Atatürk
Ana Sayfa Blog Sayfa 159

ŞUBAT 2021 ASGARİ GEÇİM SONUÇLARI AÇIKLANDI

0

11 Mart 2021, Perşembe | 09:05

Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi’nin yapmış olduğu 2021 Şubat ayına ait asgari geçim endeksi sonuçları açıklandı.
Türkiye İstatistik Kurumu’ndan alınan Şubat 2021 fiyatlarına göre yapılan araştırmada çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 3.994,62 TL olarak hesaplandı. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 8.237,46 Lira olarak belirlendi. 

Sonuçlar, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre 101,25 TL, %1,24 oranında arttığını gösterdi. Çalışan tek kişinin açlık sınırı ise bir önceki aya göre 54,18 TL, %1,78 oranında yükseldi ve 3.102,03 Lira olarak hesaplandı. 

Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 2020 yılı Şubat ayında 3.101,26 Lira olarak tahmin edildi.

Yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Şubat 2021 verilerine göre günlük 65,194 Lira olduğu belirlendi. Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 1.955,82 Lira oldu.

Şubat 2021 itibari ile ortalama 4.806,24 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının %40,69’unu oluşturdu. 

Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde 1.145,44 Lira olarak belirlenen kira gideri ise Şubat 2021 ortalama maaşının %23,83’üne denk geldi. Buna göre bir memur, ortalama maaşının %64,52’sini yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kaldı.

Diğer ihtiyaçlarını karşılamak için ise maaşının %35,48’i kaldı. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için Şubat 2021 maaşından geriye yalnızca 1.705,25 TL kaldı. 

KAHVECİ: EK ZAM TALEBİMİZDE ISRARCIYIZ

Şubat ayı asgari geçim sonuçlarını değerlendiren Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci,

“Ar-Ge Merkezi’mizin 2021 Şubat ayına ait asgari geçim endeksi sonuçlarına göre, ortalama memur maaşıyla geçinen bir ailenin maaşının %40’ından fazlası sadece gıda harcamasına gitmektedir.  

Şubat 2020’de açıklanan resmi rakamlara göre, dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı 7 bin 93 TL’den 8 bin 237 TL’ye yükselmiştir. Buna göre bir senede ailenin zorunlu harcamalarında yaklaşık yaklaşık 1144 TL’lik bir artış ortaya çıkmıştır. Halbuki, bu dönemde memur maaşları ortalama sadece 572 TL artmıştır. 

Pandemi ile mücadele ettiğimiz son bir yıldır, ekonomik anlamda piyasalardaki hareketlenmenin sıkıntısını dar ve sabit gelirliler yaşarken, zorunlu harcama kalemlerinde fahiş artışlar hız kesmeden devam ediyor. Toplu sözleşme döneminde pazarlık masasında yumruğunu masaya vurmaktan aciz yetkili ve etkisiz sendikaların kamu çalışanını temsil etme kabiliyeti ortadadır. 

Bu durumda alınan maaşlarla sadece mutfak, barınma, ısınma gibi kış aylarının zorunlu harcamalarına  dahi  gücü yetmeyen kamu çalışanlarının maaşlarına ek zam yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.  Aylardır her platformda dile getirdiğimiz gibi bir kez daha çalışanlara ve emeklilere ek zam talebimizi yineliyoruz. Kamu çalışanlarına verilecek destek, esnafımıza, çarşıya ve pazara da can suyu olacaktır” dedi. 

ŞANLIURFA TEŞKİLATIMIZLA BİR ARAYA GELDİK

0

09 Mart 2021, Salı | 13:49

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ve Genel Başkanımız Osman Eksert ve Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın Genel Başkanları Şanlıurfa il İstişare Toplantısı çerçevesinde teşkilat yöneticilerimizle bir araya geldi.
Covid-19 tedbirlerine uyularak gerçekleştirilen istişare toplantımızda coşku ve heyecan doruğa çıkarken, yetki dönemi ve yaklaşan toplu sözleşme öncesinde sendikal çalışmalar ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.

HİKMET KARAKUŞ: TÜRKİYE KAMU-SEN ÇALIŞANLARIN GERÇEK TEMSİLCİSİDİR

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından İl İstişare Toplantımız  Türkiye Kamu-Sen il Şanlıurfa İl Temsilcimiz Hikmet Karakuş’un konuşmasıyla başladı. Karakuş, “Hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. İş kollarımızın Genel Başkanlarını Şanlıurfa’da ağırlamak bizleri mutlu etmiştir. Bugün 8 Mart Dünya kadınlar günüydü. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’de kutlu olsun. Varlıklarıyla bize destek veren Türkiye Kamu-Sen’in değerli üyeleri, 1992 tarihinde kurulan Türkiye Kamu-Sen söylem ve eylemleriyle kamu çalışanlarının gerçek temsilcisidir. Türkiye Kamu-Sen hiçbir anlayışın taşeronluğunu yapmayan bağımsız, ilkeli, demokratik, çağdaş bir sivil toplum kuruluşudur. Salt özet sendikacılığı kabul etmeyen konfederasyonumuz parçası olduğu toplumun değerlerine sahip, ideolojisi memur meselesi olan, toplumu sınıflara ayırmayan, bölücü ve yıkıcı anlayışlara taviz vermeyen, gelişmeye açık kamu çalışanlarının sendikasıdır” dedi.

YÜCEL KAZANCIOĞLU: ÜLKEMİZİN HER KÖŞESİNDE MÜCADELEMİZE DEVAM EDİYORUZ

Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcımız ve Türk Haber-Sen Genel Başkanı Yücel Kazancıoğlu’da yaptığı konuşmada, Türkiye Kamu-Sen ülkemizin her bölgesinde, her ilinde, ilçesinde hatta en ücra köşesinde bile çalışanların hak ve menfaatleri için mücadele etmektedir. Kurulduğu günden beridir ilke ve amaçlarından sağmadan yol alan konfederasyonumuz kamu çalışanlarının her bir sorununu çözüme kavuşturmak adına sendikal mücadelesini bıkmadan ve yorulmadan sürdürüyor. Bu kutlu davaya emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Bugün Şanlıurfa gibi güzide bir kentimizde sizlerle olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. 

