Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 143

İSTANBUL 2 NOLU ŞUBEMİZ OLAĞAN GENEL KURULUNU TAMAMLADI

0

04 Aralık 2021, Cumartesi | 14:23

İstanbul 2 Nolu Şubemiz 7. Olağan Genel Kurulunu 04.12.2021 tarihinde gerçekleştirdi.

Genel Kurula Genel Başkanımız Osman Eksert, İstanbul Şube Başkan ve Yöneticilerimiz ile çok sayıda davetli katıldı.

Genel Başkanımız Osman Eksert konuşmasında Toplu Sözleşme sürecine değindi. Eksert, “Biz toplu sözleşme masasında ortaklaştırdığımız 51 madde üzerinden oldukça sıkı bir pazarlık yaptık. Bu kapsamda bize sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesi, YHS çalışanlarından yüksekokul mezunu olanların GİH’e geçirilmesi, aile ve çocuk yardımı ücretlerinin artırılması, 3600 ek göstergenin tüm çalışanlara kademeli olarak yansıtılması konularında söz almamıza rağmen, bu sözler yerine getirilmediği için tepkimizi göstererek masadan kalktık.

 

Yine refah payı ve seyyanen zam talebimizin kabul görmemesi, memura yapılan artışların günümüz ekonomik gerçekleri ile bağdaşmaması sebebiyle masada daha fazla oturmadık. Biz kurulduğumuz günden bu yana memurlarımızın haklarını korumak ve geliştirmek için mücadele ettik, bu mücadelemizin bundan sonrada aynı kararlılıkla devam edecektir.

EKSERT, EK ZAM TALEBİMİZİ YİNELİYORUZ

“Biz Türkiye Kamu-Sen olarak yetkili olduğumuz 2002- 2008 yılları arasında maaşları %219,58 artırdık, malum sen ise yetkili olduğu 12 yılda memur maaşlarını enflasyona ezdirdi. Biz yetkili olduğumuz yıllarda refah payını kazanım olarak hep aldık. Şimdi ise yenden değerlendirme oranı bile %36 olmuşken memurlarımıza yapılan zam %5+7 yetersizdir. Dövizde yaşanan hareketlenme ve enflasyonun artması maalesef memurlarımızı zor durumda bırakmıştır. Buradan hükümete sesleniyoruz memurlarımıza acilen seyyanen 1000TL zam ve %3 refah payı verilmelidir” dedi.

 

Konuşmaların ardından Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları için oy kullanma işlemine geçildi.

 

Türk Büro-Sen olarak İstanbul 2 Nolu Şube Yönetimimize görevlerinde başarılar dileriz.

 

Yapılan oylama sonucu oluşan liste aşağıdaki gibidir.

Mehmet Akif Ersoy

Gül Topçu

Turan Çelikkanat

Necdet Aydın

İbrahim Par

Ramazan Erdi Karaman

Aykut Uçungan

ANKARA 2 NOLU ŞUBEMİZ OLAĞAN GENEL KURULUNU TAMAMLADI

0

04 Aralık 2021, Cumartesi | 13:10

Ankara 2 Nolu Şubemiz 7. Olağan Genel Kurulunu 04.12.2021 tarihinde gerçekleştirdi.

Genel Kurula Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Grup Müdürü Hasan Aydınoğlu, TÜRKAV Ankara Şube Başkanı, Genel Başkan Yardımcılarımız Hüseyin Aslan, Vedat Ulu, Gürkan Orhan, Ankara Şube Başkan ve Yöneticilerimiz ile çok sayıda davetli katıldı.

Divan Başkanlığını Genel Başkan Yardımcımız Vedat Ulu’nun yaptığı Genel Kurulda, Ankara 2 Nolu Şube Başkanımız Türkeş Güney, “Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda örgütlü şube olarak kurulduğumuz günden bu yana mesai arkadaşlarımızın hakları için mücadele ediyoruz. 666 sayılı KHK’nın kaldırılması ile mali haklarımızda yaşanan kayıpların telafi edilebilmesi için TBMM’ye birçok kanun teklifi sunduk. Ayrıca Kurum İçi Uzmanlık Sınavlarının açılması için de bir çok çalışmamız oldu. Son olarak MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın vermiş olduğu kanun teklifi ile sonunda Kurum İçi Uzmanlık Sınavı açılması hakkı elde ettik. Türk Büro-Sen olarak çalışmalarımız devam edecek” dedi.

Genel Başkan Yardımcımız Hüseyin Aslan ise konuşmasında Toplu Sözleşme sürecine değindi. Aslan “Biz toplu sözleşme masasında ortaklaştırdığımız 51 madde üzerinden oldukça sıkı bir pazarlık yaptık. Bu kapsamda bize sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesi, YHS çalışanlarından yüksekokul mezunu olanların GİH’e geçirilmesi, aile ve çocuk yardımı ücretlerinin artırılması, 3600 ek göstergenin tüm çalışanlara kademeli olarak yansıtılması konularında söz almamıza rağmen, bu sözler yerine getirilmediği için tepkimizi göstererek masadan kalktık.

