Gençlik Ve Spor Bakanlığı Görevde Yükselme Sınavı Sonuçlarına İtiraz Etmek İsteyen Üyelerimiz İçin Dilekçe Örneği Ektedir.
Gençlik Ve Spor Bakanlığı Görevde Yükselme Sınavı Sonuçlarına İtiraz Etmek İsteyen Üyelerimiz İçin Dilekçe Örneği Ektedir.
Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı Genel Başkanımız Önder Kahveci’nin başkanlığında gerçekleştirildi.
Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın Genel Başkanları, Genel Merkez yöneticilerimiz ve il temsilcilerimizin katılımıyla dijital ortamda yapılan Yüksek İstişare Kurulu toplantısında, 2020 yılında öne çıkan başlıklar, çalışma hayatı ve teşkilat çalışmalarımıza dair konu başlıkları ele alındı.
KAZANCIOĞLU: BÜTÜN KAMU ÇALIŞANLARIMIZI ÖZVERİLERİNDEN DOLAYI KUTLUYORUM
Toplantının açılışında konuşan teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcımız ve Türk Haber-Sen Genel Başkanı Yücel Kazancıoğlu, “Her türlü olumsuzluklara ve içinde bulunduğumuz salgın sürecine rağmen, yılmadan, gece gündüz hizmet eden ve 426.100 üyeyi Türkiye Kamu-sen çatısı altında buluşturan bütün teşkilat yöneticilerimizi bir kez daha kutluyorum.
Salgınla mücadele döneminde hakkın rahmetine kavuşan eski yöneticilerimize, üyelerimize, sağlık çalışanlarımıza ve hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza bir kez daha yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Yine bu salgınla mücadele sürecinde her türlü riske rağmen özveri ile görevlerini yerine getiren sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere, PTT çalışanlarımıza, öğretmenlerimize, din görevlilerimize, büro hizmet kolu çalışanlarımıza, belediye personeli arkadaşlarımıza, tarım ve orman çalışanlarımıza, ulaşım çalışanlarımıza, tapu çalışanlarımıza, enerji hizmet kolu çalışanlarımıza kısaca tüm kamu çalışanlarımıza teşkilatımız ve milletimiz adına şükranlarımızı sunuyorum. Zor bir yılı geride bırakırken yaklaşan yeni yılın milletimize, devletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum.” dedi.
KAHVECİ: ZOR BİR YILI GERİDE BIRAKIYORUZ
Toplantının açılışında konuşan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Yüksek İstişare Kurulu toplantısının kamu çalışanlarına, camiamıza ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını dileyerek sözlerine başladı. Kahveci, “Mevcut yaşanan salgın nedeniyle toplantılarımız bu şekilde oluyor. Arzumuz bu salgın bitsin ve teşkilatımızın heyecanını hep birlikte hissedelim istiyoruz. Tabiri caizse 2020 felaketler yılı gibi oldu. Ocak ayında salgın başladı, ülkemizde ilk vaka 11 Mart’ta görüldü. 2 milyon vaka şu ana kadar ülkemizde görülmüş durumda. Başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm hayatını kaybeden kamu çalışanları bizim için şehittir. Hasta sayımızın yüzde 10’u sağlık çalışanları. Vefa gruplarında görev yapan tüm kamu çalışanlarımız görev başında hizmet sunuyor, ben hepsini kutluyorum. Salgın döneminde kamu çalışanlarının neler yaptığını herkes daha net görebildi.
Depremler, çığ felaketi, uçak kazası, orman yangınları, sel felaketleri, havai fişek fabrikasında yaşanan patlamalarda onlarca vatandaşımız hayatlarını kaybetti, hepsine yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Tabii bu noktada İngiltere’de Covid’in daha da hızlı bulaş yapma riski ortaya çıktı. Mutasyona uğrayan virüs daha da endişe verici hale geldi. Bizim ülkemizde bazı ülkelere uçuşları yasakladı. Bu noktada Bilim Kurulunun aldığı kararlara mutlaka uymamız gerekiyor. Tedbirlere riayet edeceğiz ve bu davranışla hem kendi sağlığımızı hem de toplum sağlığını koruyacak ve sağlık çalışanlarına katkı sağlayacağız. Türkiye Kamu-Sen camiası olarak milletimizi etkin bir STK olarak bu konuda bilinçlendirmeliyiz.
Aşı çalışmaları yakın zamanda başlıyor. Ülkemizde aşı karşıtlığı son yıllarda biraz artış eğiliminde, ben bir sağlık çalışanı olarak aşının insanları korumanın en önemli yol olduğunu düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi kararı bu tartışmaları elbette tetikledi. Aşılama başladığı zaman, bizlerde aşı olacağız hem kendimiz hem de toplum sağlığı için. Tabii maske, mesafe ve temizlik konusunda da hassasiyetimizi her alanda devam ettirmeliyiz.
Sağlık nedenleri dolayısıyla toplantımıza iştirak edemeyen arkadaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Denizli Türk Sağlık-Sen Şube başkanımız Raif Kurşunoğlu yoğun bakımda durumda. Buradan özellikle geçmiş olsun diyorum ve en kısa zamanda bu zorlu süreci atlatacağına inanıyorum.
TÜRKİYE KAMU-SEN MASADA YAPTIKLARI HER YANLIŞI ADIM ADIM TAKİP ETMEKTEDİR
Ekonomik gelişmeleri değerlendiren Genel Başkan Önder Kahveci, “Yaşanan ekonomik gelişmeler hepimizce malum. Bu gelişmelerden en çok dar ve sabit gelirliler etkileniyor. Maalesef 2019 yılında yapılan toplu sözleşme hakem heyetine gitti ama yetkili konfederasyonun “İmza atmadık” söylemleri onları kurtarmaz. Çalışanların büyük bölümü size yetki vermiş ama siz çalışanın lehine kullanamadınız. Biz toplu sözleşme öncesi onlara, “ Gelin beraber hareket edelim, ortak hareket edelim, sınırsız destek verelim” dedim ama onların derdi memurun derdi değildi. Onlar “Masada Türkiye Kamu-Sen olmasın” derdindeydiler. Ama buradan bir kez daha ifade ediyorum, Türkiye Kamu-Sen yaptığınız her yanlışın takibindedir.
