Atatürk

UZLAŞTIRMA KURULU, KARARINI AÇIKLADI

Türkiye Kamu-Sen’in başvurusu ile geçtiğimiz Cuma günü çalışmalarına başlayan Uzlaştırma Kurulu, hükümetin ve sendikaların önerilerini değerlendirdi.

Türkiye Kamu-Sen , Uzlaştırma Kurulu’na Toplu Sözleşme sürecinde masadaki isteklerini sunarak, taleplerini sözlü olarak iletti. Kurul’da, toplu görüşme sürecinde mutabık kalınan hususların uygulanması yönünde görüş bildirdi.

Söz konusu Kurul kararları, Türkiye Kamu-Sen’in isteklerini tam olarak karşılamamıştır. Hükümet önceki önerilerini Kamu çalışanlarının ihtiyaçları ve yoksulluk sınırından kurtulacakları şekilde değiştirmelidir. Geçmişten günümüze Uzlaştırma Kurulu kararlarına uymalıdır.

Uzlaştırma Kurulu, 2007 yılı için düşük maaş alan memura ilk ve ikinci altı aylık dönemler için % 6+6, yüksek maaş alan memurlara ise yine ilk ve ikinci altı aylık dönemler için % 5+5 önerdi.

Kurul kararının ardından Kızılay’da bulunan Devlet Personel Başkanılığı önünde Türkiye Kamu-Sen adına basın açıklaması yapan Toplu Görüşme Sekreteri Nazmi Güzel, Uzlaştırma Kurulu’nun kararını olumlu bulduklarını belirterek, “Kamu İşveren Kurulu yapılacak son müzakerelerde uzlaşma sağlanmasını arzu ediyoruz. Gerginliğin kimseye faydası yoktur. Eğer bu kurul kararları da diğer kararla gibi dikkate alınmazsa bunu gerek uluslararası platforma ve yargıya taşıyarak hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Kurul’un verdiği kararları hak olarak değerlendiriyoruz, hakkımızı da er geç almak istiyoruz” diye konuştu.

Süreçte Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’i daha uzlaşmacı bir tavır sergileyeme davet eden Güzel, “Bakan Şahin’in bundan sonraki açıklamalarında biraz daha dikkatli ve uzlaşmaya dönük olmasını istiyoruz. Taleplerimizi doğru bulan bir Uzlaştırma Kurulu kararı var ve kamuoyu bizim ne kadar haklı olduğumuzu anladı. Biz en düşük memur maaşının bin 23 YTL olmasını istiyorduk, ancak Uzlaştırma Kurulu’nun açıkladığı zam oranına ilaveten sosyal yardımları da eklersek bizim rakamımıza yakın bir rakam ortaya çıkacak” açıklamasında bulundu.

Kurul, ilk 6 ayda enflasyonun % 4’ü aşması halinde, oluşacak farkın 01 Temmuz 2007’den, ikinci 6 ayda enflasyonun % 4’ü aşması halinde ise 01 Ocak 2008 tarihinden itibaren ücretlere yansıtılması gerektiği görüşünü bildirdi. Bu kararın ardından taraflar önümüzdeki günlerde yeniden biraraya gelecekler.

  1. C.BAŞBAKANLIK

Devlet Personel Başkanlığı

Sayı    :B.02.1 .DPB.0.12.02/18926 8 /9 / 2006
Konu :

                                                   TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANLIĞINA (Dr. Mediha Eldem Sok. No: 85 Kocatepe/ANKARA)

Bilindiği üzere Kamu İşveren Kurulu ile yetkili kamu görevlileri sendikaları ve bunların bağlı bulundukları konfederasyonlar arasındaki 2006 yılı Toplu Görüşmeleri 15-29 Ağustos 2006 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş olup, toplu görüşmelerde uzlaşma sağlanamamıştır.

Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen Konfederasyonları 01.09.2006 tarihinde Uzlaştırma Kurulunu toplantıya çağırmış olup, Uzlaştırma Kurulu 06-08 Eylül 2006 tarihlerinde toplanmış ve bir örneği ekte yer alan 2006/1 sayılı kararını almıştır.