Ayrıca bugün açlık sınırı 4 kişilik bir aile için 6000 TL’ye yoksulluk sınırı ise 10000 TL’ye dayanmıştır. Kamuda ortalama maaşlar göz önüne alındığında, yine kurda yaşanan oynaklık ve temel gıdadan, barınma ve ulaşım hizmetlerine gelen zamlar düşünüldüğünde memurlarımıza acilen ek zam yapılmalıdır. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Büro-Sen olarak memurlarımıza ve memur emeklilerimize ek zam isteğimizi buradan bir kez daha duyuruyorum” dedi.

Konuşmaların ardından Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları için oy kullanma işlemine geçildi.

Türk Büro-Sen olarak Ankara 2 Nolu Şube Yönetimimize görevlerinde başarılar dileriz.

Yapılan oylama sonucu oluşan liste aşağıdaki gibidir.

Türkeş Güney

Yusuf Gürler

Hacı Bekir Yıldız

Rıfat Özgan

Selahattin Olgun

Vedat Akar

İdris Öztürk

AĞRI ŞUBEMİZ, MAAŞ ARTIŞLARINDA AYRMCILIK KABUL EDİLEMEZ

0

TÜİK, kasım ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre kasımda ayında TÜFE %3,51 yükseldi. Temmuz-Kasım arasındaki 5 ayda enflasyon %10,46 olurken, yıllık bazda %21,31 olarak belirlendi.

Kamu görevlilerine ve emeklilere 2021 yılının ikinci dönemi için yapılan maaş artışı %3 iken beş aylık dönemde enflasyonun %10,46 olması, memur maaşlarının enflasyon karşısında resmî olarak %7,46 eridiğini de ortaya koydu. Bu 5 beş ayda ortaya çıkan erime, yılın ikinci yarısında memur maaşlarının verilen zammın 3 katı kadar eridiğini göstermektedir.

Bir ülkede enflasyon, maaşlara yapılan zamdan iki kattan daha hızlı artıyorsa burada ücret politikalarının belirlenmesinde bir aksaklık gelir dağılımında bir bozukluk var demektir. Hal böyle olunca enflasyona endeksli maaş artışlarının kamu çalışanlarının alım gücünü nasıl erittiği, gelir dağılımını nasıl bozduğu ortaya çıkmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarda uzman ve baş öğretmenlik sistemine geçileceğini ve maaşların 1000 ile 2000 TL artacağını ifade etmiştir. Geçtiğimiz gün pratisyen hekimlerimizin maaşı 2500 TL, uzman hekimlerin maaşı 5000 TL artırılmıştır. Öğretmen, hemşire, din görevlisi ve polislerin ek göstergelerinin 3600’e yükseltileceği belirtilmektedir.

Halbuki bu sorunlar yalnızca belli çalışan gruplarının değil bütün memurların sorunudur. Bozulan ekonomik yapı ve darbe alan memur bütçesi, bütüncül bir yaklaşımdan uzak yalnızca unvan bazında ele alındığında sorun çözülmekten çok daha da karmaşık hale gelmekte, çalışma barışı ve adalet yara almaktadır.

Yıllık resmî enflasyonun %21’leri aştığı ve maaşların sürekli eridiği bu dönemde yalnızca belli unvanları ve meslek gruplarını ele alıp diğerlerini görmezden gelmek ve sefalete mahkûm etmek sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Bu süreçte yılın üçüncü çeyreğinde milli gelir %7,4 büyümüştür. Maaşların enflasyonun yarısından daha az bir artış gösterdiği ortamda bırakın büyümeden pay almayı sıfır zam bile alamayan kamu çalışanlarının gelir pastasındaki oranı da azalmaktadır. Buna ek olarak belli çalışan gruplarına fazladan yapılan artışlar, kamu görevlilerimizin daha fazla umutsuzluğa kapılmasına neden olmakta, çalışma verimini düşürmekte, büyük bir çalışan kesiminin geçim acziyetine düşmesi sonucunu doğurmaktadır.

Bu durumu düzeltmenin yolu, ayrım yapmaksızın bütün kamu çalışanlarını kapsayan gerçek enflasyon, zorunlu harcamalar, büyüme ve refah payını dikkate alan bir ek zam verilmesinden geçmektedir. Bu ekonomik şartlar altında bir kesime zam yapılırken diğer kesimlerin görmezden gelinmesi, hakkaniyet, adalet ve eşitlikle bağdaşmayan bir durum olarak kamu vicdanını yaralayacaktır.