Hakem heyeti neticesinde verilen zam oranları ortadadır. Enflasyon kadar zam sıfır zam demektir. Kasım ayı enflasyonu yüzde 14,3 alınan zam ise yüzde 9,98 Bunlar TÜİK rakamları. Memurun şu an itibariyle yüzde 4’den fazla kaybı var. Döviz cinsinden bakılınca da hedefler ne yazık ki tutmuyor. Yumurta yüzde 57, mercimek yüzde 70, ay çiçek yağı yüzde 100 civarında artmış.
Ortalama memur maaşı ile geçen yıl 14,9 gram altın alınabilirken şu an 9,6 grama kadar düştü. Dolara bazında da ortalama memur maaşı ile bit yıl önce 703 dolar alırken bugün 563,3 dolara kadar düşmüş durumdadır.
4688 SAYILI KANUNDA CİDDİ DEĞİŞİKLİKLER YAPILMALI
Geride bıraktığımız hafta KPDK toplantısı olacaktı ancak bir cenaze dolayısıyla yapılamadı. Artık KPDK’da gündemli toplantılar yapacağız. Bu toplantının gündeminde 4688 sayılı kanun, görevde yükselme, kılık kıyafet Yönetmeliği olacak. Biz aslında itiraz ettik ve sözleşmeliler neden yok? Dedik ancak bu şekilde bir gündem belirlendi. Sözleşmelileri ben yine gündeme taşıyacağım. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
4688 sayılı kanunda değişiklikler istiyoruz. Sosyal diyalog mekanizmaları güçlendirilsin.Mesela KPDK karar alıcı ve anlamlı hala gelmedi. Dostlar alışverişte görsün diye toplantı olmaz. Parlamentoda kanunlar mevzuat değişiklikleri yapılıyor, bu anlamda sivil toplum kuruluşları bu çalışmalara dahil edilmelidir. STK dinamiği göz ardı edilemez. Ortak akıl İçin düzenlemelerde bizlerde katkı sağlamalıyız. Her Bakanlık sosyal diyalog kurulu kursun. Demokrasi böylece anlamlı hale gelir.
Kurum İdari Kurulu toplantıları işlerlik kazandırılmalı.
Toplu sözleşme grev hakkı ile bütünleşmeli, siyaset hakkı kamu çalışanlarına verilmeli.
2010 yılındaki referandumda Ekonomik ve Sosyal Konsey anayasal bir kurum haline gelmiştir ama 2009 yılından beri toplanmamıştır. Derhal Ekonomik ve Sosyal Konsey’in yapısı belirlenerek toplantılara başlanmalıdır.
Kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkı yalnızca mali ve sosyal haklardan ibarettir. Bu durum değişmeli, toplu sözleşmenin konusu, kamu görevlilerinin bütün sorunlarını kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Genel toplu sözleşme ile hizmet kollarına ilişkin toplu sözleşmeler birbirinden ayrılmalı, farklı zamanlarda gerçekleştirilmelidir.
Yerel idarelerde görev yapan memurların belediyelerle yaptıkları sosyal denge sözleşmelerinin bağlayıcılığı sağlanmalıdır.
Toplu sözleşmede imza yetkisi ve hakem kuruluna itiraz hakkı yeniden düzenlenmeli, bu konulardaki karar yetkisi tek kişinin inisiyatifinden alınarak kapsayıcı ve çoğulcu bir yapıya geçilmelidir.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun yapısı değiştirilmeli, Kurul başkanının tercihle atanması yerine daha önceki düzenlemede olduğu gibi Kanunla belirlenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca akademisyenlerin belirlenmesi hususunda da değişikliğe gidilmeli, akademisyenler Üniversitelerarası Kurul tarafından belirlenmelidir.
Üyelik İşlemleri e-devlet üzerinden yapılabilmelidir.
SÖZLEŞMELİ PERSONELİ KPDK’DA YİNE GÜNDEME TAŞIYACAĞIM
Sözleşmeli personelin talep ve beklentileri de Yüksek İstişare Kurulu Toplantımızda Genel Başkanımızın gündemindeydi. Genel Başkan Kahveci, “Kamuda kurumların özel kanunları uyarınca çalıştırılan idari hizmet sözleşmeli personel, 4924 sayılı Kanuna göre çalıştırılan çakılı sözleşmeliler, 209 sayılı Kanuna göre çalıştırılan kamu dışı aile sağlığı personeli, 5393 sayılı Kanuna göre çalıştırılan sözleşmeli personel, 657 saylı Kanunun 4/B maddesi uyarınca çalıştırılan sözleşmeli personel, 4/C’den 4/B’ye geçen sözleşmeli personel ve 3+1 yıl zorunlu çalışmaya tabi sözleşmeli personel gibi mevzuatı, hakları ve yükümlülükleri farklı yüzbinlerce çalışan bulunmaktadır. Sağlık çalışanlarının, sözleşmeli öğretmenlerin ve din görevlilerinin zorunlu çalışma süreleri 4+2 yıldan 3+1’e indirilmiştir. 3+1 uygulaması her ne kadar ilgili çalışanlarımız açısından olumlu olsa da kamuda yeni bir adaletsizliğin de doğmasına neden olmuştur. Bir tarafta 4 yıl görev yaptıktan sonra bütün hakları ile kadroya geçecek personel bulunmaktayken aynı kurumda, aynı sınava tabi olan ve aynı görevi yapan ama çalışma hayatı boyunca kadroya geçemeyecek personel bulunmaktadır. Böyle bir uygulama adalet, hakkaniyet ve Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Türkiye Kamu-Sen olarak temel talebimiz ve mücadelemiz bütün güvencesiz sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesidir. Amacımız, harflere ve rakamlara boğulmuş parçalı kamu istihdam yapısına son verilerek tüm çalışanların aile birliğinin sağlandığı, yeknesak, adil ve güvenceli bir istihdam politikasının belirlenmesidir.