Bilgilerinize arz/ rica ederim.

ek:

-Uzlaştırma Kurulu kararı ve Karşı Oy Yazısı (9 sayfa)

DAĞITIM:

–   Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına

–   Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanlığına

–   Memur-Sen Genel Başkanlığınaİzmir Caddesi No:41 Kızılay 06440

Tel. :0 312-418 83 07-15-20-71-72-74-80-90

E-posta      sendika@basbakanlik-dpbgov.tr

ANKARA        Fax : 0 312 -417 88 32

Int.adresi  www.basbakanlik-dpb.gov.tr

 

 

Karar No: 2006/1

UZLAŞTIRMA KURULU KARARI

Kamu İşveren Kurulu ile yetkili kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarının 2006 yılında 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 28 ve devam maddeleri uyarınca yürüttükleri toplu görüşmenin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Türkiye Kamu Çalışanları Konfederasyonu (TÜRKİYE KAMU-SEN) ve Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN)’in anılan yasanın 35 inci maddesinde gösterilen ‘ sürede Uzlaştırma Kurulunu toplantıya çağırmaları üzerine kurul 6 Eylül 2004 tarihinde Yargıtay 9. Hukuk (İş) Dairesi ve Yüksek Hakem Kurulu Başkanı Osman Güven ÇANKAYA’nın başkanlığında Üniversitelerarası Kurulca seçilen üyeler; Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayfun AKGÜNER, İstanbul Okan Üniversitesi Rektörü ve Kamu Maliyesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık KIRBAŞ ile asil üye Prof. Dr. Fevzi DEMİR’in katılmaması nedeniyle yedek üye Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Nazım SÖZER’in iştiraki ile Yüksek Hakem Kurulu toplantı salonunda toplanmış devamlı sürdürülen görüşmeler sonunda 7 Eylül 2006 tarihinde çalışmalarını sonlandırmıştır.

UYUŞMAZLIĞIN KONUSU VE TARAFLARIN GÖRÜŞLERİ

Kurulumuzun incelemesine temel teşkil eden 29/8/2006 tarihli taraflarca düzenlenen tutanakta memur sendikalarının istekleri ve mutabık kalman hususlar açıklanmamış, Kamu İşveren Kurulunun önerilen saptanmakla yetinilmiştir. Tutanağı bazı sendika temsilcilerinin imzalamadığı bazılarının ise muhalefet şerhi koydukları görülmüştür.

Kurulumuzca 4688 sayılı yasanın 3/h ve 28 maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır. Kurulumuza başvuran sendikaların başvuru dilekçelerinin de kapsamlı bulunmadığı sunulan belgelerin karar oluşturmaya yeterli olmadığı sonucuna ulaşıldığından taraflar sözlü açıklamada bulunmak ve sunabilecekleri yazılı kanıtlarını ibraz etmek üzere sürenin kısalığı sebebiyle telefonla davet edilmiş, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) dışındaki taraflar heyetler halinde gelerek açıklamada bulunmuşlar ve bazı ek belgeler sunmuşlardır

29/8/2006 tarihli tutanakta Kamu İşveren Kurulunca 2006 yılında kamu görevlilerinin aylıklarına 2006 yılı içinde yapılan genel artışlara ilaveten birinci 6 aylık dönem için 1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren enflasyon farkı olarak ( bu dönemde gerçekleşen %4.88 enflasyon oranı ile daha önce yapılan %2.5 oranındaki artış arasındaki fark olan ) %2.32(Hükümet 2,38 olarak açıklamıştı) oranında; ikinci altı aylık dönem için gerçekleşecek enflasyon oranının %2.5’dan fazla olması halinde ise bu enflasyon oranı ile %2.5 arasındaki farkın aynı şekilde 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren enflasyon farkı olarak yansıtılması önerilmiştir.

2007 yılı artışlarıyla ilgili olarak iki alternatif sunulmuştur.

Birinci alternatif: 2007 yılının birinci ve ikinci altı aylık dönemlerinde en yüksek aylık alan kamu görevlisinin aylığında %2.5, en düşük Devlet memuru aylığında ise %4 oranlarında artış olacak şekilde zam yapılması ; yılın her bir yarısı için gerçekleşen enflasyon oranının %4 den yüksek olması halinde gerçekleşen enflasyon oranı ile %4 oranı arasındaki farkın ilk altı ay için 1/7/2007, ikinci altıncı ay için ise 1/1/2008 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde kamu görevlilerinin aylıklarında enflasyon farkı olarak yansıtılması şeklindedir.

