© 2022 Türk Büro-Sen | Tüm Hakkı Saklıdır | Sitemizde bulunan içerikler kaynak belirtilmek suretiyle başka sitelerde yayınlanabilir.
Tayfa Digital Creative
SORUŞTURMA DOSYALARI HAKKINDAKİ YAZIMIZ
ANKARA 13 NOLU ŞUBE ÜYELERİMİZ İLE BİR ARAYA GELDİK
Etkinliğin açılışını yapan Ankara 13 Nolu Şube Başkanımız Abidin Eyvaz kısa bir selamlama konuşması yaptı.
Daha sonra kürsüye gelen Genel Başkanımız Fahrettin Yokuş konuşmasında, “Askeri işyerlerinde çalışan memurlar sendikayla tanışalı henüz 2 yıl oldu. Ancak biz 23 yıldır sendikal emek mücadelesi veriyoruz” diyerek başladı.
YOKUŞ, ASKERİ İŞ YERLERİNDE ÇALIŞAN MEMURLARIN SORUNLARI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ
Yokuş konuşmasının devamında, “23 yıl önce yola çıktığımızda ilkelerimizi hak, hukuk ve adalet üzerine oturttuk. Sendikal mücadelemizi, milli gelirden adil ve hakkaniyetli bir bölüşüm sağlanması için veriyoruz. “Emek kutsal, insan mukaddes” anlayışı içinde üreten ve alın teri döken her insanın hakkını savunuyoruz. Kimseye boyun eğmeden milli ve manevi değerlerimizden taviz vermeden, bizi biz yapan değerlerimizi yücelterek yolumuza devam ediyoruz. 77 milyon insanımızı bir ve bütün gören anlayıştan ayrılmadan, en önemlisi “başka Türkiye yok, başka Türk Milleti yok. Hepimiz biriz, kardeşiz. Kardeşlik hukukumuz her şeyin üstündedir” anlayışı içinde, “Hakkı tutup kaldırmak” temel felsefemizdir. Sizler Türk Büro-Sen’i dolayısıyla, Türkiye Kamu-Sen’i seçmekle oldukça doğru bir tercihte bulundunuz. Türkiye Kamu-Sen, askeri işyerlerinde çalışan devlet memurlarının sendikalaşması için çok yoğun çaba sarf etmiştir. 1992 yılından yani kuruluşumuzdan beri verilen mücadele neticesinde olgunlaşmış ve Türkiye Kamu-Sen’e bağlı olarak askeri iş yerlerinde faaliyette bulunmak üzere 1995 yılında Türk Asim-Sen kurularak faaliyetlerine başlamıştır. Bu manada askeri iş yerlerinde çalışan devlet memurlarımızın sorunlarına yabancı değiliz. Verilen mücadeleler bugün sizlerin katkı ve desteği ile daha da gelişecek ve güçlü bir şekilde hep birlikte hak mücadelemizi vereceğiz. Sorunlarınız çözülünceye kadar her platformda mücadelemizi sürdüreceğimizden emin olunuz. Ağustos ayında yapılacak Toplu Sözleşme görüşmelerinde Konfederasyonumuz adına Genel Başkanımız bir heyetle katılacak ve sorunlarınıza çözüm için mücadele edecek. Bu yolda hep beraber önemli mesafeler alacağız” dedi.
Konfederasyonumuz Genel Başkanı İsmail Koncuk ise konuşmasına Abdurrahim Karakoç’un , “Ellerin yurdunda çiçek açarken, Bizim İl’e kar geliyor gardaşım. Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.” Dörtlüğü ile başladı.