ÖNDER KAHVECİ: KADINA ŞİDDETİN ENGELLENMESİ NOKTASINDA GEREKLİ ADIMLAR DERHAL ATILMALI

Genel Başkanımız Önder Kahveci ise katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmasına Dünya Kadınlar Günü mesajıyla başladı. Kahveci, “Bugün Peygamberler şehri Şanlıurfa’da kıymetli teşkilat yöneticilerimiz ve üyelerimiz ile birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Başta tüm şehit analarımız olmak üzere bütün kadınlarımızın bu anlamlı gününü kutluyorum. Elbette ülkemizde kadınlar noktasında yaşanan ciddi sorunlar var. Hemen hemen her gün basında kadına yönelik şiddet haberlerine tanık oluyoruz. Bu konuda ciddi tedbirlerin alınması ve gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması bizim talebimizdir” dedi. 

KAHVECİ: ŞEHİTLERİMİZE YÜCE ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM

Vatan için toprağa düşen tüm şehitlerimizi de anan Genel Başkanımız Önder Kahveci, “Covid salgını devam ederken bu süreç içerisinde sadece salgından insanlarımızı kaybetmedik. Hain terör saldırıları sonucunda şehitlerimiz oldu. Gara’da sivil insanlarımız kalleşçe ve hunharca katledildi. Eli kanlı katilleri lanetliyorum. Daha birkaç gün önce ise, Bitlis’te Korgeneralimizin de aralarında bulunduğu 11 kahramanımızı helikopter kazası sonrasında kaybettik. Onları da bir kez daha rahmetle anıyorum. Bütün şehitlerimizin mekanları cennet olsun. “ dedi. 

KAHVECİ: BİZİM ELLERİNDE ÜYE FORMLARI İLE GEZEN YÖNETİCİLERE İHTİYACIMIZ YOK

Yetki dönemi ve devamında bu yıl Ağustos ayında yapılacak olan Toplu sözleşme dönemine girdiğimiz şu dönemde sendikal çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Türkiye Kamu-Sen teşkilatı alanda çalışmalarını hızlı bir şekilde sürdürüyor. Memurlarımız ve emeklilerimizin 2 yıl daha kaybetmeye tahammülü kalmadı. Geçmişte yaşananlar ortada. Malum-Sen’in kamu çalışanları ve emeklilerimize kaybettirdikleri ortada. Artık kimsenin bunların oturacağı bir masaya tahammülü kalmadı. Son toplu sözleşme de %4+4, 3+3’e “Biz imza atmadık, hakem kurulunun kararı” diyerek işin içinden sıyrılamazsınız. Kararlı bir şekilde o masaya oturulsaydı her şey daha farklı olurdu. Biz toplu sözleşme öncesi, “Gelin birlikte hareket edelim, bütün konfederasyonlar ortak bir yol belirleyelim” çağrısında bulunduk ama onların derdi “Masada Kamu-Sen olmasın” böyle bir yaklaşımla sizin memurlara kazandıracağınız bir şey olamaz. İşte bunları yeniden yaşamamak adına kamu görevlileri bu yıl bütün hizmet kollarında yetkiyi Türkiye Kamu-Sen’e vermelidir. 

Bugün Şanlıurfa’da birlikte istişare edeceğiz,  memurlarımızın sorunlarını konuşacağız. Ama bir gerçek var ki, hem Covid-19 ile hem de sarı sendika ile mücadelemizi sürdüreceğiz. Kamu görevlilerimizin yaşamış olduğu sorunlara da çözüm üretme noktasında gayret ve çabamızı göstereceğiz. Yani sendikal mücadelemizi güçlü tutacağız. 

Bakın şunu özellikle söylüyorum. Türkiye Kamu-Sen teşkilatı sendikacılıkta ahlaki değerleri benimseyen bir kuruluştur. Asla bu inandığı değerlerden taviz vermeden 1992’den bu tarafa sendikal mücadelesini sürdürmüştür, bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir. Biz kendimize güveniyoruz. Birileri gibi yöneticilerin üye formlarını ellerine alıp da dolaşmasına ihtiyacımız yok. Onlardan medet ummayız. Türkiye Kamu-Sen’in güçlü teşkilatları var, onlara Türkiye Kamu-Sen’e yeter” dedi. 

KAHVECİ: KAMU ÇALIŞANLARINI MOTİVE EDECEK ADIMLAR BEKLİYORUZ

Genel Başkanımız Önder Kahveci, kamu çalışanlarının geçmişten gelen sorunlarının çözülmesi gerektiğini ifade ederek, Covid-19 süreci ve başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm kamu çalışanlarının mücadelesine dikkat çekti. Kahveci “Kamu çalışanlarımızın yaşadığı sorunlar hepinizce malum. Ancak son bir yıldır büyük bir mücadele verdiğimiz Koronavirüs döneminde özellikle sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere tüm kamu çalışanlarımızı özveriyle görevlerini yerine getiriyorlar. Şanlıurfa’dan bir kez daha tüm kamu görevlilerimize teşekkürlerimi iletiyorum. Sağlık çalışanları ve tüm kamu görevlileri alkıştan çok daha fazlasını hak ediyorlar. Onun için kamu çalışanlarının bu süreç içerisinde geçmişten bugüne biriken sorunlarını çözmek hem yöneticilerin hem de sendikacılar olarak bizim asli görevimizdir. Onları motive edecek ekonomik ve sosyal konularda atılacak her adımı desteklemeye hazırız. Mesele 2019 yılında ortaya koyduğumuz bir Memur Paketi söylemimiz var. Bu paket içinde yer alan başlıklar çözüldüğü anda sorunların büyük kısmı hallolmuş olacaktır. Memur paketi talebimizin takipçisiyiz. ” dedi. 