İkinci alternatif: 2007 yılının birinci ve ikinci altı aylık dönemlerinde tüm kamu görevlilerinin aylıklarında %2.5 oranında olmak üzere yıllık %5.1 oranında genel artış olacak şekilde zam yapılması; yılın her iki yarısı içinde gerçekleşen enflasyon oranının öngörülen %2.5 zam oranında yüksek olması halinde, gerçekleşen enflasyon oranı ile %2.5 oranı arasındaki farkın ilk altı ay için 1/7/2007, ikinci altı ay için 1/1/2008 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde kamu görevlilerinin aylıklarına yansıtılması; bu genel zamma ilaveten çeşitli adlar altında ek ödeme almayan personeli ek ödeme yapılmasını öngören 5473 sayılı Kanun’la 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek 3 üncü madde hükmü kapsamında ödenen 80 YTL’nin 2007 yılının Ocak ayından itibaren 100 YTL, Temmuz ayından itibarense 120 YTL’ye çıkarılması şeklindedir.

Yukarıdaki öneriler 7 Eylül 2006 günlü Uzlaştırma Kurulu toplantısında Kamu İşveren Kurulu tarafından tekrar edilmiştir.

Memur-Sen Konfederasyonu tarafından verilen başvuru dilekçesinde tüm memurlara %7 + %7’lik zam (enflasyon farkı dikkate alınmak kaydıyla) ile eşi çalışmayan memurlara 30 YTL aile yardımı 10 YTL çocuk yardımı yapılması ek ödeme ve döner sermayeden istifade etmeyen memurlara da 50+50 denge tazminatı ödenmesi 5 YTL olarak düzenlenmiş olan sendikalılık tazminat miktarının 10 YTL ye çıkarılması talep edilmiş ayrıca en düşük ücret alan

memurun  eline  ayda  en  az   1000   (bin)  YTL  geçecek  şekilde  düzenleme yapılması sözlü açıklamaları sırasında belirtilmiştir.

Kamu-Sen Konfederasyonu tarafından kurulumuza verilen başvuru dilekçesinde istekler konusunda bir açıklama getirilmemiş daha önceki safhalarda ileri sürdükleri taleplerinde ısrar ettikleri gözlenmiş(Kurula sunuldu) kurulumuzda yaptıkları sözlü açıklamaları sırasında tüm memurlara ilk altı ayda % 6, ikinci altı ayda %6 zam yapılmasını, enflasyon farklarının yansıtılmasını daha Önce 80 YTL olarak tazminat alan memurlara ödenen denge tazminatına ilk altı ayda 135 YTL’ye çıkarılmasını , ikinci altıncı ayda ise 55 YTL daha ilave yapılarak 190 YTL’ye çıkarılmasına, ayrıca geçim endeksleri göz önünde bulundurularak en düşük ücret alan memurun eline en az ayda 1023 YTL (binyirmiüç) geçecek şekilde düzenleme yapılmasını istemişlerdir.

Her iki memur konfederasyonu yetkilileri Kamu İşveren Kurulunun 2006 enflasyon farkıyla ilgili ödeme tekliflerini ödeme tarihleri dışında benimsediklerini ancak ödemelerin her ay itibariyle yapılması gerektiğini talep etmişlerdir.

DEĞERLENDİRME

Her iki konfederasyon tarafından yasanın 28 inci maddesinde belirtilen hususlar dışında memurların çalışma koşullarının ve sendikal haklarının düzeltilmesi konusunda isteklerde bulunulmuştur. Ancak 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu madde 28 toplu görüşmelerin kapsamını nakti ve ayni yardımlarla sınırladığı için kurul raporunu madde 28 çerçevesinde hazırlamıştır. Bununla birlikte her iki konfederasyonun maddi konulara ilişkin talepler dışındaki Anayasa ve yasa değişikliği gerektiren demokrasinin temel ilkeleri doğrultusundaki siyasal, sosyal ve sendikal haklara ilişkin taleplerinin yetkili organlarca nazara alınması dileği kurulumuzca da benimsenmiştir.