4/C’den 4/B’ye geçen personelin haklarının da 4/B’li personelden farklı oluşu, özellikle bir tarafta emeklilik yaşı yükseltilir, milyonlarca çalışan yaş sınırı nedeniyle emeklilik hakkından faydalanırken diğer tarafta 4/C’den 4/B’ye geçen personelin resen emekliliğe sevk edilmeleri birbiriyle tezat oluşturan uygulamalardır.
Sözleşmeli personel istihdamı uygulamasındaki adaletsiz yaklaşımın Anayasamızın temel ilkelerine aykırı olduğu yolundaki gerekçelerle sözleşmeli personelin açtığı davalar mahkemelerde olumlu sonuçlanmakta, sözleşmeli personel mahkeme kararı ile kadroya atanma hakkı elde etmektedir. İdarenin de bu gerçekleri göz ardı etmeden yargı kararlarına işlerlik kazandırması ve sözleşmeli çalışanlarımızı dava açmak zorunda kalmaksızın bir an evvel kadrolu ve güvenceli statüye kavuşturması gerekmektedir.
COVID-19 NEDENİYLE GÖREV BAŞINDA HAYATINI KAYBEDENLER ŞEHİT SAYILMALI
Bütün dünya küresel COVID-19 salgını ile mücadele etmektedir. Bugüne kadar milyonlarca insan virüse maruz kalmış, yüz binlercesi de hayatını kaybetmiştir. Virüse maruz kaldıktan sonra sağlığına kavuşanların bir süre sonra yeniden virüs kaptığı görülmektedir. Dolayısıyla insan vücudu şu ana kadar virüse kalıcı bir bağışıklık geliştirememiştir. Bununla birlikte virüsün insan vücudunda bıraktığı olumsuz etkiler de henüz tam olarak belirlenmiş değildir.
Olağanüstü durumlarda ülke güvenliği ve salgınla mücadele hiç kuskusuz ki hayati bir önem kazanmaktadır. Yaşamakta olduğumuz salgında da her türlü olumsuz şarta rağmen vatandaşlarımızın kamu hizmetlerinden eksiksiz ve kesintisiz bir biçimde yararlanması, ülkemizin salgınla mücadelesinin en önemli unsuru haline gelmiştir.
Şüphe yoktur ki, salgınla mücadeleden en fazla etkilenen kesim sağlık çalışanları başta olmak üzere kamu hizmetlerini sağlayan kamu çalışanları olmuştur. Şu ana kadar 120 binin üzerinde sağlık çalışanı mücadele esnasında virüse yakalanmış, 220 dolayında çalışanımız ise hayatını kaybetmiştir. Diğer meslek gruplarından mesleklerini icra ederken virüse maruz kalan, çalışma gücünü ya da hayatını kaybeden kamu çalışanlarının sayısı ise bilinmemektedir.
Görevi başında COVID-19 virüsüne maruz kalarak olumsuzluk yaşayan kamu çalışanları açısından bu durumun bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması yerinde olacaktır.
Bununla birlikte başta sağlık çalışanları olmak üzere görevi başındayken COVID-19’a maruz kalarak hayatını kaybeden kamu çalışanlarının şehit kabul edilmesi hem kendilerine olan minnet duygularımızın bir ifadesi hem de yakınları için bir övünç vesilesi olacaktır.
MEMUR PAKETİ ÖNERİMİZ SORUNLARI RAHATLATACAKTIR
Sözleşmelilere Kadro konusunda nihai talebimiz, bütün güvencesiz sözleşmeli personelin istisnasız olarak güvenceli ve kadrolu istihdama geçirilmesi ve bu garabete kalıcı olarak bir son verilmesidir. Hakkaniyet, adalet ve Anayasamızın 10. maddesinde ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesinin gereği budur.
Vergi Dilimleri, dar ve sabit gelirlilerin üzerindeki vergi yükü, ülkedeki zenginlere oranlara çok daha yüksektir. Vergi politikalarındaki adaletsizlik nedeniyle, zaten düşük ücret alan ve büyük ölçüde ülkenin en fakir kesimini oluşturan kamu görevlileri, KİT çalışanları ve işçiler kısa sürede bir üst vergi dilimine tabi olmakta, maaşları düşmekte ve aldıkları maaş zammının büyük bölümü, artan gelir vergisi ödemesine gitmektedir. Zaten artan enflasyon karşısında maaşları sürekli eriyen kamu görevlileri, bir darbe de gelir vergisi nedeniyle yemektedir. Bu nedenle çalışanlarımız üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi zorunlu hale gelmiştir.
3600 Ek Gösterge, 2018 yılı seçimleri öncesinde dile getirilen ek gösterge değişikliği bütün kamu görevlilerini kapsayacak şekilde ele alınmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan personel başta olmak üzere ek göstergeden faydalanamayan personele ek gösterge verilmeli ve ek göstergeler hiyerarşik düzene göre yeniden belirlenmelidir. Aynı eğitim düzeyinde olup aynı işi yapan kamu görevlileri arasındaki ek gösterge adaletsizliği çözülmeli, belirlenmiş olan ek gösterge rakamları artırılmalıdır. Türkiye Kamu-Sen’in konu hakkındaki hassasiyetlerini yansıtan kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda beklemektedir. Bu teklifin dikkate alınarak yasalaşmasının sağlanması sorunu çözecektir.