İFTİRADAN MEDET UMAN SENDİKAL ALÇAKLIK 08 Mart 2021, Pazartesi | 12:41

0

 

08 Mart 2021, Pazartesi | 12:41

 

Sözde yetkili konfederasyon son günlerde sosyal medyada sürekli olarak gündeme gelen Memur-Sen’den istifa kampanyaları karşısında çareyi konfederasyonumuza iftira atmakta bulmuştur. Üyeleri tarafından sürekli tahkir edilen bu konfederasyon yaptığı yanlışları düzeltmek yerine Türkiye Kamu-Sen’in bir paravan dernek aracılığı ile Memur-Sen’den istifaları yönlendirdiğini iddia etmiştir. Memur-Sen’in iftira ve hakaret dolu bu karalamalarına karşı konfederasyon olarak cevap vermemiz zorunlu olmuştur. Memur -Sen’in bu iftiralarına cevabımız aşağıdadır:
Kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını sermaye yaparak her pazarlıktan memurlarımız adına yeni bir kayıpla çıkan, kamu çalışanları inim inim inlerken hayal dünyalarında gündem üreten, ailelerinden, çocuklarından ayrı çalışan sözleşmeli personelin feryadı yürekleri dağlarken Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısında kılık kıyafet yönetmeliği konuşmak isteyen ama hâlâ utanmadan, sıkılmadan kendisini sendika olarak adlandıran bir oluşumun yüzsüz yöneticileri, milyonlarca memurun  “Artık yeter!” isyanı karşısında çareyi Türkiye Kamu-Sen’e saldırmakta bulmuş,  kendilerine yöneltilen sendikal eleştirilere, Konfederasyonumuz üzerinden çapları ile orantılı bir cevap vermeye çalışmışlar.

“Cevap vermeye çalışmışlar” diyoruz çünkü aslında bu bir cevaptan çok, kendi iç dünyalarının karanlıklarında kaybolmuş, ilkesiz ve kişiliksiz bir yaşamın getirdiği hezeyanlar ile tir tir titreyen, yalandan başka bir şey üretemeyen, haysiyet yoksunu bir güruhun; Genel Başkanımıza, sendikalarımıza ve konfederasyonumuza yönelik asılsız iftira ve hakaret içeren bir zırvasından ibarettir.

Sendikacılık adına söyleyecek sözleri olmayan, döneme göre pozisyon almaktan, devire göre tavır takınmaktan, tükürdüğünü yalamaktan, söylediğinden dönmekten yönlerini kaybetmiş bu pervanelerin, Türkiye Kamu-Sen’e ilkeli duruş önermeleri, ne hazin bir durumdur.

İçinde bulundukları her ortama uymayı başaran, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta postal yalayıp deliklerinde gizlenen, uygun ortamı bulunca demokrasi havarisi kesilen omurga yoksunu bu zevatın, Türkiye Kamu-Sen gibi her dönemde haksızlığın, zulmün ve adaletsizliğin karşısında duvar olmuş, darbelerin ve demokrasi dışı girişimlerin en ağır yükünü omuzlamış, Türkiye’de memur sendikacılığının yerleşmesi için her türlü bedeli ödemiş, kamu çalışanlarının hakları için her türlü mücadeleyi yürüten bir kuruluşa dil uzatması, Memur-Sen’in nasıl bir akıl tutulması yaşadığının en açık göstergesidir.

Elbette ki, muktedirler önünde eğilmekten bel fıtığı olmuş bu dalkavukların, bellerini doğrultup haksızlık karşısında dik durmasını, başlarını kaldırıp gerçekleri görmesini bekleyemeyiz. Tehditle, baskıyla, şantajla kamu görevlilerini ekmekleri ile vicdanları arasında tercih yapmaya zorlayanların, memurlarımızın sorunlarına eğilecek ferasetleri de olamaz.

Biz, bu kimselerden çaplarına fersah fersah büyük gelecek bu erdemleri göstermesini bekleme haksızlığını da yapmayacağız ama her gün yön değiştiren bu fırıldaklar, hangi kafa ile Türkiye Kamu-Sen’in karnından konuştuğunu, paravan dernekler aracılığıyla kamuoyu oluşturma gayreti içine girdiğini iddia ediyor, onu anlayamıyoruz.

Memur-Sen yöneticileri bilmelidirler ki, Türkiye Kamu-Sen’in kamuoyu oluşturmak için hiçbir paravana ihtiyacı yoktur. Türkiye’de sendikacılık denildiğinde akla önce Türkiye Kamu-Sen gelir. Türkiye Kamu-Sen’in her bir ferdi hiçbir ortamda perde gerisinde saklanmaz, söyleyeceklerini açık açık muhatabının yüzüne söyler.  Biz 1992 yılında, 12 Eylül darbesinin izleri henüz silinmemiş, bütün kanun ve mevzuatıyla en ağır uygulamalar sürerken memurlarımızın hakları için ortaya atılmış şerefli bir Konfederasyonuz. Bizlere bu iftirayı atanlara “Kişi kendinden bilir işi” diyoruz.

Bizleri zavallılıkla itham edip haysiyet ve şereften bahsedenler, haysiyet ve şerefin ağızlarında ne kadar eğreti durduğunu da mı göremiyorlar? Kendilerine sendika diyenlerin, bizzat üyeleri tarafından her gün sosyal medyada tahkir edilmeleri ne kadar da acı bir durumdur. “Neden kamu görevlileri bizden nefret ediyor; sürekli istifa çağrısı yapıyor, biz nerede hata yaptık?” diye kafa yoracaklarına en iyi bildikleri yola sapıp iftira ile günü kurtarmaya çalışanlar, güneşi balçıkla sıvayamaz, bu kafayla yok oluşlarını engelleyemez.

Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardan beri söylüyoruz, şimdi de söylemekten ne korkarız ne imtina ederiz ne de başkalarına söyletiriz; bütün kamu görevlileri, kendilerine hiçbir katkısı olmayan, Türk memur sendikacılığının yüz karası, sarı sendikacılığa rahmet okutan bu sahte sendikalardan istifa etmelidir.

Kamu görevlilerimiz, gerçek yüzünüzü gördü, kendilerine hiçbir katkı sağlayamayacağınızı anladı, sarı sendika olduğunuzu idrak etti; sizden koşar adım uzaklaşıyor, bunun neyini anlamıyorsunuz? Basiretsizliğinizi, acizliğinizi anlayın ve artık kamu görevlilerimizin yakasından düşün!

“Bütün memurlar sözleşmeli statüye geçirilmelidir” diyen siz değil misiniz?

“… Ülkemizin dilini, kültürünü, değerlerini anlatan muhteşem hizmetler yürütülüyor. Geçen yıl 83 ülkeydi, bu sene 100 ülke çocuklarının katılımıyla Türkçe Olimpiyatları gerçekleşecek. … Bu hizmetler ancak alkışlanır. Sayın yavru muhalefet partisi genel başkanına çağrımız; ‘bu hizmetlerin durdurulmasını istemek yerine, gölge etme başka ihsan istemeyiz’ diyoruz.” diyen siz değil misiniz?