Görülmektedir ki, memurlarımızın maaşı her geçen ay mum gibi erimektedir. Döviz kurlarındaki artış, yatırım araçlarındaki yükseliş, benzin, doğalgaz, elektrik ve gıda başta olmak üzere zorunlu harcamalara gelen zamlar istisnasız bütün memurlarımızın belini bükmektedir. Bir taraftan COVID-19 salgınıyla mücadelenin baş aktörleri olarak üstlendikleri hayati görevlerin yükü diğer yandan ekonomik olarak terk edilmişliğin getirdiği baskı memurlarımızın ve emeklilerimizin geleceğe dair umutlarını tüketmektedir. Bu gidişe bir dur deme vakti gelmiş de geçmektedir.

Sorunların tamamını çözmekten uzak, yalnızca belli unvanlara sıcak diğerlerine şaşı bakan anlayış, milyonlarca memuru ve ailesini 2022 yılında geçim mücadelesinin tam ortasında yalnız bırakmış olacaktır. Bu nedenle derhal bütün kamu görevlilerini kapsayan bir çalışma yapılarak, tüm memurların beklentilerine cevap vermek, sorumlu yönetim anlayışının da bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yetkililer bu duruma daha fazla geç kalmadan müdahale etmeli ve istisnasız tüm kamu çalışanlarımız ek zam ile desteklenerek %21,31 enflasyona karşılık memurlarımıza %6,1 zam verilmesi garabetinden kurtarılmalıdır. Enflasyon herkes için aynıdır, geçim sıkıntısı herkes için aynıdır öyle ise çözüm de herkes için ek zam olmalıdır. Aksi halde memurlarımız kendilerine yapılan bu ayrımcılığı asla unutmayacaktır.

RİZE ŞUBEMİZ, MAAŞ ARTIŞLARINDA AYRMCILIK KABUL EDİLEMEZ

0

RİZE ŞUBE BAŞKANIMIZ İBRAHİM HACIMUSTAFAOĞLU’NUN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

TÜİK, kasım ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre kasımda ayında TÜFE %3,51 yükseldi. Temmuz-Kasım arasındaki 5 ayda enflasyon %10,46 olurken, yıllık bazda %21,31 olarak belirlendi.

Kamu görevlilerine ve emeklilere 2021 yılının ikinci dönemi için yapılan maaş artışı %3 iken beş aylık dönemde enflasyonun %10,46 olması, memur maaşlarının enflasyon karşısında resmî olarak %7,46 eridiğini de ortaya koydu. Bu 5 beş ayda ortaya çıkan erime, yılın ikinci yarısında memur maaşlarının verilen zammın 3 katı kadar eridiğini göstermektedir.

Bir ülkede enflasyon, maaşlara yapılan zamdan iki kattan daha hızlı artıyorsa burada ücret politikalarının belirlenmesinde bir aksaklık gelir dağılımında bir bozukluk var demektir. Hal böyle olunca enflasyona endeksli maaş artışlarının kamu çalışanlarının alım gücünü nasıl erittiği, gelir dağılımını nasıl bozduğu ortaya çıkmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarda uzman ve baş öğretmenlik sistemine geçileceğini ve maaşların 1000 ile 2000 TL artacağını ifade etmiştir. Geçtiğimiz gün pratisyen hekimlerimizin maaşı 2500 TL, uzman hekimlerin maaşı 5000 TL artırılmıştır. Öğretmen, hemşire, din görevlisi ve polislerin ek göstergelerinin 3600’e yükseltileceği belirtilmektedir.

Halbuki bu sorunlar yalnızca belli çalışan gruplarının değil bütün memurların sorunudur. Bozulan ekonomik yapı ve darbe alan memur bütçesi, bütüncül bir yaklaşımdan uzak yalnızca unvan bazında ele alındığında sorun çözülmekten çok daha da karmaşık hale gelmekte, çalışma barışı ve adalet yara almaktadır.

Yıllık resmî enflasyonun %21’leri aştığı ve maaşların sürekli eridiği bu dönemde yalnızca belli unvanları ve meslek gruplarını ele alıp diğerlerini görmezden gelmek ve sefalete mahkûm etmek sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Bu süreçte yılın üçüncü çeyreğinde milli gelir %7,4 büyümüştür. Maaşların enflasyonun yarısından daha az bir artış gösterdiği ortamda bırakın büyümeden pay almayı sıfır zam bile alamayan kamu çalışanlarının gelir pastasındaki oranı da azalmaktadır. Buna ek olarak belli çalışan gruplarına fazladan yapılan artışlar, kamu görevlilerimizin daha fazla umutsuzluğa kapılmasına neden olmakta, çalışma verimini düşürmekte, büyük bir çalışan kesiminin geçim acziyetine düşmesi sonucunu doğurmaktadır.

Bu durumu düzeltmenin yolu, ayrım yapmaksızın bütün kamu çalışanlarını kapsayan gerçek enflasyon, zorunlu harcamalar, büyüme ve refah payını dikkate alan bir ek zam verilmesinden geçmektedir. Bu ekonomik şartlar altında bir kesime zam yapılırken diğer kesimlerin görmezden gelinmesi, hakkaniyet, adalet ve eşitlikle bağdaşmayan bir durum olarak kamu vicdanını yaralayacaktır.