KONCUK, BM’Yİ ÇİN ZULMÜNE SESSİZ KALDIĞI İÇİN KINIYORUM
Koncuk, “Bugün Doğu Türkistan’da 28 Uygur Türki hiçbir sebep yokken zalim Çin tarafından katledildi. Doğu Türkistan’ı tamamen Çinlileştirmek adına, Müslüman kimliğini yok etmek adına soykırım devam ediyor. Ne dünyada bir ses var, ne de Müslümanın babasıyım diyen AKP iktidarından ses var. Söz konusu Türk Milleti olunca sesleri çıkmayanlar, Mısır için ağlıyorlar. Ama Doğu Türkistan da var. Geçtiğimiz günlerde 4 bine yakın Uygur Türkü’ne Ramazan ayında oruç tutma yasağı getirildi. Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi adına Doğu Türkistan’da yaşanan zulme seyirci kalan Birleşmiş Milletler teşkilatını, maalesef kendilerinden başka hiç bir şey düşünmeyen bütün İslam dünyasını ve maalesef Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini şiddetle kınıyorum. Bu zulüm kabul edilemez. Hele de bu mübarek Ramazan ayında insanların katledilmesini kabul etmek, seyretmek, bırakın Müslüman olmayı, Türk olmayı insan olana züldür, ezadır” dedi.
KONCUK, TSK BÜNYESİNDE GÖREV YAPAN MEMURLARIN BÜYÜK SIKINTILARI VAR
Daha sonra Askeri iş yerlerinde çalışan sivil memurlara hitap eden Konfederasyonumuz Genel Başkanı İsmail Koncuk, “Sendikacılık sizin kurumlarınızda daha yeni bir faaliyet. Bütün problemler hemen çözülsün, bütün istekler yerine gelsin anlayışından uzak durun. Bu sizin problemlerinizi Türkiye Kamu-Sen gündeme getirmeyecek demek değildir. TSK bünyesinde görev yapan memurlarımızın ciddi sıkıntıları olduğunu biliyorum. Ne yazık ki bu tür kurumlarda asker ya da polis dışında kalan personel sıkıntılar ve mağduriyetler yaşıyor. Astsubaylara %5 zam yapılıyor, ancak memurlara yapılmıyor. Bu ve bunun gibi bir çok sorun Toplu Sözleşme masasında görüşülmesi gereken konulardır.”
KONCUK, TÜRKİYE KAMU-SEN KIRTASİYECİ VE ZÜCACİYECİ SENDİKAL ANLAYIŞIN DÜŞMANI BİR KONFEDERASYONDUR
“Öncelikli olarak genel problemleri baz alıp bir değerlendirme yapmamız gerekir. Tüm memurlar 2014 yılında 123 lira zam aldı. Adalet çalışanı da, askeri iş yerlerinde çalışan da, içişleri çalışanı da aynı aldı. Demek ki burada genel bir problem var. Bu problemin çözümü için adam gibi bir sendikal faaliyet ortaya koyabilmek lazım. Sizin problemlerinizi tartışabilen, bu cesarette olan bir yapının memurlar tarafından desteklenmesi lazım. 850 bin memur bazı sebeplerle yetkiyi bir konfederasyona verdi. Geçen yıl 123 TL’ye mahkum edilen o memur, maalesef bu sene de bir takım sebeplerle yetkiyi o konfederasyona verdiler. Biri masa da memuru satıyor, pazarlıyor ama beni bir daha pazarla deniyor. 2014 yılının 6 Aralık tarihinden 1 Mayıs 2015 tarihine kadar 3 büyük miting gerçekleştirdik. Talebimiz ise kamu çalışanlarına ek zam verilmesi ve iş güvencelerine dokunulmamasıydı. Ama onlar ne yapıyor, promosyon ürün dağıtıyor. Türkiye Kamu-Sen kırtasiyeci ve zücaciyeci sendikal anlayışın düşmanı bir Konfederasyondur. Kimse bizden promosyon dağıtarak sendikacılık yapmamızı beklemesin. Bize, mağduriyetimizi Türkiye gündemine taşıyın, ekonomik ve sosyal problemlerimize çözüm bulun. Eylemler ve mitingler yapın deyin. Tüm memurlar olarak bizim 3 – 5 liralık promosyonlara ihtiyacımız yok deyin. Bizi masada sattınız deyin. Bir daha hiçbir sendika, hiçbir konfederasyon memurları masada satmaya cesaret edemesin. Bunu yapmayan memurlar yüzünden, tüm kamu çalışanları bir çok hakkını o masada kaybetti.”