“Dinsiz anayasa” isteyen siz değil misiniz?

Her gün, beş vakit, kırk kere vecd ile okuduğumuz Fatiha için “Her gün Fatiha’yı bile okutsanız tiksinirsiniz.” diyen siz değil misiniz?

Terörist başının salıverilmesi, bebek katillerinin affedilmesi, Türkiye’nin federatif bir yapıya dönüşmesi yolunda rapor hazırlayan akiller heyetine dâhil olan sizin genel başkanınız değil mi?

“Açılımı hayvanlar bile anladı ama bazıları anlamadı.” diyerek, bu vatan uğruna hayatlarını hiçe sayan gazilerimiz ve şehitlerimiz başta olmak üzere, eli kanlı teröristlerle pazarlık yapılmasına karşı çıkan milletimize hakaret etme cüreti gösteren siz değil misiniz?

Bir menfaat gördüğünde kul köle olan, güçlü olanın etekleri altına saklanan, sahiplerini kızdırma korkusuyla, toplu sözleşmelerde taleplerini dile getirmekten dahi aciz kalan bir sendika;

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na hükümetin teklifini kabul eden akademisyen temsilcisi gönderen sendika;

30 gün sürmesi gereken pazarlıkları, hiçbir konuyu tartışmadan 3 toplantı ile 7 günde mutabakatla sona erdiren bir sendika;

2014 yılında enflasyon farkı hakkının tamamını, 2015 yılında ise memur maaşının %1,8’ini iktidara peşkeş çeken sendika;

4/C’li çalışanların mahkeme yoluyla aldığı 650 liralık ek ödemeyi toplu sözleşme ile 150 liraya düşürten sendika;

Hakları için yollara düşen, sözleşmeli mesai arkadaşlarına kadro verilmesi, iş güvencelerinin ellerinden alınmaması için bir günlük iş bırakma hakkını kullanan memurlarımızı idareye gammazlayan, bu yolla siyasete yaranarak menfaat sağlamaya çalışan, grev kırıcı bir sendika;

Toplu sözleşmede karar altına alınan konuları dahi dile getirmekten aciz, imzasına dahi sahip çıkacak cesaretten mahrum bir sendika, Türkiye Kamu-Sen’e dil uzatamaz.

Yalancılığın ötesine geçmiş, ar damarı çatlamış, yüzsüzlükte seviye atlamış olanlar, bize erdem ve değerden bahsedemez.

Biz, bu ülkenin temelindeki sessiz kahramanların temsilcisiyiz.

Bizi, 12 Eylül’ün tabutluklarındaki işkenceler bile söyleyeceğimiz sözden alıkoyamadı.

Bizi, 28 Şubat’ın puslu havası bile meydanlara inmekten alıkoyamadı.

Bizi, darbe anayasası bile hak mücadelesinden alıkoyamadı.

Bizi, terör örgütlerinin tehditleri, saldırıları bile yolumuzdan döndüremedi.

Bizi, hapse girme korkusu bile sözleşmeli personel için iş bırakmaktan alıkoyamadı.

Bizi, işten atılma korkusu bile sözleşmeliye kadro talebimizden döndüremedi.

Bizi, baskılar, sürgünler, kıyımlar bile durduramadı.

Sizden mi korkacağız!

Biz, Memur-Sen’in sahte kahraman yöneticileri gibi kapalı kapılar ardında memur hakkı pazarlayacak sonra da çıkıp “Tarihi başarı elde ettik” diyecek tıynette de değiliz.

Kaldı ki, fırsatçı yaklaşımlarla, her türlü ahlaki değeri ayaklar altına alıp, memurları korkutarak, olmadık vaatlerle sendikal ve kişisel menfaat devşirmeye kalkışacak kadar alçak oğlu alçak da değiliz.

“En iyi ne bilirsin? diye sormuşlar alime; “Haddimi bilirim” demiş.

Her devirde yön değiştiren, söz değiştiren, ilke değiştiren ama sendikacılıkta rengi sarıdan öteye gidemeyen bu zevata, “Eğer gerçekten bir erdeminiz varsa önce haddinizi bilin” diyoruz.

Haddini aşanlara, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlara, her devrin adamlarına Necip Fazıl’ın “Sana alçak diyemem, çünkü alçaklık da seviye belirtir, sen çukursun, çukur!” sözünden başka bir niteleme yakışmamaktadır.

Kurulduğunuz 1995 yılından beri söylediğimizi her zaman olduğu gibi bugün de doğrudan, kimseden medet ummadan, kimseye sığınmadan yine yüzünüze söylüyoruz:

Bütün kamu görevlilerimiz, hakları için, çocuklarının geleceği için, gerçek mücadele ve gerçek sendikacılık için Memur-Sen’den istifa etmelidir.

 

İŞ VE MESLEK DANIŞMANLARI İÇİN AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI İLE İŞKUR’A YAZI YAZDIK

0

08 Mart 2021, Pazartesi | 12:34

Sendikamız, İş ve Meslek Danışmanlarının atanmaları ile ilgili yaşanan mağduriyetin giderilmesi amacı ile Türkiye İş Kurumu ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na yazı yazdı.

 

Yeterli şartları sağlayan İş ve Meslek Danışmanlarının atamalarının kurum içinden yapılmasını talep ettiğimiz yazıda, atamaların kurum içinden yapılması halinde çalışanların motivasyonun yükseleceği ve hizmet verimliliğinin artacağı belirtilmiştir.

 

İlgili yazıları görmek için tıklayınız

KADIN İSTİHDAMI DAHA ÇOK DESTEKLENMELİDİR 07 Mart 2021, Pazar | 09:50

0

 

07 Mart 2021, Pazar | 09:50

 

TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI OSMAN EKSERT’İN 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ İLE İLGİLİ YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

Dünyanın her yerinde emeğine, haklarına sahip çıkan, eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı direnen kadınlarımızın var olma mücadelesine katkı sunmak amacıyla gerçekleştirilen 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü,  yine buruk, kadının eğitim ve çalışma hakkından tutun da en temel hak olan yaşam hakkına kadar uzanan baskılara ve şiddete maruz kaldığı bir dünyada kutlamak durumundayız.