Görülmektedir ki, memurlarımızın maaşı her geçen ay mum gibi erimektedir. Döviz kurlarındaki artış, yatırım araçlarındaki yükseliş, benzin, doğalgaz, elektrik ve gıda başta olmak üzere zorunlu harcamalara gelen zamlar istisnasız bütün memurlarımızın belini bükmektedir. Bir taraftan COVID-19 salgınıyla mücadelenin baş aktörleri olarak üstlendikleri hayati görevlerin yükü diğer yandan ekonomik olarak terk edilmişliğin getirdiği baskı memurlarımızın ve emeklilerimizin geleceğe dair umutlarını tüketmektedir. Bu gidişe bir dur deme vakti gelmiş de geçmektedir.

Sorunların tamamını çözmekten uzak, yalnızca belli unvanlara sıcak diğerlerine şaşı bakan anlayış, milyonlarca memuru ve ailesini 2022 yılında geçim mücadelesinin tam ortasında yalnız bırakmış olacaktır. Bu nedenle derhal bütün kamu görevlilerini kapsayan bir çalışma yapılarak, tüm memurların beklentilerine cevap vermek, sorumlu yönetim anlayışının da bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yetkililer bu duruma daha fazla geç kalmadan müdahale etmeli ve istisnasız tüm kamu çalışanlarımız ek zam ile desteklenerek %21,31 enflasyona karşılık memurlarımıza %6,1 zam verilmesi garabetinden kurtarılmalıdır. Enflasyon herkes için aynıdır, geçim sıkıntısı herkes için aynıdır öyle ise çözüm de herkes için ek zam olmalıdır. Aksi halde memurlarımız kendilerine yapılan bu ayrımcılığı asla unutmayacaktır.

ANKARA 9 NOLU ŞUBEMİZ OLAĞAN GENEL KURULUNU TAMAMLADI

0

03 Aralık 2021, Cuma | 15:25

Ankara 9 Nolu Şubemiz 5. Olağan Genel Kurulunu 03.12.2021 tarihinde gerçekleştirdi.

 

Genel Kurula Genel Başkan Yardımcılarımız Hüseyin Aslan, Kadir Polat, Vedat Ulu, Gürkan Orhan, TÜRKAV Başkanı Ebubekir Korkmaz ile çok sayıda davetli katıldı.

Divan Başkanlığını Genel Başkan Yardımcımız Hüseyin Aslan’ın yaptığı Genel Kurulda, Genel Başkan Yardımcımız Kadir Polat konuşmasında, Türkiye Kamu-Sen olarak yaşanan ekonomik zorluklar karşısında alım gücü düşen memurlarımız ve memur emeklilerimiz için ek zam talebimizi bir kez daha dile getirdi.

Konuşmaların ardından Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları için oy kullanma işlemine geçildi.

 

Türk Büro-Sen olarak Ankara 9 Nolu Şube Yönetimimize görevlerinde başarılar dileriz.

 

Yapılan oylama sonucu oluşan liste aşağıdaki gibidir.

 

Aydın Yılmaz

Ömer Çakmak

Zeki Koca

Lokman Akkaya

Şerafettin Gökçurak

Ertan Çevik

Murat Aydoğdu

KAYSERİ ŞUBEMİZ, MAAŞ ARTIŞLARINDA AYRMCILIK KABUL EDİLEMEZ

0

KAYSERİ ŞUBE BAŞKANIMIZ HACI MUSA ŞEN’İN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

TÜİK, kasım ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre kasımda ayında TÜFE %3,51 yükseldi. Temmuz-Kasım arasındaki 5 ayda enflasyon %10,46 olurken, yıllık bazda %21,31 olarak belirlendi.

Kamu görevlilerine ve emeklilere 2021 yılının ikinci dönemi için yapılan maaş artışı %3 iken beş aylık dönemde enflasyonun %10,46 olması, memur maaşlarının enflasyon karşısında resmî olarak %7,46 eridiğini de ortaya koydu. Bu 5 beş ayda ortaya çıkan erime, yılın ikinci yarısında memur maaşlarının verilen zammın 3 katı kadar eridiğini göstermektedir.

Bir ülkede enflasyon, maaşlara yapılan zamdan iki kattan daha hızlı artıyorsa burada ücret politikalarının belirlenmesinde bir aksaklık gelir dağılımında bir bozukluk var demektir. Hal böyle olunca enflasyona endeksli maaş artışlarının kamu çalışanlarının alım gücünü nasıl erittiği, gelir dağılımını nasıl bozduğu ortaya çıkmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarda uzman ve baş öğretmenlik sistemine geçileceğini ve maaşların 1000 ile 2000 TL artacağını ifade etmiştir. Geçtiğimiz gün pratisyen hekimlerimizin maaşı 2500 TL, uzman hekimlerin maaşı 5000 TL artırılmıştır. Öğretmen, hemşire, din görevlisi ve polislerin ek göstergelerinin 3600’e yükseltileceği belirtilmektedir.