KONCUK, MEMURU TOPLU SÖZLEŞMEDE YİNE SATARLARSA İPLİKLERİNİ PAZARA ÇIKARTIRIZ
“2 yılınızı kaybettiniz. 123 TL’ye mahkum oldunuz. Enflasyon farkı alamadınız. 2015 yılında %3+3 sefalet ücretine tabi oldunuz. Gelin 2016 ve 2017 yıllarını kaybetmeyelim. 1 Ağustosta masaya yetkili konfederasyon olarak biz oturalım dedik. Ancak imza yetkisi yine onlarda. Kaç lira alacağınızı biz tespit etmeyeceğiz. Bütün memurlar bunları bilsin. Ama bütün memurlar adına talepte bulunacağız o masada. Yetkili konfederasyona 2014 ve 2015 yıllarında memurları sattınız. 2016 ve 2017 de memuru satamazsınız. Adam gibi sendikacılık yapın diyeceğiz. Bunun aksine memuru satacak bir tavır görürsek, şimdiye kadar yaptığımız gibi bundan sonra da bunların ipliğini pazara çıkarmak boynumuzun borcu olsun.”
KONCUK, MEMURUN İŞ GÜVENCESİNE GÖZ DİKENLER KANUN ÇIKARMA GÜÇLERİNİ KAYBETTİ
“Yeni bir dönem başlıyor ülkemizde. Diktatörlük heveslilerinin dili boğazına kaçmış durumdadır. 13 yıldır memur düşmanlığı yapanların, artık kanun çıkarma hakkı da gücü de bitmiştir. Bundan sonra yüksek makamlarda oturup, memur işçi ayrımını kaldıracağım. Onların iş güvencesini ellerinden alacağım diyen baba yiğitler, ahkam kesemeyecekler. Türkiye’de kim ile kim koalisyon kurarsa kursun, memurlara eziyet eden bürokrat kılıklı soytarılara sesleniyorum; adam olacaksınız, memurlara mahiyetinizdeki insanlara saygı duymayı öğreneceksiniz. Yetkileriniz kanunların verdiği kadardır. Bu güne kadar yetkilerinizi de, sınırlarınızı da aştınız. Ancak hepinizi tanıyoruz ve biliyoruz. Bizim fişleme gibi bir alışkanlığımız yok. Kimseyi mezhebine, meşrebine ve etnik kökenine göre fişlemedik. Ama bunları da unutma gafletinde bulunmamızı kimse bizden beklemesin.
Demokrasinin, insan haklarının, hukukun ve bağımsız yargının yeniden şekillenmesi için Türkiye Kamu-Sen olarak bugüne kadar geri adım atmadık. Bundan sonra da geri adım atmayacağız ve bu kavramların yeniden yeşermesini sağlayacağız. Öyle bir Türkiye istiyoruz ki, insanların mezheplerinden ve meşreplerinden ya da siyasi görüşlerinden dolayı fişlendiği bir ülke olmasın. Her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının saygı gördüğü, baş tacı yapıldığı bir ülke istiyoruz. Bunu sağlamak adına da her türlü mücadeleyi vereceğimizi bir kez daha ifade etmek isterim. Kimseden korkmadık, çekinmedik, kimseye eyvallah etmedik. Allah’tan başka kimsenin önünde eğilmedik, doğruları savunduk. Dim dik bu günlere geldik. Alnımız ak, hiç bükülmedik, bundan sonra da bükülmeyeceğiz. Kimse makamını kullanarak memurları ezmesin diye mücadele verdik. Bunu yapanları ister siyasi iktidar olsun, ister sivil toplum kuruluşu olsun uyardık. Ecdadımızdan aldığımız mirası, evlatlarımıza teslim etmek boynumuzun borcudur, şereftir. Hepimiz taşın altına elimizi koyacağız. Hakkı tutup kaldıracağız. Ezmeyeceğiz, kimsenin de ezilmesine müsaade etmeyeceğiz. Askeri iş yerlerimizde çalışan memurlarımız, tıpkı diğer kurumlardaki memurlarımız gibi değerli ve kıymetlidir. Onlar için mücadelemizi sürdüreceğiz.” Dedi.
