19 Şubat 2014, Çarşamba | 16:16
02.11.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 659 sayılı KHK ile kamu idarelerinin hukuk hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin yasal düzenlemeler, uygulama birliğinin sağlanması amacıyla, bir araya getirilmiş ve tüm kamu kurumları için yönünden bir standart getirilmişti.
Bilindiği üzere, 659 sayılı KHK’nın 14. maddesinde idareler lehine hükmedilen vekalet ücretlerinin %5’inin hukuk birimlerinde görev yapan (hukuk müşaviri, avukat harici) diğer personele ödeneceği öngörülmüş, ancak bu düzenleme aynı günlü Resmi Gazetede yayımlanan 666 sayılı KHK ile yürürlükten kaldırılmıştı.
Söz konusu düzenleme ile hukuk birimlerinde yürütülen kamu hizmetini avukatlarla birlikte ifa eden diğer personelin vekalet ücreti payı, hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde ortadan kaldırılmış ve çalışma barışının bozulmasına neden olunmuştur.
Öte yandan, 10.10.2013 tarih ve 28791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Anayasa Mahkemesinin 27.12.2012 tarih, E:2011/139 ve K:2012/205 sayılı kararıyla, 666 sayılı KHK’nın ek 12. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile (2) numaralı fıkrasının (j) bendi dışında kalan bölümünün, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığından Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Görüleceği üzere, 666 sayılı KHK’da yer verilen, hukuk birimlerinde görev yapan avukat harici diğer personele vekâlet ücretlerinden %5 oranında pay verilmesine dair düzenlemeyi ortadan kaldıran hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile hukuk birimlerindeki diğer personele vekâlet ücretlerinin ödenmemesinin hukuksal dayanağı kalmamıştır. Maliye Bakanlığı’nın ve diğer kamu kurumlarının hukuk birimlerinde görev yapan avukat harici diğer personele vekâlet ücretlerini ödemesi gerekmektedir.
Türk Büro-Sen olarak, konuyla ilgili Maliye Bakanlığı’na müracaatta bulunarak, anayasanın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri gereğince hukuk birimlerindeki diğer personelin vekâlet ücretlerinin ödenmesini talep etmiştik.
Maliye Bakanlığınca talebimiz reddedildiğinden, Danıştay nezdinde dava açtık.
Kamuda hukuk hizmetlerinin yürütülmesinde avukatlarla birlikte diğer personele de çok iş düşmektedir. Buna karşın hukuksal dayanağı kalmamış bir uygulamanın yürütülmesine devam edilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırılık oluşturduğu gibi, anayasa yargısının özü ve ruhuyla bağdaşmaz niteliktedir.
Bilindiği üzere, 659 sayılı KHK’nın 14. maddesinde idareler lehine hükmedilen vekalet ücretlerinin %5’inin hukuk birimlerinde görev yapan (hukuk müşaviri, avukat harici) diğer personele ödeneceği öngörülmüş, ancak bu düzenleme aynı günlü Resmi Gazetede yayımlanan 666 sayılı KHK ile yürürlükten kaldırılmıştı.
Söz konusu düzenleme ile hukuk birimlerinde yürütülen kamu hizmetini avukatlarla birlikte ifa eden diğer personelin vekalet ücreti payı, hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde ortadan kaldırılmış ve çalışma barışının bozulmasına neden olunmuştur.
Öte yandan, 10.10.2013 tarih ve 28791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Anayasa Mahkemesinin 27.12.2012 tarih, E:2011/139 ve K:2012/205 sayılı kararıyla, 666 sayılı KHK’nın ek 12. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile (2) numaralı fıkrasının (j) bendi dışında kalan bölümünün, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığından Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Görüleceği üzere, 666 sayılı KHK’da yer verilen, hukuk birimlerinde görev yapan avukat harici diğer personele vekâlet ücretlerinden %5 oranında pay verilmesine dair düzenlemeyi ortadan kaldıran hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile hukuk birimlerindeki diğer personele vekâlet ücretlerinin ödenmemesinin hukuksal dayanağı kalmamıştır. Maliye Bakanlığı’nın ve diğer kamu kurumlarının hukuk birimlerinde görev yapan avukat harici diğer personele vekâlet ücretlerini ödemesi gerekmektedir.
Türk Büro-Sen olarak, konuyla ilgili Maliye Bakanlığı’na müracaatta bulunarak, anayasanın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri gereğince hukuk birimlerindeki diğer personelin vekâlet ücretlerinin ödenmesini talep etmiştik.
Maliye Bakanlığınca talebimiz reddedildiğinden, Danıştay nezdinde dava açtık.
Kamuda hukuk hizmetlerinin yürütülmesinde avukatlarla birlikte diğer personele de çok iş düşmektedir. Buna karşın hukuksal dayanağı kalmamış bir uygulamanın yürütülmesine devam edilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırılık oluşturduğu gibi, anayasa yargısının özü ve ruhuyla bağdaşmaz niteliktedir.