Yardımcı Hizmetlilerin Genel İdare Hizmetler Sınıfına Geçirilmesi konusunda, Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil personelin büyük çoğunluğu idari hizmetlerde, masa başı işlerde görevlendirilmektedir. Fiiliyatta zaten mevcut olan bu durumun yasal bir zemine taşınması, çalışma hayatında karşı karşıya kalınan bu hukuki ayrımcılığın giderilmesi amacıyla Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil olan personelin bir defaya mahsus olarak Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi sağlanmalıdır.
Bütün Ek Ödemelerin Emekliliğe Sayılması noktasında, devlet memurlarının emeklilik hakları ve emekli maaşlarının belirlendiği mevzuatta gerekli değişiklik yapılarak memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, ek ders, döner sermaye ve diğer ödemeler de emekli keseneğine dâhil edilmelidir. Yapılacak değişiklikle memurların emekli ikramiyesi için öngörülen ödeme kalemlerine ek ödeme, ek ders, döner sermaye gibi bütün ödeme unsurları da eklenmelidir. Kamu görevlilerinin emekli olduklarında kesilen eş ve çocuk yardımı ödemesini emeklilikte de almasını sağlayacak düzenleme derhal hayata geçirilmelidir.
Memurlara da Bayram İkramiyesi Verilmesi bir zaruriyettir. Kamuda memurlar dışında bütün çalışanlar ve emekliler ikramiye almaktadır. Bütün çalışanlara ve emeklilere ikramiye verilirken yalnızca memurlara verilmemesi büyük bir adaletsizlik doğurmaktadır. Bu nedenle 657 sayılı Kanuna bir madde eklenerek emeklilere olduğu gibi memurlara da dini bayramlar öncesinde bayram ikramiyesi verilmesi sağlanmalıdır.
Mülakatın Kaldırılması olmazsa olmazımızdır. Yargı kararlarında da defalarca dile getirildiği üzere mülakat, istismara açık, objektiflikten uzak, kişisel değerlendirmelere dayalı bir yöntemdir. Küçük işletmelerde, yalnızca daha fazla kâr elde etme amacı taşıyan ve devletlerle kıyaslandığında son derece sınırlı personel istihdamının sağlandığı firmalarda, çalışanları işletmenin bir parçası haline getirerek işgücünden maksimum verim almak için ortaya konulan insan kaynakları yönetiminin bir unsuru olarak yaygınlaşan mülakat, ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durum dikkate alındığında büyük sorunlar yaratacak bir uygulamadır.
Bu bakımdan kamuya alınacak personel seçiminde KPSS temel kriter olarak kullanılmalıdır. Kamuda mülakata dayalı atama ve görevde yükselme uygulamasından bir an önce vazgeçilmeli, atamalarda objektif ölçüm kıstaslarına dayanan KPSS ile, görevde yükselmelerde yazılı sınav ve tecrübe dikkate alınmalıdır.
Liyakat Esaslı Görevde Yükselme konusunda kamuoyunda kamuya yapılan atamalara ilişkin olarak oluşan tereddütler giderilmeli, kamu görevlilerinin ilk işe alınmalarında merkezi sınav sistemi geliştirilerek sürdürülmeli; en üst düzeyde sınav güvenliği sağlanarak her türlü istismarın önlenmesi ve adil bir sınav sistemi oluşturulması için gerekli tedbirler alınmalı ve kamuya personel atama süreci şeffaf bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Kamuda yönetici pozisyonlarına dışarıdan sözleşmeli personel atanması, boş idareci kadro ve pozisyonlarının kurum içinde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları yerine kurum dışından yapılan atamalar yoluyla doldurulması gibi uygulamalar, kamuda kariyer ve liyakat ilkesinin yara aldığını ortaya koymakta, kurum içinde kendisini geliştiren, eğitim düzeyini yükselten ve kurum kimliğine sahip kamu görevlilerinin mesleklerinde yükselmelerine yeterince imkân sağlanmadığı görülmektedir.
Kariyer ve liyakat esaslı bir personel sisteminin oluşturulması, yetkin personelin görevlerinde yükselmeleri ve mesleki ve teknik eğitim sonucu elde edilen unvanlara ilişkin atamaların geciktirilmeden yapılarak kamuda adaletin sağlanması, uzmanlaşmanın özendirilmesi ve güçlü bir kadro sistemi oluşturulması için düzenli bir sınav sisteminin kurulması gerekmektedir. Atama yapılacak kadro ve pozisyonlara öznellikten uzak, objektif bir seçme yapılabilmesi amacıyla yazılı sınav yöntemi belirlenmelidir.
KARABAĞ YENİDEN GERÇEK SAHİPLERİNİN OLMUŞTUR
Bölgemizde yaşanan gelişmelerinde değerlendirildiği toplantı da özellikle Karabağ konusunda kararlılığımız bir kez daha vurgulandı. Genel Başkan Önder Kahveci, “Karabağ meselesi ciddi bir zaferdir. Teşkilatımız adına 2 Kasım’da Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi ile birlikte Azerbaycan’a gittik, desteklerimizi ilettik, muhataplarımızla görüştük. Azerbaycanlı kardeşlerimiz bizim desteğimizden son derece memnunlar, çok heyecanlılar. Artık Nahçivan koridoru ile Türk dünyasına rahatlıkla ulaşacağız. Türkiye Kamu-Sen devleti ve milleti zordaysa her zaman bunlardan yana tavır sergilemiştir, bundan sonrada sergilemeye devam edecektir.