Konfederasyonumuz Genel Başkanı İsmail Koncuk konuşmasını Mustafa Öztürk’ün “Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz, Vurulmuşum, vurulmuş düşmüşüm güpe gündüz. Şakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür, Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür. Tevekkül Allah’adır zillete katlanılmaz! Ya hayat ya ölüm! Bunun ötesi olmaz.” Şiirinden alıntıyla tamamladı.
Toplantıya Ankara Şube Başkanlarımız, Ankara 13 Nolu Şube Başkanımız Abidin Eyvaz ile Şube Yöneticilerimiz ve 400’e yakın şube üyemiz katıldı.
SENDİKAMIZDAN 4/C’LİLER İÇİN HUKUK ZAFERİ
Erzurum 1. İdare Mahkemesi, gerekçesinde, “… geçici personelin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda düzenlenmiş dört istihdam şeklinden biri olduğu da dikkate alındığında, yaptığı iş aynıyken sadece görev yaptığı statü farklı olduğu için davacının farklı muameleye tabi tutulmasında, bu bağlamda aynı işi yapan diğer kamu görevlilerine dava konusu ek ödeme ödenirken, davacının ayrıksı tutularak bu ödemelerden yararlandırılmamasında gerek iç hukuk gerekse de uluslararası hukuk normlarına uyarlık bulunmamıştır.” ifadelerine yer vererek, idarenin işleminin iptaline karar verdi.
Mahkeme kararını görmek için tıklayınız
İSTEK DIŞI GÖREV YERİ DEĞİŞİKLİĞİNDE YEREL MAHKEME YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI VERDİ
Ankara 18. İdare Mahkemesinde görülmekte olan davada Mahkeme, 4688 sayılı Yasa hükmünde öngörülen anlamda; sendika temsilciliklerinin görev yeri değişikliğini haklı kılabilecek nitelikte belgeye dayalı, açık ve gerçekleşmiş somut bilgi ve belge yerine “yerelleşmenin önlenmesi ihtimaline” bina edilmiş takdir yetkisi kapsamında tesis edilmiş durumda bulunan dava konusu işlemde hukuka uyarlık görmemiş ve yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir.
Mahkeme kararını görmek için tıklayınız
SGK’NIN GÖREVDE YÜKSELME İŞLEMİNE BİR İPTAL KARARI DAHA
Yerel Mahkeme gerekçeli kararında, davacının katıldığı görevde yükselme sınavının gerçekleştirildiği 05.04.2015 tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik hükmüne göre sınavda başarılı olma şartının asgari 60 puan olarak belirlendiği, davacının da 66,66 puan alarak anılan Yönetmelik hükmü uyarınca başarılı sayıldığı, sonradan yapılan Yönetmelik değişikliğinin ise davacıya uygulanmasının idareye güven ilkesinin zedeleyeceği ve hakkaniyete uygun olmayacağı hususları göz önüne alındığında dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır, denilmektedir.
Mahkeme kararlarına ulaşmak için tıklayınız
HARİTA GENEL KOMUTANLIĞI’NDA ÜYELERİMİZ İLE BİR ARAYA GELDİK
Ankara 13 Nolu Şube Başkanımız Abidin Eyvaz açılış konuşmasında, “Türk Büro-Sen olarak askeri işyerlerinde çalışan sivil memurların sorunlarının çözümü için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.
