Toplantının açılışını GATA ve İlaç Fabrikası çalışanı üyelerimizi temsilen Ankara 13 Nolu Şube müteşebbis heyetimizden Abidin Eyvaz yaptı.
Genel Başkan Yardımcımız Hüseyin Aslan konuşmasının başında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, “1800’li yılların sonlarında, kadınların daha iyi ücret ve çalışma şartları talebi sonucunda katledilen 129 kadın işçiye itafen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak anılmaya başlanmıştır. Bu olay sonrasında emek ön plana çıkmıştır. Ben özellikle anma diyorum, çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “muasır medeniyetler” seviyesine ulaşılmış olsaydı bu bir kutlama olabilirdi. Son dönemde ülkemizde kadına yönelik şiddet daha da artmış, Özgecan, canlarımız katledilmiştir. Ülkemizi yönetenlerin, kadınlarımızın nasıl doğum yapacağına, kaç çocuk yapması gerektiğine, kıyafetine karışması da bizim kabul edeceğimiz bir durum değildir. kadını ve erkeği birbirinden ayırmak, insani olarak doğru değildir, dinimizde de belirtilmiştir. Maalesef ülkemizde hakim olan zihniyet, eğitim sistemi de dahil olmak üzere kadını eve kapatmaya çalışmaktadır. Kamu istihdamında da her geçen gün kadın sayısı azalmaktadır. Bu zihniyetin değişmeye ihtiyacı vardır” dedi.
Konuşmasının devamında sendikal hareketin tarihçesine değinen Aslan, “1940’lı yıllarda işçi hareketleri başlamış ve sendikal haklar elde edilebilmek için mücadele edilmiştir. Bu mücadele sonucunda bir çok işçi hayatını kaybetmiştir. Mücadele sonunda Bülent Ecevit’in Çalışma Bakanı olduğu dönemde işçilere grevli, toplu sözleşmeli ve siyasete katılma hakkı veren yasal düzenleme yapılmıştır. İşçiler 1963 yılı itibariyle grevli, toplu sözleşmeli ve siyasete katılma hakkını alarak bu günlere gelmiştir. Ancak, işçiler iş güvencesini elde edememiştir. Güvencesiz çalışma nedeniyle özelleştirmeler yoğunlaşmış, işsizliğe mahkum edilen işçiler daha sonra ucube uygulama ile 657 sayılı DMK’ya göre kamuda 4/C’li istihdamı başlamıştır. 4/C’liler yılda 10 ay çalışıp işten çıkarılıyordular. Sonra Bakanlar Kurulu kararıyla tekrar işe alınıyordular. Son yapılan toplu sözleşmeyle 11 ay 28 gün çalışmaya başladılar.” Dedi.
BİRİNCİ HEDEFİMİZ, ULUSLARARASI NORMLARDA GREVLİ TOPLU SÖZLEŞME HAKKI ELDE ETMEK
“Memurlarda durum ise 1960’lı yıllarda 624 sayılı Sendikalar Kanunu ile memurlara sendikalı olma hakkı verildi. 1971 yılında yapılan muhtıra ile memurlara verilen sendikal hak, doğru kullanılmadığı gerekçesiyle kaldırılmıştır. Bizlere de bu işi doğru yapmak düşüyor. Temmuz ayında yayınlanan Resmi Gazeteye göre Büro Hizmet Kolunda 19 adet sendika kurulmuş, bunlardan 9 tanesi Konfederasyona bağlı 10 tanesi ise bağımsız. Memurun haklarını koruyup geliştirmek için Hükümet ile Toplu Sözleşme masasına oturuyorsunuz. Toplu sözleşme masasına ise hizmet kolunda en çok üyeye sahip olan 3 büyük Konfederasyon katılabiliyor. Durum böyleyken sadece kurumlarda örgütlenen ve hiçbir Konfederasyona bağlı olmayan bu sendikaların kazanım elde edebilmesi mümkün müdür? Maalesef hayır… Toplu Sözleşmede anlaşma sağlanamazsa hakem heyetine gidilir. Hakem heyetine de sadece bu 3 büyük Konfederasyon gidebilir. Böyle bakıldığında bu sendikalar kafa karıştırmaktan başka işe yaramaz.