Emek örgütü olarak biz, bu günün kadınlarımızın çalışma hayatında, özellikle kadın olmasından kaynaklanan sorunlarının kamuoyu önünde tartışıldığı ve çözümler üretildiği bir gün olmasını arzu ediyoruz.

KADIN İSTİHDAMI HER GEÇEN YIL GERİLİYOR

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; Türkiye’nin nüfusu 2020 yılı itibariyle 83 milyon 614 bin 362 kişiye yükseldi. Erkek nüfus 41 milyon 915 bin 985 kişi olurken, kadın nüfus 41 milyon 698 bin 377 kişi oldu. Toplam nüfusun yüzde 50,1’ini erkekler, yüzde 49,9’unu ise kadınlar oluşturuyor.

Kasım 2020’de, iş gücüne katılma oranı 3,2 puanlık azalış ile %49,3 olarak geriledi. Erkeklerde iş gücüne katılma oranı 3,2 puanlık düşüşle yüzde 68,4’e, kadınlarda 3,3 puanlık azalışla yüzde 30,6’ya geriledi. 2019 yılı ile kıyaslandığında ise kadınların iş gücüne katılım oranı yaklaşık olarak %10 daha azalmıştır.

Kadın istihdamı ne kamu da ne de özel sektörde istenilen noktaya gelmediği gibi, her yıl kadın istihdamı daha da düşmektedir. Yapılan anketler işverenlerin özellikle evli ve çocuk sahibi olan kadınlar ile çalışmak istemediklerini ortaya koymaktadır. Bu konuyla ilgili olarak Hükümet acil tedbirler almalı, kadın istihdamını artırmak için işverene prim ve vergi desteği sağlamalı, yine kadınların rahatlıkla işe gitmeleri için kreş imkanı sağlamalıdır. Bu imkanlar sağlanmadığı sürece kadınlarımız çalışma hayatında istediğimiz noktaya asla ulaşamayacaklardır.

Ayrıca 2020 yılı mart itibari ile ülkemizi de etkisi altına alan Korona Virüs Pandemisi sebebi ile özellikle özel sektörde hem kadın hem de erkek çalışanlar açısından birçok sorun yaşanmıştır. Kadınlar açısından ise iş yükü ikiye katlanmış, ev işleri, çocuk bakımı ve uzaktan evden çalışma ile kadınların çalışma saatleri daha da artmış, bu durum psikolojik birçok soruna yol açmıştır.

Yine özel sektörde 2020 yılında kadın istihdamı için çeşitli projeler ile desteklenen firmalarda kadın istihdamı artırılarak, çalışma hayatında hak ettikleri yeri almaları sağlanmıştır. Hükümet ve sivil toplum kuruluşları ortak projeler ile kadın istihdamının artırılması için çalışmalara devam etmelidir.

KADINA ŞİDDETİN CEZALARI ARTIRILMALIDIR

Ülkemizin bir diğer kanayan yarası olan kadına şiddet konusudur. Her yıl yüzlerce kadın, hatta çocuk yaşta sayılan genç kız yakınları tarafından (baba, abi, eş) fiziksel ve psikolojik şiddete uğramakta, devlet tarafından alınan önlemlerin yetersiz kaldığı durumlarda ise maalesef hayatlarını kaybetmektedirler. Devlet koruması altındayken dahi hayatını kaybeden kadınlarımızın sayısı azımsanamayacak kadar yüksektir.

Devletimiz kadına şiddet konusunda, yeni çalışmalar yapmalı gerekli görülmesi halinde yasal düzenlemeler yapılmalı ve kadına şiddet suçlarının cezaları daha da yükseltilmeli, hafifletici sebepler tamamen kaldırılmalıdır. Cezaların artırılmasının yanı sıra, emniyet güçlerimize kadın ve şiddet eğitimi verilmeli, kadınların yardım çığlıklarına anında müdahale edilmelidir.

Ayrıca pandemi sebebi ile gelir kaybı yaşayan ailelerde, eşler arası tartışmaların arttığı, maalesef aile içi şiddetin ve boşanma oranlarının da yükseldiği görülmektedir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca dönüşümlü ve uzaktan çalışanlar için yapılan Kısa çalışma ödeneği miktarının artırılması, ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek tutarların ödenmesi ile gelir kayıpları ile yaşanan aile içi sorunların da giderilmesi sağlanmalıdır.

ÇALIŞMA HAYATINDA YER ALAN KADINLARA KOLAYLIK SAĞLANMALI

Çalışma hayatında kadınlar, erkek çalışanlara göre daha fazla mobbinge uğramaktadır. Psikolojik şiddet ile başa çıkamayan bir çok kadınımız bu sebeple çalışma hayatını bırakma yolunu seçmektedir. Konuyla ilgili olarak, mobbing eğitimleri artırılmalıdır. Aktif olarak çalışma hayatında yer alan kadınlara devletimiz tarafından avantajlar sağlanmalıdır.

Özellikle özel sektör istihdamında erkek nüfusun tercih edilmesi, kadınları eve bağlayan önemli bir konudur. Devletimiz bu konuda da önlemler alarak, kadınların özel sektör ve kamu da tercih edilen işgücü haline gelmesini sağlamalıdır.

Türk Büro-Sen olarak, çalışma hayatında kadınlarımızın yer aldığı, toplum içerisinde değersizleştirilmeyen, en yakınları tarafından şiddete maruz bırakılmayan ve eğitim ve yaşama hakkı başta olmak üzere, tüm haklarının korunduğu bir 8 Mart olması temennisi ile 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlarız.

 

SGK ÇALIŞANLARININ PROMOSYON ANLAŞMASI TAMAMLANDI

0

03 Mart 2021, Çarşamba | 14:59

Ankara SGK Şube Başkanımız Emrah Karakurt’un Sendikamızı temsilen katıldığı Banka Promosyonu toplantısında, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Türkiye Vakıflar Bankası arasında imzalanan anlaşma ile SGK çalışanlarına 3 yıllığına toplamda 3.960 TL ödeme yapılması kararlaştırıldı.

 

Promosyon ödemeleri 20.05.2021 tarihinde yapılacaktır.

 

Türk Büro-Sen olarak, tüm SGK çalışanlarına hayırlı olsun diyoruz.