Genel Başkan Yardımcımız Bayram Öztürk ise, “ Türk Büro-Sen kurulduğu günden bu yana memurlarımızın yanında olmuştur. Yetkili olduğu dönemde elde ettiği kazanımlardan Askeri İşyerlerinde çalışan sivil memurlar da dahil olmak üzere tüm memurlarımız yararlanmıştır. Toplu Sözleşme Masalarında memurların hakları için mücadele etmiş, hiçbir zaman biat etmemiştir. Ancak sözde yetkili olan Malum Konfederasyon, 2014 yılı için hükümetin önerdiği %3+3’lük zammın bile altında olan 123 TL seyyanen zamla memurları mağdur etmiştir. Enflasyon farkı dahi istemeyen bu konfederasyon, memurun borç batağına saplanmasına sebep olmuştur. 2015 yılı içinde altına imza attığı artış memurlarımızı daha da mağdur etmiştir. Türkiye Kamu-Sen olarak bizler memurlarımız için bir çok eylem gerçekleştirerek “ek zam” istedik. Malum Konfederasyon ise enflasyon farkı dahi istemeyeceğini tekrar belirtti. Bunlara dur demek, haklarımızı eksiksiz olarak alabilmek için yeniden yetkili Sendika olmaya ihtiyacımız var.
Türk Büro-Sen olarak Askeri işyerlerinde çalışan sivil memurlarımız için, Türkiye’nin her yerinden gelen sivil memurların katılımıyla çalıştay düzenledik. Çalıştayda sivil memurlarımızın sorunlarını ve çözüm önerilerini belirledik. Çalıştay sonuç bildirgesini kitapçık haline getirerek, başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere, Milli Savunma Bakanı, Bakanlar Kurulu, Siyasi Parti Liderleri, Sivil Toplum Örgütleri ve medya ile paylaştık.
Ayrıca, 18.02.2015 tarihinde Milli Savunma Bakan Yardımcısı Hasan Kemal Yardımcı’ya ziyaret gerçekleştirdik. Taleplerimizi ileterek, sorunların çözülmesini istedik. Çalıştay sonuç kitapçığımızı da kendisine takdim ettik. Sorunlar çözülene kadar mücadelemiz her platformda devam edecek. Askeri İşyerlerinde çalışan sivil memurların sorunlarını masaya götürebilmek, onların sorunlarının başında gelen;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki 232. ve 233. Maddelerde TSK’da görevli Devlet Memurlarını kapsayan istisnaların kaldırılması,
TBMM gündeminde bulunan Subay ve Astsubayların özlük haklarında yapılacak düzenlemelere, Askeri İş Yerlerinde çalışan Devlet Memurlarının da dahil edilmesi,
TSK’da görevli Devlet Memurlarının da fiili hizmet zammından yararlandırılması,
Atamalarda sınıf, kadro ve unvanın göz önüne alınması ve muvaffakatın verilmesinde yaşanılan zorlukların giderilmesi,
Görevde Yükselme Sınavlarının devamlı hale getirilmesi, gibi birçok konuyu çözüme kavuşturmak için yetkili olmak zorundayız. Mücadelemizde sizden gelecek destekleri de bekliyoruz. ” dedi.
SGK, BU SOSYAL GÜVENLİK HAFTASINDA DA SINIFTA KALDI
5-7 Mayıs 2014 tarihlerinde İstanbul’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 7. ULUSLARARASI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KONFERANSI düzenlenmiş olan ülkemizde, taşeron işçi facialarının devam etmesi, hükümetin denetimleri yeterli derecede yapmadığını ve ihmallerin olduğunu akla getirmektedir.
Yapılan araştırmalara göre; Ülkemizde her gün ortalama 176 iş kazası olmakta, 3 işçi hayatını kaybetmekte ve 5 kişi iş kazası sonucu iş göremez hale gelmektedir.
2014 yılı verilerine göre 1.886 işçi hayatını kaybetti. 2015 yılı ise işçi ölümlerine rekorla başladı. 2015 yılının sadece ilk 2 ayında 206 insanımız öldü.
