hale gelmiştir. Mesai kavramı unutulmuş, yoğun çalışma temposundan dolayı sosyal yaşantısı olmayan çalışanların, kişisel ve ailevi sorunları gittikçe artmıştır.

Hangi işin, hangi işe eşit olduğu belirlenmeden (iş tanımı yapılmadan ) çıkarılan 666 sayılı KHK ile aynı işi yapanlar arasında önemli ölçüde ücret farklılıkları ortaya çıkmıştır. Maliye ve GİB çalışanlarının özel hizmet tazminatları artırılarak diğer kamu kurumlarıyla eşitlenmeli ve adaletsizlik giderilmelidir. Kurumda aynı işi yapanlar arasında ücret adaletsizliği ve fırsat eşitsizliği devam etmektedir. Bu adaletsizliğin giderilmesi için hem Gelir’de hem de Gider’de çalışan Maliyeciler, pandemi sebebiyle ertelenen kurum içi uzmanlık sınavlarının biran önce yapılmasını beklemektedir.

Ayrıca dünya ve ülkemizi geçtiğimiz yıldan bu yana etkisi altına alan Covid-19 virüsü sebebi ile maalesef binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş olup, kamuda alınan bir çok tedbire rağmen Gelir İdaresi Teşkilatı çalışanları arasında hastalık görülme ve maalesef ölüm ile sonuçlanma oranı oldukça yüksektir. Bu konuda da kamu çalışanlarının en temel hakkı olan yaşama hakkı korunmalı, gerek görülmesi halinde alınan tedbirler daha da artırılmalıdır.

 

ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI GEREKEN DİĞER SORUNLAR İSE ŞÖYLEDİR:

-657 sayılı kanunda mali hizmetler sınıfının oluşturulması,

– Ek gösterge oranlarının yükseltilmesi, Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki personele de ek gösterge verilmesi sağlanması,

-666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırılan fazla çalışma uygulamasının yeniden başlatılması, resmi ve dini bayramlarda ve idari izinlerde çalışan personele fazla çalışma ücreti ödenmesi,

-Kamudaki uzmanların özlük haklarının eşitlenmesi konusunda yapılan düzenlemeye Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında çalışan tüm uzmanlar dahil edilerek merkez taşra ayrımına son verilmesi,

-Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı merkez teşkilatlarında görev alan asıl ve geçici personele verilen belediye ulaşım kartının taşra teşkilatına (Defterdarlık ve Vergi Dairesi Personeline) de verilmesi,

-Personelin tümünün gelişimine katkı sağlayıp, hizmetin daha etkin ve verimli şekilde yürütülmesi ve hizmet kalitesinin artırılması bakımından Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı yapılması, Müdür ve Müdür Yardımcılığı Görevde Yükselme Sınavlarının rutin hale getirilmesi,

-Görevlendirmelerde Vergi Daireleri Kuruluş ve Görev Yönetmeliği hükümlerine titizlikle uyulması konusunda taşra teşkilatının uyarılmasını çalışanlar adına vergi haftasında talep ediyoruz.

 

Vergi politikaları oluşturulurken, vergi çalışanlarının öneri ve teklifleri alınmamaktadır. Maliye’de örgütlü Sendika ve Sivil Toplum Kuruluşları yok sayılmaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı çalışanları yapılandırma uygulamalarının başlatıldığı süreçte, mesai mefhumu tanınmadan çalıştırılmaktadır. Kurum çalışanlarının ağır iş temposuna, yapılandırma çalışmalarıyla gelen yeni bir iş yükü binmekte, personel mükelleflerle karşı karşıya gelmektedir.

Gece-gündüz, hafta sonu demeden bayram tatillerinde dahi çalışarak görevini yapan fedakar vergi memurlarının sorunları çözülmeden kutlamaların kabul edilmesi mümkün değildir.

Türk Büro-Sen olarak, ekonomimizin ayakta kalması için canla başla çalışan Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi çalışanlarının ekonomik, sosyal ve özlük haklarının insan onuruna yakışır şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini, Gelir Vergisi dilimlerinin yeniden düzenlenmesini, ya da maaş artışlarının vergi dilimleri dikkate alınarak yapılmasını, memurlara yapılan artışların vergi ile geri alınmasının önüne geçilmesi gerektiğini kamuoyuna saygı ile duyururuz.

DİJİTAL GAZETEMİZİN ŞUBAT SAYISI YAYINLANDI 22 Şubat 2021, Pazartesi | 09:19

0

 

22 Şubat 2021, Pazartesi | 09:19

 

Türkiye Kamu-Sen gazetesinin dijital sayısı yayınlandı.

Gazetemizin 130. sayısı dijital olarak yayınlandı.