Doğu Akdeniz’de yaşananları yakından takip ediyoruz, devletimizin yanındayız. Mavi Vatan bizler için son derece önemlidir. Biz sadece emek örgütü değil, önemli bir STK’yız. Geldiğimiz gelenek devleti ebed müddet bilen bir gelenektir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesi sendikal düsturumuzdur. İç ve dışta yaşanan olaylara kayıtsız kalamayız.
İstanbul’da bir misafirhane yeri aldık. Camiamıza hayırlı olsun. Tahminen 2021 yılının sonunda hizmete açacağız. Açılışa şimdiden sizleri davet ediyoruz.
İl temsilcilerimizin de söz alarak katkıda bulundukları yüksek istişare kurulu toplantısının sonunda bağlı sendikalarımızın Genel Başkanları da birer değerlendirme konuşması yaptı.
Yüksek İstişare Kurulu Toplantımız son olarak Genel Başkan Önder Kahveci’nin toplantıya ilişkin genel bir değerlendirmesi ile sona erdi.
Türkiye Kamu-Sen ve Nişantaşı üniversitesi arasında üyelerimiz ve birinci derece üye yakınlarımıza özel, yüksek lisans ve doktora programlarında uygulanmak üzere anlaşma yapıldı.
TÜRKİYE KAMU-SEN ÜYELERİNE YÜZDE 50+35 İNDİRİM YAPILACAK
Anlaşma çerçevesinde, Nişantaşı üniversitesi rektörlüğünce belirlenecek olan yüksek lisans ve doktora programlarında üniversitenin o dönem için belirlediği %50 indirimli ücret üzerinden Türkiye Kamu-Sen üyeleri ve birinci derece yakınlarına ayrıca %35 oranında indirim sağlanacak.
KAHVECİ: ÜYELERİMİZE ÖZEL, EKSTRA YÜZDE 35 ORANINDA BİR İNDİRİM ANLAŞMASI SAĞLADIK
Anlaşmaya ilişkin bir değerlendirme yapan Genel Başkan Önder Kahveci, “Türkiye Kamu-Sen üyelerimizin sadece sosyal ve özlük hakları değil onların eğitim anlamında da her zaman destekçisi olmaktadır. Nişantaşı Üniversitesi ile yapılan anlaşmanın Yüksek Lisans ve Doktora eğitimi yapma arzusu içinde olan tüm üyelerimizin ihtiyacına cevap vereceğine inanıyorum. Yaptığımız protokol çerçevesinde %50 oranında sağlanan indirime ek olarak %35 daha ek bir indirim sağlamış bulunuyoruz. Anlaşmamızın, Türkiye Kamu-Sen camiasına ve üyelerimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi.
REKTÖR ŞENAY YALÇIN: TÜRKİYE KAMU-SEN ÜYELERİNİ ÜNİVERSİTEMİZE BEKLİYORUZ
Nişantaşı üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın ise, Türkiye Kamu-Sen gibi önemli bir camia ile böyle bir anlaşma yaptığımız için son derece mutluyuz. Kamu çalışanlarımıza eğitim anlamın da katkı sağlamaktan büyük mutluluk duyacağız. Türkiye Kamu-Sen üyelerini bu anlaşma çerçevesinde üniversitemize davet ediyoruz” dedi.
DETAYLI BİLGİ İÇİN:
İLETİŞİM NO: 02122101010
E-MAİL: lee@nisantasi.edu.tr
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Genel Başkanımız Osman Eksert ve sendikalarımızın Genel Başkanları, yeniden Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi görevine seçilen Ombudsman Şeref Malkoç’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu.
KAHVECİ: DİYALOG VE İŞBİRLİĞİYLE SORUNLARI ÇÖZÜME KAVUŞTURMALIYIZ
Başdenetci Şeref Malkoç’u tebrik eden Genel Başkanımız Önder Kahveci, Kamu Denetçiliği Kurumunun hukuk ve hakkaniyete dayalı yönetim anlayışının geliştirilmesi bakımından son derece önem arz eden bir kurum olduğuna vurgu yaparak, böylesine önemli bir kurumun başında tecrübeli bir isim olarak Şeref Malkoç’a görevinde başarılar diliyoruz” dedi.
Diyalog sürecinin işlemesi ve kamuda çalışma barışının sağlanması için yapılması gerekenlere ilişkin görüşlerini Kamu Başdenetçisi Ombudsman Şeref Malkoç’a ileten Genel Başkanımız Önder Kahveci, Türkiye Kamu-Sen olarak, işbirliği ve diyalog sürecinin geliştirilmesine katkı sunmaya daima hazır olduğumuzu da belirtti.
Genel Başkanımız Önder Kahveci ayrıca sözleşmeli personelin yaşadığı mağduriyeti de görüşmede dile getirdi. Kahveci, yaşanan farklılıkların giderilmesi noktasında Ombudsman’a müracaatta bulunduklarını ifade ederek, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bu konuda bir tavsiye kararı vermesinin yerinde olacağının altını çizdi.
MALKOÇ: TÜRKİYE KAMU-SEN’İN ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YERİ SON DERECE ÖNEMLİDİR
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin ziyaretlerinden memnuniyet duyduğunu belirten Başdenetçi Şeref Malkoç, Türkiye Kamu-Sen’in çalışma hayatındaki yeri ve önemi dikkat çekerek, birlikte tam bir diyalog ve iş birliği içerisinde sorunların çözümü adına gayret sarf edeceğiz” dedi.
