Toplantıya Ankara 1 Nolu Şube Başkanımız Emrah Karakurt, 4 Nolu Şube Başkanımız Alper Yıldırım ve 6 Nolu Şube Başkanımız Yener Kaip’te katıldılar.
Genel Başkan Yardımcımız Osman Eksert konuşmasında, “Türkiye nüfusunun tamamına hizmet etmek yükümlülüğü bulunan Sosyal Güvenlik Kurumunun önümüzdeki dönem için hazırlanacak stratejik planına katkı sağlayacağına inandığım Yüksek Danışma Kurulu Toplantısı’nın hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.
SGK 77 MİLYON VATANDAŞIMIZA HİZMET VEREN BÜYÜK BİR KURUMDUR
Türkiye Kamu-Sen olarak Sosyal Güvenlik ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nu ilgilendiren konularda çeşitli vesilelerle yapılan bütün toplantılarda elimizden geldiğince söz alarak düşüncelerimizi ve çözüm önerilerimizi paylaşmaya çalışıyoruz. Sosyal güvenlik, toplumumuzu ayakta tutan, yoksulluğa karşı koruyan, hastalık, sakatlık, işsizlik, ölüm ve yaşlılık gibi durumlar için vatandaşlarımıza güvence teşkil eden en önemli sistemdir. Öncelikli olarak belirtmek isterim ki, toplumun tüm fertlerinin gelecek kaygısı taşımadan, devlet tarafından korunup gözetilmesi ve güvence altına alınması, o devletin vatandaşına verdiği değeri ortaya koyması açısından önemlidir. Bu hayati hizmetleri topluma sunmakla mükellef olan Sosyal Güvenlik Kurumunun da önce kendi işleyişi sonra da sunduğu hizmetler bakımından kaliteyi, etik değerleri, adaleti ve güveni yakalaması son derece önemlidir.
77 milyonluk bir kitleye karşı adil, erişilebilir, güvenli hizmet sunma gayreti içinde olan bir Kurumdan kendi çalışanlarına da kendi çalışanları için de benzer bir ortam yaratması, beklenen bir şiardır. Elbette bu büyüklükte bir kitleye kaliteli ve kesintisiz bir hizmet sunumu için teknolojinin etkin kullanımı son derece önemlidir. Ancak ne kadar teknoloji kullanılırsa kullanılsın hizmeti sağlayan insan, yani çalışandır. Bu nedenle hizmette kalitenin yolu, hizmeti sunanların mutluluğu ve yetkinliğiyle de doğrudan ilgilidir.
3 KURUM SGK ÇATISI ALTINDA BİRLEŞTİRİLDİ, AMA SORUNLAR ÇÖZÜLEMEDİ
Sosyal Güvenlik reformu adı altında giren düzenlemelerle SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında birleşti. Bu reformun sosyal ve ekonomik yansımalarına değinmeden önce aradan geçen bunca yıla rağmen saydığım kurumlarda çalışanların bir türlü gerçek anlamda tek çatı altında toplanamadığını, çalışanlarının sorunlarının bir türlü çözülemediğini, bir Kurum kültürünün tam olarak sağlanamadığını da göz ardı etmemeli ve bu durma da bir çözüm getirmelidirler.
Birleşmenin sağlandığı 2006 yılından bu yana sürekli başkan değiştirdiğini düşündüğümüzde sosyal güvenliğe yapılan siyasi müdahaleler de ortaya çıkmaktadır. Uzun yıllar ülke vatandaşına hizmet etmek, sosyal güvenlikteki bütün sorunları çözmek gayesiyle; köklü bir reform, güzel günlerin habercisi vaatleriyle çıkarılan kanunun, o tarihten beri sürekli değiştirilmektedir.
Yapılan değişikliklerle birlikte özellikle sağlık hizmetlerinin özel sektör eliyle gördürülmesini önceleyen politikalar nedeniyle, Kurumun sağlık harcamaları arttı ve kaynaklar, özel hastanelere aktı.
Sosyal Güvenlik sistemindeki finansal açığı kapatmak üzere kurgulanan reform, vatandaştan alınan katkı payını artırmasına rağmen, sistemin açıklarını kapatmayı başaramadı; aksine açıklar daha da büyüdü.
Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak 2008 yılında söylediklerimizde ne denli haklı olduğumuzu 7 yıl sonra bile görüyoruz.
O günden farklı olarak bugün yazılan her reçete başına para ödüyoruz.
Belli sayının üzerinde ilaç alırsak fazladan reçete parası ödüyoruz.
Ayaktan tedavilerde dahi katkı payı ödüyoruz.
Hastanede birden fazla serviste muayene olmamız durumunda katkı payı ödüyoruz.
18 yaşını aşmış, okumayan çocuklarımız için genel sağlık sigortası primi ödüyoruz.