 

MALİYE BAKANLIĞI BAHUM PERSONELİNİN VEKALET ÜCRETLERİ İÇİN DANIŞTAY’DA DAVA AÇTIK

0

19 Şubat 2014, Çarşamba | 16:16

02.11.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 659 sayılı KHK ile kamu idarelerinin hukuk hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin yasal düzenlemeler, uygulama birliğinin sağlanması amacıyla, bir araya getirilmiş ve tüm kamu kurumları için yönünden bir standart getirilmişti.
 
Bilindiği üzere, 659 sayılı KHK’nın 14. maddesinde idareler lehine hükmedilen vekalet ücretlerinin %5’inin hukuk birimlerinde görev yapan (hukuk müşaviri, avukat harici) diğer personele ödeneceği öngörülmüş, ancak bu düzenleme aynı günlü Resmi Gazetede yayımlanan 666 sayılı KHK ile yürürlükten kaldırılmıştı.
 
Söz konusu düzenleme ile hukuk birimlerinde yürütülen kamu hizmetini avukatlarla birlikte ifa eden diğer personelin vekalet ücreti payı, hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde ortadan kaldırılmış ve çalışma barışının bozulmasına neden olunmuştur.
 
Öte yandan, 10.10.2013 tarih ve 28791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Anayasa Mahkemesinin 27.12.2012 tarih, E:2011/139 ve K:2012/205 sayılı kararıyla, 666 sayılı KHK’nın ek 12. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile (2) numaralı fıkrasının (j) bendi dışında kalan bölümünün, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığından Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
 
Görüleceği üzere, 666 sayılı KHK’da yer verilen, hukuk birimlerinde görev yapan avukat harici diğer personele vekâlet ücretlerinden %5 oranında pay verilmesine dair düzenlemeyi ortadan kaldıran hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
            
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile hukuk birimlerindeki diğer personele vekâlet ücretlerinin ödenmemesinin hukuksal dayanağı kalmamıştır. Maliye Bakanlığı’nın ve diğer kamu kurumlarının hukuk birimlerinde görev yapan avukat harici diğer personele vekâlet ücretlerini ödemesi gerekmektedir.
 
Türk Büro-Sen olarak, konuyla ilgili Maliye Bakanlığı’na müracaatta bulunarak, anayasanın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri gereğince hukuk birimlerindeki diğer personelin vekâlet ücretlerinin ödenmesini talep etmiştik.
            
Maliye Bakanlığınca talebimiz reddedildiğinden, Danıştay nezdinde dava açtık.
 
Kamuda hukuk hizmetlerinin yürütülmesinde avukatlarla birlikte diğer personele de çok iş düşmektedir. Buna karşın hukuksal dayanağı kalmamış bir uygulamanın yürütülmesine devam edilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırılık oluşturduğu gibi, anayasa yargısının özü ve ruhuyla bağdaşmaz niteliktedir.
 

ÖZELLEŞTİRME NEDENİYLE KAMUYA GEÇEN PERSONELİN YILLIK İZİN SÜRELERİNDE YAŞANAN ADALETSİZLİĞİN GİDERİLMESİ TALEBİMİZİ CUMHURBAŞKANLIĞINA İLETTİK

0

18 Şubat 2021, Perşembe | 15:36

Sendikamızca, özelleştirmeler nedeniyle kamuya geçiş imkanı sağlanan personelin, özelleştirilmeden önce çalıştıkları sürelerin yıllık izin hesabına dahil edilip edilmeyeceği hususunda, halen uygulama birliği sağlanamadığı, personelin bir kısmına yalnızca kamuda geçirdiği süreler üzerinden yıllık izin kullandırılarak, eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı işlemler tesis edildiği ve çalışma barışını zedelendiğinde bu nedenle, özelleştirilen kurumlardan kamuya geçen personelin yıllık izinlerinin “özelleştirilmeden önce çalışılan süreler de dahil edilmek suretiyle” hesaplanması yönünde uygulama birliğinin sağlanmasını talebimizi Cumhurbaşkanlığına ilettik.

İlgili yazıyı görmek için tıklayınız.

 

GENEL BAŞKAN YARDIMCILARIMIZ KIRIKKALE, YOZGAT, SİVAS, TOKAT, AMASYA VE ÇORUM’DA ZİYARETLERDE BULUNDU 18 Şubat 2021, Perşembe | 08:29

0

 

18 Şubat 2021, Perşembe | 08:29

 

Genel Başkan Yardımcılarımız Bayram Ali Oymak, Kadir Polat ve Vedat Ulu 15-17 Şubat 2021 tarihleri arasında Kırıkkale, Yozgat, Sivas, Tokat, Amasya ve Çorum’da Şube Başkanlarımız ve Şube Yöneticilerimizi ziyaret ederek, 2021 yılı yol haritamız ile ilgili bilgi verdiler.

Genel Başkan Yardımcılarımız Sivas Defterdarı Mustafa Yumuşak, Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı ile Amasya Eski Şube Başkanımız Amasya Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Muammer Tufanoğlu’nu da ziyaret ettiler.