Koronavirüs ile mücadele devam ederken merakla beklenen aşı çalışmaları ile ilgili olarak, tüm kamu çalışanları için aşılamanın birinci grup içerisinde yapılması adına Sağlık Bakanlığı’na bir yazı yazdık.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÖNCELİKLİ OLMASI DOĞRU BİR YAKLAŞIMDIR
Genel Başkanı Önder Kahveci imzasıyla gönderilen yazıda Koronavirüs ile mücadele ile ilgili önümüzdeki günlerde başlanacak olan ve dört aşama olarak planlanan aşı çalışmasında sağlık çalışanlarının öncelikli olarak bu kapsama alınmasının doğru bir yaklaşım olduğuna dikkat çekildi.
TÜM KAMU ÇALIŞANLARINA AŞI YAPILMALI
Genel Başkan Önder Kahveci Bakanlığa gönderdiği yazıda, sağlık çalışanları ile birlikte bütün kamu çalışanlarının da aşılama çerçevesinde birinci grup içerisinde yer alması gerektiğinin altını çizdi.
Bilindiği üzere İstanbul Barosu resmî sosyal medya hesabı üzerinden, “İcra Müdürlüklerinde yaşanan sorunları aşağıda bulunan numaralara bildirin gerekli şikayetleri yapalım. (Tutanak, daire numarası, memur bilgisi, olay tarihi ve saati, talep ekran görüntüleri vs.) şeklinde bir paylaşım yapmıştır.
Ardından İstanbul Barosu Başkanı av. Mehmet Durakoğlu ise, “avukata saygısızlık” körüklenirse, taşları tek tek döşenen özelleştirme projesine, önce icra çalışanları muhatap olacak. Herkes hangi alanda mücadele etmesi gerektiğini bilmelidir, diye bir paylaşımda bulunmuştur.
Sendikamız konuyla ilgili olarak Adalet Bakanlığına yazı yazarak, “7/24 mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan icra memurlarının iş yükü yeterince ağırdır. Zaten zor şartlarda çalışan icra memurlarının şikayet edilme korkusu ile daha da baskı altında çalışması, çalışma barışını tamamen bozacak, avukat ve icra memurları karşı karşıya kalacaktır. Şikayet uygulamasına son verilerek, İstanbul Barosu ve İstanbul Baro Başkanı hakkında gereğinin yapılmasını” istemiştir.
Ayrıca sendikamız Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Baro Başkanlığına yazı yazarak, “çalışma barışının korunması ve avukat ve icra memurlarının karşı karşıya kalmaması için şikayet hattı uygulamasına son verilmesini” istemiştir.
Bilindiği üzere ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü sebebi ile fiziki ortamda bir araya gelemediğimiz Şube Başkanlarımız ve İl Temsilcilerimiz ile 07.12.2020 tarihinde 4. Grup toplantımızı telekonferans üzerinden gerçekleştirdik.
Toplantıda Genel Başkanımız Osman Eksert, Genel Başkan Yardımcılarımız Hüseyin Aslan, Bayram Ali Oymak, Kadir Polat, Vedat Ulu, Gürkan Orhan ile, Adana 1, 2 Nolu, Ağrı, Amasya, Ankara Ticaret, Ankara 5 Nolu, Ankara 12 Nolu, Ardahan Artvin, Batman, Çankırı, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Hakkari, Şırnak ve Zonguldak Şube Başkanlarımız ile İl Temsilcilerimiz katıldı.
Genel Başkanımız Osman Eksert, “Hepiniz biliyorsunuz ülke ve dünya olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Bu süreci maske, mesafe ve hijyen kuralı ile Allah’ın da izni ile atlatacağız. Bu vesile ile sağlık çalışanlarımıza tekrar teşekkür etmek istiyorum, Allah bütün hastalarımıza acil şifalar versin” dedi.
Eksert, “bilindiği üzere sözde yetkili ama etkisiz konfederasyon tarafından imzalanan toplu sözleşmeye göre memurlarımıza, 2020 yılı için 4+4, 2021 yılı içinse 3+3 artış kararı alındı. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre yıllık enflasyon %14,03 oldu. Yine bu yıl içerisinde döviz kurları alevlendi, altın fiyatları zirveyi gördü. Enflasyon aldı başını gitti. Ancak memurun aldığı zam ortadadır. Memuru enflasyon karşısında ezdirmeyecek, büyümeden refah payı alabilecek, imza attığı toplu sözleşme ile memurların insanca şartlarda yaşam sürdürebilmesini sağlayacak Konfederasyon Türkiye Kamu-Sen ve ona bağlı Sendikalardır, yani biz.
Biz Sendikacılığa başlarken kendimize koyduğumuz hedeflerden milim sapmadık. Hedefimiz her şart altında memurun hak ve menfaatlerini koruyup geliştirmekti, bugün de aynı gaye ile memurlarımıza hizmet etmeye devam ediyoruz. Artık, hedefimiz yetkiyi almak, memurlarımızı bu basiretsiz sendikalardan kurtarmak zorundayız. Mutfaktaki yangından haberi olmadan, toplu sözleşmeye imza atanlar memurun temsilcisi olamaz. Memurlarımız için ek zam hayati önem taşımaktadır. Ek zam talebimizi buradan bir kez daha Hükümete hatırlatıyoruz. Memurlarımıza yapılacak ek zam aynı zamanda esnaf için de can suyu olacaktır.
Ayrıca tekrar hatırlatmalıyım ki, kurum sendikaları ne KPDK’ya ne de Toplu sözleşmeye katılamazlar. Yasa kurum sendikalarına böyle bir hak tanımıyor. Kurum sendikacıları maalesef memurlarımızı kandırıyor. Tüm memurlarımızı, hiçbir yaptırım gücü olmayan kurum sendikaları yerine Türk Büro-Sen ve Türkiye Kamu-Sen çatısı altında birleşmeye davet ediyorum.” Dedi.