2002 yılından bu yana kamu işveren ile sendikalar arasında toplu sözleşme yapılmaktadır. Bazılarında mutabakat sağlanabiliyor, bazılarında ise sağlanamıyor. Bu toplu sözleşmelerde bir çok kazanım sağlanmıştır. Ancak bunlar asla yeterli değildir. Çünkü bu işin temeli grevli toplu sözleşmedir. Eşit şartlarda mücadele edebilmek için grevli toplu sözleşme hakkı şarttır. Türkiye Kamu-Sen olarak birinci hedefimiz uluslararası normlarda grevli toplu sözleşme hakkı elde edebilmektir.”
MEMURLAR 2016 VE 2017 YILLARINI DA KAYBETMESİN
“Son yapılan toplu sözleşmede malum konfederasyon 2014 yılı için hükümetin önerdiği %3+3 yerine, seyyanen 123 TL zam istedi. Arıca enflasyon farkını da talep etmedi. 1 aylık müzakere sürecini 3 oturumda bitirmek yerine, biraz daha uzatsaydılar daha fazla ücret artışı alınabilirdi ve masada gündeme dahi gelmeyen bir çok konu görüşülmüş olurdu. 2014 yılında eğer hükümetin teklifi kabul edilmiş olsaydı her memurumuzun cebine aylık ortalama 40 TL daha fazla para girecekti. 2015 yılı içinse %3+3 zamma imza attılar. Bu konuyla ilgili Devlet Personel Başkanlığı’nda yaptığımız bir toplantıda, Konfederasyonumuz Genel Başkanı İsmail Koncuk, Memur-Sen eski Genel Başkanı şimdiki iktidar partisinin milletvekili adayı Gündoğdu’ya , “biz ek zam talep ediyoruz. Siz de hiç olmazsa enflasyon farkı isteyin” diyor. Gündoğdu ise, “biz alacağımızın en iyisini toplu sözleşme mamasında aldık bizim hiçbir talebimiz yok” diyerek yanıt vermiştir. Memur için hiçbir taleplerinin olmamasının sebebi ortaya çıkmıştır. Vekillik için 2 milyon 600 bin memurun hakları masada pazarlanmıştır. Eğer Mayıs ayında yapılacak yetki tespitinde, yetkili sendika yine malum Konfederasyon olursa, 2016 ve 2017 yıllarımızı da kaybederiz. Bu yüzden mücadelemizi devam ettireceğiz.”
İŞ GÜVENCEMİZ İÇİN MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK
“ş güvencemizin kırmızı çizgimiz olduğunu belirten Aslan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ise her fırsatta, memur işçi ayrımını kaldıracağını ifade ederek, memurun iş güvencesini kaldırmaya çalışmaktadır. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda bir yasa tasarısı hazırladır. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise 22 maddesini Anayasa’ya aykırı bularak, iptal etmişti. eğer kabul edilseydi devlet memurunun iş güvencesi ortadan kalkacak, memurların hayatı siyasetçilerin iki dudağı arasında olacaktı. Hükümetlerle gelen, hükümetlerle giden devlet memurları olacaktı.
12 Eylül referandumunda ise bu malum Konfederasyon “nikahımızda bile bu kadar şevkle evet demedik” demişlerdir. Bizler de inceledik bu paketi. Bu Anayasa değişikliği, memurların bir çok hakkını elinden alıyordu. Bağımsız olması gereken hakem heyeti bağımlı hale getirdi. Memurlarımızı grev hakkı veriyoruz diye aldatmaya ve kandırmaya çalıştılar. Bu zihniyet devam ederse, bu malum Konfederasyon yetkili olursa önümüzdeki günlerde memurun iş güvencesinin kaldırılma tehlikesi vardır. İş güvencemize sahip çıkalım. Çocuklarımıza güvenceli bir gelecek bırakmak için mücadelemize arkadaşlarımızı davet edelim” dedi.
22 MART’TA 13 NOLU ŞUBEMİZİN GENEL KURULUNDA SEÇME VE SEÇİLME HAKLARINIZI KULLANIN
Aslan konuşmasının sonunda ise, “Ankara 13 Nolu Şubemizin 22 Mart’ta yapılacak Genel Kurulu’nun ise demokratik bir ortamda geçmesi için, seçme ve seçilme haklarınızı kullanın. Seçimler Sendikaların düğünleridir. Fikirler çıkar ortaya, eksiklerimizi görür, yolumuza daha güçlü devam ederiz.22 Mart’ta sizleri kimlerin temsil etmesini istiyorsanız, lütfen oylarınızı kullanın” dedi.
Toplantıya GATA ve İlaç Fabrikası çalışanı çok sayıda üyemiz katıldı.