2006     yılı enflasyon farklarının Ödenmesiyle ilgili miktarlarda taraflar
arasında mutabakat mevcuttur. Bir kısım farkların geçmişe dönük oluşu nazara
alındığında ilk altı aylık farkın 1/7/2006 tarihinden itibaren ödenmesine yönelik
Kamu İşveren Kurulunun Önerisi yerinde görülmüştür. İkinci yarı yıl enflasyon
farklarının da 1/1/2007 tarihinden itibaren ödenmesi uygun bulunmakla birlikte
bu zammın 31/12/2006 tarihi itibariyle yapıldığı açıkça belirtilerek 2007 yılında
yapılacak   zam   oranlarının    belirlenecek   bu    miktara    göre    uygulanması
gerektiğinin açıklığa kavuşturulmasında fayda mülahaza edilmiştir.

 

2007    yılın da yapılması gerekli artışlar tespit edilmeye çalışılırken yalnız
oran artırılması veya alt düzeyde maaş alan memurlara faklı oran uygulanıp
ayrıca denge tazminatı artırılarak   alt ve üst düzey arasındaki ücret farklılığın

 

giderilmesi yoluyla işçilerle memurlar, memurlarla özel sektörde çalışanlar, benzer işte çalışan , liyakat ve kıdemi aynı olmasına rağmen değişik kamu kuruluşlarında çalışmaları sebebiyle farklı ücret alan kişiler arasındaki adil olmayan ve sosyal barışı bozacak nitelik arz eden farklılıkların giderilmesinin mümkün olmayacağı açıktır. Bu nedenle kapsamlı bir personel reformunun yapılması gerektiği sonuç ve kanısına varılmıştır. Nitekim bu görüşün yaygın şekilde kabul edilmesi üzerine hazırlanan kamu çalışanlarıyla ilgili yasal çalışmaların başlatıldığı tasarının bazı sosyal taraflara gönderildiği görüşmeler sırasında öğrenilmiş; içeriği kurulumuzca tam olarak öğrenilememesine rağmen böyle bir girişimin varlığı memnuniyetle karşılanmıştır.

Kurulumuz üyesi prof. Dr. Tayfun AKGÜNER tarafından yazılan karşı oy gerekçesinin 2 no.lu bendinin a, b, c, d, e, f, g, fıkralarında açıklanan öneriler kurulumuzun ortak görüşü olmakla birlikte gerekçemizde ayrıca tekrarına gerek görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan ve benimsenen tüm görüşlere rağmen mevcut koşul ve verilere, ülkemizde son yıllarda enflasyonun gösterdiği seyir ve değişik kuruluşların 2007 yılında öngördükleri enflasyon artış oranları ve 2006 yılından önceki dönemlerde enflasyonun yüksekliğinden doğan ve karşılanmayan geçmiş zararlar nazara alınarak kurulumuz çoğunluğunca aşağıdaki şekilde bir uygulama yapılmasının önerilmesi yerinde görülmüştür.

SONUÇ

1-                Kamu görevlilerinin 2006 yılında yapılan genel artışlara ilaveten birinci
altı aylık dönem için 1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren enflasyon farkı
olarak (bu dönemde gerçekleşen %4.88 enflasyon oranı ile daha önce
yapılan %2.5  oranındaki artış arasındaki fark olan) %2.32(Hükümet 2,38 olarak açıklamıştı) oranında;ikinci altı aylık dönem için gerçekleşecek enflasyon oranının %2.5 dan
fazla olması halinde ise bu enflasyon oranı ile %2.5 arasındaki farkın
aynı şekilde 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren memurlara en geç bir aylık
süre içerisinde bir kerede enflasyon farkı olarak ödenmesine, ikinci altı
aylık enflasyon farkının 31/12/2006 tarihi itibariyle mevcut ücretlere
eklenmesi  ve 2007  yılı  ücret zamlarının belirlenecek bu miktarlara
yapılmasının uygun olacağı,

2- 2007   yılında   yetkililerce   objektif   kriterlere   göre belirlenecek   alt derecedeki memur maaşlarına ilk altı ay için %6, ikinci altı ay için %6, diğer memur maaşlarına ilk altı ay için %5,  ikinci altı ay İçin %5 oranında zam yapılması, ilk altı ayda enflasyon %4 ü aşması halinde 1/7/2007 tarihi  itibariyle  ikinci altı ayda enflasyonun %4ü aşması halinde 1/1/2008 tarihinde enflasyon zam farkı olarak ücretlere yansıtılarak ödenmesinin (ücret zam farklarının tespitinde ilk ve ikinci altı aylarda %4’ü aşan %1 ve %2 oranındaki artışların memurların 2006 yılı  öncesine  ait     enflasyon  farklarından  doğan  zararlarının  telafisi amaçlanmıştır.)