Halbuki bu sorunlar yalnızca belli çalışan gruplarının değil bütün memurların sorunudur. Bozulan ekonomik yapı ve darbe alan memur bütçesi, bütüncül bir yaklaşımdan uzak yalnızca unvan bazında ele alındığında sorun çözülmekten çok daha da karmaşık hale gelmekte, çalışma barışı ve adalet yara almaktadır.

Yıllık resmî enflasyonun %21’leri aştığı ve maaşların sürekli eridiği bu dönemde yalnızca belli unvanları ve meslek gruplarını ele alıp diğerlerini görmezden gelmek ve sefalete mahkûm etmek sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Bu süreçte yılın üçüncü çeyreğinde milli gelir %7,4 büyümüştür. Maaşların enflasyonun yarısından daha az bir artış gösterdiği ortamda bırakın büyümeden pay almayı sıfır zam bile alamayan kamu çalışanlarının gelir pastasındaki oranı da azalmaktadır. Buna ek olarak belli çalışan gruplarına fazladan yapılan artışlar, kamu görevlilerimizin daha fazla umutsuzluğa kapılmasına neden olmakta, çalışma verimini düşürmekte, büyük bir çalışan kesiminin geçim acziyetine düşmesi sonucunu doğurmaktadır.

Bu durumu düzeltmenin yolu, ayrım yapmaksızın bütün kamu çalışanlarını kapsayan gerçek enflasyon, zorunlu harcamalar, büyüme ve refah payını dikkate alan bir ek zam verilmesinden geçmektedir. Bu ekonomik şartlar altında bir kesime zam yapılırken diğer kesimlerin görmezden gelinmesi, hakkaniyet, adalet ve eşitlikle bağdaşmayan bir durum olarak kamu vicdanını yaralayacaktır.

Görülmektedir ki, memurlarımızın maaşı her geçen ay mum gibi erimektedir. Döviz kurlarındaki artış, yatırım araçlarındaki yükseliş, benzin, doğalgaz, elektrik ve gıda başta olmak üzere zorunlu harcamalara gelen zamlar istisnasız bütün memurlarımızın belini bükmektedir. Bir taraftan COVID-19 salgınıyla mücadelenin baş aktörleri olarak üstlendikleri hayati görevlerin yükü diğer yandan ekonomik olarak terk edilmişliğin getirdiği baskı memurlarımızın ve emeklilerimizin geleceğe dair umutlarını tüketmektedir. Bu gidişe bir dur deme vakti gelmiş de geçmektedir.

Sorunların tamamını çözmekten uzak, yalnızca belli unvanlara sıcak diğerlerine şaşı bakan anlayış, milyonlarca memuru ve ailesini 2022 yılında geçim mücadelesinin tam ortasında yalnız bırakmış olacaktır. Bu nedenle derhal bütün kamu görevlilerini kapsayan bir çalışma yapılarak, tüm memurların beklentilerine cevap vermek, sorumlu yönetim anlayışının da bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yetkililer bu duruma daha fazla geç kalmadan müdahale etmeli ve istisnasız tüm kamu çalışanlarımız ek zam ile desteklenerek %21,31 enflasyona karşılık memurlarımıza %6,1 zam verilmesi garabetinden kurtarılmalıdır. Enflasyon herkes için aynıdır, geçim sıkıntısı herkes için aynıdır öyle ise çözüm de herkes için ek zam olmalıdır. Aksi halde memurlarımız kendilerine yapılan bu ayrımcılığı asla unutmayacaktır.

KAYSERİ ŞUBEMİZDEN İL GÖÇ İDARESİ MÜDÜRÜNE ZİYARET

0

Kayseri Şube Başkanımız Hacı Musa Şen ve Şube Başkan Yardımcısı Cengiz Çelik, Murat Yanar ve İş yeri Temsilcimiz Hacı Ahmet Karacabey ile birlikte Kayseri Göç İdaresi İl Müdürlüğüne atanan Ahmet Danışman’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu.

Kayseri Şube Başkanımız Hacı Musa Şen, “İl müdürümüzün göstermiş olduğu misafirperverliği için teşekkür ederiz. Yeni görevinde başarılar dileriz” dedi.

TRABZON ŞUBEMİZ, MAAŞ ARTIŞLARINDA AYRMCILIK KABUL EDİLEMEZ

0

TRABZON ŞUBE BAŞKANIMIZ EMİNE KABLAN’IN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

TÜİK, kasım ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre kasımda ayında TÜFE %3,51 yükseldi. Temmuz-Kasım arasındaki 5 ayda enflasyon %10,46 olurken, yıllık bazda %21,31 olarak belirlendi.