DEMOKRASİYE PRANGA VURMAYA KALKAN GÜÇLER, MİLLİ İRADE KARŞISINDA YOK OLMAYA MAHKUMDUR 28 Şubat 2021, Pazar | 12:48

0

 

28 Şubat 2021, Pazar | 12:48

 

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci 24 yıl önce gerçekleşen 28 Şubat sürecine ilişkin bir mesaj yayınladı.

“Türkiye Kamu-Sen olarak her zaman millet iradesinin üstünlüğüne inandık, bu yolda mücadele ettik” dedi.

Genel Başkan Önder Kahveci açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Demokrasi, insanlığın on binlerce yıllık tecrübesi sonunda ulaştığı ve idealize ettiği bir yönetim tarzının adıdır. Temelinde adalet ve özgürlüğün olduğu demokrasi rejimi; farklı düşünen, inanan ve yaşayanlara tek tip bir inanç ve hayat tarzı dayatmak yerine, din ve vicdan hürriyeti başta olmak üzere, insan haklarını koruyarak kendi inançlarını yaşayabilecekleri eşitlik içeren bir toplum vaat eder.  Demokratik rejimin en önemli özelliği gücün, toplumsal tabandan tavana doğru yansıması, başka bir deyimle sistemin, yönetenlerin değil yönetilenlerin inisiyatifleri doğrultusunda yönlendirilmesidir.

Bundan 24 yıl önce, tarihimize 28 Şubat post-modern darbesi olarak geçen bir süreç ile bazı güçler ülkemizde seçimle gelmiş iktidarı, baskıyla göndermek yoluyla rejimi vesayet altına almak istemişlerdir.  Bu süreçte vesayetçi demokrasiden rahatsız olduğunu söyleyip, güce tapan ve kendi iradesini koşulsuz başkalarının inisiyatifine teslim eden saklı vesayetçi grupların da türemesine yol açmıştır. Bu gelişmeler neticesinde özgür iradelerini kaybederek fikirlerini güce tevil edenler nedeniyle devletimiz 15 Temmuz alçak darbe girişimine maruz kalmıştır.

Bize göre, askeri, sivil, muhalefet ya da iktidar tarafından toplumun iradesine karşı girişilen her türlü saldırı, kaynağı ne olursa olsun açık bir darbedir. Toplumsal sorunların demokratik yollarla çözülmesi; her türlü istismarın önlenmesi, toplumun bütün farklılıklarının bir zenginlik olarak algılanıp tahammül kavramının geliştirilmesi, bir arada yaşama isteğinin doruğa çıkarılmasının anahtarıdır. Sivil toplum kuruluşları olarak en önemli görevlerimizin başında da bu zenginliği sağlayacak ve temsil ettiğimiz kitlelerin demokrasi kavramını güçlendirecek seviyeye gelmesine vesile olacak adımları atmak gelmektedir. Demokrasinin bekçileri olarak millet iradesine saygının yılmaz savunucularıyız.

Demokratik rejime vurulan her türlü darbe, toplumun taleplerine vurulan her türlü pranga, milli irade karşısında yok olmaya mahkûmdur. Biz o zaman ne dediysek bugün de aynı noktadayız. Türkiye Kamu-Sen olarak bundan 24 yıl önce 28 Şubat sürecinde nasıl meydanlara inip “Kesintisiz Demokrasi istiyoruz” diye haykırdıysak, 15 Temmuz alçak darbe girişiminde Devletimizin ve milletimizin yanında olduysak bundan sonra yerimiz ve yönümüz devlet ve millet olacaktır.”

 

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANI YÜKSEL DUMAN’DAN SENDİKAMIZA ZİYARET

0

Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman beraberinde Grup Müdürleri Hayri Şimşek, Yüksel Çelebi ve Ülkü Güngör ile 26.02.2021 tarihinde Genel Başkanımız Osman Eksert’i ziyaret etti.

 

Ziyarette Genel Başkan Yardımcılarımız Hüseyin Aslan, Nebi Yay, Vedat Ulu ve Gürkan Orhan ile Ankara 2 Nolu Şube Yönetimimiz de hazır bulundu.

 

Vergi Haftası münasebetiyle gerçekleştirilen ziyarette, Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman, “pandemi sebebi ile yoğun olan iş yükünün daha da yoğunlaşması ve yapılandırmalar ile iyice artan iş yükünün altından gece gündüz çalışarak kalkan tüm arkadaşlarımı kutluyorum. Bu vesile ile de Sendikanızın Hazine ve Maliye ve Gelir İdaresi teşkilatı çalışanlarının sorunlarına yönelik çalışmalarınızı takdir ile karşıladığımızı belirtmek istiyorum” dedi.

 

Genel Başkanımız Osman Eksert ise, “Türk Büro-Sen olarak ziyaretiniz bizleri çok memnun etmiştir. Bizler her daim çalışanlarımızın sorunlarının ivedilikle çözüme kavuşması için sizlerle diyalog içinde olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.

BU SENE YAPILACAK OLAN TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİ MEMUR VE EMEKLİLERİMİZ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇTİR 25 Şubat 2021, Perşembe | 11:11

0

 

25 Şubat 2021, Perşembe | 11:11

 

Genel Başkanımız Önder Kahveci bir mesaj yayınlayarak, 2022-2023 yılı kamu görevlilerinin maaşlarının belirleneceği toplu sözleşmelerin yapılacağı bu yıla dikkat çekerek, önemli değerlendirmelerde bulundu.

Kahveci açıklamasında şunları söyledi:

“Kıymetli arkadaşlarım,

İnsanlık bir yılı aşkın bir süredir ağır ve zorlu bir sınavdan geçmektedir. COVID-19 küresel salgınını önleme amacıyla hayatımıza giren sokağa çıkma ve seyahat kısıtlamaları, esnek çalışma saatleri, maske takma, HES Kodu gibi uygulamalar daha önce hiç yaşamadığımız ve yaşamak da istemeyeceğimiz olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Salgının etkilerinin uzun bir süre devam edeceği ve sosyal yaşantımızın eski haline dönmesinin güç olduğu görülmektedir. Salgının, ekonomik ve sosyal boyutlardaki etkisiyle hayatımızı kökünden değiştireceği, bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bütün otoritelerce dile getirilmektedir.