3-                     İkinci maddede zama ilaveten çeşitli adlar altında ek ödeme almayan
personele ek Ödeme yapılmasını öngören 5473 sayılı Kanunla 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen 80 YTL’nin 2007 yılı ilk altı
ayında 130 YTL. ikinci altı ayında ise 150 YT1 olarak ödenmesine, daha
önce   belli   derecedeki   memurlara   uygulanan   görev   tazminatlarının
kademeyle de olsa tüm memurlara yaygınlaşmasının sağlanması,

4-          Kurumlar arasında farklılık arz ettiği açıklanan yardımların bir standarda
kavuşturulması ve amacına uygun yapılması

Hususlarında önerilerde bulunması kurulumuzca bir muhalif oya karşı oy çokluğuyla kararlaştırılmıştır. 7/9/2006

Osman Güven ÇANKAYA BAŞKAN

Prof.Dr. Alpaslan IŞIKLI                                     Prof. Dr. Tayfun AKGÜNER

ÜYE                                                                                    ÜYE

ÜYE (Karşı Oy)                                                    (KARŞI OY)
(İMZALIDIR)

Prof. Dr. Sadık KIRBAŞ ÜYE

 

 

AYRIŞIK OY

Uzlaştırma Kurulu’nun yukarıda belirtilen kararına aşağıdaki gerekçelerle karşıyım. Önerilerim aşağıdadır:

  1. Bilindiği gibi, Anayasa’nın (2)’nci maddesi “Cumhuriyetin temelnitelikleri'” ni göstermekte ve bu nitelikler arasında “sosyal devlet” ilkesi yer almaktadır. Sosyal devlet, kişilere sadece temel hak ve özgürlükler sağlamakla yetinmeyen, aynı zamanda, onların insan gibi yaşamaları için gerekli olan maddi gereksinmelerini karşılamalarını da kendisine görev edinen devlettir. Başka bir deyişle, sosyal devlet, “sosyal adaleti gerçekleştiren”, “kişinin ve toplumun refahını (sosyal refahını) sağlayan” ve “sosyal güvenlik hakkı tanıyan” devlettir. Sosyal devlet, sosyal adalet, sosyal refah ve sosyal güvenlik ayakları olan bir kavramdır.

1982 tarihli T.C. Anayasası’nm (2)’nci ve (5)’inci maddeleri ile (60), (61) ve (62)’nci maddeleri, Devletimize sosyal devlet ilkesinin gereklerini yerine getirme görevi vermiştir. Yurttaşlar, Anayasa’nın (70)’inci maddesine göre, kamu hizmetlerine girme hakkına (memur olma hakkına) sahiptirler. Ancak, Devlet, insanların yaşamaları için gerekli olan maddi gereksinmelerini karşılamalarım da kendisine görev edinmelidir. Bu görevin, devletin izlediği ekonomik politikalarla ya da maddi olanaklarının kısıtlılığı ile bir ilgisi olamaz. Çünkü, asgari geçim oranlan memurların ve işçilerin yaşam hakları ile doğrudan ilgilidir. Böylece sosyal adalet gerçekleştirilir ve memurlara adil (dengeli) bir ücret politikası ve paylaşım yöntemi uygulanır. Bu da yetmemektedir. Sosyal devlet ilkesinin emrettiği “sosyal refahın sağlanması” için, memur aylıkları bir refah payı da içermelidir. Bu noktalardan hareketle, Kamu İşveren Temsilcilerinin beyan ettikleri “devletin mali kaynaklarının yetersiz olduğu gerekçesi” kabul edilemez. Anayasa’nın (65)’inci maddesine dayalı bu gerekçe, insanların yaşam ve geçim hakkının, sosyal devlet ilkesinin Önünü geçemez. Devletin bu konuda bir takdir yetkisinden de söz edilemez. Anayasa’nın (65)’inci maddesine dayanarak Devlet, sosyal devlet ilkesinin kendisine yüklediği ödevlerden kaçamaz. Üstelik, Basında çıkan haberlerden ve Maliye Bakanlığı yetkililerinden aldığımız bilgilere göre, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun – miktar ne olursa olsun- bütçe fazlası vardır. Mali (parasal) yetersizlikten söz açılamaz. Kimi kaynaklardan pay ayrılarak ya da giderlerden kısılarak, gelir artırıcı önlemler alarak, memur aylıklarında yapılan artışları karşılamak olanaklıdır.