Kamu görevlilerine ve emeklilere 2021 yılının ikinci dönemi için yapılan maaş artışı %3 iken beş aylık dönemde enflasyonun %10,46 olması, memur maaşlarının enflasyon karşısında resmî olarak %7,46 eridiğini de ortaya koydu. Bu 5 beş ayda ortaya çıkan erime, yılın ikinci yarısında memur maaşlarının verilen zammın 3 katı kadar eridiğini göstermektedir.

Bir ülkede enflasyon, maaşlara yapılan zamdan iki kattan daha hızlı artıyorsa burada ücret politikalarının belirlenmesinde bir aksaklık gelir dağılımında bir bozukluk var demektir. Hal böyle olunca enflasyona endeksli maaş artışlarının kamu çalışanlarının alım gücünü nasıl erittiği, gelir dağılımını nasıl bozduğu ortaya çıkmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarda uzman ve baş öğretmenlik sistemine geçileceğini ve maaşların 1000 ile 2000 TL artacağını ifade etmiştir. Geçtiğimiz gün pratisyen hekimlerimizin maaşı 2500 TL, uzman hekimlerin maaşı 5000 TL artırılmıştır. Öğretmen, hemşire, din görevlisi ve polislerin ek göstergelerinin 3600’e yükseltileceği belirtilmektedir.

Halbuki bu sorunlar yalnızca belli çalışan gruplarının değil bütün memurların sorunudur. Bozulan ekonomik yapı ve darbe alan memur bütçesi, bütüncül bir yaklaşımdan uzak yalnızca unvan bazında ele alındığında sorun çözülmekten çok daha da karmaşık hale gelmekte, çalışma barışı ve adalet yara almaktadır.

Yıllık resmî enflasyonun %21’leri aştığı ve maaşların sürekli eridiği bu dönemde yalnızca belli unvanları ve meslek gruplarını ele alıp diğerlerini görmezden gelmek ve sefalete mahkûm etmek sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Bu süreçte yılın üçüncü çeyreğinde milli gelir %7,4 büyümüştür. Maaşların enflasyonun yarısından daha az bir artış gösterdiği ortamda bırakın büyümeden pay almayı sıfır zam bile alamayan kamu çalışanlarının gelir pastasındaki oranı da azalmaktadır. Buna ek olarak belli çalışan gruplarına fazladan yapılan artışlar, kamu görevlilerimizin daha fazla umutsuzluğa kapılmasına neden olmakta, çalışma verimini düşürmekte, büyük bir çalışan kesiminin geçim acziyetine düşmesi sonucunu doğurmaktadır.

Bu durumu düzeltmenin yolu, ayrım yapmaksızın bütün kamu çalışanlarını kapsayan gerçek enflasyon, zorunlu harcamalar, büyüme ve refah payını dikkate alan bir ek zam verilmesinden geçmektedir. Bu ekonomik şartlar altında bir kesime zam yapılırken diğer kesimlerin görmezden gelinmesi, hakkaniyet, adalet ve eşitlikle bağdaşmayan bir durum olarak kamu vicdanını yaralayacaktır.

Görülmektedir ki, memurlarımızın maaşı her geçen ay mum gibi erimektedir. Döviz kurlarındaki artış, yatırım araçlarındaki yükseliş, benzin, doğalgaz, elektrik ve gıda başta olmak üzere zorunlu harcamalara gelen zamlar istisnasız bütün memurlarımızın belini bükmektedir. Bir taraftan COVID-19 salgınıyla mücadelenin baş aktörleri olarak üstlendikleri hayati görevlerin yükü diğer yandan ekonomik olarak terk edilmişliğin getirdiği baskı memurlarımızın ve emeklilerimizin geleceğe dair umutlarını tüketmektedir. Bu gidişe bir dur deme vakti gelmiş de geçmektedir.

Sorunların tamamını çözmekten uzak, yalnızca belli unvanlara sıcak diğerlerine şaşı bakan anlayış, milyonlarca memuru ve ailesini 2022 yılında geçim mücadelesinin tam ortasında yalnız bırakmış olacaktır. Bu nedenle derhal bütün kamu görevlilerini kapsayan bir çalışma yapılarak, tüm memurların beklentilerine cevap vermek, sorumlu yönetim anlayışının da bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yetkililer bu duruma daha fazla geç kalmadan müdahale etmeli ve istisnasız tüm kamu çalışanlarımız ek zam ile desteklenerek %21,31 enflasyona karşılık memurlarımıza %6,1 zam verilmesi garabetinden kurtarılmalıdır. Enflasyon herkes için aynıdır, geçim sıkıntısı herkes için aynıdır öyle ise çözüm de herkes için ek zam olmalıdır. Aksi halde memurlarımız kendilerine yapılan bu ayrımcılığı asla unutmayacaktır.