Bu beladan kurtulmak, dünyada tek bir insanın dahi kapsam dışında kalmadan ortak hareket etmesi ve tedbirlere uymasıyla olacaktır. Dolayısıyla yaşadığımız bu süreç, bizlere toplumsal birlikteliğin ve farkındalığın önemini bir kere daha göstermiştir.  Toplum yaşamı değişirken çalışma yaşamı bu değişim ve dönüşüm sürecinden en derin şekilde etkilenen alan olmaktadır. Özellikle sınırsız çalışma süreleri ile başlayan ve evden, kısa zamanlı, kısmi süreli çalışma gibi yöntemlerle hayatımıza giren esnek ve güvencesiz düzen, önümüzdeki dönemde kamu görevlileri bakımından da bir tehdit oluşturacak şekilde karşımıza çıkacak, teknolojik imkân ve araçlar daha yoğun bir biçimde çalışma hayatında kendisine yer edinecektir. 2018 yılından beri “Sendika 4.0” projemizle de dile getirdiğimiz üzere bazı mesleklerin ortadan kalkması, yeni mesleklerin ortaya çıkması, yüksek oranlı işsizlik, düşük ücretler, evden eğitim, uzaktan çalışma, esnek istihdam, yapay zekalı robotların iş hayatına katılması gibi büyük bir dönüşüm süreci bizleri beklemektedir.

Nitekim, geldiğimiz noktada uzaktan çalışma, internet üzerinden alışveriş yapma, elektronik ortamda görüşme ve toplantı düzenleme gibi gelişmeler hayatımızı kolaylaştırsa da perde arkasında pek çok çalışanın işini kaybetmesine ya da ücretlerinin düşmesine neden olmuştur.

Yaşadığımız pek çok olumsuzluğun yanında bu süreçte özellikle kamu çalışma hayatında yetkili görünen ama ortalarda hiç görünmeyen malum sendika ve konfederasyonların durumun vahametini kavrayamamış olmaları, geleceği görmekten uzak tutum ve yaklaşımları, toplu sözleşme görüşmelerinde ihanete varan vurdumduymazlıkları, kamu çalışanlarının ekonomik olarak her geçen gün biraz daha geriye gitmesiyle sonuçlanmıştır.

Yetkili sendikalar ve konfederasyonun bu gafleti, 2020 yılı içinde memur maaşlarının Dolar karşısında yüzde 13,2; altın karşısında yüzde 28,6; açıklanan enflasyon karşısında ise yüzde 3,04 erimesine neden olmuştur. Geçtiğimiz yıl 4 kişilik ailenin aylık zorunlu harcamaları 965,1 TL artarken memur maaşları ortalama 463,86 TL artmış, aile bütçesi aylık 501,24 TL daha açık vermiştir. 2021 yılının ilk yarısı için ise memur ve emekli maaşlarına öngörülen yüzde 3’lük zammın 1,68’i daha ilk ay enflasyonu ile geri alınmıştır. Vergi dilimlerindeki adaletsizlik, önümüzdeki dönemde yaşanacak enflasyon ve salgın nedeniyle oluşan belirsizlik 2021 yılının kamu çalışanları açısından çok daha zorlu geçeceğini göstermektedir.

Bu sene yapılacak toplu sözleşme görüşmeleri, 2023 yılına kadar memur ve emeklilerin kaderinin belirleneceği önemli bir dönemeçtir.

Genel seçimlerin normal şartlarda 2023 Haziran’ında yapılacağı dikkate alındığında bu toplu sözleşme, kamu görevlileri bakımından seçim öncesindeki son pazarlık imkânı olacaktır. Bu noktada kamu görevlilerimizin ve emeklilerin geleceği, bu yıl ağustos ayında gerçekleştirilecek toplu sözleşme görüşmelerinde yetkili olarak yer alacak sendikalara bağlanmıştır.

Bu nedenle önümüzdeki yetki dönemi kamu görevlilerimiz açısından hayati bir önem kazanmıştır. Hepimizin bildiği gibi 15 Nisan sendikalarını değiştirmek isteyen, 15 Mayıs ise bizlerle birlikte mücadeleye karar veren yeni üyelerimizle kucaklaşacağımız günler olacaktır.  Teşkilat mensuplarımızın var gücüyle çalışarak bu gerçekleri kamu çalışanlarımıza anlatacağından ve Konfederasyonumuz ve sendikalarımızın yeniden yetkiyi alarak memurlarımızı en güzel şekilde temsil edeceğinden şüphem yoktur. Kamu çalışanlarının ekonomik uçuruma sürüklenmelerini önlemenin yegâne yolu budur.

Bugüne kadar verdiğimiz mücadele ile kamu görevlilerinin sahip olduğu hakların büyük çoğunluğunda emeği ve imzası olan ve her türlü olumsuz şarta rağmen üye sayısını istikrarlı bir biçimde artıran Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımız, siz değerli teşkilat mensuplarımızın gayretleriyle, bu süreçten de büyüyerek çıkacaktır.

İlkemiz önce ülkemiz düsturu ile yürüttüğümüz; çalışan, üreten, yol gösteren sendikacılık anlayışıyla beslediğimiz mücadelemiz, bugün dünyanın içinden geçmekte olduğu bu değişim döneminde kamu görevlilerinin en fazla ihtiyaç duyduğu olguları bünyesinde barındırmaktadır. Bundan sonra gerçek anlamda milli sendikalara ve yol gösterici anlayışa her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Ürettiği fikirler, geliştirdiği öneriler, getirdiği tedbirler ve geleceği öngören yaklaşımlarıyla Türkiye Kamu-Sen ve sendikalarımız geleceğin sendikacılığını inşa etmektedir.

Salgın sürecinde çok çalıştık, çok yorulduk ama asıl mücadele bundan sonra başlıyor. Gerçekleştirilecek toplu sözleşme görüşmelerine yetkili konfederasyon olarak katılmak, sendikalarımızın yetkiyi alarak kamu çalışma hayatında yaşanan travmayı bertaraf etmek için önümüzde tarihi bir dönemeç bulunmaktadır.

Bu tarihi günlerde her bir teşkilat mensubumuzun omuzlarına da tarihi sorumluluk yüklenmiştir. Kamu görevlilerimizin ihmalden kurtulmaları için son bir şans imkânı sunan bu günleri iyi değerlendirerek geleceğe Türkiye Kamu-Sen mührünü vurmak, siz kıymetli ve vefakâr teşkilat mensuplarımızın ellerindedir.