Hastaneye belli bir defadan fazla başvurmamız halinde ayrıca para ödüyoruz.
Emeklilik yaşı yükseldi.
Gözlük ve gözlük camı gibi, tıbbi malzeme değiştirme süreleri uzatıldı.
İşitme cihazı gibi analog ve dijital cihazlar için Kurumca yapılan ödemelerin üst limiti azaltıldı.
Emeklilik yaşı yükseltildi; emekli aylığı bağlama oranları düşürüldü.
Ama sosyal güvenlik açıkları azalmak yerine arttı.
Çünkü Kurumun kaynakları anlaşmalı özel hastanelere gitti.
Türkiye’de memur emeklileri büyük bir haksızlığa uğruyor.
DEVLET MEMURLARININ ÇALIŞIRKEN ALDIKLARI MAAŞ İLE EMEKLİLİK MAAŞLARI ARASINDA ÇOK BÜYÜK FARKLILIK VAR
Memurlara çalışırken döner sermaye, ek ödeme, ek ders ücreti gibi ödemeler yapılırken; bu tür ödemeler prime esas kazançtan sayılmıyor ve emekliliklerinde de bu ödemeler maaşlarına dâhil edilmiyor. Yapılan bu tür ödemelerin emeklilik maaşlarına yansımaması, memurların çalışırken aldıkları maaş ile emekli maaşları arasında büyük bir uçurumun oluşmasına sebebiyet veriyor. Bu nedenle, devlete yıllarca hizmet etmiş memurların emekliliklerinde yoksulluk sınırının altında maaş almaları kaçınılmaz son oluyor.
5510 sayılı Kanun, işçiler ile memurlar arasında sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı bakımından eşitlik getirmek amacıyla çıkarılmış olsa da Kanun, memurların haklarını budayarak işçilerle eşitledi ancak emeklilikte memurlar aleyhine ortaya çıkan bu durumu düzeltmedi.
1 Ekim 2008’den önce işe başlayan memurla, bu tarihten sonra işe başlayan memurların emeklilik hakları aynı değil. Bu durum, çalışırken brüt maaşları ve çalışma süreleri aynı olan bir memur ile işçinin emekli olması durumunda, memurların %15 ile %60 oranında daha az emekli maaşı almasına yarı yarıya daha az emekli ikramiyesi almasına yol açıyor. Elbette sosyal güvenlik sisteminin açık vermesini istemeyiz. Ancak bunun yolu sistem içindeki vatandaşları cezalandırmak değil, prim ödeyen ve sisteme katkıda bulunanlara her türlü kolaylığı sağlayıp, sistemin dışına kaçanları kayıt altına almak olmalı, bu yönde tedbirler geliştirilmelidir.
SGK ÇALIŞANLARI MUTLU DEĞİL
Sistemle ilgili söylenecek çok şey var ancak bir de sistemi işletmekle yükümlü Kurumun çalışanları ile ilgili sorunlar var ki; bir sendikacı olarak bu sorunları dile getirme sorumluluğu taşımaktayız. Öncelikli olarak 666 sayılı KHK ile kurum çalışanlarının fazla mesai ve ikramiye ödemeleri kesilmiş, Kurum, tüm ülke vatandaşlarına hizmet sunmak için mesai mefhumu tanımaksızın görev yapan çalışanlarının özlük haklarını korumakta isteksiz davranmıştır.
Çalışanların yıllardır açılmayan sınavlar, haksız tayinler, istek dışı görevlendirmeler ve atamalardan dolayı şikâyetleri giderek artmaktadır. Türk Büro-Sen olarak sürekli olarak Merkez Müdürlüğü, Merkez Müdür Yardımcılığı ile Şube Müdürlüğü sınavlarının açılmasını, SGK çalışanlarının yarışarak, hakkaniyet ölçülerinde bu unvanlara atanmasını talep ediyoruz. Bir türlü açılmayan sınavlara karşın SGK Yönetimi, yönetmelikleri değiştirerek, bazen de hülle yoluyla kadroları doldurma yoluna gitmiştir. Bunun yanında ilçelerde açılan yeni SGK Merkezleri adeta bir sürgün yeri, cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır. Bazı İl Müdürleri özellikle üyelerimizi, merkez müdürlüklerine yani ilçelere, süreli veya süresiz olarak görevlendirme ile göndermektedirler.
SINAVLAR ŞEFFAF OLMALIDIR
Yıllardır Sendikamızın talebi olan Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı yapıldı. Kuruma teşekkür ederiz. Ancak ilan edilmesine rağmen halen boş olan Şef, Merkez Müdürü ve Merkez Müdür Yardımcısı kadrolarına atamalar biran evvel yapılmalıdır. Vekaleten yürütülen Merkez Müdürlükleri ilana çıkartılmadı. Daha sonra buralara sınav kazananlardan önce İl Müdür Yardımcısı, daha sonra da Merkez Müdür Yardımcısı olarak atama yapıldı. Erzurum, Kayseri, Gaziantep için ilan yapılmamasına rağmen buralarda atamalar gerçekleştirildi. Özellikle Erzurum, Kayseri ve Gaziantep’te atamaların nasıl yapıldığı izah edilmelidir.