MAAŞ ARTIŞLARINDA AYRIMCILIK KABUL EDİLEMEZ

0

03 Aralık 2021, Cuma | 10:57

TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI OSMAN EKSERT’İN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

TÜİK, kasım ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre kasım ayında TÜFE %3,51 yükseldi. Temmuz-Kasım arasındaki 5 ayda enflasyon %10,46 olurken, yıllık bazda %21,31 olarak belirlendi.

Kamu görevlilerine ve emeklilere 2021 yılının ikinci dönemi için yapılan maaş artışı %3 iken beş aylık dönemde enflasyonun %10,46 olması, memur maaşlarının enflasyon karşısında resmî olarak %7,46 eridiğini de ortaya koydu. Bu 5 beş ayda ortaya çıkan erime, yılın ikinci yarısında memur maaşlarının verilen zammın 3 katı kadar eridiğini göstermektedir.

Bir ülkede enflasyon, maaşlara yapılan zamdan iki kattan daha hızlı artıyorsa burada ücret politikalarının belirlenmesinde bir aksaklık gelir dağılımında bir bozukluk var demektir. Hal böyle olunca enflasyona endeksli maaş artışlarının kamu çalışanlarının alım gücünü nasıl erittiği, gelir dağılımını nasıl bozduğu ortaya çıkmaktadır. 

Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarda uzman ve baş öğretmenlik sistemine geçileceğini ve maaşların 1000 ile 2000 TL artacağını ifade etmiştir. Geçtiğimiz gün pratisyen hekimlerimizin maaşı 2500 TL, uzman hekimlerin maaşı 5000 TL artırılmıştır. Öğretmen, hemşire, din görevlisi ve polislerin ek göstergelerinin 3600’e yükseltileceği belirtilmektedir.  

Halbuki bu sorunlar yalnızca belli çalışan gruplarının değil bütün memurların sorunudur. Bozulan ekonomik yapı ve darbe alan memur bütçesi, bütüncül bir yaklaşımdan uzak yalnızca unvan bazında ele alındığında sorun çözülmekten çok daha da karmaşık hale gelmekte, çalışma barışı ve adalet yara almaktadır.

Yıllık resmî enflasyonun %21’leri aştığı ve maaşların sürekli eridiği bu dönemde yalnızca belli unvanları ve meslek gruplarını ele alıp diğerlerini görmezden gelmek ve sefalete mahkûm etmek sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Bu süreçte yılın üçüncü çeyreğinde milli gelir %7,4 büyümüştür. Maaşların enflasyonun yarısından daha az bir artış gösterdiği ortamda bırakın büyümeden pay almayı sıfır zam bile alamayan kamu çalışanlarının gelir pastasındaki oranı da azalmaktadır. Buna ek olarak belli çalışan gruplarına fazladan yapılan artışlar, kamu görevlilerimizin daha fazla umutsuzluğa kapılmasına neden olmakta, çalışma verimini düşürmekte, büyük bir çalışan kesiminin geçim acziyetine düşmesi sonucunu doğurmaktadır.

Bu durumu düzeltmenin yolu, ayrım yapmaksızın bütün kamu çalışanlarını kapsayan gerçek enflasyon, zorunlu harcamalar, büyüme ve refah payını dikkate alan bir ek zam verilmesinden geçmektedir. Bu ekonomik şartlar altında bir kesime zam yapılırken diğer kesimlerin görmezden gelinmesi, hakkaniyet, adalet ve eşitlikle bağdaşmayan bir durum olarak kamu vicdanını yaralayacaktır.  

Görülmektedir ki, memurlarımızın maaşı her geçen ay mum gibi erimektedir. Döviz kurlarındaki artış, yatırım araçlarındaki yükseliş, benzin, doğalgaz, elektrik ve gıda başta olmak üzere zorunlu harcamalara gelen zamlar istisnasız bütün memurlarımızın belini bükmektedir. Bir taraftan COVID-19 salgınıyla mücadelenin baş aktörleri olarak üstlendikleri hayati görevlerin yükü diğer yandan ekonomik olarak terk edilmişliğin getirdiği baskı memurlarımızın ve emeklilerimizin geleceğe dair umutlarını tüketmektedir. Bu gidişe bir dur deme vakti gelmiş de geçmektedir.

Sorunların tamamını çözmekten uzak, yalnızca belli unvanlara sıcak diğerlerine şaşı bakan anlayış, milyonlarca memuru ve ailesini 2022 yılında geçim mücadelesinin tam ortasında yalnız bırakmış olacaktır. Bu nedenle derhal bütün kamu görevlilerini kapsayan bir çalışma yapılarak, tüm memurların beklentilerine cevap vermek, sorumlu yönetim anlayışının da bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yetkililer bu duruma daha fazla geç kalmadan müdahale etmeli ve istisnasız tüm kamu çalışanlarımız ek zam ile desteklenerek %21,31 enflasyona karşılık memurlarımıza %6,1 zam verilmesi garabetinden kurtarılmalıdır. Enflasyon herkes için aynıdır, geçim sıkıntısı herkes için aynıdır öyle ise çözüm de herkes için ek zam olmalıdır. Aksi halde memurlarımız kendilerine yapılan bu ayrımcılığı asla unutmayacaktır.     

