Açılan iki farklı davada, yerel mahkemeler söz konusu idari işlemlerde bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar vermiştir. Bunun neticesinde tarafımızca kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurma gereği doğmuştur.
Danıştay 10. Dairesi, 20.02.2018 tarih, 2015/2696 E. ve 2018/776 K. sayılı kararında; “…uygulamanın sınırlarını, usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağın bulunmaması, toplanan görüntülerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması ve iş yerinin güvenliğini sağlama amacını aşarak, doğrudan çalışan memurun kendisinin, diğer memurlarla ya da iş sahipleriyle ilişkisinin ve kamu hizmetinin görülmesi sırasında yaptığı her türlü haberleşmesinin, çalışma alanı ve masasının gözlemlendiği kamera takip sisteminin kurulmasının özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği…” gerekçesiyle söz konusu idari işlemin iptalinin gerektiğinden bahisle Ankara 11. İdare Mahkemesinin 07.11.2014 tarih, 2014/610 E. ve 2014/1501 K. sayılı kararını bozmuştur.
Yine aynı şekilde, Danıştay 10. Dairesi, 2015/2787 E. ve 2018/775 K. sayılı kararında; “dava konusu işlemin sınırları belirlenmemiş, yasal dayanağı olmayan, uygulamaya dair usul ve esaslar ile güvenceleri düzenlenmemiş bir sistemle yürütüldüğü ve bu haliyle kamu yararına yönelik olduğunu kabul etmeye imkân olmadığı, Anayasal bir ilke olan ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil ettiği ve mahremiyet hakkını ihlal ettiği” gerekçesiyle söz konusu idari işlemde bir hukuka aykırılık görmeyen Eskişehir 1. İdare Mahkemesinin 30.04.2015 tarih, 2014/1039 E. ve 2015/540 K. sayılı kararının bozulmasına karar vermiştir.
Mahkeme kararını görmek için tıklayınız (1)