TÜİK’in 2013 yılı yaptığı “İş Kazaları ve İşe Bağlı Sağlık Problemleri” konulu çalışmasında Türkiye genelinde istihdam edilenlerin %2.3’ünün bir iş kazası geçirdiği, sektörel olarak incelendiğinde iş kazalarının en yoğun olarak yaşandığı sektörlerin “madencilik ve taş ocakçılığı”, “elektrik, gaz, buhar ve kanalizasyon” ile “inşaat” sektörleri olduğu ortaya çıkmıştır.
Sadece İş Sağlığı ve Güvenliği konferanslarının bu veriler ışığında yetersiz kaldığı ve faciaların önlenmesi için denetimlerin artırılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Soma’da, Ermenek’te, İstanbul’da inşaatta yaşanan facialar bir daha yaşanmasın diye, denetim mekanizması güçlendirilmelidir. Bu vesileyle Soma faciasında hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize tekrar baş sağlığı diliyoruz.
SOSYAL GÜVENLİK ŞEMSİYESİ DELİK DEŞİK
Bilindiği üzere her yıl 14-20 Mayıs tarihleri arası Sosyal Güvenlik Haftası olarak kutlanmaktadır. Sosyal Güvenlik Sistemi, toplumun tüm kesimlerini bir şemsiye altına toplaması gereken bir sistemdir. Bu şemsiyenin altında; fiilen çalışanlar, çalıştığı halde kayıt dışında bulunanlar, henüz çalışma hayatına başlamamış olan çocuklar ve gençler ile dul ve yetimler varsa işte o zaman Sosyal Devlet olgusundan bahsedilebilir.
Türkiye’de %45’leri aşan kayıt dışı istihdam oranı, iş tanımları skalasının yapılmaması, taşeron işçilik ve kamuda farklı statülerde istihdam politikaları neticesinde, Sosyal Güvenlik şemsiyesi delik deşik hale getirilmiştir.
Sosyal Güvenlik Sistemi artık paralı hale gelmiştir. Sosyal Güvenlik şemsiyesi altında olmalarına rağmen, insanların parasız teşhis ve tedavi imkânları yoktur. Kurumun sunduğu sağlık hizmetleri tamamen kar-zarar ilişkisine dayandırılarak, piyasalaştırılmıştır.
Sosyal Güvenlik sistemindeki finansal açığı kapatmak üzere kurgulanan reform, vatandaştan alınan katkı paylarını artırmış ve sağlık hizmetlerini paralı hale getirmiştir.
BAŞTA DAR VE SABİT GELİRLİLER OLMAK ÜZERE; VATANDAŞLARIN SAĞLIK HARCAMALARI YÜKÜ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR.
2008 yılından bugüne yazılan her reçete başına para ödüyoruz.
Belli sayının üzerinde ilaç alırsak fazladan reçete parası ödüyoruz.
Ayaktan tedavilerde dahi katkı payı ödüyoruz.
Hastanede birden fazla serviste muayene olmamız durumunda katkı payı ödüyoruz.
18 yaşını aşmış, okumayan çocuklarımız için genel sağlık sigortası primi ödüyoruz.
Hastaneye belli bir defadan fazla başvurmamız halinde ayrıca para ödüyoruz.
Emeklilik yaşı yükseldi.
Gözlük ve gözlük camı gibi, tıbbi malzeme değiştirme süreleri uzatıldı.
İşitme cihazı gibi analog ve dijital cihazlar için Kurumca yapılan ödemelerin üst limiti azaltıldı.
Emeklilik yaşı yükseltildi; emekli aylığı bağlama oranları düşürüldü.
Ama sosyal güvenlik açıkları azalmak yerine arttı.
Çünkü Kurumun kaynakları anlaşmalı özel hastanelere gitti.
TÜRKİYE’DE MEMUR EMEKLİLERİ BÜYÜK BİR HAKSIZLIĞA UĞRUYOR
Devlet memurlarının çalışırken aldıkları maaş ile emeklilik maaşları arasında çok büyük farklılık var.