Genel Başkanımız Osman Eksert’in konuşmasının ardından Şube Başkanlarımız ve İl Temsilcilerimiz ile pandemi sürecinde yapılacak çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulunuldu.
Bilindiği üzere ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü sebebi ile fiziki ortamda bir araya gelemediğimiz Şube Başkanlarımız ve İl Temsilcilerimiz ile 04.12.2020 tarihinde 3. Grup toplantımızı telekonferans üzerinden gerçekleştirdik.
Toplantıda Genel Başkanımız Osman Eksert, Genel Başkan Yardımcılarımız Hüseyin Aslan, Bayram Ali Oymak, Kadir Polat, Nebi Yay, Vedat Ulu, Gürkan Orhan ile, Afyonkarahisar, Ankara 14 Nolu, Aydın, Balıkesir, Bartın, Bolu, Çanakkale, Diyarbakır, Edirne, Erzincan, Gümüşhane, Hatay, Iğdır, Isparta, İstanbul 1, 9 Nolu, Kahramanmaraş, Kilis ve Konya Şube Başkanlarımız ile İl Temsilcilerimiz katıldı.
Genel Başkanımız Osman Eksert, “Hepiniz biliyorsunuz ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Bu süreci maske, mesafe ve hijyen kuralı ile Allah’ın da izni ile atlatacağız. Bu vesile ile sağlık çalışanlarımıza tekrar teşekkür etmek istiyorum” dedi.
Eksert, “Bu hastalık sürecinde kamuda dönüşümlü çalışma uygulamasına geçildi. Ancak görüyoruz ki bazı illerde Cumhurbaşkanlığı genelgesi uygulanmıyor. Ayrıca kabine toplantısının ardından alınan karar ile kamuda mesai saatleri 10:00 – 16:00 olarak değiştirildi. Konuyla ilgili genelge de yayınlandı. Sağlık, güvenlik gibi kurumlarımız bu mesai uygulamasının dışında bırakıldı. Biz kamuda dönüşümlü mesai ve yeni çalışma saatlerinin uygulamasını takip ediyoruz ve gerek görülen yerlerde genelgelerin uygulanması için ilgili kurumlara yazı yazıyoruz. Biliyoruz ki dönüşümlü çalışma döneminde iş yükü arttı. Bu sebeple kamuda personel eksikliğinin giderilmesi ile ilgili taleplerimizi de kurumlara iletiyoruz.
Önümüzde Kamu Personel Danışma Kurulu var. Biz burada yine Sözleşmeli çalışanlar için kadro, 3600 ek gösterge, YHS sınıfının GİH’e geçirilmesi talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Bu taleplerimiz ile masada olacağız. Ancak derdi hala kılık kıyafet olan sorumsuz ama yetkili konfederasyon yüzünden enflasyon altında zamma mahkum olan memurlarımız da gerçekleri görmelidir. 2020 yılı için 4+4, 2021 yılı içinse 3+3 zamma imza atan Konfederasyonun memuru açlığa ve sefalete mecbur bıraktığını her yerde anlatacağız. 2020 yılı Kasım ayı enflasyonu %14 olarak gerçekleşti. Bu yandaş konfederasyon bunun hesabını memurlara vermelidir. Memurlarımız için ek zam hayati önem taşımaktadır. Ek zam talebimizi buradan bir kez daha Hükümete hatırlatıyoruz. Memurlarımıza yapılacak ek zam aynı zamanda esnaf için de can suyu olacaktır.
Ayrıca tekrar hatırlatmalıyım ki, kurum sendikaları ne KPDK’ya ne de Toplu sözleşmeye katılamazlar. Yasa kurum sendikalarına böyle bir hak tanımıyor. Kurum sendikacıları maalesef memurlarımızı kandırıyor. Tüm memurlarımızı, hiçbir yaptırım gücü olmayan kurum sendikaları yerine Türk Büro-Sen ve Türkiye Kamu-Sen çatısı altında birleşmeye davet ediyorum.
Bu dönemde kurumların açmış olduğu Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavlarında üyelerimize destek vermeye devam ediyoruz. Eğitim kitabı ve online eğitimlerimiz bundan sonra sınav açılacak tüm kurumlarda da üyelerimize desteğimiz aynı şekilde devam edecektir. Ayrıca yakın zamanda Sosyal Güvenlik Kurumunda ve İçişleri Bakanlığı’nda Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı açılacağı müjdesini buradan vermiş olalım.
Biz, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Büro-Sen olarak, memurlarımız için verdiğimiz hak mücadelesine şartlar ne olursa olsun devam edeceğiz” dedi.
Genel Başkanımız Osman Eksert’in konuşmasının ardından Şube Başkanlarımız ve İl Temsilcilerimiz ile pandemi sürecinde yapılacak çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulunuldu.
TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI OSMAN EKSERT’İN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI
TÜİK, kasım ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre kasım ayında TÜFE %2,3 yükseldi. 11 aylık enflasyon %13,19 olurken, yıllık bazda %14,03 olarak belirlendi.
Hatırlanacağı gibi kamu görevlilerine ve emeklilere 2020 yılında %4+4 maaş artışı yapılmış, temmuz ayında ise ayrıca %1,75 enflasyon farkı verilmişti. Buna göre memurlar 2020 yılının tamamında %9,98 kümülatif zam aldılar. 2020 yılı temmuz-aralık zamları ise %4 olurken aynı dönemde enflasyon %7 olarak gerçekleşti. Böylece memur maaşları yılın ikinci yarısında şimdiden 3 puan erimiş oldu.
Yıllık bazda değerlendirildiğinde kasım ayı itibarı ile memur maaşları, enflasyon farkı dahil %9,98 arttı ama bu dönemde TÜFE %13,19 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar bizlere memur maaşlarının yıl içinde resmi enflasyon karşısında sürekli değer yitirdiğini, alım gücünün devamlı düştüğünü ortaya koyuyor. Kamu çalışanlarının 3 puanlık kayıpları ortalama memur maaşında aylık bazda 134,4 TL’ye denk geliyor.
