Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş TÜİK önünde yaptığı basın açıklamasında kurumda yaşanan hukuksuzluğu dile getirdi.
Yokuş açıklamasında TÜİK Bölge müdürlerine daha önce görülmemiş bir şekilde Kur’a ile atama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu söyledi.
Yokuş,TÜİK’deki bu durumun düzeltilmesi için Başbakan Erdoğan’ı gereğini yapmaya davet etti.
TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL SEKRETERİ VE TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI FAHRETTİN YOKUŞ’UN TÜİK’de YAŞANAN HAKSIZ UYGULAMALARLA İLGİLİ YAPMIŞ OLDUĞU 25.07.2007 TARİHLİ BASIN BİLDİRİSİDİR.
5449 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun yürürlüğe girmesi ile; kurumun merkez ve bölge müdürlüklerinde yeniden yapılanmaya gidilmiştir. Merkez şube müdürlüklerinin kaldırılarak şube müdürlüğü unvanındaki personelin kadroları şahsa bağlı kadroya dönüştürülmüştür. Bölge müdürlüklerinde ise; idari ve mali işlerden sorumlu bir adet şube müdürlüğü kadrosu ihdas edilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu 23.07.2007 tarihli yazısı ile; halen merkezde bulunan 16 şube müdürü unvanlı personel arasından, taşrada boş bulunan kadrolara; 25.07.2007 tarihinde noter huzurunda kura çekilmek suretiyle atama yapılacağını şube müdürlerine yazılı olarak tebliğ etmiştir.
Atama işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sendikamız Türk Büro-Sen tarafından defalarca yazılı ve sözlü olarak dile getirilmesine rağmen, kurum yetkilileri bu ikazları görmezlikten gelmişler, hukuksuz uygulamalarını kura yöntemi ile yasal hale getirmeye çalışmışlardır.
Türkiye İstatistik Kurumu’nca gerçekleştirilen işlem; mevzuatımızın hiçbir yerinde tanımlanmadığı gibi, kamu yararı içermemekte olup açıkça hukuka aykırılık içermektedir.
657 sayılı yasanın 3/c maddesinde; “Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır.” Hükmüne yer verilmektedir.
Yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere; kariyer ve liyakat ilkesi, kamu görevlisinin atanmasında ve yer değiştirmesinde somut kriter olarak ele alınmıştır. Bu ilkeler bilindiği üzere; kamu personelinin bilgi, mesleki yeterliliği vb bir çok ölçüyü bünyesinde barındırmaktadır. 657 sayılı yasada tanımlanan bu temel ilkelere rağmen, kura gibi hukuki mesnetten yoksun bir uygulamanın somut bir ölçü olarak gösterilmesinin hukuken izah edilebilir hiçbir yönü bulunmamaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 72. maddesinin 2.fıkrasında; “Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde ataması, atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76.ncı maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır…” Hükmüne yer verilerek eş durumunun yapılacak atamalarda kurumca göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Ancak; kurumun hukuka aykırı uygulaması ile; kanunda açıkça özür grubu içerisinde yer alan “eş durumu” dikkate alınmaksızın kura uygulaması getirilerek, 657 sayılı yasanın ilgili hükmü açıkça hiçe sayılmıştır.
Yine 657 sayılı yasanın 76. maddesinde.. “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” Hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümden anlaşılacağı üzere; memurların naklen atanmaları konusunda idarenin takdir yetkisinden bahsedilmekle birlikte bu takdir yetkisi kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlıdır. Nitekim Danıştay 5. Dairesi 05.11.1997 tarihli ve 1997/2443 sayılı kararında; “ …anılan maddelerle, idarelere kamu görevlilerinin sınıf değişikliği ile naklen atanmaları konusunda takdir yetkisi tanınmış ise de; bu yetkinin kullanımı kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olup, bu açıdan ilgili işlemin yargı denetimine açık olduğu idare hukukunun bilinen ilkellerindendir.” Hükmüne yer vermiştir. Bu konuda örnek birçok Danıştay Kararı da bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen Danıştay içtihatlarını göz önüne alan Ankara 3. İdare Mahkemesi, basın açıklaması yapmış olduğumuz konu ile ilgili açılan bir davada; “ 34 şube müdürü arasından atama yapılacaklar seçilirken, kullanılan kriterlerin objektif olması gerektiğini, oysa; Türkiye İstatistik Kurumunun atama işleminin sübjektif olduğu ve kamu yararı içermediği gerekçesi ile ilgili işlemin reddine karar vermiştir.
İdari Mahkemelerinin yürütmeyi durdurma kararlarına uyulmayarak mahkemelerden görev yerine iade kararı çıkan Şube Müdürleri de bu kanunsuz noter huzurunda kura çekme işlemine dahil edilmişlerdir. Ayrıca, yıllarca TÜİK’e hizmet vermiş, emekliliği dolmuş, Şube Müdürlerinden 17’si bu baskılar neticesi emekliye ayrılarak kurumla ilişkisini kesmiştir. Böylece TÜİK Yönetimi tasfiye işleminin bir bölümünü gerçekleştirmiş, kalanları ise noterde kura sistemiyle TÜİK Başkanlığından gönderme gayreti içine girmiştir. Amaçları 4,5 yıldır tamamlayamadıkları kadrolaşmalarını bu dönemde gerçekleştirmektir.
18.11.2005 Tarihinde yürürlüğe giren yeni TÜİK yasasında Merkez Kadrolarına Müdürlük ihdas edilmiş, bu müdürlükler için neden kura ile atama yapılmamış? Bu müdürlüklere atananlar yandaş oldukları için mi atandılar? TÜİK yönetiminin bu konuyu aydınlatmasını talep ediyoruz.
Sonuç olarak; Türkiye İstatistik Kurumu bünyesinde yer alan 16 Şube Müdürü; haksız ve hukuksuz olarak mevzuatımızın hiçbir yerinde tanımlanmayan kadere kısmet kura gibi bir işlemle; Manisa, Konya, Siirt Trabzon, Van, Nevşehir ve Kars gibi illere atanacaktır. Seçim öncesi böylesine haksız ve hukuksuz bir işlemini durduran Türkiye İstatistik Kurumunun; seçimlerden hemen sonra, süratle uygulamalarını hayata geçirmeyi kendine öncelikli bir görev olarak seçmesi, kamuoyu adına çok manidardır.
Türkiye İstatistik Kurumu yaptığı haksız uygulamadan yol yakınken dönmeli, yargı kararlarına uymalıdır.
Buradan Sayın Başbakan’a sesleniyorum.
Genel seçim sonuçlarının alındığı 22 Temmuz 2007 aksamında yaptığınız konuşmada “Toplumumuzun tamamını kucaklayacağınızı, bize oy versin vermesin tüm vatandaşların Başbakanı olacağınızı” ifade etmiştiniz.
Sayın Başbakanı sözlerinin arkasında durmaya ve TÜİK’teki hukuksuzluğu yapanlar hakkında gereğini yapmaya davet ediyorum.