Öte yandan, Devlet, Anayasa’nın öngördüğü ya da Yasama Organı’nın kabul ettiği kamu hizmetlerini, düzenli ve sürekli bir biçimde yürütmek durumunda olduğu için, yeterli sayıda kamu personeli (memur) çalıştırmak ve onlara adil ve yeterli bir aylık ödemek zorundadır. Bu aylık, ülkedeki satın alma gücündeki değişiklikleri de içermelidir. Memurların aldıkları en az aylıkla, kamuda çalışan işçilerin aldıkları en az ücret arasında, memurların aleyhine büyük farklar vardır. Nitekim, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, memurların sendikal haklarının geliştirilmesi ile “eşit işe-eşit ücret ilkesine dayalı bir aylık düzenin yaratılması” öngörülmektedir.

  1. Aşağıda önerdiğim memur aylıklarındaki artış’ oram, yukarıdakigerekçeler dışında, aşağıda belirttiğim ilkeleri de yansıtmaktadır:
  2. Aylıklar,   en   az   geçim   oranını   (minimum   living   allowance’ı)yansıtmalıdır.     Memurların     vazgeçilmez     sayılan      sosyal      ve  kişisel
    gereksinmelerinin kendilerine  ödenecek  aylıklarla  karşılanması  gerekir.  Bu nedenle, geçim endeksleri ile en az aylık arasında sıkı bir ilişki olmalıdır.Türkiye’de en az aylıkla, en az geçim endeksi arasındaki fark büyüktür. Çeşitlikuruluşlarımız tarafından bu endekslerimiz yayımlanmaktadır. Devlet memurları Kanunu’nun   (146/son)  maddesi,   memur  aylıklarının   en   az   ücretten  aşağı olamayacağı, az olması durumunda aradaki farkın kendisine tazminat olarak Ödeneceği yazılı olsa da, buradaki ölçüt en az ücret değil, en az geçim endeksleri olmalıdır.
  3. Aylıklar, fiyat artışlarını ve dalgalanmaları (enflasyonu) izlemeli ve bu miktarın üstüne sosyal refah payı konmalıdır. Bu nedenle “echelle mobile-
    oynak merdiven- değişmeli aylık düzen” uygulanmalıdır. Her ne kadar, bugün Türkiye’de takdire dayalı ve yılda iki kez katsayı saptaması ile oynak merdiven
    uygulandığı ileri sürülebilirse de, bu yöntem eksiktir. Çünkü, enflasyon farkı altı ayın sonunda ve geleceğe yönelik ödenmekte; böylece,  memurlara yapılan
    zamlar hep enflasyonun altında kalmaktadır. Bu nedenle fiyat artışları, kendi kendine işleyen bir yöntemle aylıklara yansıtılmalı, aylıklarda kendiliğinden
    (otomatik) artışlar yapılmalıdır.
  4. Türkiye’de, 12 Nisan 2006 tarihi itibariyle, (2.143.206) memur vardı.Bugün de, anılan sayının iki milyonun altında olduğu belirtilmektedir.  Bu
    memur sayısı çok değildir. En azından Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunun,nüfusa göre çalıştırdığı memur sayısının altındadır.  Örneğin,  memur sayısı
    olarak bu oran Fransa’da (7,5), Almanya’da (5,3),  İtalya’da ise,  (3,9)’dur.Türkiye ise, anılan oran (3,2)’dir.

Üstelik, kamu görevlilerinin aldıkları aylıklar arasındaki “iç denge” de bozulmuştur. En fazla aylığı olan memurlar – yoksulluk sınırının üstünde aylık

alanlar- (100 bin) civarındadır. Öteki memurlar ise, yoksulluk sınırına yakın ya da altında aylık almaktadırlar. Bunlar arasında, doktorlar, mühendisler, öğretmenler, hemşireler, jeologlar ve öbür genel idare hizmetleri sınıfında çalışan memurlar vardır. Oysa, aylık tutarın ortaya çıkmasında “memurun yeterliliği ve eğitim durumu” ile “memurun yaptığı görevin önemi ve sorumluluğu” esas alınmalıdır.