Elbette bütün bu etkenlerin yanında bir de küresel COVID-19 salgını ile mücadele eden kamu çalışanlarımız hayatlarının her alanında bir yaşam mücadelesinin içinde bulunuyor.
EKSERT: GEÇ OLMADAN KAMU ÇALIŞANLARINI DESTEKLEYİN
Kasım ayı enflasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türk Büro-Sen Genel Başkanı Osman Eksert “Yıllık resmî enflasyonun %14’leri aştığı bir ortamda memur ve emeklileri %9,98’lik zamma mahkûm etmek, sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmıyor.” dedi.
COVID-19 salgını öncesinde gerçekleştirilen toplu sözleşmelerden sonra dünyada ve ülkemizde durumun tamamen değiştiğini ifade eden Osman Eksert, memur maaşlarının da bu gerçekler ışığında revize edilmesi gerektiğini vurguladı.
Toplu sözleşme sistemine geçildiğinden beri yetkili konfederasyonun yürüttüğü maaş pazarlıklarının sürekli hedeflenen enflasyon temeline dayandığına dikkat çeken Eksert, memurların ve emeklilerin alım gücünün her yıl biraz daha azaldığını ifade etti.
Eksert açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bilindiği gibi memur ve emeklilerin 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin maaş artışları 2019 Ağustos’unda yapılan toplu sözleşme görüşmeleri sürecinde belirlenmiştir. Dolayısıyla maaş artışları tespit edilirken COVID-19 salgınının etkileri hesaba katılmamıştır. Bu salgınla daha da bozulan ekonomik denge nedeniyle tüm hesaplar yeniden güncellenmiş, bütün planlar değişmiştir. Dünya böylesine olağanüstü bir dönemden geçerken salgınla mücadelenin baş aktörleri sağlık çalışanları öncülüğünde kamu görevlilerimiz olmuştur.
Sokak kısıtlamasının olduğu, insanlarla temasın en aza indirgendiği zamanlarda dahi vatandaşla daima irtibat halinde kalarak her türlü hizmeti sunan fedakâr kamu çalışanları, bu salgın döneminde büyük bir yük altına girmişlerdir. Bütün çalışma süreç ve sistemleri salgına göre yeniden uyarlanan çalışanlarımızın maaşları ise salgın öncesi döneme göre belirlenmiştir. Ekonomik olumsuzlukların 2021 yılında etkisini daha da artıracağı açık bir şekilde görülmektedir. Şu anda bile resmi enflasyon %14,03 iken 2020 yılı için memur maaşlarına yapılan zam, enflasyon farkı da dahil olmak üzere %9,98’de kalmıştır. Dolayısıyla, bir taraftan salgınla mücadele eden kamu çalışanlarımız bir taraftan da yoklukla, ekonomik zorluklarla mücadele etmektedir. Bütün hesaplar salgına ve yeni ekonomik gerçeklere göre revize edilirken memur ve emeklilerin mağduriyetlerinin görmezden gelinmesi kabul edilemez.
Bütün bu etkilerin yanında memur ve emeklilerimiz her toplu sözleşme döneminde enflasyon farkı aldatmacasıyla karşı karşıya kalıyor. Enflasyon farkı ödemesini bir lütufmuş gibi gösteriyorlar. Oysa enflasyon farkı, olağanüstü durumlarda ortaya çıkacak olumsuzluklara karşı bir sigorta niteliğindedir. Eğer her maaş döneminde enflasyon farkı veriliyorsa bu, ‘her dönem sonunda sıfır zam alıyoruz; dönem içinde de maaşlarımız sürekli eriyor’, demektir. Son 10 yıldır memur ve emeklilerimizin yaşadığı durum budur.
Tüm dünya yaklaşık bir yıldır salgın hastalık belasıyla karşı karşıyadır. Bu hastalık nedeniyle bütün harcamalar artmış, mal ve hizmetlere ulaşım zorlaşmıştır. Bu şartlar altında tüm vatandaşlarımızın, memur ve emeklilerimizin her anlamda sağlıklı bir yaşama kavuşturulması gerekiyor.
Bütün bu gerçekler ışığında 2021 yılında memur maaşlarına %3+3 zam verilmesi adeta mutfakta çıkan yangına elekle su taşınması anlamına gelecektir.
Bu nedenle vakit çok geç olmadan, ekonominin çarkları tamamen durmadan tedbir alınması ve vatandaşlarımızın doğrudan desteklenmesi gerekiyor. Alınacak bir kararla 2021 yılı maaş zamları mutlak surette yeniden değerlendirilmeli ve gerçekler ışığında revize edilmelidir.”
Bilindiği üzere üzere, 657 sayılı DMK’nın 152. Maddesi ile düzenlenen zam ve tazminatlara ilişkin hükümler bakımından 7 günü aşan hastalık izinlerinde (tek hekim tarafından düzenlenen raporlarda) maaşlarından rapor süresince %25 kesinti yapılmaktadır.
Sendikamız konu ile ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na yazdığı yazıda, “Salgın döneminin olağanüstü bir hal olduğunu, temaslı ya da pozitif vakalarda ev izolasyonunun kişinin iradesi ile değil zorunlu olduğunu, maaşlarda yapılan kesinti sebebiyle birçok kamu çalışanın test yaptırmaktan kaçındığını, bu sebeple ev izolasyonunda maaşlardan kesinti yapılmamasını ve bugüne kadar yapılan kesintilerin iade edilmesini, bu konuda kamuda uygulama birliğinin sağlanmasını” talep etmiştir.