Memurlara çalışırken döner sermaye, ek ödeme, ek ders ücreti gibi ödemeler yapılırken; bu tür ödemeler prime esas kazançtan sayılmıyor ve emekliliklerinde de bu ödemeler maaşlarına dâhil edilmiyor.
Yapılan bu tür ödemelerin emeklilik maaşlarına yansımaması, memurların çalışırken aldıkları maaş ile emekli maaşları arasında büyük bir uçurumun oluşmasına sebebiyet veriyor. Bu nedenle, devlete yıllarca hizmet etmiş memurların emekliliklerinde yoksulluk sınırının altında maaş almaları kaçınılmaz son oluyor.
5510 sayılı Kanun, işçiler ile memurlar arasında sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı bakımından eşitlik getirmek amacıyla çıkarılmış olsa da Kanun, bu amaca hizmet etmemiştir.
1 Ekim 2008’den önce işe başlayan memurla, bu tarihten sonra işe başlayan memurların emeklilik hakları aynı değil. Bu durum, çalışırken brüt maaşları ve çalışma süreleri aynı olan bir memur ile işçinin emekli olması durumunda, memurların %15 ile %60 oranında daha az emekli maaşı almasına; yarı yarıya daha az emekli ikramiyesi almasına yol açıyor.
Öncelikle kayıt dışı istihdamın kayıt altına alınması, istihdam yaratacak yatırımlara öncelik verilmesi, prim yükünün hafifletilmesi, makul olmayan yaş ve prim ödeme gün sayılarının çalışanlar üzerinde oluşturduğu “bu sistemden dolayı ancak mezarda emekli olurum” psikolojisinin ortadan kaldırılması ve sigortalılığı özendirecek tedbirlerin alınması gerekmektedir.
SGK ÇALIŞANLARI MUTSUZ
Bağ-Kur, SSK ve Emekli Sandığı birleştirilerek, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun meydana getirilmesinin üzerinden 9 yıl geçmiş olmasına rağmen, kurumsal kimliği henüz oturmamıştır. Kurumu yönetenler; uyguladıkları ayrımcı politikalarla, çalışanlar arasında bizden olan, bizden olmayanlar şeklinde ayrımcılık yapmakta; çalışanlar üzerinde, çeşitli yöntemlerle mobbing uygulamaları yapmaktadır.
Siyasi kadrolaşma sürdürülmekte, siyasi yandaşlar bir gecede İl müdür Yardımcısı, kısa bir süre sonra kanun ve yönetmelikler arkadan dolanmak suretiyle, sınavla atanılacak kadrolardan olan Şube Müdürlüğü, Merkez Müdürü ve Yardımcısı kadrolarına asaleten atamalar yapılmaktadır.
666 sayılı KHK ile kurum çalışanlarının fazla mesai ve ikramiye ödemeleri kesilmiş, Kurum, tüm ülke vatandaşlarına hizmet sunmak için mesai mefhumu tanımaksızın görev yapan çalışanlarının özlük haklarını korumakta isteksiz davranmıştır. Yeniden yapılanma adı altında çıkartılan yasa ile 2015 Ocak ayı sonuna kadar uzatılmış ancak, bu sürede fazla mesai yapan çalışanlara 1 aylık mesai ücretleri ödenmemiştir.
Geçtiğimiz yıllarda Kurumun internet sitesinde bir anket gerçekleştirilmiştir ancak ankete katılanlardan sicil numarası ve TC Kimlik numarasıyla giriş yaptırılarak, ankette bile mobbing uygulanmıştır.
Türk Büro-Sen olarak bizler de Kurum çalışanları arasında bir anket gerçekleştirdik. Yaptığımız ankete 37 ilde toplam 3249 kişi katıldı.
Ankete katılanların %86,6’sı Kurum yönetiminin adil olmadığını düşünüyor. %90,7’si hak ettiği unvanlara ulaşacağına inanmıyor.
Çalışanların, %91,1’i atamalarda liyakat ve birikime önem verilmediği yönünde görüş bildiriyor. Yapılan il müdür yardımcılığı ve merkez müdürlüğü atamalarında, ankete katılanların %91,7’si atananların makamlarını hak etmediğini düşünüyor.