2023 yılına değin çok büyük ekonomik çalkantıların yaşanacağı bu dönemde, Türkiye Kamu-Sen ve sendikalarımızın toplu sözleşme masasında söz ve imza sahibi olması adına her zamankinden fazla gayret göstereceğinize inanıyor, bu kutlu yolda tüm teşkilatımıza muvaffakiyetler diliyorum. ”

 

VERGİ HAFTASINDA MALİYE ÇALIŞANLARI UNUTULMASIN

0

TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI OSMAN EKSERT’İN VERGİ HAFTASI DOLAYISIYLA YAPMIŞ OLDUĞU YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

1990 yılından bu yana kutlanmakta olan Vergi Haftası münasebetiyle, verginin alınmasında yani mutfağında çalışanların da hizmetleriyle birlikte problemlerinin de görüşülmesi gerekmektedir.

 

MEMURLAR DA VERGİ İNDİRİMİ İSTİYOR

Bilindiği üzere vergi oranlarında artan oranlı tarife uygulanmakta, elde edilen gelir dilimlere ayrılmakta ve her dilime ayrı vergi oranı uygulanmaktadır.  Yani gelir arttıkça vergi dilimi yükselmektedir.

%15’lik vergi dilimine giren toplam kazanç tutarının üst limiti 24.000 TL’dir. Her ne kadar bu artış, geçtiğimiz yıllara oranla daha makul olsa vergide adaleti sağlayacak bir rakam olmaktan oldukça uzak bir seviyede bulunuyor.

Vergi adaletsizliğinin giderilmesi için bütün kamu görevlilerinin gelir vergisi oranı %15 olarak sabitlenmelidir.

 

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI İLE GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ÇALIŞANLARI SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNÜ BEKLİYOR

Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nda personel yetersizliği dolayısı ile her bir çalışan iki kişilik iş yapmak zorundadır. Kurumda boş kadrolara atama yapılmadığı için çalışanların çalışma koşulları oldukça ağır hale gelmiştir. Mesai kavramı unutulmuş, yoğun çalışma temposundan dolayı sosyal yaşantısı olmayan çalışanların, kişisel ve ailevi sorunları gittikçe artmıştır.

Hangi işin, hangi işe eşit olduğu belirlenmeden (iş tanımı yapılmadan ) çıkarılan 666 sayılı KHK ile aynı işi yapanlar arasında önemli ölçüde ücret farklılıkları ortaya çıkmıştır. Maliye ve GİB çalışanlarının özel hizmet tazminatları artırılarak diğer kamu kurumlarıyla eşitlenmeli ve adaletsizlik giderilmelidir. Kurumda aynı işi yapanlar arasında ücret adaletsizliği ve fırsat eşitsizliği devam etmektedir. Bu adaletsizliğin giderilmesi için hem Gelir’de hem de Gider’de çalışan Maliyeciler, pandemi sebebiyle ertelenen kurum içi uzmanlık sınavlarının biran önce yapılmasını beklemektedir.

Ayrıca dünya ve ülkemizi geçtiğimiz yıldan bu yana etkisi altına alan Covid-19 virüsü sebebi ile maalesef binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş olup, kamuda alınan bir çok tedbire rağmen Gelir İdaresi Teşkilatı çalışanları arasında hastalık görülme ve maalesef ölüm ile sonuçlanma oranı oldukça yüksektir. Bu konuda da kamu çalışanlarının en temel hakkı olan yaşama hakkı korunmalı, gerek görülmesi halinde alınan tedbirler daha da artırılmalıdır.

 

ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI GEREKEN DİĞER SORUNLAR İSE ŞÖYLEDİR:

-657 sayılı kanunda mali hizmetler sınıfının oluşturulması,

– Ek gösterge oranlarının yükseltilmesi, Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki personele de ek gösterge verilmesi sağlanması,

-666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırılan fazla çalışma uygulamasının yeniden başlatılması, resmi ve dini bayramlarda ve idari izinlerde çalışan personele fazla çalışma ücreti ödenmesi,

-Kamudaki uzmanların özlük haklarının eşitlenmesi konusunda yapılan düzenlemeye Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında çalışan tüm uzmanlar dahil edilerek merkez taşra ayrımına son verilmesi,

-Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı merkez teşkilatlarında görev alan asıl ve geçici personele verilen belediye ulaşım kartının taşra teşkilatına (Defterdarlık ve Vergi Dairesi Personeline) de verilmesi,

-Personelin tümünün gelişimine katkı sağlayıp, hizmetin daha etkin ve verimli şekilde yürütülmesi ve hizmet kalitesinin artırılması bakımından Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı yapılması, Müdür ve Müdür Yardımcılığı Görevde Yükselme Sınavlarının rutin hale getirilmesi,

-Görevlendirmelerde Vergi Daireleri Kuruluş ve Görev Yönetmeliği hükümlerine titizlikle uyulması konusunda taşra teşkilatının uyarılmasını çalışanlar adına vergi haftasında talep ediyoruz.

 

Vergi politikaları oluşturulurken, vergi çalışanlarının öneri ve teklifleri alınmamaktadır. Maliye’de örgütlü Sendika ve Sivil Toplum Kuruluşları yok sayılmaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı çalışanları yapılandırma uygulamalarının başlatıldığı süreçte, mesai mefhumu tanınmadan çalıştırılmaktadır. Kurum çalışanlarının ağır iş temposuna, yapılandırma çalışmalarıyla gelen yeni bir iş yükü binmekte, personel mükelleflerle karşı karşıya gelmektedir.

Gece-gündüz, hafta sonu demeden bayram tatillerinde dahi çalışarak görevini yapan fedakar vergi memurlarının sorunları çözülmeden kutlamaların kabul edilmesi mümkün değildir.

Türk Büro-Sen olarak, ekonomimizin ayakta kalması için canla başla çalışan Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi çalışanlarının ekonomik, sosyal ve özlük haklarının insan onuruna yakışır şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini, Gelir Vergisi dilimlerinin yeniden düzenlenmesini, ya da maaş artışlarının vergi dilimleri dikkate alınarak yapılmasını, memurlara yapılan artışların vergi ile geri alınmasının önüne geçilmesi gerektiğini kamuoyuna saygı ile duyururuz.