SGK ç alışanları; 666 sayılı KHK ile kaldırılan ikramiye, hukuk servisi çalışanlarının vekalet ücretleri ve fazla mesailerin kurum çalışanlarına tekrar ödenmeye başlanılmasını, 666 sayılı KHK ile 130 puandan 90 puana düşürülen İcra memurlarının ek ödeme oranlarının tekrar 130 puana yükseltilmesini, Sağlık SGM’de görevli sağlık personelinin 30 günü aşan izin ve raporlarında kesilen ilave ek ödeme uygulamasının kaldırılmasını, Denetmen ve uzman kadrolarına atamalarda kurum içi çalışanlara öncelik ve avantaj sağlanmasını, Bazı Bakanlıklarda şef kadrolarına uygulanan Özel Hizmet Tazminatının, kurum şef kadrolarına da uygulanmasını, Kurum taşra personelinin halen çalışan ve hafta sonu çalışmalarını iş yoğunluğu nedeniyle devam ettirdiğinden kurum çalışanına fazla mesainin çıkarılmasını beklemektedir.
SGK’DA ADALET SAĞLANMALIDIR
Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye’nin en önemli kurumudur. Kurumun hizmetleri yoluyla devlet-millet kaynaşması sağlanacak, gelir dağılımında adalet tesis edilecek, sosyal devlet ilkesi hayata geçirilecektir. Ne yazık ki, Kurum bu işlevini yerine getirmek için gayret sarf etmek yerine, bütün enerjisini ve mesaisini başka konulara harcamaktadır. Bizim bildiğimiz Devlet mekanizması içinde kurumlar kurallara uymakla mükelleftir. Ne yazık ki Kurum, kendine göre kural uydurma gayretine düşmüş durumdadır. Gücünü Hakka ve adalete dayamayan yönetimler, çökmeye mahkûmdur. Kişiler, benden olan-olmayan diye ayrılıyorsa, bu idarede yolunda gitmeyen bir şeyler var demektir. Bir yerde kurallar ve kanunlar için istisnalar, imtiyazlar ve ayrıcalıklar yaratılıyorsa, bu idarede zafiyet var demektir. Yapılan düzenlemeler, vatandaşlara yeni yükler getirdiği halde sosyal güvenlik açıklarını azaltmak yerine artırıyorsa izaha muhtaç uygulamalar var demektir.
KURUMA GÜNÜMÜZ TEKNOLOJİSİNE UYGUN BİR ALTYAPI SAĞLANMALIDIR
Bizler bu sorunları çözdükten sonra sosyal güvenlik hizmetlerinin etkin sunumunda teknolojinin kullanımını konuşabiliriz. DYS sistemine geçen Kurumumuzda bilgisayar teknik alt yapısı söz konusu sistemi bilgisayar ramlerinin yetersiz olması nedeniyle desteklememektedir. DYS sisteminin kurumumuzun iş ve işlemlerine uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Kısa vadeli hastalık ödemelerinde bankalarca hesap işletim ücreti almadan hesap açılmalı ve ödemelerde bekleme sonlandırılmalı, mağduriyetler önlenmelidir.
Ayrıca vatandaşların sosyal güvenlikle ilgili bütün şahsi bilgilerine ulaşma güçlüğü bulunmaktadır. Bazı bilgilere ulaşım imkânı olduğunu biliyoruz ancak ulaşma zorluğu ve sunulan bilgi yetersizliği ve karmaşıklığı dikkat çekmektedir. Vatandaşın prim ödeme gün sayısı, ne zaman, kaç yaşında emekli olabileceği, emekli olması durumunda kendisine bağlanacak yaşlılık aylığının oranı ve miktarı, sosyal güvenlik ya da sağlık sigortası prim borcu bulunup bulunmadığı, emeklilik dilekçesi ve işlemlerinin yürütülmesi gibi detaylı bilgi ve işlemlerin vatandaş adına oluşturulacak bir sosyal güvenlik bilgi bankasında ilgililerin kolayca erişimine sunulması doğru olacaktır diye düşünüyoruz.
Temennimiz, bu dönemde yapılacak çalışmaların sosyal tarafların görüş ve önerilerine daha fazla yer vermesi ve sorunlara kalıcı bir çözüm getirilmesi yönündedir” dedi.
Toplantı Sivil Toplum Örgütlerinin Temsilcilerinin konuşmalarıyla devam etti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in talepleri değerlendiren konuşmasının ardından toplantı sonlandı.