DEVLET, ENGELLİ MEMURA BAKIŞINI DEĞİŞTİRMELİ

0

03 Aralık 2021, Cuma | 09:29

TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI OSMAN EKSERT’İN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

 

Ülkemizde engelli vatandaşlarımızın istihdamlarına özel sektörde gereken önem ve hassasiyet gösterilmediği gibi, maalesef Kamuda da gerekli istihdam yaratılmamıştır.     

 

Yasa gereği toplam kamu personelinin %3’ü oranında engelli personel istihdam etme şartı olması ve her yıl bunu dile getirmemize rağmen, maalesef Kamuda bu sayıya ulaşmak hayalden öte gitmiyor.     

 

Bilindiği üzere Covid-19 salgını ile normal şartlarda dahi iş bulmakta zorlanan engelli vatandaşlarımız, pandemi sürecinde hiç iş bulamamaktadır. Bu sebeple engelli vatandaşlarımız umudunu kamuya bağlamış, Hükümetten yardım istemektedir. Devletimiz engelli vatandaşlarımıza sahip çıkmalıdır.

 

Kamuda dahi engelli istihdamında bu denli eksiklikler yaşanırken, özel sektörün engellilere karşı hassas davranmasını beklemek hayalperestlikten öteye geçmemektedir.

 

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilen %3 engelli çalıştırma zorunluluğu engellilerin işe alınması için azami bir sınır teşkil etmemeli, aksine asgari bir sınır olarak belirlenmelidir.

 

DEVLET YÖNETİMİNİN ENGELLİ MEMURA BAKIŞI YIKILMALIDIR

 

Engelli insanların yaşadıkları sorunlar sadece kendilerinin değil; ailelerinin, çevrenin, toplumun, kısacası tüm insanların ortak sorunudur. Bir insanın engelli olmasının; onun diğer insanlar gibi yaşaması, sıkıntı ve zorluklara rağmen başarılı olması için yaşama sevincini hiçbir şekilde kaybetmemesi gerekmektedir.

 

Çağdaş dünyanın geldiği ileri noktada engelli vatandaşlarımıza, eğitim, istihdam, barınma, rehabilitasyon ve bakımının sağlanması, ailelerinin desteklenmesi, engellilerimizin üreten bireyler olarak kendi kendilerine yeterli duruma gelmeleri, yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve kolaylaştırılması sosyal bir devletin asli görevidir.

 

Kamuda istihdam edilen engelli memurlarımıza maalesef Devletin bakışı, engellidir. Engelleri zihinlerinde yıkamayanlar, engelli memurlarımıza ikinci sınıf devlet memuru muamelesi yapmakta, sadece 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yazıldığı için istihdam ediyoruz düşüncesindedir.

 

Kamuda istihdam edilen engelli memurlara, “zaten iş yapmalarını beklemiyoruz” gibi çirkin bir düşünceyle, görevleriyle ilgili de hiçbir eğitim verilmemektedir. Devlet yönetimi bu kötü düşünceden vazgeçerek, istihdam edilen engelli memurlara gerekli eğitimleri vermeli ve çalışma hayatında engelli memurlarımızın aktif rol almasını sağlamalıdır. Devletin yönetici ve bürokratlarından, Engelli Memurlara “engelsiz bakmalarını” talep ediyoruz.

 

KAMUDA İSTİHDAM EDİLEN ENGELLİ MEMURLARIMIZIN SORUNLARI BÜYÜYEREK ARTIYOR

Halen Kamuda çalışan engelli arkadaşlarımızın acilen çözülmesi gereken başlıca sorunları,

-Bir defaya mahsus olmak üzere aldıkları eğitimlere uygun kadrolara atanmaları,

-Belirli bir mesleği bulunan engellilerin mesleği dışında çalıştırılmaması,

-Mesleği olmayan engellilerin, özür durumuna göre yapabilecekleri hizmetlere ait kadrolarda çalıştırılması,

-Özür artırıcı ve ek özür getirici işlerde çalıştırılmaması,

-Engelli personelin görevde yükselmelerindeki engellerin kaldırılması,

-Çalışmalarını kolaylaştıracak araç ve gereçlerin sağlanması,

-Engelli personele mesai saatleri dışında görev verilmemesi

Konularında acilen tedbirler alınıp, bu sorunlar en kısa zamanda çözüme kavuşturulmalıdır.

 

Türk Büro-Sen olarak, engelli memurlarımız adına bugüne kadar vermiş olduğumuz mücadelemize, bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğiz.

 

Her kişinin potansiyel birer engelli adayı olduğunu hatırlatarak, engelli vatandaşlarımızın yılda bir defa değil 365 gün yanlarında olduğumuzu, kamuoyuna saygıyla duyururuz.