Çalışanlarının %90’ı görev yaptığı Kurumun adaletine inanmıyorsa, burada bir sorun olduğu açıktır. Bu nedenle yetkililer, çalışanlarla ilgili bu sorunları mutlaka çözmelidirler.
2015 yılında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavı yapılmış ve sınav sonrası başarılı olanlar atanmışsa da SGK yönetimi, hala sınavsız atama yöntemine başvurmaktadır. Şube Müdürlüklerine, kurum dışından hülle yoluyla atamalardan bir türlü vazgeçmemektedir.
SGK’nın kurumsallaşmasını önemsemekle beraber; kurum personelinin çalışma koşullarından mutlu olduğu, atamaların herkese eşit ve adaletli bir şekilde yapıldığı kurum olmasını istiyoruz. Çalışanlara mobbing uygulamalarının yapılmadığı, kadrolaşmanın olmadığı, yandaş kayırmacılığının yaşanmadığı, kurumda eşitlik, adalet ve liyakatin hakim olduğu bir ortamda Sosyal Güvenlik Haftasını kutlamak isterdik. Bu duygu ve düşüncelerle, çalışanların mutlu olmadığı bir kurumda Sosyal Güvenlik haftasını kutlayamıyoruz.
SGK YÖNETİMİNDEN KONFEDERASYONUMUZA ZİYARET
KONCUK: SOSYAL GÜVENLİK TOPLUMUN GELECEĞİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR
Ziyarette Sosyal Güvenlik Haftasının önemine vurgu yapan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, “Toplumun güven içinde yaşaması için Sosyal Güvenlik Kurumunun önemi son derece büyüktür” dedi. Koncuk, “Sosyal Güvenlik Haftası sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Üyeleri, Başkan ve Başkan Yardımcıları bizi bu hafta dolayısıyla her zaman ziyaret ediyorlar. Bu sebeple kendilerine teşekkür ediyorum.
Sosyal güvenlik, toplum hayatında son derece önemlidir, bu konuda Türkiye’de ciddi sıkıntılar var , tabii bunları çözmek adına Sosyal Güvenlik Kurumunun da ciddi bir gayreti var. Bilhassa Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur’un birleşmesinden sonra sistemde entegrasyon konusunda sorunlar oluşmuştu. Zaman içerisinde bunlarda çözülüyor bu gayretin olduğunu görüyoruz. Toplumun hem bugün güven içinde yaşaması, hem de gelecekte güven içinde yaşaması için Sosyal Güvenlik Kurumunun başarılı çalışmaları son derece önemlidir.
Bu vesileyle Sosyal Güvenlik Haftasını kutluyorum, Türkiye Kamu-Sen olarak, SGK ile bugüne kadar hep diyalog içinde olduk, Yönetim Kurulu Üyeleri içinde Sivil Toplum Kuruluşları ve Sendikaların temsilcileri de var, inşallah zaman içinde Türkiye sosyal güvenlik problemini tamamen aşar ve tüm vatandaşlarımız bu şemsiye altına alınır diye umut ediyorum. Tekrar ziyaretinizden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.
MUSTAFA KURUCA: TEMEL AMACIMIZ SOSYAL GÜVENLİK BİLİNCİNİN OLUŞMASINI SAĞLAMAKTIR
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Yardımcısı Mustafa Kuruca ise, “Öncelikle temennileriniz için teşekkür ediyoruz” Bu hafta önemli etkinlikler yapıyoruz. Temel amacımız toplumda sosyal güvenlik bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Tüm vatandaşlarımızı sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmasını amaçlıyoruz. Bu hafta da ziyaretlerimizde bir bilinç oluşması çabası içindeyiz. Toplumun arkamızda olmasını önemsiyoruz. Bu vesileyle tekrar Türkiye Kamu-Sen ailesine teşekkür ediyorum” dedi.