  1. Bu iç denge dışında, memur aylıkları ile özel kesimde ödenen ücretler arasındaki “dış denge” de gözetilmelidir.
  2. En düşük aylıklı memurun aldığı para ile, en yüksek aylıklı memurun aldığı para arasında kabul edilebilir bir fark olmalıdır. Oysa, Türkiye’de bu fark
    çok büyüktür. Bu durum üst düzey memur aylıkları ile alt düzey memur aylıklarıarasında büyük bir uçurum yaratmaktadır. Memur aylıklarında yapılacak artışlar,
    bu uçurumu kabul edilebilir bir düzeye indirmeye yönelik olmalıdır. Başka birdeyişle, “aylık yelpazesi” n&e büyük açıklıklar olmamalıdır.
  3. Memur aylıkları,  memurun görev yaptığı  coğrafya bölgesine göre değişebilmelidir. Örneğin, pahalılık, kiraların yüksekliği, iklim ve yoksunluk
    bölgelerinde çalışma gibi kimi durumlar göz Önünde bulundurulmalıdır.
  4. Memurların aile durumu da, gerçekçi bir bakışla ele alınmalıdır. Bu bağlamdaki ödemeler günün koşullarına uymalıdır.
  5. Kamu İşveren Kurulu’nun, memur aylıkları açısından önerdiği artışlarve almış olduğu kararlar, hukuksal yönden sakattır. Çünkü, bu işlemin“neden” öğesi hukuka aykırıdır. Kanımızca, bu karara dayanarak alınacak Bakanlar Kurulu kararı da, eğer Kamu İşveren Kurulu’nun kararını aynen benimseyecek olursa, ya da 4688 sayılı Kanunun (21)’inci maddesine dayanarak kurulan Yüksek İdari Kurul’un kararlarını dikkat almazsa, hukuken sakat olacaktır. Çünkü, idarenin bu konuda sahip olduğu takdir yetkisi, Yüksek İdari Kurulun almış olduğu kararla ve idarenin kendi kendine sınırlaması yoluyla kısıtlanmış ve anılan karar, Bakanlar Kurulu’nun memur aylıkları konusunda alacağı kararın kapsamını ve gerekçesini önceden saptamıştır. Yüksek İdari Kurul, 09.06.2006 tarihli toplantı tutanağında, memur aylıklarının, “kamu görevlilerine günün koşullarında daha iyi bir yaşam sürmesini sağlamd “liyakat ve kıdemi gözetmek”, “adil, dengeli, kolay uygulanabilir ücret sistemi oluşturmak, “eşit işe eşit ücret ilkesiyle çeşitli statülerde aynı işi yapmakta olan kamu çalışanları arasındaki ücret farklarının giderilmesi”, “kurumlar arasındaki ücret düzensizliğinin giderilmesi” “kamu görevlilerine ödenen her türlü ücret, tazminat, ikramiye, harcırah, yardım ve ödemelerin günün koşullarına uymayanların uygu duruma getirilmesi” gibi ilkeleri gözeterek saptanması gerektiğini kabul ve beyan etmiştir. Memur aylıklarına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da, yukarıdaki ilkeleri dikkate almak ve bunlara göre karar vermek durumundadır.

SONUÇ : Yukarıdaki gerekçelere dayanarak, 2007 yılının ilk altı ve ikinci altı ayında, ayrı ayrı ve iki bölümde olmak üzere, sosyal refah payını da içerecek biçimde, memur aylıklarında yapılacak artışların, en yüksek aylık alanlara % 4 (yüzde dört), en düşük aylık alanlara % 7 (yüzde yedi) biçiminde olmasını ve düşük aylık alanlara 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren (120), 1 Temmuz 2007 tarihinden itibaren (140) YTL mali denge tazminatı adıyla ek ödeme verilmesini; belirttiğim nedenler çoğunluk kararına karşı olduğumu saygılarımla arzederim.   08.09.2006.

 

DİĞER HABERLER
HABERLER

Sosyal Medyada TÜRK BÜRO-Sen

GENEL BAŞKAN

TÜRKEŞ GÜNEY

TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI